GÜNDEM - 13 Ağustos 2024 Salı 09:18

(Özel) 109 yıl önce 57’nci Alay Komutanı Hüseyin Avni Bey, ailesinden aldığı özlem dolu mektup sonrası şehit oldu

A
A
A
(Özel) 109 yıl önce 57’nci Alay Komutanı Hüseyin Avni Bey, ailesinden aldığı özlem dolu mektup sonrası şehit oldu

Çanakkale Boğazı’nı geçemeyeceklerini anlayınca Gelibolu Yarımadası’na karadan çıkarma yapan İtilaf Devletleri’nin umutlarının yok edildiği, Çanakkale Savaşları’nda destan yazan 57’nci Alay Komutanı Hüseyin Avni Bey’in, ailesinden aldığı mektup sonrası 13 Ağustos 1915 tarihinde 57. Alay Ordugahında çadırı yakınına düşen top mermisi sonucu şehit olduğu ortaya çıktı. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Atatürk ve Çanakkale Savaşlarını Araştırma Merkezi (AÇASAM) Müdür Yardımcısı Dr. İsmail Sabah, “Şanlı 57. Alay’ın cesur kumandanı Hüseyin Avni Bey, bir bayram günü çocuklarına hasret bir şekilde şehit olmuştu” diye konuştu.


18 Mart 1915 tarihinde Çanakkale Boğazı’nı donanmanın zorlamasıyla geçemeyen İtilaf güçleri 25 Nisan tarihinde karaya asker çıkardı ve kara muharebeleri başladı. Yaklaşık 8,5 ay süren kara muharebeleri esnasında asker de Ramazan ayını ve bayramını siperlerde geçirdi. 1915 yılının Ramazan ayı ise Temmuz ve Ağustos aylarına denk geldi. Ramazan ayının son günleri Çanakkale muharebelerinin en kanlı çarpışmalarının yaşandığı dönem oldu. 9 ve 10 Ağustos 1915 tarihlerinde kazanılan zaferler ise bayram öncesine denk geldi. Anafartalar Grup Komutanı Mustafa Kemal Bey’in idaresinde 10 Ağustos tarihinde Conkbayırı’nda büyük bir zafer kazanılırken, 57. Alay Ordugah Mahalli bütün gün bombardıman altında kaldı. 13 Ağustos tarihinde 57’nci Alay Ordugahına bombalar düşmeye başladı. Saat 13.30-14.30 arasında bu top mermilerinden biri Hüseyin Avni Bey’in çadırının yakına düştü. 57’nci Alay Komutanı Hüseyin Avni Bey şehit oldu.


Tarihin en kanlı muharebelerinden birine sahne olan ve dünya harp tarihine geçen ’Çanakkale Geçilmez’ destanının yazıldığı Çanakkale Savaşları’nın yaşandığı Tarihi Gelibolu Yarımadası’nda, karadan çıkarma yapan İtilaf Devletleri’ne geçit vermeyerek, büyük bir destan yazan 57’nci Alay Komutanı Hüseyin Avni Bey’in, ailesinden aldığı mektup sonrası 13 Ağustos 1915 tarihinde 57. Alay Ordugahında çadırı yakınına düşen top mermisi sonucu şehit olduğu ortaya çıktı.


Hüseyin Avni Bey, 25 Nisan tarihinde Arıburnu’na başlayan Anzak çıkarmasına karşı 19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal Bey’in emrinde 57. Alay’la birlikte hareket etti. Çanakkale’nin dönüm noktalarından biri kabul edilen bu çarpışmalarda 57. Alay’ı komuta etti.


AÇASAM Müdür Yardımcısı Dr. İsmail Sabah, “57’nci Alay, Mustafa Kemal Atatürk’ün; ’Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum’ emriyle özdeşleşen ve Çanakkale Savaşları tarihinin en ön plana çıkan olaylarından biri olma özelliğine sahiptir. Bu kahraman olayın cesur kumandanı Yarbay Hüseyin Avni Bey, günümüzden tam 109 yıl önce, 13 Ağustos 1915 tarihinde Ramazan Bayramı’nın ikinci günü karargahına isabet eden bir obüs mermisi sonucunda şehit oldu. Kendisini son görenlerden biri ise 57. Alay Birinci Tabur Komutanı Binbaşı Zeki Bey’di. Zeki Bey’in savaştan dört yıl sonra Avustralya Tarih Komisyonuna eşlik ederken anlattıkları sayesinde Hüseyin Avni Bey’in şehit olmadan önceki son saatlerini, neler düşündüğünü, neler hissettiğini öğrenebilmekteyiz. Kaynaklara baktığımız zaman Zeki Bey’in ifadesine göre, Hüseyin Avni Bey şehit olmadan çok kısa bir süre önce ailesinden hasret dolu bir mektup almıştı. Çocukları bu bayramı onsuz geçirmek istemiyorlardı. Fakat 13 Ağustos tarihinde öğlen saat 13.30 ile 14.30 arasında karargahına isabet eden bir top mermisi sonucunda Hüseyin Avni Bey şehit olmuştu ve çocukları bir daha bayramı babalarıyla geçirememişlerdi. Hüseyin Avni Bey’in oğlu Tekin Arıburun, kendisi aynı zamanda emekli Hava Kuvvetleri Komutanlarımızdan birisidir. Tekin Arıburun Paşa yıllarca babasının mezarını araştırmış ve yıllar sonra babasının mezarını defnedildiği Çataldere içerisinde bulmuş ve akabinde şehitliği yaptırarak babasını buraya defnettirmiştir. Hüseyin Avni Bey’in ailesinden aldığı mektuba dair ifadeleri incelediğimizde ailesi, çocukları bu bayramda babalarının yanında olup, olamayacaklarını sormaktadırlar. Geçen bayramda olduğu gibi, bu bayramı da yine beraber geçirmek istediklerini, bu kaynaklar sayesinde öğrenebilmekteyiz. Ancak Ağustos ayı Çanakkale muharebelerinin en hızlı devam ettiği aylardan biri olduğu için, ne yazık ki bu buluşma gerçekleşememiş ve nihayetinde 13 Ağustos tarihinde Hüseyin Avni Bey’in şehadeti ile bu buluşma bir daha da gerçekleşememişti. Tabii Hüseyin Avni Bey şehit olduktan sonra 57. Alay Harp Ceridelerini incelediğimizde kendisinin yerine Binbaşı Murat Bey’in vekaleten atandığını görmekteyiz. Dikkat çekicidir, Binbaşı Murat Bey’in vermiş olduğu ilk emre baktığımız zaman, askerlere Alay Komutanları Hüseyin Avni Bey’in intikamını almaları için kahramanca bir mücadeleyi emrettiğini görmekteyiz. Aziz ruhları şad olsun” dedi.


Mustafa Kemal Atatürk’ün, Arıburnu muharebeleri raporunda kahraman 57. Alay’ın cesur Kumandanı Hüseyin Avni Bey’i temiz yürekli, dindar bir insan olarak nitelendirdiğini ve büyük bir hürmetle yad ettiğini de ifade eden Dr. İsmail Sabah, “Mustafa Kemal Atatürk, 8 Ağustos 1915 tarihinde Anafartalar Grup Komutanlığı’na atanmış, 25 Nisan da beraber Anzaklar’a karşı hareket ettiği ve aylarca emri altında 57. Alay’a komuta etmiş Hüseyin Avni Bey’i çok sevdiğini kaynaklardan görmekteyiz. Kendisinin Anafartalar Grup Komutanı olarak 19. Tümen’den ayrıldıktan beş gün sonra Hüseyin Avni Bey’in şehadet haberini almıştı. Bu şehadetin acısını yaşayanlardan biri de Anafartalar Grup Komutanı akabinde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmuştu. Atatürk’ün Kurmay Başkanı yani 19. Tümen Kurmay Başkanı İzzettin Çalışlar ifadesiyle şanlı 57. Alay’ın cesur kumandanı Hüseyin Avni Bey, bir bayram günü çocuklarına hasret bir şekilde şehit olmuştu” diye konuştu.


13 Ağustos 1915 tarihinde 57. Alay Ordugahında çadırı yakınına düşen top mermisi sonrası şehit olan 57’nci Alay Komutanı Hüseyin Avni Bey, her yıl şehadetinin yıl dönümünde mezarı başında anılıyor.



(Özel) 109 yıl önce 57’nci Alay Komutanı Hüseyin Avni Bey, ailesinden aldığı özlem dolu mektup sonrası şehit oldu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Muğla Büyükşehir’den 13 ilçede çevre temizliği seferberliği Muğla Büyükşehir Belediyesi, çevre bilincini artırmak ve daha temiz bir kent oluşturmak amacıyla 13 ilçede eş zamanlı olarak yürütülecek çevre temizliği seferberliğinin ilk etabını geçtiğimiz haftalarda Ula Göleti’nde başlatmıştı. Seferberliğin ikinci durağı ise Yatağan oldu. Muğla Büyükşehir Belediyesi ve Yatağan Belediyesi koordinasyonunda gerçekleştirilen çevre temizliğine; Yatağan Belediye Başkanı Mesut Günay, Muğla Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanı Hicran Karabıyık ile çok sayıda vatandaş katıldı. Temizlik çalışmalarında süpürge araçları, su tankerleri, çöp taksi araçları ve temizlik personelleri görev aldı. Muğla Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanı Hicran Karabıyık, "Ula’da başlattığımız temizlik seferberliğini bugün Yatağan’da, Yatağan Belediyemizle birlikte sürdürüyoruz. Amacımız Muğla’nın tüm ilçelerinde çevre temizliğini toplumsal bir harekete dönüştürmek ve çevre farkındalığını artırmak. Bugün burada bizimle birlikte olan emekçi arkadaşlarımıza ve çevre duyarlılığı gösteren vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum. Bu imkânı sağlayan Muğla Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ahmet Aras’a ve Yatağan Belediye Başkanımız Sayın Mesut Günay’a teşekkür ederiz" dedi. Başkan Aras "Temiz bir çevre, ortak sorumluluğumuzdur" Kıyı Ege Belediyeler Birliği ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, "Muğla’mızın doğasını, sokaklarını ve yaşam alanlarını korumak hepimizin ortak sorumluluğudur. 13 ilçemizi kapsayan çevre temizliği seferberliğimizle yalnızca temizlik çalışması yapmıyor, aynı zamanda çevre bilincini artırmayı hedefliyoruz. Ula’da başlattığımız bu çalışmayı Yatağan’da sürdürerek tüm ilçelerimize yayacağız. Büyükşehir ve ilçe belediyelerimizin iş birliğiyle, vatandaşlarımızın da desteğiyle daha temiz, daha yaşanabilir bir Muğla için çalışmaya devam edeceğiz" dedi.
Karabük KBÜ’de TÜBİTAK 2209 başvuruları 4 yılda 66’dan 755’e çıktı Karabük Üniversitesi’nde (KBÜ) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) 2209-A ve 2209-B programlarına yapılan başvurular, son dört yılda 11 kat artarak 755’e ulaştı. Karabük Üniversitesi, proje ve araştırma temelli akademik yaklaşım doğrultusunda TÜBİTAK 2209-A ve 2209-B Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Destek Programlarına yönelik başvurularda önemli bir artış kaydetti. Verilere göre KBÜ’den 2022 yılında 66 proje başvurusu yapılırken, bu sayı 2023’te 348’e, 2024’te 505’e yükseldi. 2025 yılında ise başvuru sayısı 755’e ulaşarak bugüne kadarki en yüksek seviyeye çıktı. Destek almaya hak kazanan proje sayısı da yıllar itibarıyla artış gösterdi. 2022’de 35 proje desteklenirken, 2023’te kabul edilen proje sayısı 158 oldu. 2024 yılında ise 200 proje TÜBİTAK desteği almaya hak kazandı. 2025 yılına ilişkin değerlendirme süreci devam ediyor. KBÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Kırışık, başvurulardaki artışına dikkat çekerek, "Karabük Üniversitesi’nde araştırma ve proje üretimini stratejik bir öncelik olarak ele alıyoruz. Oluşturduğumuz proje geliştirme ekosistemi, akademik rehberlik faaliyetleri ve kurumsal destek mekanizmaları sayesinde öğrencilerimizin TÜBİTAK programlarına ilgisi her yıl artıyor" ifadelerini kullandı. Kırışık, lisans düzeyinde araştırma odaklı düşünme kültürünün üniversitenin bilimsel üretim kapasitesini güçlendirdiğini belirterek, "Proje temelli akademik yaklaşımımızı önümüzdeki dönemde de kararlılıkla sürdüreceğiz" dedi.
Kastamonu Emekli polis, ahşap hat sanatıyla evini adeta müzeye çevirdi Bomba imha uzmanı olarak görev yaptığı polislik mesleğinden emekli olduktan sonra ahşap hat sanatıyla uğraşmaya başlayan Şaban Meşeoğlu, yaptığı eserleriyle adeta evini müzeye dönüştürdü. Meşeoğlu en büyük hayalinin Kayı sancağını işlediği ahşap tabloyu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hediye etmek olduğunu söyledi. Kastamonu’nun İhsangazi ilçesine bağlı Embiya köyünde yaşayan 73 yaşındaki emekli polis Şaban Meşeoğlu, 1993 yılında emekli olduktan sonra gittiği Hz. Pir Şeyh Şaban-ı Veli Türbesi’nde Arapça "Allah" yazılı levhadan etkilenerek ahşap oyma sanatına yöneldi. Uzun yıllar bomba imha uzmanı olarak görev yapan Meşeoğlu, emekliliğini adeta ahşap oyma sanatına adadı. Hat sanatını ahşaba işleyen ve ahşap oyarak çeşitli kabartmalar yapan Meşeoğlu, yıllar içinde yaptığı eserleriyle evini adeta bir müzeye dönüştürdü. Yaşlılığı sebebiyle sanatına devam edemeyen Meşeoğlu, en büyük hayalinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, Kayı sancağını işlediği ahşap tabloyu hediye etmek oluğunu söyledi. Türkiye’yi yağtığı SİHA’larla gururlandırdığı için BAYKAR Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar’a, kargo ile çift başlı kartal figürü işlemeli tablo gönderdiğini kaydeden Meşeoğlu, tablonun Selçuk Bayraktar’a ulaşıp ulaşmadığını çok merak ettiğini ifade etti. "Evimi müze haline getirdim" Hz. Pir Şeyh Şaban-ı Veli’nin türbesindeki hatların kendisine ilham olduğunu söyleyen Meşeoğlu, "Türbede baktım camekan içerisinde üçgen şeklinde bir yazı var, kufi şeklinde yazıyor. Öğrendim ki kenarlarda Muhammed, ortada Allah yazıyor. Ben, Sezai Karakoç’un şiirleriyle büyüdüm, şiirlerinde, ‘kuşların yuvasına hak yol İslam yazacağız’ der. ’Bu üçgen bizim kültürümüzde yok, sen nereden buldun’ diyenler oldu. Ben, bu yazıyı 5 sene cebimde gezdirdim. En son sanayiye gittim, 7 levha yaptım. Öbür sene 20 levha yaptım. Benim ahşap oymada az çok bir becerim var. Hatta çocukluğumda ortaokula giderken ben bir mezarlık imalathanesinde çalıştım. O arada hilal içerisinde bozkurt resmi yaptım. Evimde 2 odanın duvarlarını oymalarla süsledim. Evimi müze haline getirdim" dedi. İsrail menşeli ürünleri yasakladığı için Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’ya da ulaşmak istediğini söyleyen Meşeoğlu, "Maduro, bizim İslam ülkelerinin yapamadığını yaptı. Hristiyan bir ülke. Amerika’dan ülkesine gelecek İsrail ürünlerini yasakladı. Filistin’e destek verdi. İslam ülkeleri bunu yapamadı. Ben ona Kastamonu’daki Şeyh Şaban-ı Veli’nin sancağını göndermek istiyorum ama benim kolum kısa. Maduro’ya ulaşmak için bana yardımcı olunursa çok sevinirim" diye konuştu. "İnsanın ruhunu rahatlatıyor" Yaptığı eserlerin büyük bir emek istediğini kaydeden Meşeoğlu, "Bu oymanın zamanı falan olmaz. Bunu gece çalışıyorsun, gündüz çalışıyorsun. Kereste sesini duymak, dinlemek, çizimlerini yapmak çok farklı bir olay. Bu olay öyle göründüğü gibi basit bir olay değil. Aşağı yukarı 15 senedir falan ben bu işlerle uğraşıyorum. Bir eseri meydana getirmek çok büyük bir olaydır. İnsanın ruhunu rahatlatır, bunlara bakmak benim için çok büyük bir olay. Güzeli seviyorum, güzel olan her şeyi seviyorum" şeklinde konuştu. "Kendisi bizlere ahşap oymasını öğretti" İhsangazi ilçesine bağlı Embiya köyünde 2018 yılında imam hatip olarak atanan Yunus Bademli ise Meşeoğlu’nun kendisine ahşap oymayı öğrettiğini belirterek, "O bizim ustamız, bir gün bana kendi atölyesini tanıtmak, yapmış olduğu eserleri göstermek istedi. Şaban amcayla bu şekilde tanışıklığımız başladı. O gün bugün bizim kendisi de acizane bizlere burada bu işi gösterdi, öğretti. Öğrendikten sonra bizim de eserlerimiz oldu. Şaban amcamla da onları Allah razı olsun, kendisinden çok ilham aldık" ifadeleri kullandı. (Vİ-MK-
Ankara Palandöken: "2026 yılına herkes borçsuz girmek istiyor" Son yapılandırma ile devletin yaklaşık 156 milyar TL tahsil ettiğini hatırlatan TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, "Artık 2026 yılına sayılı günler kaldı. Bildiğiniz üzere vatandaşımız, esnafımız, öğrencimiz; herkes borçlu, borçsuz, harçsız 2026 yılına girebilme ümidi taşıyor. Daha önce biliyorsunuz, 2023 yılında böyle bir uygulama yapıldı. Bu yapılandırma kapsamında insanlar borçlarının belirli bir bölümünü, hatta gerçekten çok büyük bir bölümünü yapılandırdı. Yaklaşık 156 lira civarında borç yapılandırıldı" dedi. "Kapsamlı yeniden yapılandırma esnaf için nefes olacak" Esnaf ve sanatkarların yeniden yapılandırma ile 2026’ya borçsuz girmek istediğinin altını çizen Türkiye Esnaf ve Sanatkaları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, "Biz af falan istemiyoruz. Biz diyoruz ki borcumuzu ödeyelim. Ancak mevcut imkânlar, iş yeri kiraları ve borç yükü buna engel oluyor. Bu da bununla sınırlı kalmamalı. Her türlü kredi kurumu borçlarından, köprü geçiş ücretlerine, idari para cezalarına kadar; ana parayı yatıran ya da taksitlendirme talep eden vatandaşımız bu yapılandırmadan yararlanabilmeli. Hem esnaf rahat etsin, hem hükümetimiz geçen seferkinin belki iki katını, iki buçuk katını tahsil edebilsin. Atıl kalan bu paralar da ekonomiye yeniden girmiş olacak. Bu yapılandırma olmazsa olmazdır. 2026 yılına herkes borçsuz girmek istiyor. Yeni bir beyaz sayfa açmak istiyor. Ticaretimizi idame ettirelim istiyoruz. Bankaya gidiyoruz, kredi alamıyoruz. Bir işimiz oluyor, çözmeye gidiyoruz, tapuda çözemiyoruz. İdari para cezalarından tutun, öğrenciyken alınmış kredilerin yapılandırılmasına kadar her şeyin yeniden düzenlenmesini vatandaş da istiyor, esnaf da istiyor. Bu bir haksızlık değil. Bu bir af değil. Sadece borçların ödenebilir hâle gelmesidir" diye konuştu. "Uzun vadeli yapılandırma artık ertelenemez bir ihtiyaçtır" Uzun vadeli yapılandırmanın artık ertelenemez bir ihtiyaç olduğunu vurgulayan Palandöken, "Düşünün, insanlar borcunu ödemek istiyor ama imkânsızlıktan ödeyemiyor. Gayrimenkullerinde haciz var, e-haciz var. Sosyal güvenlik prim borcunu yatıramıyor. Ama böyle bir yapılandırma yapılırsa, en azından devletimiz bu paraların önemli bir bölümünü tahsil edecek. Vatandaş da önümüzdeki dönemde ekonomik düzelmeyle, enflasyonun düşmesiyle birlikte bu yüklerden kurtulmuş olacak. Bu bizim olmazsa olmazımızdır. Biz ısrarla söylüyoruz: Bu bir af değil. Bu bir yapılandırmadır ve yapılandırmanın ruhuna uygundur. Hiç kimsenin mağdur olmayacağı bir sistemdir" şeklinde konuştu.