KÜLTÜR SANAT - 24 Nisan 2024 Çarşamba 09:04

(Özel) 109 yıl önce o tarihi fotoğrafının çekildiği noktaya anıt yapıldı

A
A
A
(Özel) 109 yıl önce o tarihi fotoğrafının çekildiği noktaya anıt yapıldı

Çanakkale Savaşları’nda Gelibolu’da düşman askerini durdurarak Anafartalar Kahramanı olan Mustafa Kemal Atatürk’ün, Binbaşı Haydar Mehmet Alganer tarafından 17 Haziran 1915 tarihinde 18’nci Alay’ın siperlerinin bulunduğu bölgede çekilen o tarihi fotoğrafın bulunduğu noktaya 109 yıl sonra Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı tarafından Mustafa Kemal Yolu projesi kapsamında Atatürk Anıtı yapıldı.


Tarihin en kanlı muharebelerinden birine sahne olan ve dünya harp tarihine geçen ‘Çanakkale Geçilmez’ destanının yazıldığı Çanakkale Savaşları’nın yaşandığı Tarihi Gelibolu Yarımadasındaki Şehitler Abidesi, Seyit Onbaşı Heykeli, 57’nci Piyade Alayı Şehitliği, Conkbayırı, Çanakkale Destanı Tanıtım Merkezi, Kilitbahir Kalesi, Bigalı Kalesi ve Seddülbahir Kalesiyle her yıl binlerce ziyaretçiye Çanakkale Ruhu’nu yaşatmaya devam ediyor. Adım atılan her noktasında Çanakkale Savaşları’nın izlerinin görülmesi mümkün olan, açık hava müzesi niteliği taşıyan Tarihi Gelibolu Yarımadası’nda, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı hayata geçirdiği ve geçireceği yeni projelerle, Çanakkale Ruhu’nu ve Çanakkale Destanı’nı daha fazla kişiye ulaştırmayı hedefliyor. Bu çerçevede Tarihi Alan Başkanlığı tarafından Mustafa Kemal Atatürk’ün Çanakkale Muharebelerindeki rolünün anlatılması için ‘Mustafa Kemal Yolu’ projesi hayata geçirildi.


109 yıl sonra o tarihi fotoğrafın çekildiği noktaya Atatürk Anıtı yapıldı


Çanakkale Savaşları’nda Gelibolu’da düşman askerini durdurarak Anafartalar Kahramanı olan Mustafa Kemal Atatürk’ün, Binbaşı Haydar Mehmet Alganer tarafından 17 Haziran 1915 tarihinde 18’nci Alay’ın siperlerinin bulunduğu bölgede çekilen o tarihi fotoğrafın bulunduğu noktaya 109 yıl sonra Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı tarafından Mustafa Kemal Yolu projesi kapsamında Atatürk Anıtı yapıldı. Atatürk’ün cephedeki orijinal fotoğrafı ile fotoğrafı çeken fotoğraf makinesi Alganer’in torunları tarafından 2007 yılında Çanakkale Deniz Müzesi Komutanlığına hediye edildi. Fotoğraf ve fotoğraf makinesi, müzenin en nadide parçaları arasında bulunuyor.


‘Mustafa Kemal Yolu’ projesiyle, Atatürk’ün Çanakkale Muharebelerindeki rolü anlatılacak


Çanakkale Savaşları’nın yaşandığı Tarihi Gelibolu Yarımadasındaki Eceabat ilçesine bağlı Bigalı köyü yakınlarında tespit edilen Mustafa Kemal Atatürk’ün Çanakkale Savaşları’ndaki ilk karargahı ‘Mustafa Kemal Yolu’ projesi, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığının çalışmasıyla ihya edildi. Mustafa Kemal Yolu’ projesiyle, Atatürk’ün Çanakkale Kara Muharebelerindeki rolünün anlatılması, savaş alanlarının kapalı alanlardan çıkarılarak ziyaretçilere açılması, tarihsel veriler doğrultusunda Mustafa Kemal Atatürk’ün, Çanakkale’ye intikalinden başlanarak kara muharebelerinde kullandığı yolda, ziyaret rotaları oluşturularak Tarihi Alanı’nın açık hava müzesine dönüştürülmesi hedefleniyor.


‘Mustafa Kemal Yolu’, Mustafa Kemal Atatürk’ün Çanakkale’ye ilk adım attığı 25 Şubat 1915 tarihinden 18 Mart Zaferine dek 289 gün boyunca cephe ve karargah alanları dahil tüm hareket alanını kapsıyor. Atatürk’ün 25 Şubat 1915 tarihinde Çanakkale’ye gelip, 19. Tümen Karargahı’nı Maydos’ta kurmasıyla başlayan ve Bigalı, Kemalyeri, 180 Rakımlı Tepenin Güneyi, Düztepe’nin Güneyi ile Çamlıtekke’de kurmuş olduğu karargahları izleyen rotayı canlandırmalar aracılığı ile deneyimleme fırsatını ziyaretçiye sunan proje, Mustafa Kemal’in Çanakkale savaşlarındaki rolünü anlatarak, kara savaşlarının önemine dikkat çekiyor. Mustafa Kemal Yolu’nda çocuklar için özel alanlar tasarlanırken, konaklamalı turlar içinde kamp alanları oluşturulacak. Çalışmaların büyük ölçüde tamamlandığı 17 kilometrelik yolun bu yıl ziyarete açılması planlanıyor.


Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, “Çanakkale Cumhuriyetimizin temellerinin atıldığı, Kurtuluş Savaşımıza olan inancın pekiştiği ve hem Kurtuluş Savaşımızın Başkomutanı, hem de Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tarih sahnesine çıktığı yerdir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Çanakkale Kara Savaşları’ndaki inisiyatifi, cesareti, ileri görüşlülüğü ve ortaya koymuş olduğu büyük özveri bütün tarih için çok önemli kayıtlardır. Çanakkale’deki ortaya çıkan bu cesaret ve kararlılıkla buradan arkadaşlarıyla beraber Kurtuluş Savaşı’nı başlatması ve daha sonra yine aynı ekiple beraber Cumhuriyetimizi kurması hepimizin bildiği bir gerçektir. Aslında Çanakkale Cumhuriyet‘tir. Çanakkale Kurtuluş Savaşı‘dır, milli mücadeledir. Bu milletin ayağa kalktığı yerdir. Çanakkale, Mustafa Kemal Atatürk’ün doğduğu, milletin kalbine girdiği ve tüm Türk milleti tarafından tanınmaya başladığı bir yerdir. Çanakkale Tarihi Alan Başkanlığı olarak biz de Çanakkale Tarihi Alanda bu önemli olayı gelen ziyaretçiye aktarmak ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün arkadaşlarıyla birlikte Mehmetçik‘le birlikte nasıl şartlarda, hangi şartlarda düşmana karşı koyduğunu, nasıl düşmanı Çanakkale’den geçirmediğini, nasıl ortaya büyük bir kahramanlık koyduğunu daha iyi göstermek amacıyla Atatürk’ün savaşmak için Çanakkale’ye gelip ilk adım attığı günden 289 gün boyunca kaldığı ve ayrıldığı güne kadar nerede konakmış, nerede karargah kurmuş, nerede bulunmuşsa üç yıllık çok özverili bir çalışmanın sonucunda bununla tespit ettik ve 18 kilometrelik bir Mustafa Kemal Yolu güzergahı çıkardık. Gelen ziyaretçi bu yolu yürüyerek buradaki tarihi atmosferi daha iyi anlama imkanı sahip olacak. O günkü Mehmetçiğin hangi şartlarda buralarda büyük bir zafer ortaya koyduğunu daha iyi anlama imkanına sahip olacaklardır” dedi.


Mustafa Kemal Yolu projesiyle, Tarihi Alan’da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün siperde çekilen tarihi fotoğrafının bulunduğu noktada Atatürk Anıtı yapıldığını da ifade eden Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, sözlerine şöyle devam etti:


“Mustafa Kemal Yolu’nun güzergahlarından birisi olan o Çanakkale dendiği zaman Mustafa Kemal Atatürk’ün düşmanı gözetleyen meşhur fotoğrafının çekilmiş olduğu dokuz numara siperi önemli uğraşlar ve çok yetkin tarihçilerin çalışmasıyla tespit ettik ve aynı pozu arkasındaki askerler ile beraber heykelleştirdik, anıtlaştırdık ve oraya monte ettik. Artık Mustafa Kemal Yolu güzergahında Atatürk’ün Hayri Alganer tarafından çekilen o meşhur fotoğrafı orada ölümsüzleşmiş olacak. Gelen ziyaretçi tam o noktada belki de bir tarihi atmosfer yaşamış olacak. Tarihi Alan tam bir açık hava müzesi haline gelmeye devam ediyor. Buradaki bütün tarihi olayları, tarihi şahsiyetleri unutmamak ve unutturmamak üzere gelecek kuşaklara aktarmanın gayreti içerisinde olacağız. Tarihi Alan Başkanlığı olarak Çanakkale’deki o tarihi olayı, o büyük kahramanlığı, kahraman Mehmetçiklerimizi, aziz şehitlerimizi, gazilerimizi ve tabii ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzü her zaman hayırla yad etmek için çalışmaların içerisindeyiz ve olmaya devam edeceğiz. Çanakkale bu milletin ortak değeri, ortak parçasıdır. Çanakkale Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tarih sahnesine çıktığı yerdir.”



(Özel) 109 yıl önce o tarihi fotoğrafının çekildiği noktaya anıt yapıldı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, vefatının 22. yılında Üsküdar Üniversitesi’nde düzenlenen programda anıldı. Etkinlikte, Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine katkıları ele alındı. Üsküdar Üniversitesi Merkez Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen "Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin mimarı: Ulu Önder Haydar Aliyev’i Anma Gecesi" programı, saygı duruşu ve Türkiye ile Azerbaycan milli marşlarının okunmasıyla başladı. Açılışın ardından düzenlenen panelde; Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Doğan, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Karabulut ile Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Okan Yeşilot, Haydar Aliyev’in siyasi mirası ve Türkiye-Azerbaycan ilişkilerine katkılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Panelin ardından ses sanatçısı Süreyya Eyvazova, Azerbaycan’ın simge eserlerinden "Sarı Gelin" türküsünü seslendirdi. "Tarihimize baktığımızda biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de kader ortağıyız" Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, Haydar Aliyev’in Azerbaycan milleti için taşıdığı önemi vurgulayarak, gerçekleştirdiği anma konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İki liderimizden, iki ulu önderimizden birini bugün burada anıyoruz. Biri Atatürk, biri Haydar Aliyev. Her ikisi de bizim yolumuzu açtı. Biri Türkiye’nin, biri Azerbaycanlı Türklerin yolunu açtı. Azerbaycan bizim için can, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de can kardeşlerimizdir. Uzakta olsak bile gönül bağıyla bağlıydık ve o kültürün, o toplumun içerisine girdikçe aslında ne kadar yakın olduğumuzu; benzerlik de değil ne kadar aynı olduğumuzu fark ettim. Aslında bizim bir olduğumuzu keşfettim. Ortak kültür, ortak dil ayrı bir dil değil, hepimiz aynı dili konuşuyoruz. Ama bir kan birliği kesinlikle var ve bu kan birliğinin, genetik birliğinin, genetik aynılığın ben artık kimyasına çok inanmaya başladım. Çünkü yabancı hissetmiyoruz orada, benim için başka bir ülke değil. Tarihimize baktığımızda aslında biz hem kardeşiz hem soydaşız hem de aslında kader ortağıyız; aynı mücadelelerden geçmişiz. Emperyalist güçler tarafından aynı acılar çektirilmiş, aynı mücadele süreçleri yaşanmış. Dolayısıyla Haydar Aliyev gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi ulu önderler eğer bu kadar güçlü biçimde bizlere ışık tutup bizim yollarımızı açtılar ise, bu üniversitenin çatısı altında da şunu söyleyebilirim ki bizler için en büyük güç bilgi olmalı. Çünkü biz emperyalist güçlerle ancak ve ancak bilgi ile başa çıkabiliriz. Bu iki ulu önderin özelliği, her iki önder de kahramanlık destanını kendi halklarıyla birlikte, kendi milletleriyle birlikte yazdılar. Destanı cephede, meydanlarda birlikte gerçekleştirdiler. Birlikte kahramanlık hikayeleri yazıldı ve tarihe birlikte geçildi; milletiyle bütünleşerek ve büyük millet sevgisiyle. İktidar hırsı değil, millet sevgisi, milleti kurtarmak, bağımsızlık ve özgürlük sevdasıyla gerçekleştirilen büyük bir güç, büyük bir enerji. Dolayısıyla onlara çok şey borçluyuz." "Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır" Prof. Dr. Güngör, bilginin iki millet arasındaki birleştirici gücü artıracağını ve güçlü bir Türk ittifakının bilgili insanlarla mümkün olabileceğini dile getirerek, "Bugün burada olmanız bizler için çok anlamlı. Ülker Hanım bize "’İyi ki kapılarınızı açtınız’ demişti. Ben de dedim ki; biz kapıları açmadık, kapılar zaten hep açıktı. Biz çünkü kapıları kapatamayız, kapılar hep açık çünkü biz kardeşiz, biz aynı milletiz. Biz birbirimize dayanırsak güçlü oluruz. Yoksa bir tarafta Amerika, bir tarafta Rusya, geleceğin belki emperyal gücü Çin; bunlar için biz hep başkası olacağız, biz hep öteki olacağız. Bizim öteki olmaktan kurtulmamızın tek bir yolu var: Birbirimizi tanımak, birbirimizin farkına varmak ve biz olabilmek. Onun için de bilgi ittifakı yapmalıyız. Biz zaten kardeş ittifakı yapıyoruz, bilgi ittifakı yapmalıyız. Üniversitelerimiz arasında bilgi alışverişi, etkileşimi hızlandırmalıyız. Bunu çok daha güçlü hale getirmeliyiz. Bilmek ve bilgi yolunda ittifak, her tür emperyal baskıdan kurtaracaktır. Dolayısıyla da farkında olmak, dolayısıyla da birbirinin yanında olmak, birbirinin içerisinde olmak, ittifakı güçlü bir Türk ittifakı oluşturabilmek, güçlü bir Türk bloku oluşturabilmek. Bunun yolu da aşkın insan yetiştirebilmek, bilinçli insan yetiştirebilmek ve bilgili insan. O nedenle de eğitim güçlerimizi birleştirmeliyiz. Bu tür topluluklarda da bunun farkını ve bunun farkındalığını sürekli güçlendirmeliyiz. Ben tekrar huzurunuzda Ulu Önderimiz Haydar Aliyev’i saygıyla, minnetle, sevgiyle anıyorum" ifadelerine yer verdi. Program, konuşmacılara ve katkı sunanlara plaket takdim edilmesiyle sona erdi.