EKONOMİ - 02 Nisan 2021 Cuma 09:43

Devlet desteğiyle Türkiye’de ilk kez üretilen GMP belgeli tuz yurt dışına ihraç ediliyor

A
A
A
Devlet desteğiyle Türkiye’de ilk kez üretilen GMP belgeli tuz yurt dışına ihraç ediliyor

Çankırı’da Hititler döneminden beri kullanılan 5 bin yıllık Tuz Mağarası’nda yerin 150 metre altından çıkartılan kaya tuzu, sağlanan devlet desteğiyle ilaç ham maddesi olarak hastalara şifa kaynağı olacak.

Çankırı’da Hititler döneminden beri kullanılan 5 bin yıllık Tuz Mağarası’nda yerin 150 metre altından çıkartılan kaya tuzu, sağlanan devlet desteğiyle ilaç ham maddesi olarak hastalara şifa kaynağı olacak.


Çankırı’da Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansının (KUZKA) desteklediği bir tuz fabrikası tarafından Türkiye’de ilk kez üretilen Good Mabufacturing Practices (GMP) belgeli medikal tuz hem yurt içi ihtiyacı karşılıyor hem de yurt dışına ihraç ediliyor.



Türkiye’de ilk kez ’ilaç ham maddesi tuz’ üretildi


2002 yılında kurulan fabrikada yıllık 100 bin ton tuz üretimi yapılırken, Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın sağladığı makine ekipman destek sonrasında üretim kapasitesi 200 bin tona çıkarıldı. Yatırımla birlikte fabrika yurt içinde ilaç sanayisinin medikal tuz ihtiyacının yüzde 80’ini karşılayacak kapasiteye ulaştı. Aynı zamanda Türkiye’de ilk kez GMP belgeli tuz üretmeyi de başaran fabrika ürünlerini yurt dışına da ihraç ederek yurda döviz girdisi sağlıyor.



KUZKA destekleriyle fabrika modernize edildi


KUZKA tarafından 2012 yılında Sanayi Üretiminin Arttırılması Mali Destek Programı kapsamında “Sanayi İşletmelerinin Üretim Kapasitelerinin Arttırılması ve Modernizasyonu” projesi ve 2013 yılında İktisadi Kalkınma Mali Destek Programı kapsamında “İşletmelerin Üretim/Hizmet Kapasitesinin Arttırılması ve Kalite Standardının Yükseltilmesi” projesiyle fabrikaya iki ayrı destek sağlandı. Bunların dışında fabrikaya, yaklaşık 110 milyon TL tutarındaki kapasite artışı yatırımı ve 30 milyon TL tutarındaki 2,5 megawatt kapasiteli kojenerasyon tesisi yatırımı için yatırım danışmanlığı desteği sunuldu. Fabrika ayrıca yatırımları sırasında teşvikler, devlet destekleri ve bürokratik işlemlerin kolaylaştırılması gibi KUZKA’nın danışmanlık hizmetlerinden yararlandı.



“Türkiye’de ilk üretilen GMP belgeli tuz, ilaç ham maddesi olarak kullanılıyor”


Çankırı’da faaliyet gösteren Tuz Fabrikasının Müdürü Makine Mühendisi Hasan Akgüç, ürettikleri ürünleri iki kategoride değerlendirdiklerini belirterek, “Birincisi tıbbi cihaz kapsamında medikal tuz üretiyoruz, bu ürün ile Türkiye’deki hemodiyaliz solüsyonları için tuz teşkil ediyor. GMP tuz dediğimiz ilaç ham maddesi olarak ikinci kategorideki medikal tuzu ise yurt içi ve yurt dışı piyasalara yönelik üretiyoruz. Türkiye’de şu anda üretim yapan başka bir yer yoktur. Türkiye’nin ilk ruhsatlı yeri Çankırı’dadır. Çok özel şartlarda ürettiğimiz ve ilaç ham maddesi olarak değerlendirdiğimiz bu ürünü hem yurt içi hem de yurt dışı ilaç ham maddesi olarak pazarlamaktayız. GMP tuzu fabrikamızda 8 aydır üretmekteyiz. Ülkemizde hemodiyaliz solüsyonu toplam ihtiyacının 50 bin ton civarında olduğunu tahmin ediyoruz. Bunun takriben yüzde 80’ini fabrikamız karşılıyor” dedi.



“Kaya tuzu, diğer kaynaklara nazaran daha doğal”


Kaya tuzunun diğer kaynaklara nazaran daha doğal, daha temiz ve daha kaliteli olduğunu söyleyen Akgüç, “Göl ve deniz tuzları atmosferik şartlarda oluşması nedeniyle evsel ve endüstriyel atıklarla bir etkileşimi söz konusudur. Bu açıdan baktığımız zaman kaya tuzu ham madde kaynağı açısından diğer kaynaklara nazaran daha temiz, daha doğal ve daha kaliteli olduğunu söyleyebiliriz” diye konuştu.



“GMP belgeli tuzumuzu yurt dışına ihracat etmeye başladık”


GMP belgeli tuzu ürettiklerini ve yurt dışına pazarlamaya başladıklarını belirten Akgüç, “İlaç ham maddesi olarak ürettiğimiz GMP belgeli tuzda 2021 yılı için hedefimiz yurt içi ve yurt dışı pazara yönelik inşallah en az yıllık 30 bin tona yakın üretim yapmaktır” şeklinde konuştu.



“KUZKA’nın desteğiyle robotik üretime geçerek üretim kapasitemizi 200 bin tona çıkardık”


Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın desteğiyle robotik üretime geçtiklerini ve bu sayede yıllık 100 bin ton olan üretim kapasitesini iki katına çıkartarak yılda 200 bin ton tuzu fabrikada işlediklerini anlatan Akgüç, şöyle konuştu:


“2002 yılında bir fabrika ile üretime başladığımızda yıllık 100 bin ton kapasite ile üretim yapıyorduk. 2012 yılında ikinci tesisimizi kurarak kapasitemizi 2 katına çıkartarak yıllık 200 bin ton kapasiteye ulaştık. Burada medikal tuz üretiyoruz, sofra tuzu üretimimiz var, ayrıca sanayi tuzu dediğimiz özellikle tekstil ve boya fabrikalarının kullandığı tuzu üretiyoruz. Rejenerasyon maksatlı su arıtma tesislerinde kullanılan tabletleri üretmekteyiz. Bunun yanında granül üretimimizde devam etmektedir. Üretim yaparken bizim proses fabrikamız sürekli yeni yatırımlarla kendisini geliştiriyor ve modernleşiyor. Bu modernleşme ve geliştirme çalışmalarında bize destek sunan özellikle Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın çok büyük desteklerini gördük. Sistemin kendisini yenilemesiyle ilgili özellikle robotik sistemlerin kurulmasında, otomatik sistemlerin kurulmasında, ilave kapasite artımındaki diğer ek revizyon ve yatırımlarda KUZKA’dan büyük destekler aldık. Fabrikamız kurulduğundan bu yana biz, 18 proje yürüttük. KUZKA ile de şu ana kadar 5 tane proje yürüttük. Bunların toplam hibe tutarı da 5 ila 6 milyon lira arasındadır. Robotik sistemlerin kurulmasında, otomatik kolileme sistemlerinin kurulmasında, tesisin sevk ve idaresiyle ilgili bilgisayar kontrol sistemlerinin kurulmasında KUZKA’dan destek aldık. Bu bize fabrikamızın modernize edilmesiyle ilgili çalışmalarda çok önemli destek kaynağı oluşturdu. Biz, bu yatırımları yaparken özellikle eskiden teşvik belgesinin çıkartılmasında ve takibinde çok büyük zorluklar yaşıyorduk ancak KUZKA sayesinde çok hızlı bir süreçle bu müracaatlarımızı neticelendiriyoruz, takip ediyoruz ve bu konuda katkı sağlayan kurumlarımıza müteşekkiriz.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Kalıcı ateşkesin temini büyük önem arz ediyor” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kalıcı ateşkesin temini büyük önem arz ediyor. Ateşkes ve insani yardımcıların Gazze’ye kesintisiz ulaştırılması hususunda İsrail yönetimine daha fazla baskı yapılması gerekiyor” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hollanda Başbakanı Mark Rutte’yi Vahdettin Köşkü’nde kabul etti. Basına kapalı gerçekleşen kabulün ardından iki lider ortak basın toplantısı düzenledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Hollanda ile 400 yıllık bir geçmişimiz var. Görüşmelerimizde ülkelerimiz arasındaki çok boyutlu iş birliğini gözden geçirdik. Ticari ve ekonomik ilişkilerimiz derinleşerek güçlenmeye devam ediyor. Hollanda Türkiye’deki en büyük yatırımcı ülke konumunda. İkili ticaretimiz geçtiğimiz sene 13 milyar doları buldu, bu rakamı 20 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sayın Başbakan’la başta Gazze ve Ukrayna özelinde ortak güvenliğimizi ilgilendiren gelişmeler hakkında fikir alışverişinde bulunduk. Kalıcı ateşkesin temini büyük önem arz ediyor. Ateşkes ve insani yardımcıların Gazze’ye kesintisiz ulaştırılması hususunda İsrail yönetimine daha fazla baskı yapılması gerekiyor. Terörle mücadele konusu da istişaremizin en öncelikli başlıklarından birisiydi. Türkiye’nin bölücü terörü ile mücadele noktasında ödediği ağır bedeller ortadadır. Aralarında çocukların, kadınların, sivillerin ve güvenlik güçlerinin olduğu binlerce vatandaşımızı PKK’nın saldırılarında kurban verdik. PKK ve uzantıları başta olmak üzere hiçbir terör örgütüne müsamaha gösterilmemesi gerektiğini ifade ettim” şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Temmuz ayında Washington’da gerçekleştirilecek NATO Genel Sekreteri seçimine ilişkin ise, “Kararımızı stratejik akıl ve hakkaniyet çerçevesinde vereceğimizden kimsenin şüphesi olmasın” dedi. “NATO’nun Türkiye’ye ihtiyacı var” Hollanda Başbakanı Mark Rutte ise, “Türkiye şu anda belirleyici bir rol oynamakta ve bunu yaparken de Gazze’deki durumu çözme çabaları sarf etmekte, aynı zamanda Ukrayna’daki savaşla ilgili de çabaları var. Türkiye jeopolitik bir aktör. Gazze ve Ukrayna dahil tüm konuları detaylı konuştuk. 400 yılı aşan ikili ilişkilerimiz var. NATO Genel Sekreterliği adaylığım söz konusu. Türkiye zorlu bir bölgede. Terörizm var gündeminde maalesef. Bu konuyu da konuştuk. Türkiye NATO için çok önemli bir güç teşkil ediyor. NATO’nun güney kanadının Türkiye’ye ihtiyacı var, Türkiye’nin liderliğine ihtiyacı var” ifadelerini kullandı.