GENEL - 17 Mart 2018 Cumartesi 09:17

TEM’in gazi başkanı film gibi operasyonla kurtarılmış

A
A
A
TEM’in gazi başkanı film gibi operasyonla kurtarılmış

15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında darbeciler tarafından infaz edilmek istenen Terörle Mücadele (TEM) Daire Başkanı Turgut Aslan’ın filmleri aratmayan bir operasyonla kurtarıldığı ortaya çıktı.

15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında darbeciler tarafından infaz edilmek istenen Terörle Mücadele (TEM) Daire Başkanı Turgut Aslan’ın filmleri aratmayan bir operasyonla kurtarıldığı ortaya çıktı.


Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyelerinin hain darbe girişiminde bulunduğu gece darbecileri durdurmak için Jandarma Genel Komutanlığının Beştepe’deki karargahına giden Terörle Mücadele (TEM) Daire Başkanı Turgut Arslan, korumasıyla birlikte darbeciler tarafından derdest edilerek silahla vurulmuştu. Koruma polisi şehit edilen Aslan, uzun süre yoğun bakımda kaldıktan sonra hayata tutunmayı başardı. O gün özel harekat polisleri eşliğinde karargahın zemin katında bulunan TEM Daire Başkanı Aslan’a müdahale eden sağlık görevlileri, yaşananları İhlas Haber Ajansı’na anlattı. 15 Temmuz gecesi bir yakınının düğünü için Düzce’de bulunduğunu dile getiren Acil Tıp Teknisyeni Cemil Çufadar, darbe haberini alınca Sağlık Bakanlığının bütün personelini göreve çağırdığını söyledi. Düzce’den kurumla irtibata geçerek 7 ambulansın personellerle birlikte hazırlanmasını sağlarken, göreve son çıkan ambulansla Ankara’da buluştuğunu dile getiren Çufadar, “Ankara’ya geldiğimizde gece saat 03.30 falandı. Ekip arkadaşlarımızla buluştuk. İlk şoku Emniyet Genel Müdürlüğü önünde yaşadık. Emniyet Genel Müdürlüğü resmen yanmış. Üst katlardan duman çıkıyor. Önünde halk toplanmış, ellerinde çevrede bulunan inşaatlardan söktükleri kalaslar, sopalar vardı. Öfkeli bir kalabalıktı. Biz ne olduğunu anlamadık ilk başta. Emniyet Genel Müdürlüğüne gelene kadar öyle bir durumla karşılaşmamıştık. Resmen savaş alanıydı. Üst geçitten arabalar düşmüş. Yolda yanan araçlar ve yaralı insanlar vardı. Hemen yaralılara müdahale ettik. Orada birkaç yaralıya müdahale ettikten sonra Ankara 112 Başhekimliğinin emriyle Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin önüne geçtik. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin önünde büyük bir kalabalık vardı. Vatandaşlar ülkesini savunmak istiyordu. Hiçbirinde ateşli silah yoktu. İnsanların elinde sopalar, kazmalar, kürekler bu tür şeyler vardı. Külliyeye ulaştıktan bir süre sonra külliyenin bahçesine bombalar atıldı. Uçaklar alçak uçuş yapıyordu. Bombadan sonra halk dağılmadı. O sırada yanımdaki bir kişi oğluna, ’İnsan bir kere ölür, şerefiyle ölür. Öleceksek bugün burada ölelim’ dedi. Onu hiç unutmuyorum” dedi.


O sırada Jandarma Genel Komutanlığı Karargahı’nda çatışmaların sürdüğünü kaydeden Çufadar, oradaki FETÖ’cü askerlerin camlardan halka ateş ettiğini, halkı savunmak isteyen özel harekat polislerinin de onlara ateşle karşılık verdiğini kaydetti.



“Turgut Bey yaralı olmasına rağmen sürekli Kelime-i Şahadet getiriyordu, bu bizi çok etkiledi”


Jandarma Genel Komutanlığının Beştepe’deki karargahında özel harekat polislerinin düzenlediği operasyonla yaralı halde kurtarılan Aslan’ın sürekli getirdiği Kelime-i Şahadet’in kendilerini çok etkilediğini anlatan Çufadar, “Sabah gün ağardıktan sonra bir özel harekat polisi onlarla birlikte içeri girip giremeyeceğimizi sordu. Yoğun bir ateş vardı. Karşılıklı çatışma vardı. Bizde onlarla birlikte her yere gidebileceğimizi söyledik. Sonra polisler bizi karargahın bir kat aşağısında bulunan bir mahzene indirdiler. Giriş çok sıkıntılıydı. Yoğun bir ateş vardı. Malzemelerimizle birlikte sürünerek girdik. Turgut Bey’i orada gördük. Turgut Bey’in Terörle Mücadele (TEM) Daire Başkanı olduğunu sonradan öğrendik. Turgut Bey’i bulduğumuzda yaralı bir vaziyette idi. Bizi etkileyen en büyük şey Turgut Bey’in sürekli Kelime-i Şahadet getiriyor olmasıydı. Hiç durmadan sürekli Kelime-i Şahadet getiriyordu. İlk müdahalesini olay yerinde yaptık. Ve yine aynı şekilde yoğun ateş altında karargahtan tabiri caizse özel harekat polislerinin yardımıyla çıkardık. Ambulansa aldığımızda bilincini kontrol etmek için kim olduğunu sorduğumuzda Turgut Aslan dediğini hatırlıyorum. Ve cümlesini biter bitmez sürekli Kelime-i Şahadet getiriyordu. Süratle hastaneye naklini sağladık. Turgut Bey memleket sevdalısı, iman timsali olan bir kişi. Yüce Allah, Şafi ismiyle şifalar versin” ifadelerini kullandı.


TEM Daire Başkanı Turgut Aslan’ın Çorumlu olduğunu da sonradan öğrendiklerini açıklayan Çufadar, “Bizde ekip olarak Çorum’dan gittik. Güzel bir tesadüf, ilahi bir tesadüf. Turgut Aslan Bey bu toprakların yetiştirdiği yiğit bir insan. Bu toprakların yetiştirdiği güzel insanı kurtarmak bizim için bir gurur” şeklinde konuştu.



“Turgut Bey’le inşallah tekrar karşılaşmak nasip olur”


“Turgut Bey’le inşallah tekrar karşılaşmak nasip olur” diyen ambulans şoförü İbrahim Öremiş ise, o gece yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:


“O gece biz Ankara’ya gittiğimizde ekip sorumlumuzun talimatıyla beraber Külliye’nin önüne gittik. Külliye’nin önünde bombalar patlıyordu. En son Jandarma Genel Komutanlığı içerisine girdiğimizde bize kimin alınacağını söylemediler. Ekip arkadaşlarım karargaha girerken normalde benim ambulansın başında beklemem gerekirken ambulansı terk edip arkadaşlarımla olay yerine gittik. Olay yerine gittiğimizde Turgut Bey’le karşılaştık. Turgut Bey’in kim olduğunu bilmiyorduk. İsmini söyleyip Kelime-i Şahadet getiriyordu. O Kelime-i Şahadet getirirken böyle değişik bir duygu kapladı. İşimize zaten dört elle sarılıyorduk. O andan sonra işimize sekiz elle sarılmamız geldi. Turgut Bey’i oradan aldığımızda hala çatışma devam ediyordu. Kendisini en yakın hastaneye naklettik. Durumunun çok iyi olduğu öğrendim ve çok sevindim. Turgut Bey’e Allah sağlık sıhhat versin. Öyle bir büyüğümüz, ağabeyimizle tekrar inşallah karşılaşmak nasip olur. Hala şuanda onun Kelime-i Şahadet getirmesi, onun o iman sevgisi beni çok farklı etkiledi. Ne zaman Ankara’ya gidecek olsam hep o anı, hep o duyguyu yaşıyorum. Aslında anlatılacak çok şey var ama o duygular anlatılamıyor. Şuan terör örgütleri Türkiye’yi bölmeye çalışıyorlar. Ben o gece şunu gördüm. Halkımız o kadar güçlü ki tüm dünya gelse 15 Temmuz’da yaşananları görse bizim ülkemizi bölmeye kimsenin gücü yetmez, yetmeyecektir de.”


TEM Daire Başkanı Turgut Aslan’ın hastaneye sevk edildiği sırada yaşananları da anlatan Öremiş, “Ben Ankara’yı çok iyi bilen birisi değilim. Sadece tarif üzerine gittim. Gözüme sanki bir perde geldi. Nereden gittiğimi, nasıl gittiğimi hiçbir şey hatırlamıyorum. O anda tek bir hedefim vardı Turgut Bey’i bir an önce hastaneye götürmekti” diye konuştu.



“TEM Daire Başkanı’nı sürekli Kelime-i Şahadet getirirken görünce ‘bu nasıl bir iman, nasıl bir güç’ diye sordum”


16 Temmuz günü sabaha karşı Ankara’ya gittiğini dile getiren Acil Tıp Teknisyeni Mustafa Savaş ise, Emniyet Genel Müdürlüğü binasının harap olduğunu gördüklerini anlattı. Sabah gün ağarırken Jandarma Genel Komutanlığında görevlendirildiklerini anlatan Savaş, “Çatışma halen sürüyordu o sırada. Özel harekat içeride yaralımız var dediler. Etten duvar ördüler, biz yaralıyı almak için polislerle birlikte içeri girdik. Kim olduğunu bilmiyoruz. Ondan sonra yaralının Turgut Aslan olduğunu gördük. Turgut Bey’i sırt çantasıyla aldık. Zordu. Bir taraftan kafanızı kaldırmayın diye sürekli telkin geliyor, bir taraftan yaralıyı hastaneye götürmek zorundayız. Turgut Bey’i aldık, Gazi Hastanesine götürdük. Allah bu vatana, millete hiçbir şekilde 15 Temmuzları yaşatmasın. Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. O anlar anlatılmaz yaşanır. Allah bir daha ülkemize böyle acılar göstermesin ve yaşatmasın. Turgut Bey ambulansa aldığımızda sürekli şahadet getiriyordu. İsmini sorduk, Turgut Aslan dedi. Sürekli şahadet getiriyordu. Büyük ve güzel bir imanı vardı. Hatta ekipteki diğer arkadaşlara döndüm, ’Bu nasıl bir iman, nasıl bir güç’ diye sordum. Zordu o anlar. Allah kendisine sağlık şifa versin”


dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Aydın’da turunçgilde unlu bit mücadelesi başladı Aydın İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından turunçgil bahçelerinde unlu bit zararlısına mücadele çalışmalarının başladığını duyurarak kültürel, biyolojik ve kimyasal mücadele yöntemlerini açıkladı. Turunçgil ağaçlarının kapladığı 43 bin 889 dekar alan ve 162 bin 172 ton üretimi ile yaş meyve ve sebze ihracatında gelişme potansiyeline sahip illerden olan Aydın’da, turunçgil bahçelerinde kontroller devam ediyor. Bu çerçevede harekete geçen Aydın İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri, turunçgil alanlarında yürütülen Entegre ve Kontrollü Ürün Yönetimi (EKÜY) projesi kapsamında kontrollerini aralıksız sürdürürken, tespit edilen unlu bit zararlısının mücadele gerektirecek düzeyde olduğunu belirledi. Üreticilere çağrıda bulunan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, mücadele çalışmalarının başladığını duyurdu. Konu ile ilgili Aydın İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada “İlimiz turunçgil alanlarında yürütülen Entegre ve Kontrollü Ürün Yönetimi (EKÜY) projesi kapsamında, yapılan bahçe kontrollerinde unlu bitin ekonomik olarak mücadeleyi gerektirecek düzeyde olduğu görülmüştür. Mücadele zamanı gelen ve yayılma eğiliminde olan Turunçgil Unlu Biti (Planococcus citri) zararlısının tüm üreticiler tarafından tanınıp, yoğunluğunun izlenmesi ve bahçelerde mücadelenin uygulanması ilimiz turunçgil yetiştiriciliği için büyük önem taşımaktadır. Turunçgil unlu bitinin ergin dişileri, uzunca oval biçimde, beyaz ve unlu gibi bir görünümdedir. Ortalama uzunluğu 3,7 mm, eni ise 1.8 mm’dir. Vücudun her tarafı beyaz ince mumlu iplikçiklerden oluşmuş bir örtü ile kaplıdır. Bazen tek başına, çoğunlukla da koloni halinde yumakçıklar şeklinde görülürler. Bir dişi 300-400 adet yumurta bırakır. Yumurtadan çıkan larvalar yumakçıklar içerisinde kısa bir süre kaldıktan sonra dışarı çıkarlar. Bu dönemde larvalar oldukça hareketlidir. Yıllara ve bölge koşullarına göre değişmekle birlikte yılda 3-4 döl verirler. Turunçgil unlu biti emgi yaparak doğrudan, ballımsı madde salgılayarak fumajine neden olmasıyla da dolaylı yoldan bitkilere zarar verirler. Popülasyon yoğunluğunun yüksek olduğu zamanlarda turunçgillerde aşırı meyve dökümüne ve fumajine neden olurlar. Esas konukçuları turunçgil tür ve çeşitleri olup, incir , asma, nar, sera ve süs bitkilerinde de zarar yaparlar. Kışı çoğunlukla yumurta ve yumurtalı ergin olarak ağacın gövde çatlakları arasında, yumurtasız ergin ve larva olarak da sürgün uçları arasında beslenerek geçirirler. Yumurtalar ilkbahar aylarında havaların ısınması ile birlikte açılır ve çıkan larvalar öncelikle yapraklarda ve sürgünlerde özellikle de iki bitki organının birbirine değdiği yerde beslenir. Yeni meyvelerin teşekkülü ile meyvelerin sapla birleştiği çanak yaprakları ve meyvelerin birbiriyle temas ettiği yerlerde, göbekli portakalların göbek kısmında emgi yaparak meyve kalitesini düşürür ve sap dipleri zayıflayan meyvelerin dökülmesine neden olurlar. Bu zararlının bulunduğu yerlere harnup ve portakal güveleri de yumurta bırakır. Zararlının çıkardığı tatlı maddeler bu güvelerin larvalarının besin kaynağı olur. Orantılı nemi yüksek gölgeli sıcak yerler unlu bitin gelişmesine uygundur. Yaz sonuna doğru bu belirtilen yerlerden gövde ve dallara dağılırlar” ifadeleri yer aldı. “Avcı böcekler salınmalı” Mücadele yöntemlerine ilişkin yapılan açıklamanın devamında ise “Kültürel mücadele çerçevesinde bahçede yabancı ot temizliğine dikkat edilmeli, sürümler tavında yapılmalı, budama yaparken ağaç taçları hiçbir zaman birbirine kavuşmamalıdır. Güneşlenme ve hava akımı sağlanmalıdır. Biyolojik mücadele ise ülkemizde kitle üretimi yapılan ve bahçelere salınan, bölge şartlarında kışı geçiremeyen Cryptolaemus montrouzieri Muls. (Col.:Coccinellidae) avcı böceği ve Leptomastix dactiilopii How. (Hym.:Encyrtidae) parazitoidi en önemli doğal düşmanlarıdır. Bu yararlı böcekler unlu bitle bulaşık bahçelere salınarak başarılı bir şekilde biyolojik mücadele yapılmaktadır. Bu şekilde biyolojik mücadele yapan üreticilerimiz ayrıca Bakanlığımızın biyolojik mücadele destek ödemesinden de yararlanabilmektedirler. Bunlar dışında ülkemizde doğal dengenin bozulmadığı bahçelerde unlu bitin çok sayıda yerli doğal düşmanları da vardır. Bahçe, Nisan ayı ortasından itibaren 15 gün ara ile kontrol edilir. Yeni meyvelerin oluşmasından meyvelerin çanak yapraklarının kapanmasına kadar olan devrede ağacın gövde dal ve sürgün uçları, bu devreden Haziran ayının son yarısına kadar meyve çanak yaprağı arası, Temmuz ayından itibaren ise bitişik meyveler ve yaprağa temas eden meyveler kontrol edilir. Mayıs ayı sonuna kadar yüzde 5 ağaç ve Haziran ayı sonuna kadar yüzde 8 ağaç veya meyve bulaşıklığı saptanırsa ağaç başına 2-3 adet predatör C. montrouzieri ile 10 adet parazitoit L. dactylopii salınması gerekir. Ağustos ayında gerek ağaç ve gerekse meyve bulaşıklığı yüzde 15 olursa ağaç başına 4-5 adet predatör ile 10 adet parazitoit verilir. Bu devrede meyve bulaşıklığı daha yüksek oranda tespit edilir ve koloni teşekkülü görülürse 5-10 adet veya daha çok sayıda predatör ile bu miktarın 2 katı parazitoit salınır. Eylül ayında yüzde 20 ağaç ve meyve bulaşıklığı bulunan bahçeye iklim durumuna göre Kasım sonuna kadar ağaç başına 10 adet predatör ve 20 adet parazitoit salımına devam edilir. Karınca faaliyeti olan bahçelerde yararlı böcek salımlarından önce ağaçların kök boğazları daire şeklinde karınca öldürücü toz bir ilaçla ilaçlanmalıdır. Ayrıca ağaçların toprakla temas eden dal uçları budanarak karınca faaliyeti önlenmelidir. Kimyasal mücadele de unlu bitin olduğu belirlenen bahçelerde biyolojik mücadele yapılmıyor ise meyveler fındık iriliğinde iken ruhsatlı olan ilaçlarla kimyasal mücadele yapılmalıdır. Ancak yüksek popülasyonlu bahçelerde biyolojik mücadele uygulamasından önce popülasyonu düşürmek ve dökümü kısmen önlemek bakımından da yine kimyasal mücadele yapılmaktadır. Arı ölümlerini önlemek için ilaçlamalardan önce çevrenizdeki arıcıları bilgilendiriniz” ifadelerine yer verildi.