SAĞLIK - 28 Kasım 2025 Cuma 10:40

500 milyon dolarlık ihracata bilimsel kalkan

A
A
A
500 milyon dolarlık ihracata bilimsel kalkan

Türkiye’nin dünya pazarının yüzde 32’sini elinde tutarak pazar lideri olduğu kuru üzüm ihracatında en büyük risk olan ’toksin’ sorunu, Hitit Üniversitesi’nde geliştirilen projeyle tarih oluyor. Mayalardan üretilecek antimikrobiyal maddelerle 500 milyon dolarlık ihracatı tehdit eden risk ortadan kalkacak.


Hitit Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü, gıda güvenliğini tehdit eden ve insan sağlığı üzerinde ciddi riskler oluşturan küflerle ilgili yürüttüğü projede önemli bir aşamaya geldi. Öğretim elemanı Dr. Tuba Büyüksırıt Bedir’in yürütücülüğünde, Prof. Dr. Bülent Kabak’ın danışmanlığında hazırlanan proje, TÜBİTAK 3501-Kariyer Geliştirme Programı kapsamında 1 milyon TL bütçe ile desteklenmeye hak kazandı. Türk bilim adamları, gıdalarda oluşan kanserojen küfleri kimyasal ilaçlarla değil, doğal olarak elde edilen "antagonistik mayalar" ile yok ederek hem ülke ekonomisine katkı sağlamayı hem de halk sağlığını korumayı hedefliyor.



500 milyon dolarlık ihracattaki risk ortadan kalkacak


2023 verilerine göre dünyadaki 856 bin tonluk kuru üzüm ihracatının 277 bin tonunu tek başına karşılayan ve dünya pazarındaki yüzde 32’lik ihtiyacı karşılayan Türkiye, yaklaşık 500 milyon dolar gelir elde ediyor. Yürütülen projeyle özellikle kuru üzüm ihracatında en büyük risk olan ’toksin’ sorunu tarih olacak. Proje kapsamında sentetik ve kimyasal ilaçlar yerine "antagonistik mayalar" adı verilen mikroorganizmaları kullanan araştırmacılar, özel mayalar sayesinde zararlı küflerin çoğalmasını baskılayıp toksin üretmelerini engelledi. Projeyle kuru üzüm başta olmak üzere çeşitli hububatlarda görülen ve karaciğer-böbrek hasarından kansere kadar birçok hastalığa yol açan zehirli küflere karşı biyolojik bir savaş açılıyor. Akademik literatüre de önemli katkılar sunacak olan çalışma, gıda sanayisinde sentetik koruyucuların yerini doğal biyolojik ajanların alması konusunda öncü bir model olacak.



"Toksinleri biyolojik olarak engellemeyi hedefliyoruz"


Projeyle ilgili bilgi veren Hitit Üniversitesi Gıda Mühendisliği Öğretim Elemanı Dr. Tuba Büyüksırıt Bedir, "Hazırladığımız TÜBITAK 3501 projemizde zehirli toksinler üreten küflerin engellenmesinde doğal, bütçe dostu, etkili, sürdürülebilir bir yöntemle dünyada yaklaşık 850 bin ton yıllık ihracatı yapılan ve dünyadaki ihtiyacın yüzde 32’lik kısmını Türkiye’nin karşıladığı kuru üzümler üzerine çalışıyoruz. Kuru üzümlerin ihracatında ülkeden gönderildikten sonra sınırda kontroller yapılmakta ve ürünler kabul edilmeden önce belirlenen limit değerlerini aşan ürünler için önlem alınmaktadır. 2020-2025 yılları arasında yapılan rasff (gıda ve yem için hızlı uyarı sistemi) bildirileri ile yaklaşık 64 tane bildirim yayınlanmış ve bu bildirimlerin yaklaşık yüzde 25’lik kısmının Türkiye orijini olduğu bilinmektedir. Bu ülkemiz açısından dünyada ihracatta birinci sırada olduğumuz kuru üzümler için acilen bir önlem almamızı gerektirmektedir. Bu amaçla bizim yaptığımız projede zehirli toksinler üreten küflerin engellenmesi ve baskılanmasını, ayrıca tarlada ve hasattan sonra doğal olarak oluşan uygun olmayan depolama şartlarında saklanan ürünlerde oluşan toksinlerin engellenmesini ve bu kapsamda mayalardan ürettiğimiz antimikrobiyal maddelerle biyolojik olarak engellenmesini hedef almaktayız" dedi.



"İhracatta lider olduğumuz kuru üzüm sektörüne ekonomik katkı sağlamayı amaçlıyoruz"


Projenin hem sağlık hem de ekonomik açıdan ülkeye önemli katkı sağlayacağını dile getiren Dr. Bedir, "Hem kanserojen etkisi bulunan hem de böbrek hastalıklarına yol açabilen, aynı zamanda bağışıklık sistemini zayıflatan toksinlere karşı bir önlem almayı hedefliyoruz. Bu çalışma kapsamında mikroorganizmalardan doğal yollarla antimikrobiyal maddeler üretilecek. Bu maddeler, paketleme öncesinde kuru üzümlerin yıkama aşamasında belirli yoğunluklarda uygulanacak. Bu uygulama sayesinde toksinler hem bağlanarak etkisiz hale getirilecek hem de azaltılarak sonraki oluşumlarının önüne geçilebilecek. Böylece toksinlerden arındırılmış, sağlıklı ve güvenli gıdayı tüketiciye sunmayı, aynı zamanda ihracatta lider olduğumuz kuru üzüm sektörüne ekonomik katkı sağlamayı amaçlıyoruz" diye konuştu.



500 milyon dolarlık ihracata bilimsel kalkan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara AFAD’dan gönüllülerine sertifika ve kimlik teslim töreni Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından Akreditasyon Sertifika ve Destek AFAD Gönüllüleri Kimlik Töreni düzenlendi. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından 5 Aralık Dünya Gönüllüler Günü kapsamında akreditasyon sürecini başarıyla tamamlayan ekiplerin ve 81 ilden gelen Destek AFAD Gönüllülerinin katılımıyla AFAD Başkanlığında ‘Akreditasyon Sertifika ve Destek AFAD Gönüllüleri Kimlik Teslim Töreni’ düzenlendi. Programa, İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı Sevim Sayım Madak, AFAD Başkanı Ali Hamza Pehlivan ve gönüllüler katıldı. "Gönüllülük kavramıyla çerçeve daha da genişlemiştir" Akreditasyon Sertifika ve Destek AFAD Gönüllüleri kimlik kartlarını takdim etmek üzere bir araya geldiklerini belirten AFAD Başkanı Ali Hamza Pehlivan, "4 kavramdan bahsetmek isterim. Aslında belki de bu süreci özetleyen temel kelimeler, temel kavramlar arasında yer alan bu kavramlardan birisi; imece, diğeri gönül kelimesi gönül kavramı ve bu kavramlardan doğmuş olan gönüllü kavramı ve en nihayet akreditasyon kavramı. İmece; bizim kadim kültürümüzde, geleneğimizde yeri olan, insanlarımızın hiçbir karşılık beklemeden birbirlerinin yardımına koştuğu süreçleri ifade eder. Bir insanın, bir ailenin ihtiyacı olduğunda diğer komşuları o mahallede köyde yaşayanlar hiçbir teklif beklemeden bazen haberli bazen habersiz bu vatandaşlarımızın yardımına koşarlar ve belki de günlerce sürecek bir iş, 1 gün içerisinde bitirilir. Bunun hep birlikte mutluluğu yaşanır. Gönül kavramı; diğer insanlarda tek bir kelimeyle karşılığı olmayan, birçok anlamı içinde barındıran bir kelimedir. Kalp, ruh, duygu, arzu, istek gibi birçok anlamlı kelimeyi bünyesinde barındırır. Bu da aslında bizim sahip olduğumuz kültür ve medeniyet değerlerinin doğurduğu bir kelimedir, kavramdır. Bir işe gerçekten içtenlikle ve arzu, istekle ve kalben, ruhen katılım sağlamak, isteklilik göstermek anlamına gelir. Bu kelimeden doğmuş olan gönüllük kavramı hem imeceyle hem gönül kavramıyla bir bütünlük arz edecek şekilde hiçbir karşılık beklemeden insanların birbirinin yardımlarına kavuşmasıdır. Hatta gönüllülük kavramıyla çerçeve daha da genişlemiştir" diye konuştu. "Salondaki bütün gönüllere, bütün gönüllülere ihtiyacımız var" 5 Aralık Dünya Gönüllüler günü vesilesiyle tüm gönüllüleri tebrik eden İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu, şöyle konuştu: "AFAD bir koordinasyon kurumu. AFAD, afet yönetimiyle ilgili bir işi kendisi yapacak diye bir şey yok. Dünyaya baktığımızda afet yönetiminin büyük çoğunlukla gönüllüler üzerinden yürüdüğünü de görüyoruz zaten. Şu ana kadar akredite ettiğimiz ekip sayısı 16 bini geçti. Benim resmi olarak şu anda AFAD’daki arama kurtarma eleman sayım kaç? Sadece 3 bin 500. Bin 200 daha alacağız. İşte 4 bin 500, 5 bine yaklaşacağız 5 bin bile olmayacağız. Bu bize yeter mi arkadaşlar? Yetmediğini 6 Şubat depreminde Rabbim hepimize öğretti. Bu sayıların yetmediğini, yetmeyeceğini sadece bu hizmeti kamu eliyle, kamu görevlisi eliyle yapamayacağımızı en büyük delili, ispatı 6 Şubat depremleriydi. Az önce sayı verildi. Dendi ki 6 Şubat depremlerinde 32 bin 500 arama kurtarma görevlisi sahada çalıştı. Doğru mu? Doğru. AFAD’ın elinde resmi çalışan kaç tane arama kurtarma elemanı vardı? 2 bin 200-2 bin 500. Gerisi, bir kısmı diğer kamu kuruluşlarından, emniyetin PAK’ı, Milli Eğitim’in arama kurtarma, cezaevlerinin arama kurtarma ekipleri. Diğeri de 14 bini de dünyanın çeşitli ülkelerinden bizim yardımımıza koşan dost ve kardeş ülkelerin gönüllüleri ve sivil toplum kuruluşları. Bizim bir hesabımız var. 6 Şubat depreminde 30 bin bina enkaz oldu. 25 kişidir bizim ekipler. Ekipler 25 kişi 8 saat çalıştı biz dinlenelim sonra 16 saat sonra gelip mesaiye devam ederiz diye bir kavram yok. Orada kesintisiz bir hizmete ihtiyaç var. Yani aynı enkazın başında 3 ayrı ekibe ihtiyacınız var. 75 kişi enkaz başına 30 binle çarparsanız 1 milyon 900 bin küsur arama kurtarmacıya aynı anda bütün enkazlara ulaşıp çalışma yapabilmeniz için ihtiyacınız var. Bu kadar insanı resmi olarak istihdam etme şansınız var mı? Yok. İşte o zaman salondaki bütün gönüllere, bütün gönüllülere ihtiyacımız var." Konuşmaların ardından AFAD gönüllülerine kimlikleri ve sertifikaları teslim edildi.
İstanbul Fenerbahçe’den açıklama Fenerbahçe Kulübü, Galatasaray-Samsunspor maçının son dakikalarında yaşanan penaltı pozisyonuyla ilgili bir açıklama yayımladı. Sarı-lacivertli kulüp konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı: "Bugün oynanan Galatasaray-Samsunspor karşılaşmasının son dakikalarında yaşanan ve tüm kamuoyunun açık biçimde gördüğü penaltı pozisyonunun, hem sahadaki hakem hem de VAR tarafından değerlendirilmemiş olması, Türk futbolu adına ciddi bir soru işaretidir. Göreve geldiğimiz günden bugüne kadar hakem tartışmalarının içine girmemeyi, odağımızı sahaya ve oyuna vermeyi özellikle tercih ettik. Ancak bu tercihimiz, açık hataların görmezden gelinmesini kabullendiğimiz anlamına gelmez. Hakemlerin ve VAR’ın standardının, ligin kaderini doğrudan etkileyen bu denli belirleyici anlarda dahi sağlanamaması; sadece bir kulübün değil, Türk futbolunun tamamının problemidir. Bizim tek beklentimiz, herkes için adil, şeffaf ve eşit uygulanan bir yönetim anlayışıdır. Fenerbahçe, hiç kimsenin lehine ayrıcalık istemez; ama kimsenin de aleyhine oluşabilecek bir düzenin parçası olmayı kabul etmez. Türkiye Futbol Federasyonu’nun ve ilgili kurullarının bu konuda acil bir açıklama yapması, yaşanan pozisyonun gerekçesini kamuoyuna şeffaf biçimde sunması Türk futbolu adına zorunluluktur. Fenerbahçe Spor Kulübü, rekabetin saha içinde kazanıldığı bir lig için gereken her adımın takipçisi olacaktır."
Kahramanmaraş Kahramanmaraş’ta okulda koku paniği: Yaklaşık 17 öğrenci hastaneye sevk edildi Kahramanmaraş’ın Dulkadiroğlu ilçesinde bulunan bir ilkokulda yayılan ve kaynağı belirlenemeyen koku nedeniyle yaklaşık 17 öğrenci zehirlenme şüphesiyle hastanelere sevk edildi. Gazi Paşa Atatürk İlkokulu’nda teneffüs sırasında kokuyu fark eden öğrencilerin rahatsızlanması üzerine okul yönetimi durumu ekiplere bildirdi. Kısa sürede bölgeye AFAD, itfaiye, sağlık ekipleri, polis ve uzman ekipler sevk edildi. Öğrenciler hızla okulun toplanma alanına yönlendirilerek bina tamamen tahliye edildi. Rahatsızlanan öğrenciler olay yerinde yapılan ilk müdahalelerin ardından ambulanslarla kentteki çeşitli hastanelere kaldırıldı. Yetkililer, öğrencilerin genel sağlık durumlarının iyi olduğunu ve tedbir amaçlı müşahede altında tutulduklarını belirtti. Ekiplerin okul binasında yaptığı ilk incelemelerde kokunun kaynağına ilişkin kesin bulguya ulaşılamadı. Olayla ilgili adli ve idari soruşturmanın sürdüğü bildirildi İl Milli Eğitim Müdürlüğünden yapılan açıklamada, "Saat 12.00 sıralarında, Dulkadiroğlu ilçemizde bulunan Gazipaşa Atatürk İlkokulu binasında, Kahramanmaraş Ortaokulu öğrencileri teneffüste iken, kaynağı henüz belirlenemeyen bir koku hissedilmiştir. Bunun üzerine tedbir amacıyla tüm öğrenciler hızlıca toplanma alanına yönlendirilmiş ve bina tahliye edilmiştir. Olayın ardından sağlık ekipleri, emniyet, AFAD, itfaiye ve ilgili kurumlar kısa sürede okulda gerekli incelemeleri gerçekleştirmiş, binada herhangi bir zehirlenmeye neden olabilecek bulguya rastlanmamıştır. Etkilenme şüphesi bulunan öğrenciler, UMKE ekipleri tarafından yapılan ilk değerlendirmenin ardından sağlık kuruluşlarına sevk edilmiştir. Hastanelerde yapılan tetkiklerde herhangi bir olumsuz bulguya rastlanmamış olup öğrenciler müşahede amaçlı gözlem altında tutulmaktadır. Süreç tüm birimlerimiz tarafından yakından ve titizlikle takip edilmektedir" denildi. Öğrencilerden Rabia Nur Yıldız’ın babası Mustafa Yıldız, "Okulun ana giriş kapısında bir sıkıntı olduğunu ve yaklaşık 15 öğrencinin etkilendiğini öğrendik. Hastaneye acile geldik. Okula yetkililer gelmiş araştırmaya başlamışlardı. Doğalgaz zehirlenmesi yok deniliyor. Çocuklarımıza buhar verilip oksijen veriliyor. Bunlardan kim sorumluysa gerekli araştırmaların yapılmasını bekliyoruz" dedi.