KÜLTÜR SANAT - 06 Aralık 2025 Cumartesi 09:52

Gastronomide gözde olacak: Baklavası tescillendi, sırada dört yeni lezzet var

A
A
A
Gastronomide gözde olacak: Baklavası tescillendi, sırada dört yeni lezzet var

Türkiye’nin önemli gastronomi şehirleri arasında yer alan Çorum’un yöresel lezzeti baklava, coğrafi işaret belgesiyle tescillendi. Coğrafi işaretli ürün sayısı 28’e yükselen Çorum’da 4 lezzet için tescil çalışması sürüyor.


Zengin mutfak kültürüyle Türkiye’nin önde gelen gastronomi duraklarından biri olan Çorum’daki yöresel lezzetler tescillenerek koruma altına alınıyor. Çorum Belediyesi tarafından 23 Şubat 2024 tarihinde Türk Patent ve Marka Kurumu’na yapılan başvurunun neticelenmesiyle şehrin geleneksel lezzetlerinden "Çorum Baklavası", Coğrafi İşaretli ürünler arasına girdi. Alınan tescille Çorum’un tescilli ürün sayısı da 28’e ulaştı.


Kentin yöresel lezzetleri için çalışmalarına devam eden Çorum Belediyesi, Çorum şekerlemesi, Çorum tandırı, Çorum simidi ve Çorum su böreğinin tescil işlemlerini kısa sürede tamamlamayı amaçlıyor.


"Çorum mutfağının bu özgün lezzetlerini tatmaya herkesi davet ediyoruz"


Çorum baklavasının tescil süreci ile ilgili bilgi veren Çorum Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Eray Çetinkaya, "Türkiye’nin en önemli baklava çeşitlerinden biri olan Çorum baklavasının tescil süreci, coğrafi işaret başvurusunun yapılmasının ardından yaklaşık bir yıl içinde tamamlandı. Şubat 2024’te başlattığımız Çorum baklavası coğrafi işaret başvurusunu, kapsamlı bir çalışma sonucunda neticelendirdik. Bu süreçte il genelinde çok sayıda kişiyle görüştük, gerçek ve doğru tariflere ulaşabilmek için kapsamlı kayıtlar tuttuk ve incelemeler gerçekleştirdik. Köylerdeki ve merkezdeki ustalarla yaptığımız görüşmelerle en doğru tarifi belirleyerek patent sürecini yürüttük. Böylece Çorum baklavası, ilimizin 28. coğrafi işaretli ürünü olarak tescillendi. Çorum baklavası, has baklava, gül burma ve sıkma baklava şeklinde çeşitlendirilebilmektedir" dedi.


"Bu özgün lezzetlerini tatmaya herkesi davet ediyoruz"


Çorum mutfağına ait 4 lezzet için coğrafi işaret çalışmalarının devam ettiğini kaydeden Çetinkaya, "Çorum Belediyesi olarak coğrafi işaret çalışmalarımız devam ediyor. Çorum şekerlemesi, Çorum tandırı, Çorum simidi ve Çorum su böreğinin coğrafi işaret başvuruları ise şu anda askıda bulunuyor. Önümüzdeki birkaç ay içinde bu ürünlerin de tescil işlemlerini tamamlamayı hedefliyoruz. Gastronomi alanının önemli temsilcileri tarafından Türkiye’nin en iyi mutfaklarından biri olarak gösterilen Çorum mutfağının bu özgün lezzetlerini tatmaya herkesi davet ediyoruz" diye konuştu.


"Aşkla yoğurduğumuz ve tescille taçlandırdığımız bu lezzetli has baklavalarımızı denemeniz için sizleri tesislerimize bekliyoruz"


Çorum Belediyesi Veli Paşa Hanı’nda baklava yapım ustası olarak görev yapan Fatma Kılıç ise baklavanın yapım sürecini anlatarak, "Tescilli baklavalarımızın hamurunda süt, yoğurt, sıvı yağ, sirke, yumurta, un ve kabartma tozu bulunuyor. Üretim aşamasına geçmeden önce mutlaka nişastamızı bir gün önceden çıkarıp eleyerek dinlendirmemiz gerekiyor. Hamurumuzu özenle yoğuruyoruz, yoğurma aşamasının iyi yapılması hamurun pürüzsüz olması açısından büyük önem taşıyor. Yoğurma işleminin ardından bezeleme aşamasına geçiyoruz. Bu aşamada hamurun en az yarım saat bezelenmiş halde dinlenmesi gerekiyor. Hamur ne kadar iyi dinlenirse açma sırasında o kadar rahat çalışılır ve yırtılma gibi sorunlarla karşılaşılmaz. İnce tabaka halinde açtığımız hamurları tepsinin boyutuna göre kesiyoruz. Tepsiye döşeme aşamasında katların arasına mutlaka tuzsuz yağ ekliyoruz. Her beş katta bir yağlama ve cevizleme işlemi uyguluyoruz. Ardından kesme aşamasına geçiliyor. Biz, tereyağının tüm katlara eşit şekilde yayılmasını sağlamak için önce dilimleme ardından yağlama işlemi yapıyoruz. Bu yöntem, baklavanın daha iyi kabarmasını ve kıtır bir doku kazanmasını sağlıyor.Has baklavamızın en önemli özelliği ise diğer baklavalardan farklı olarak hamurunda sirke kullanmamız. Sirke, hamura özel bir kıtırlık ve çıtırlık kazandırıyor. Tesisimizde has baklava, gül baklava ve sıkma baklava olmak üzere üç çeşit baklava üretiyoruz. Aşkla yoğurduğumuz ve tescille taçlandırdığımız bu lezzetli has baklavalarımızı denemeniz için sizleri tesislerimize bekliyoruz" şeklinde konuştu.


(MCK-MK-

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Oğlu öldürülen acılı baba: "Babalığımı aldılar benden" Kocaeli’de bıçaklanarak öldürülen gencin babası, yürek burkan sözlerle adalet istedi. Tek çocuğu olduğunu söyleyen baba Raif Şirin, "Oğluma bir fiske bile vurmadım ama 14 bıçak darbesiyle benden aldılar. Daha sonra tekmeleyerek adeta işkence ederek öldürdüler. Babalığımı aldılar benden, artık bana ’baba’ diyecek kimse yok" dedi. 26 Temmuz tarihinde İzmit ilçesi Yahyakaptan Mahallesi’nde yaşanan olayda Ümitcan Şirin bıçaklanarak öldürüldü. Olayla ilgili geniş çaplı inceleme başlatan polis ekipleri, Samet E.A., M.F.Y., R.Y., Mustafa O., Gamzenur B. ve Z.Ç.’yi gözaltına aldı. Emniyetteki işlemleri sonrasında adliyeye sevk edilen şüphelilerden Z.Ç. savcılıktan serbest bırakılırken, Samet E.A. (19) ve M.F.Y. adli kontrolle serbest bırakıldı. R.Y. adlı çocuk ile Mustafa O. (21) ve Gamzenur B. (18) isimli şüpheliler ise tutuklanarak cezaevine gönderildi. Olaya ilişkin hazırlanan iddianamede, iki sevgilinin Şirin’i buluşma bahanesiyle tuzağa düşürdüğü, çıkan kavga sırasında gencin bıçaklandığı ve o anların cep telefonuyla kaydedildiği aktarıldı. Savcılık, sanıkların olay öncesi plan yaparak hareket ettiklerini belirtti. "Oğlumu bıçakla delik deşik ettiler " Olaya ilişkin acılı baba ilk defa konuştu. Oğlunun planlı şekilde, tuzağa çekilerek öldürüldüğünü söyleyen baba Raif Şirin, "Yaşanan basit bir olay değil. Oğlum tuzağa çekilerek, birden çok fazla kişi saldırdı. Oğlumu bıçakla delik deşik ettiler. Oğlumda 14 bıçak darbesi var. Bunların dördü ölümcül bölgede, ana damarını kesecek nitelikte. Ümitcan yere düştükten sonra bile bıçaklamaya devam etmişler. Daha sonra tekmeleyerek, adeta işkence ederek öldürmüşler" diye konuştu. "Artık ’baba’ diyen kimse yok" Bir tek evladı olduğunu söyleyen baba Şirin, "Tek evladım vardı. Benden babalığımı aldılar. Şu an benim babalığım yok. Baba olayı bitti. Artık telefonda ’baba’ diyen kimse yok. ’Oğlum arıyor’ diyemiyorum. Sadece mezarına gidip toprağına sarılıyorum, orada konuşuyorum. O beni duyuyor ama ben onu duyamıyorum. Bana ‘baba’ diyemiyor. Benim babalığımı aldılar. Benim canımı aldılar. Mart ayında ilk mahkememiz görülecek. Hakimimizden, savcımızdan adalet bekliyoruz. Hiçbir taşkınlık yapmadan, acılı bir baba olarak sadece sesimizi duyurmak istiyoruz" şeklinde konuştu. "Çocuk 14 yerinden bıçaklanır mı?" Gençlerin özel bıçaklarla gezdiği söyleyen acılı baba, "Bir çocuk 14 yerinden bıçaklanır mı? Kavga edecekseniz dört kişisiniz, vurun birer yumruk, bitsin. Ama şimdi çocuklarımızın cebinde, belinde bıçaklar var. Sustalı bıçaklar, özel bıçaklar, kasaturalar, döner bıçakları. Gençlik bunlarla geziyor. Benim canımı yaktılar, hayatımı, oğlumu aldılar. Onlar da kendi hayatlarını yaktılar. Onlar da gün yüzü görmeyecek bir duruma geldiler. Çocuklarınıza iyiliği öğretin, iyiliğe eğitin. Bağırarak, çağırarak, döverek değil. Hiçbir çocuk döverek büyütülmez. Ben oğluma bir fiske bile vurmadım. Hiç dövmedim, hiç vurmadım. Yanlış yaptığında sadece doğrusunu anlatmaya çalıştım. Onlar oğluma çok vurdu, hem de çok. Benim oğluma 14 yerinde bıçakla vurdular. Çocuklarınıza sahip çıkın" ifadelerini kullandı.
Ardahan Bölgenin değeri: Ardahan Kavılcası Ardahan Üniversitesi Dünya Toprak Günü kapsamında "Buğdayın Atası Ardahan Kavılcası Etkinlikleri-2" programına ev sahipliği yaptı. Aşık Şenlik Kültür Merkezi’nde düzenlenen etkinliğe, Ardahan Vali Vekili Mustafa Berat Kasımoğlu, Rektör Prof. Dr. Öztürk Emiroğlu, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Yıldız, Genel Sekreter H. Caner Akkurt, Tarım ve Orman Bakanlığı Yayın ve Tanıtım Hizmetleri Daire Başkanı Şaban Özakın, Ardahan Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Çetin Demirci, SERKA Ardahan Koordinatörü Eren Yurtalan, Erzurum Orman Bölge Müdürü Serkan Karakurt, akademik ve idari personel, panelistle ve çok sayıda öğrenci katıldı. Protokol konuşmalarında Kavılca buğdayının bölgesel değeri vurgulandı. Programda konuşan Ardahan Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Çetin Demirci, Kavılca buğdayının yalnızca bölgenin kadim bir tarım ürünü değil, aynı zamanda Ardahan’ın geleceğe dönük ekonomik vizyonunda yer alması gereken stratejik bir marka değeri olduğunu dile getirdi. Demirci, Kavılcanın işlenmesi, ambalajlanması ve katma değer üreten bir ürün haline getirilmesinin, şehrin ekonomik büyümesine doğrudan katkı sağlayacak önemli bir fırsat olduğunu belirtti. Erzurum Orman Bölge Müdürü Serkan Karakurt ise, iklim değişikliğiyle mücadele eden güncel ormancılık uygulamalarını anlattı. Ardahan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Öztürk Emiroğlu ise konuşmasında, Kavılca buğdayına yönelik yürütülen bilimsel çalışmaların yükseköğretim sistemi içinde özgün bir model oluşturduğunu belirterek, "Üniversitemiz, bu yıl 80 dönümlük uygulama arazisinde Kavılca buğdayının üretim ve hasadını başarıyla tamamlamıştır. Standlarımızda gördüğünüz kavılca unu, bulguru ve makarnası, üniversitemizin bilimsel üretim kapasitesinin somut çıktılarıdır." Rektör Emiroğlu, konuşmasının devamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, bölgesel kalkınma üniversitelerine sağladığı güçlü destekten dolayı teşekkür ederken; YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’a da yükseköğretimde yerel üretimi ve üniversite-bölge bütünleşmesini teşvik eden vizyoner yaklaşımları dolayısıyla teşekkür etti. Ayrıca, Prof. Dr. Özvar’ın Kavılca üzerine yürütülen çalışmaları "yükseköğretim adına örnek bir model"olarak nitelendirmesinin kendileri için önemli bir motivasyon kaynağı olduğunu vurguladı. Tarım ve Hayvancılık Bilimleri Enstitüsü’nün yerel tohumların korunması, yeni üretim tekniklerinin geliştirilmesi ve çiftçilerin güncel bilgiyle desteklenmesi açısından bölgeye stratejik katkılar sunacağını da ayrıca ifade etti. Etkinliğin panel bölümü; toprak, bitki besleme, organik gübre yönetimi, iklime dirençli ormancılık, yerel buğdayların besin değerleri ve sürdürülebilir üretim modelleri gibi geniş bir alanı kapsayan bilimsel sunumlarla gerçekleştirildi. Murat Mengüloğlu, Murat Kurt, Selen Beder ve Çağdaş Göl toprak ve doğal kaynaklar ekseninde değerlendirmelerde bulunurken; Prof. Dr. Hamit Köksel ve Dr. Ayten Salantur Kavılca buğdayının besinsel özelliklerinden çeşitlerine, yerel üretimdeki öneminden sürdürülebilirlik perspektifine uzanan kapsamlı bilgiler sundu. Sunumlarda Kavılcanın düşük glüten oranı, yüksek besin değeri ve bölgesel kalkınma potansiyeli ortak bir vurgu noktası olarak öne çıktı. Oturumların ardından panelistlere teşekkür belgeleri Rektör Emiroğlu ve SERKA Ardahan Koordinatörü tarafından takdim edildi. Programın devamında Ardahan üniversitesi tarafından çiftçilere Kavılca tohumu dağıtımı yapıldı. Program kapsamında "Doğa Bize Emanet" temalı dış mekân sergisi açıldı; öğrencilerin ekolojik farkındalık çalışmalarından oluşan sergi, katılımcılardan yoğun ilgi gördü. Etkinlik, Kavılca unundan ve diğer yerel ürünlerden hazırlanan kokteyl ile sona erdi.
Bingöl Tek öğretmen, dört öğrenci: Köy okuluna yürek ısıtan dokunuş Bingöl’ün Yaygınçayır köyünde, genç bir kadın öğretmenin özverisiyle yeniden hayat bulan sınıf, 4 küçük çocuğun umutla dolu yolculuğuna dönüşüyor. Şeyma Nur Ataş, sevgisi ve emeğiyle köy okulunu yalnızca bir derslik değil, güven veren sıcak bir yuva haline getiriyor. Bingöl merkeze bağlı Yaygınçayır Köyü İlkokulu’nda tek öğretmen olarak görev yapan 26 yaşındaki Şeyma Nur Ataş, 4 öğrencisiyle birlikte kısıtlı imkanlara rağmen örnek bir eğitim ortamı oluşturuyor. Geldiğinde fiziki şartları yetersiz olan sınıfı kendi imkanlarıyla boyayan, halılar sererek düzenleyen genç öğretmen, öğrencilerine hem güvenli hem de sıcak bir öğrenme ortamı sağladı. Sabah erkenden okula gelerek sobayı yakarak öğrencilerini bekleyen Ataş, sıcak bir ortamda 4 öğrencisine eğitim veriyor. Yaygınçayır köyünde tek öğretmen olarak görev yaptığını belirten Şeyma Nur Ataş, "4 öğrencim var. Şuan 1 öğrencim izinli. Okula koşa koşa gelmeleri, gözlerindeki o heyecan benim için çok özel. Ben de onların mutlu olacağı, kendilerini güvende hissedeceği bir alan oluşturmak için çabalıyorum. Onların mutlu olması için elimden geleni yapıyorum. Onların mutlu olması için elimden geleni yapıyorum. En büyük amaçlarımdan biri de öğrencilerimizin şehirdeki imkanlardan mahrum kalmamasıdır. Onlara imkan oluşturmak için elimden geleni yapıyorum. Hepimizin içinde birçok yetenek gizli ama bu yeteneklerin ortaya çıkması için de bir imkan lazım. Bir öğrencimin müzik yeteneğimi fark edip, o alanda çalışmalar yapmaya başladık. Onun gözlerindeki değişimi görmek bana tarif edilemez bir mutluluk veriyor. Öğrencilerimin hata yapmaktan çekindiğini fark ettim. Hata yapmaktan korkmamaları gerektiğini, her hatanı aslında bir öğrenmenin parçası olduğunu anlatıyorum. Derslerimizde bu şekilde ilerliyoruz" dedi. "Kısıtlı imkanlarla en iyisini yapmaya çalışmak, hem beni hem de öğrencilerimi büyütüyor" Köy okulunda tek öğretmen olmanın çok yönlü sorumluluklar getirdiğini ifade eden Ataş, " Öğretmensiniz birçok rolü aynı anda üsteleniyorsunuz. Bazen sadece bir öğretmen değil, bazen abla, bazen arkadaş, bazen anne babanın yerini tutuyorsunuz. Bu çok büyük bir sorumluluk gibi görünse de aslında beni en çok iyileştiren kısmı da budur. Kısıtlı imkanlarla en iyisini yapmaya çalışmak, hem beni hem de öğrencilerimi büyütüyor. Az sayıda öğrenciler ile sosyal oyunlar kurmamız zor. etkileşimi zenginleştirmek her zaman kolay olmuyor. Bende bu sebeple kalabalık etkinlikler düzenlemeye çalışıyorum. Köy halkını davet ediyorum. Öğrencilerin velileri ile oyunlar oynatıyorum" diye konuştu. "Ekmek yapmayı da, yoğurt mayalamayı da burada öğrendim" Lojmanda kaldığını aktaran Ataş, "Ekmek yapmayı da, yoğurt mayalamayı da burada öğrendim. Burada attığım her adım, yaptığım her çalışma aslında kendi hayallerimi gerçekleştirdiğim bir yolculuk gibi. Öğrencilerimin gözlerindeki umut oldukça ben de bu mesleğin güzelliğine daha da bağlanıyorum" ifadelerini kullandı. (FB-CK-