GENEL - 25 Şubat 2017 Cumartesi 12:46

Resmini çizdiği Cumhurbaşkanı Erdoğan ile tanışmak istiyor

A
A
A
Resmini çizdiği Cumhurbaşkanı Erdoğan ile tanışmak istiyor

Denizli’nin Merkezefendi ilçesinde 2006 yılında geçirdiği havalenin ardından ortaya çıkan kas hastalığı nedeniyle yürüyemeyen 14 yaşındaki Kubilay Yiğit, boş zamanlarını resim yaparak geçiriyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın resmini karakalemle çizen Kubilay’ın tek isteği, Cumhurbaşkanı ile tanışmak.
Denizli’nin Merkezefendi ilçesi Karaman Mahallesinde yaşayan Hasan-Tuba Yiğit çiftinin çocukları Kubilay Yiğit’in, 2006 yılında geçirdiği havale sonrası kas hastası olduğu anlaşıldı. Büyüdükçe yürüme yetisini kaybeden ve babasının kucağında okula gidip gelen Kubilay, boş zamanlarını evde resim yaparak geçiriyor. Yaptığı çeşitli resimlerle arkadaşları arasında takdir toplayan ve katıldığı bir yarışmada 2015-2016 yılı resim başarı belgesi alan Kubilay Yiğit, son olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın resmini çizdi.

"Kök hücre uygulandıktan sonra durumu çok daha iyi oluyor"
Ailesinin geçimini ve çocuğunun tedavisini boya badana işlerini yaparak sağladığını belirten baba Hasan Yiğit, şuanda işsiz olduğunu ifade etti. Hasan Yiğit, "2006 yılında havale geçirince Denizli Devlet Hastanesine, ardından da İzmir’deki hastanelere götürdük. İzmir’de kas hastası olduğu ortaya çıktı. Yıllar içinde ilaç kullandı. İzmir’e defalarca gittik. Daha sonra Ankara’da da çare aradık. Son olarak ise Konya’da kök hücre naklini duyduk ve oraya gittik. O günden bu yana mücadeleye devam ediyoruz. Kök hücre ile daha iyi koşullara gelebiliyorlar. Kök hücre uygulandıktan sonra durumu eskiye göre daha durumu çok daha iyi oluyor. 2014’te bu tedavi uygulandıktan sonra bisiklet dahi binecek hale geldi. Pedal çevirecek gücü kendinde bulmaya başladı. Kubilay şu anda yemeği kendisi yiyemiyor, tuvalete gidemiyor. Okula ben kucağımda götürüyorum" ifadelerini kaydetti.
Kubilay’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı çok sevdiğini belirten baba Yiğit, Kubilay’ın farklı resimler ve karikatürer yaptığını belirtti. Kubilay’ın fanatik Galatasaray taraftarı olduğunu belirten baba Yiğit, sevdiği futbolcu olan Sabri Sarıoğulu’nun resmini yaptığını kaydetti. Yiğit, "Maddi olarak tükendik, eğer tedavi edilemezsek uçuruma doğru gidiyoruz" dedi.

"Cumhurbaşkanı ile tanışmak istiyorum"
Resim yapmayı çok sevdiğini ve Cumhurbaşkanın resmini yaptığını belirten 14 yaşındaki Kubilay Yiğit, "Cumhurbaşkanımızın bana yardım etmesini istiyorum. tedavi olmak istiyorum, iyileşmek istiyorum. İyileştikten sonra daha güzel resimler yapmak istiyorum" diye konuştu.

"Oğlum diğer çocuklar gibi dışarı çıkabilsin"
Oğlunun tedavi edilmesini isteyen anne Tuba Yiğit, "Çocuklarımız kaderine mahkum olmasın. Çocuğumuzu okula götürürken, eşim sürekli kucağında getirip götürüyor. Oğlumun diğer çocuklar gibi koşturup, arkadaşlarıyla oynamasını istiyorum. O da arkadaşları gibi dışarıda gezip dolaşmak istiyor" dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Elazığ Türkiye’nin en büyüğü: Üretilen çantalar 26 ülkeye ihraç ediliyor Elazığ’daki Organize Sanayi Bölgesi’nde 12 bin metrekare alan üzerine kurulan dünyanın 3’üncü, Türkiye’nin ise en büyük çanta fabrikası, ürettiği çantaları 26 ülkeye ihraç ederek, 700 kişiye istihdam sağlıyor. Elazığlı iş adamı Gürkan Talo, Organize Sanayi Bölgesi’nin 6’ncı bölge teşviklerinden yararlanmasının ardından İstanbul’da bulunan iş yerini Elazığ’a taşıyarak, 12 bin metrekare alan üzerine dünyanın 3’üncü, Türkiye’nin ise en büyük çanta fabrikasını kurdu. Burada üretilen ürünler diğer illere gönderilirken, 26 ülkeye de ihraç edilmeye başlandı. 700 vatandaşa ekmek kapısı olan Türkiye’nin en büyük çanta fabrikasında üretilen ürünler, başta Almanya, Fransa ve Belçika’ya ihraç edilerek Elazığ ekonomisine ciddi bir katkı sağlıyor. Talo Çanta Fabrikası sahibi Gürkan Talo, bundan sonraki hedeflerinin dünyada birinci sıraya yükselmek olduğunu ifade etti. Çanta fabrikasının Organize Sanayi Bölgesi’nde 12 bin metrekare kapalı alanda kurulu olduğunu belirten Talo, ’’Yaklaşık 700 personel ile Elazığ’dan yaklaşık 26 ülkeye çanta ihracatı yapan bir fabrikayız. Kapasite olarak Türkiye’de birinci, dünyada ise 3’üncü sıradayız. Bir rakibimiz Çin’de, bir diğeri ise Pakistan’da var. Onların dışında dünyada kapasite olarak 3’üncü sırada biz varız. 700 çalışanımızdan 650’si kadın istihdamından oluşmaktadır. Kadınlara istihdamda öncelikli olarak yer vermemizin nedeni ise kadınların iş gücüne olan katkılarında inanılmaz bir bereket gördük. Bundan dolayı da çalışanlarımızın çoğunluğunu kadın tercih ettik. Bu fabrikada kedi çantasından kadın kol çantasına, seyahat çantasından elbise çantasına, kısaca çantayla ilgili bütün ürünlerin üretimini gerçekleştiriyoruz. Elazığ’da üretmiş olduğumuz çantalarımızı dünyanın üç kıtasına yollamanın gururunu yaşıyoruz. Bütün lojistik merkezlere Elazığ müthiş derecede yakın konumda. Elazığ’a yatırım yapmamızın en büyük nedenlerinden bir tanesi de 6’ıncı bölge teşviklerinden yararlanmasıdır. 6’ncı bölge teşviklerinden faydalandığımız için imalatımızı İstanbul’dan Elazığ’a taşıdık. Bundan dolayı da çok memnunuz. Bundan sonraki hedeflerimiz, nasip olursa dünyada birinci olmayı planlıyoruz. Şu anda ilk üç firma arasındaki üretimlerde çok büyük farklılıklar yok, ulaşılabilir bir fark var. Nasip olursa bu gururu Elazığ’a kavuşturacağız” dedi.
Eskişehir (ÖZEL) Toz bulutları oto yıkamacılarda yoğunluk oluşturdu Eskişehir’de yazın beklenenden erken gelmesi ve toz bulutlarının oluşması, kentteki oto yıkamacılarının yoğunluğunun artmasına sebep oldu. Kurak geçen mevsimler sebebiyle yağışların azalması ve toz bulutlarının ortaya çıkması, oto yıkamacılarda yoğunluğa neden oldu. Oto yıkama işletme sahibi Fahri Toğrul, yazın erken gelmesinin işlerini hareketlendirdiğini, ancak toz bulutlarının yıkama sonrası araçların tekrar kirlenmesine neden olduğunu ifade etti. Toğrul, ücretlerin yılbaşından bu yana değişmediğini de söyledi. Ortalama bir araba yıkama süresinin bir saat olduğu söyleyen Fahri Toğrul, “Bir araba yıkaması tek kişiyle bir saat sürüyor, ekip çalışması olduğu zaman süre çok daha azalıyor. Mevsim değişikliği var, ama bu sene yağış da olmadı. Bahar mevsimi kurak geçiyor, yaz erken geldi. Bizim işimiz de yazları daha çok yoğun oluyor, kışın işlerimiz pek olmuyor. Ülkemizde toz bulutu da vardı, toz bulutunun gitmesiyle beraber işlerimiz biraz açıldı. Eski işlerimize kıyasla artık eskisi gibi işlerimiz olmuyor, ama havaların ısınmasıyla birlikte şu anda bir hareketlilik başladı. Toz bulutu geldiği zaman, arabaları yıkadığımızda bile bir saat içerisinde tekrar toza bürünebiliyordu, bundan dolayı bir gün yıkadığımız arabayı ertesi gün tekrar yıkadığımız da olmuştu. Temmuz ve ağustos ayları bizim genel olarak sezonumuz. Sezondan önce de bayram var, sezonun iyi geçmesini umuyoruz. Ücretlerimiz de yılbaşından bu zamana kadar değişmedi, 300 lira ile devam ediyoruz. Bir saat temizliğe baktığımızda 300 lira iyi para. Yaz sezonunda günde 20 ila 30 araba yıkayabiliyoruz, kış sezonunda ise çok daha az” dedi. “Yaz aylarında arabaları bırakıyoruz, daha çok motosiklet kullanıyoruz” Motosikletle temiz ve güzel havanın tadını çıkarttığını belirten motosiklet sürücüsü Ayhan Oğuzhan, “Biz motosiklet sürücüleri olarak zaten kışları kapanıyoruz, bu aylar bizim aylarımız. Bu sene yaz erken geldi biz de piyasaya daha erken çıktık, uzun bir yaz bekliyoruz inşallah. Şehir içinde daha fazla kullanıyoruz, ama şehir dışına da çıkıyoruz. Çok fazla kirleniyoruz tabii, özellikle bahar aylarında daha fazla toz ve sinek kirliliği oluyor motorlarda biz de bu vesileyle yıkamaya getiriyoruz. Toz ve sinek kirliliği nedeniyle sık sık yıkama ihtiyacı duyuyoruz. Bu aralar çok fazla toz ve yağmur geçişleri var bu yüzden haftada ya da 10 günde bir motoru yıkıyoruz” ifadelerine yer verdi. Motosiklet sürücüsü Oğuzhan, kış aylarında genellikle yollara çıkmadıklarını ancak bu sene yazın erken gelmesinden dolayı daha erken yollara çıktıklarını belirtti. Şehir içinde ve dışında arabadan daha çok motosiklet kullandığını dile getiren Oğuzhan, güzel havaların tadını çıkarttığını söyledi.