GENEL - 24 Nisan 2018 Salı 16:59

Futbolun kadınlardaki etkisine bilimsel araştırma

A
A
A
Futbolun kadınlardaki etkisine bilimsel araştırma

Pamukkale Üniversitesinde bir öğretim üyesi UEFA’nın katkılarıyla yaptığı araştırma ile kadınlarda futbol oynamanın özgüven, özyeterlik, özsaygı, psikolojik ve duygusal iyi oluş (well-being), problem çözme, zaman yönetimi, kaygıyla baş etme ve iletişim gibi yaşam becerilerini arttırdığını ortaya koydu.

Pamukkale Üniversitesinde bir öğretim üyesi UEFA’nın katkılarıyla yaptığı araştırma ile kadınlarda futbol oynamanın özgüven, özyeterlik, özsaygı, psikolojik ve duygusal iyi oluş (well-being), problem çözme, zaman yönetimi, kaygıyla baş etme ve iletişim gibi yaşam becerilerini arttırdığını ortaya koydu.


Pamukkale Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gökçe Erturan İlker, UEFA’nın, 2010 yılında Kadın Futbol Gelişim Programı’nı başlattığından bu yana tüm Avrupa’da kadın futbolunun yaygınlaşmasına daha büyük bütçeler ayrıldığını belirtti. Doç. Dr. İlker, UEFA’nın 2017’de “Together #WePlayStrong” kampanyasını başlatarak 2021’e kadar futbolun Avrupa’da kadınlar arasında en yaygın spor olmasını hedeflediğini belirtti.


UEFA’nın İngiltere, Almanya, İspanya, Danimarka, Polonya ve Türkiye’de gerçekleştirdiği proje kapsamında futbol oynamanın ergenlik dönemindeki kızlar ve kadınların psikolojik ve duygusal sağlıkları üzerine etkilerini belirlemeyi amaçladıklarını ifade eden Doç. Dr. Gökçe Erturan İlker; futbolun özgüven, özsaygı, iyi oluş (well-being), arkadaşlık ve sosyal beraberlik, çeşitli yaşam becerileri, spor motivasyonu ve okul ödevleri üzerine uzun süreli etkilerini araştırdıklarını kaydetti.



"Futbol arkadaşlıkları daha değerli"


Doç. Dr. Erturan İlker, futbolda edinilen arkadaşlıkların diğer alanlardaki arkadaşlıklardan daha daha değerli olduğuna dikkat çekerek "UEFA’nın 6 ülkede yürüttüğü bu projede tek Türk üniversitesi olarak yer aldık ve çarpıcı sonuçlar elde ettik. Proje kapsamında 6 ülkedeki 13-17 yaş arası ergenlik dönemindeki kız futbolculardan ve 18 yaş üstü kadın futbolculardan, her ülkenin ikinci en yaygın olarak yapılan sporu ile uğraşan kız sporcularından ve hiç spor yapmayan akranlarından nitel ve nicel veriler topladık. Biz TFF’den de destek alarak Türkiye’de 653 katılımcı ile çalıştık, ayrıca 60 kadın futbolcu ile bireysel görüşmeler yaptık. Nicel sonuçlar; ergenlik dönemindeki kızlarda ve kadınlarda futbol oynamanın özgüven, özyeterlik, özsaygı, psikolojik ve duygusal iyi oluş, problem çözme, zaman yönetimi, kaygıyla baş etme ve iletişim gibi yaşam becerilerini, spor yapmayan akranlarına kıyasla anlamlı düzeyde arttırdığını ortaya koydu. Kapsamlı nitel sonuçlarda ise en dikkat çekici noktalardan birinin futbolcuların futbol sayesinde edindikleri arkadaşlıkları, diğer yaşam alanlarında edindikleri arkadaşlıklardan daha değerli gördükleridir" şeklinde konuştu.


Doç. Dr. Erturan İlker, Avrupa’nın farklı ülkelerinde kadın futbolundaki gelişmişlik düzeyi farklı olduğu halde, kadınlarda futbolun pozitif etkileri konusunda tüm Avrupa’da benzer sonuçlar elde ettiklerini hatırlattı.



"Türk kültüründe eleştiriye maruz kalıyorlar "


Araştırmadan elde edilen diğer bir önemli sonucun ise futbol oynayan ergen kızlar ve kadınların, başka sporlar ile uğraşan akranlarına kıyasla yaptıkları spordan dolayı daha çok eleştiriye maruz kalmaları olduğunu belirten Doç. Dr. Gökçe Erturan İlker, bu sonucun yalnızca Türk kültüründe belirlendiğini, projedeki diğer Avrupa ülkelerinde benzer bir sonuç elde etmediklerini ifade etti.



"Futbol oynamalarını öneriyor"


Araştırmanın sonuçlarının futbolun, bireyin yalnızca fiziksel gelişimine değil zihinsel ve psikolojik gelişimine de yaptığı katkıları ortaya koyması bakımından çok önemli olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Erturan İlker, "Biz spor bilimciler ebeveynlere, çocuklarının en az bir spor branşı ile uğraşmalarını sağladıklarında onların akademik başarılarının düşmeyeceğini, aksine sporu sevip yaşam boyu fiziksel aktivite alışkanlığı kazanmalarını sağlayarak çocuklarının bütünsel olarak gelişimlerine katkı sağlayacaklarını anlatıyoruz. Bu noktada da hiçbir spor branşının ‘kız sporu’ ya da ‘erkek sporu’ olarak görülmemesi gerektiğini vurguluyoruz ve çocuklarının hangi sporla uğraşacağına kendilerinin deneyerek karar vermelerine fırsat oluşturmalarını öneriyoruz" şeklinde tavsiyelerde bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Tulum peyniri üreticileri dışarıdan getirilen peynirlerden muzdarip Güneydoğu illerinden Erzincan’a getirilerek tulum peyniri olarak satışa sunulan peynirler Erzincan’daki tulum peyniri üreticilerini mağdur ediyor. Erzincan’daki tulum peyniri üreticileri, dışarıdan getirilen süt ve kelle peynir nedeniyle orijinal Erzincan tulum peyniri üreten üreticinin ürününün değer kaybına uğradığını öne sürdüler. Bahar aylarının gelmesi ile birlikte tulum peyniri üreticileri peynir üretim sezonuna hazırlanıyor. Üreticiler kuzuların büyümesi ile birlikte koyunlarını sağmaya başladı. Sağılan koyunlardan elde edilen süt ile Erzincan tulum peyniri ortaya çıkacak. Erzincanlı üretici sağıma daha yeni başlamışken, Erzincan dışından özellikle güneydoğu bölgesinden Erzincan’a süt malı denilen tonlarca peynir sokuldu. Üreticiler, orijinal Erzincan tulum peynirinin hak ettiği değeri almamasının nedeni olarak ucuza başka illerden süt getirip Erzincan tulum peyniri adı altında satılması olarak değerlendiriyor. Üreticilerden Murat Kamay; “Erzincan dışından, Erzincan coğrafi işaretli ürününe uymayan sütleri, peynirleri getirip Erzincan tulum peyniri diye satıyorlar. Başka illerden ucuza gelen süt ve peynirler yüzünden bizim orijinal ürünümüz hak ettiği değeri almıyor. Tüccarın üreticiye verdiği fiyatta güneydoğudan gelen ürünler etkili oluyor. Orada ucuza veriyorlar diye burada bizim orijinal ürünümüz para etmiyor. Üstüne birde bizim ürünlerimizi onlarla karıştırıp ortaya Erzincan tulumu olmayan bir ürün ortaya çıkarıp Erzincan tulum peyniri diye satıyorlar. Coğrafi işaretli ürünümüzün adını kullanarak ticaret yapıyorlar ancak olan biz üreticilere oluyor ve peynirimizin özelliği kayboluyor, bizlerde emeklerimizin karşılığını alamıyoruz.” diye konuştu.
Siirt Boğazına çanta kancası kaçan çocuğu öğretmenin ’Heimlich’ manevrası kurtardı Siirt’te boğazına çanta kancası kaçan Fevzi Çakmak İlkokulu 2. sınıf öğrencisi, öğretmenin Heimlich manevrası sayesinde kurtuldu. Öğrencinin kurtarılma anları ise güvenlik kamerasına yansıdı. Fevzi Çakmak İlkokulunda görev yapan rehber öğretmeni Mehmet Akif Eviz, koridorda 2. sınıf öğrencisi Ç.N.’nin nefes alamadığını fark etti. Öğrencinin soluk yolunun tıkandığını anlayan Eviz, Heimlich manevrası ile demir kancayı çıkararak çocuğun nefes almasını sağladı. İlk yardımı herkesin bilmesi gerektiğini belirten rehber öğretmeni Mehmet Akif Eviz, "2/B sınıfından bir öğrenciyle görüşmek için sınıfa gittiğimde bu öğrencimizin öğretmenin yanında ve nefes alamadığını fark ettim. Hemen Heimlich manevrası yapıp çocuğun yuttuğu cismi boğazından çıkardım ve normale döndü. Cismi çıkardıktan sonra çocuk daha rahat nefes almaya, konuşmaya ve normal hayatına dönmeye başlayarak sınıfına gitti. Olaydan sonra ailesi geldi, teşekkür etti. Bütün arkadaşlarım teşekkür ederek, beni tebrik ettiler. Bir insan hayatına dokunmak güzeldir. Benim işim zaten insanın hayatına dokunmak, bu şekilde de olması beni mutlu etti. Ne zaman ne olacağını bilemeyiz. Bu küçük teknikler hayat kurtarır. Bu yüzden ilk yardımı herkesin bilmesi gerekiyor" şeklinde konuştu. Öğrencinin hayatta olmasının en güzel mutluluk olduğunu belirten okul müdürü Cemil Baykan ise öğretmene teşekkür ederek, bakanlık tarafından verilen ilk yardım eğitimlerinin önemini vurguladı. Baykan, "Okulumuzda dün bir vaka yaşandı. Öğrencimiz bir demir parçası yuttu. Rehber öğretmenimiz Akif beyin Heimlich manevrasıyla öğrencimizin tekrar hayata dönmesini sağladı. Allah’a hamd olsun. Tabi ki bu konuyla ilgili özellikle bakanlığımızın, il milli eğitim ve valiliğimizin koordine etmiş olduğu, almış olduğumuz ilk yardım eğitiminin ne kadar önemli olduğunu bizzat gördük ve yaşadık. Daha önce almış olduğumuz bu ilk yardım eğitimlerini teoride aldığımızı pratikte de yaşamış olduk. Öğrencimizin tekrardan hayata dönmesi bizi çok mutlu etti. Bizler isteriz ki Türkiye’nin her bir yerinde bu eğitimlerin daha ciddi manada alınıp, en azında bu tarz vakaların önüne geçme adına çok olumlu sonuçlar doğuracağını düşünüyoruz. Bakanlığımıza, Sağlık Bakanlığımıza ve valiliğimize bu anlamda çok teşekkür ediyorum. Umarım bu eğitimlerin devamı daha da gelir" dedi.
Erzincan Müftülük bünyesinde kurulan atölyede Türk İslam sanatları yaşatılıyor Erzincan İl Müftülüğü bünyesinde kurulan atölyede ney, ud, kanun ve rebap gibi musiki aletleri üretilerek çeşitli kurslar düzenleniyor. Türk İslam sanatlarının tanıtılması, İslam geleneğinde geçmişten bu yana icra edilen sanatların yaşatılması, korunması, yaygınlaştırılması ve gençlerin Türk İslam sanatlarına yönelik ilgilerinin artırılması maksadıyla Erzincan İl Müftülüğünce çalışma başlatıldı. İl Müftülüğü binasında kurulan küçük atölye de İmam Hatip Teoman Kayalar tarafından ney, ud, kanun ve rebap gibi İslam musikinde kullanılan aletler üretilerek her yaştan vatandaşa hitap edecek şekilde çeşitli kurslar düzenleniyor. İmam Hatip Teoman Kayalar, toplumun her kesimine hitap edecek kursların düzenlendiğini belirterek, “Erzincan Müftülüğünde imam hatip olarak görev yapmaktayım. Türk İslam sanatlarının tanıtılması, korunması ve yaygınlaştırılması, gelecek nesillere aktarılması yönünde çalışmalarımız devam etmektedir. Bu çerçevede Müftülüğümüz binasında oluşturduğumuz bu küçük atölyede ney, ud, kanun ve rebap üretiyor, toplumun her kesimine hitap edecek şekilde kurslarımız devam ediyor” dedi. Erzincan İl Müftüsü Muharrem Gül ise, özellikle üniversite ve lise gençliğine bu sayede ulaşmayı, gençlik merkezlerini daha aktif kullanmayı hedeflediklerini kaydederek, “Diyanet İşleri Başkanlığımız Erzincan İl Müftülüğünün Cami Gençlik Merkezlerinde gençlere yönelik faaliyetlerimiz var. Bu gençlik merkezlerini de çok aktif kullanmaya çalışıyoruz. Gençlerimize açtık. Buralarda sosyal ve sanatla ilgili etkinliklerimiz de var çünkü gençlerimiz bu sosyal ve sanatla ilgili etkinliklere daha fazla rağbet ediyorlar ve musiki de gençlerimizi cezbeden ve gençlerimizin ilgisini çeken alanlardan. Dolayısıyla tasavvuf musiki koromuzun şefi Teoman Kayalar hocamız burada hem musiki enstrümanları üretimi yapmakta. Hem üretim yapıyor hem de gençlerimize eğitim veriyor. Dolayısıyla biz gençlerimizin daha fazla buralara gelmesini rağbet etmesini arzu ediyoruz. Üniversite gençliğine, lise gençliğine bu şekilde ulaşmak istiyoruz” diye konuştu.