GENEL - 13 Temmuz 2018 Cuma 16:47

Başkan Subaşıoğlu’ndan 15 Temmuz mesajı

A
A
A
Başkan Subaşıoğlu’ndan 15 Temmuz mesajı

Denizli Merkezefendi Belediye Başkanı Muhammet Subaşıoğlu, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü ile ilgili bir mesaj yayınladı.

Denizli Merkezefendi Belediye Başkanı Muhammet Subaşıoğlu, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü ile ilgili bir mesaj yayınladı.


Başkan Subaşıoğlu yayınladığı mesajda, 15 Temmuz 2016’nın, hafızalardan çıkmayacak, çıkarılmayacak bir tarih olduğunu vurguladı. O gece Türkiye için bir dönüm noktası, kırılma anı olduğunu hatırlatan Başkan Subaşıoğlu mesajında, “Türkiye’nin milli iradesine, birliğine, beraberliğine ve geleceğine yönelik bir darbe girişimine kalkışan Fetullahçı Terör Örgütü mensubu asker üniformalı hainler, İstanbul Boğaziçi Köprüsü’nü ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nü trafiğe kapattı, savaş uçaklarını havalandırdı, TBMM’yi bombaladı, vatandaşa kurşun sıktı. Bu ihanet kalkışmasının yaşandığı anlarda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, tüm halkımızı meydanlara davet etti. Bu çağrı ile vatanını, milletini ve bayrağını seven herkes meydanlara akın etti. Milletimiz tanklara, toplara, uçaklara ve silahlara rağmen cesurca bir davranış göstererek bu kalkışmaya engel oldu. Milli iradeye darbe yapmak isteyen hainlere gereken cevabı, aziz milletimiz verdi” dedi. Bombaların yağdığı, kurşunların sıkıldığı o karanlık geceden, tankların önüne yatan, uçakların üstüne atlayan, eli silahlı teröristlerin üzerine Türk Bayrağı ile korkmadan yürüyen kahramanlarımız sayesinde birlik ve beraberlik içerisinde, daha güçlü bir şekilde çıktık. Bu güzel vatanı bölmeye, parçalamaya kimsenin gücünün yetmeyeceğini bir kez daha tüm dünyaya gösterdik” ifadelerinde bulundu. Vatanı, milleti, bayrağı ve ezanı için mücadele eden cesur insanlarımız, Ömer Halisedemirlerimiz hiçbir zaman unutulmayacak. 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü vesilesiyle o süreçte verdiğimiz 249 şehidimizi yâd ediyor, yüzlerce gazimize Allah’tan şifa diliyorum. Allah hepsinden bin kere razı olsun. Tüm şehitlerimizle birlikte, 15 Temmuz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor, gazilerimize şükranlarımı sunuyorum” ifadelerine yer verdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.