ASAYİŞ - 02 Aralık 2018 Pazar 01:34

Denizli’de çıktıkları dağda düşüp yaralanan 2 İranlı 8 buçuk saatte kurtarıldı

A
A
A
Denizli’de çıktıkları dağda düşüp yaralanan 2 İranlı 8 buçuk saatte kurtarıldı

Denizli’de tırmandıkları dağda düşüp yaralanan İran uyruklu iki kişi yaklaşık 5 saatlik bir operasyonun ardından kurtarıldı.

Denizli’de tırmandıkları dağda düşüp yaralanan İran uyruklu iki kişi yaklaşık 5 saatlik bir operasyonun ardından kurtarıldı. Ekipler yaralıların yerini yaktıkları ateş ile tespit ederken, yaralıların vücutlarının çeşitli yerlerinde kırıklar olduğu ve durumlarının ağır olduğu öğrenildi.


Edinilen bilgilere göre, olay Pamukkale ilçesi Zeytinköy Mahallesi’nde meydana geldi. Amatör dağcılık yaptıkları öne sürülen İran uyruklu şahıslar Mohsen Jamaıi (27) ve Ramin Sasari (30), bugün öğle saatlerinde Çamlık diye adlandırılan ormanlık alandan Bağbaşı Dağı’na tırmandı. Dağda henüz bilinmeyen bir nedenle düşen ve yaralanan şahıslar, dağda mahsur kaldı. Yaralılar durumu saat 16:00 sıralarında 112 Acil servisine bildirdi.


Ateşle tespit edildi, 4 buçuk saatte ulaşıldı


Karanlığında bastırması ile ekiplere yerlerini tarif edemeyen yaralılar için AFAD ekipleri sirenler çalarak yaralıların yerlerini tespit etmeye çalıştı. Yerleri öğrenilemeyen şahıslara AFAD ekipleri telefonla ulaşılarak ateş yakmaları istendi. Yaktıkları ateşle yerleri tespit edilen şahıslar için arama kurtarma çalışması başlatıldı. Ateş yakılan ve yaralıların yerlerinin belirlendiği bölgeye Denizli Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı Arama Kurtarma Ekipleri, İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü (AFAD), Arama Kurtarma Derneği (AKUT), Dağ Arama Kurtarma (DAK) ve çeşitli kurtarma ekipleri yaralıları kurtarmak için harekete geçti. Bölgenin arazi ve yol şartlarının uygun olmaması nedeniyle dağın bir kısmına kadar dağ araçları ile giden ekipler, yolun büyük bir kısmını yaya olarak tırmandı. Ekipler yaralıların bulunduğu kayalık alana, yaklaşık 4 buçuk saat süren tırmanma sonucu saat 20:30 sıralarında ulaştı. Bölgede 2 ambulans hazır olarak bekletildi.



Bölge drone ile aydınlatıldı


Kayalık alanda güçlükle tırmanan ekipler, yaralıları sedyelere koyarak indirme çalışması başlattı. Dağlık alana dağılan ve yaralıları kurtarmak için seferber olan ekipler, kurtarma çalışmalarına karanlığın olumsuz etkisine karşı altına ışık bağladıkları drone aracını kurtarma ekiplerinin üzerinde havalandırarak bölgeyi aydınlattı.


70 kişi seferber oldu


Yaklaşık 70 arama kurtarma görevlisinin katıldığı çalışmalarda yaralıları 5 buçuk saat süren çalışma sonucu saat 00:30 sıralarında sedyelerle ambulansların bulunduğu alana getirdi. Vücutlarının çeşitli bölgelerinde kırık meydana gelen yaralılar, sağlık ekiplerine teslim edilerek hastaneye kaldırıldı. Yaralıların durumunun ağır olduğu bildirildi.


Olayla ilgili ayrıca soruşturma başlatıldığı da bildirildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Otizm ile ilgili doğru bilinen yanlışlar: “Bugün, Van Gogh ve Mozart’ın otizmli olduğu konuşuluyor” Altınbaş Üniversitesi Çarşamba Buluşmalarına katılan Tohum Otizm Vakfı Eğitim AR_GE Müdürü Dr. Nursinem Şirin, otizm ile ilgili doğru bilinen yanlışları anlattı; “Bugün, Van Gogh ve Mozart’ın otizmli oldukları konuşuluyor” dedi. Altınbaş Üniversitesi Çarşamba Buluşmaları sohbetinde, Tohum Otizm Vakfı’ndan Dr. Nursinem Şirin’i ağırlandı. Moderatörlüğünü Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Berna Ekal’ın yaptığı söyleşide, otizmin, “sosyal iletişim kurmakta zorluk” olarak tanımlandığını belirtildi. Dr. Nursinem Şirin, otizmlilerin duygusal algılarında farklılıklar olduğunu, buna rağmen öne çıkan bazı yetenekleri olabildiğini anlattı. Bugün bakıldığında Van Gogh ya da Mozart’ın otizmli bireyler olduklarının söylenebileceğini ifade eden Dr. Nursinem Şirin, otizmin Down sendromu gibi hamilelikte tespit edilemediğini, tanının ancak çocuk ve ergen psikiyatrisi tarafından konulabildiğini söyledi. Şirin, “2013 yılında otizmin tanılama ölçütleri değişti. Otizmli bireyler ihtiyaç duydukları destek seviyelerine göre, ‘desteğe ihtiyaç duyan, yoğun desteğe ihtiyaç duyan ve çok yoğun desteğe ihtiyaç duyan bireyler’ olarak 3 sınıfa ayrılıyor. Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre, her 36 çocuktan birine otizm tanısı konuyor. Bu rakamlara dayanarak, Türkiye’de de ortalama iki milyonun üzerinde otizmli birey olduğunu tahmin ediyoruz. Araştırma sayısı artıkça, tanı da daha hızlı ve erken dönemde konulabiliyor.” değerlendirmelerini yaptı. Şirin, erken, yoğun, sürekli ve bilimsel tekniklere dayalı bir eğitim ile otizmli bireylerin topluma kazandırılabileceklerini söyledi. Haftada en az 20, en fazla 30 saat bireysel eğitim ve öğretim verilmesi önerisinde bulundu. Şirin, otizmin temel belirtilerini 8 madde de sıraladı: - Göz temasının olmaması ya da sınırlı düzeyde olması, - İsmi söylendiğinde bakmama, - Parmak ile istediğini işaret edememe, - Yaşıtlarının oyunlarına ilgi duymama, - Sallanmak ve parmak ucunda yürüme gibi farklı davranışlar sergileme, - Dönen nesnelere karşı aşırı ilgi gösterme, - Takıntılı ve tekrarlayan davranışlar sergileme ve - Konuşmada akranlarına kıyasla gerilik yaşama. Konuşma geriliği ile gecikmiş konuşma arasındaki farka da değinen Şirin, tek başına konuşma geriliğinin otizm belirtisi olmadığını belirtti. “Otizm ile ilgili yanlış bilinenler” Otizm ile ilgili yanlış bilinenler hakkında bilgi veren Şirin, aralarında dâhi seviyesinde olanların da bulunduğunu ancak bütün otizmlilerin de üstün yetenekli olmadığını dile getirdi. Şirin, “En sık karşılaştığımız soru ekranın otizm yapıp yapmadığı. Doğrudan bir neden olduğunu söyleyemeyiz; fakat eğer birey otizmliyse ekrana yoğun maruz kalmanın otizm şiddetini artırdığı kesin. O nedenle ekran süresinin sınırlandırılmasını öneriyoruz” dedi. Kimler eğitim verebilir Millî Eğitim Bakanlığı’nın 2022 verilerine göre, 41.472 otizmli öğrencinin okula gittiğini söyleyen Şirin, “Okullarda kaynaştırma programlarına dahil ediliyor bu çocuklar. Bazen diğer aileler, çocuklarıyla aynı sınıfta olmalarını istemeyebiliyor. Toplum ve okullarda da farkındalık oluşturulması önemli” diye konuştu. Dr. Nursinem Şirin, uluslararası alanda da meslek sahibi olmuş bireyleri çeşitli etkinliklerde görmenin ya da bir dönem yayınlanan otizmli bir doktoru konu eden “Mucize Doktor” gibi dizilerin toplumu olumlu etkilediğini belirtti. Şirin, otizmli bireylerin eğitiminin zor bir konu olduğunu vurgulayarak, “Bu alanda özel eğitim öğretmenleri ağırlıklı olarak görev yapıyor. Okul öncesi ve çocuk gelişimi eğitmenleri de görev alabiliyor. Ancak zihin, işitme gibi yetersizlikleri öğrenerek, mesleki donanımlarını geliştirmeleri gerekiyor. Uluslararası kaynaklardan da bolca beslenmeliler” önerilerinde bulundu. Tanı sürecinde aileler neler yaşıyor Tanı süreçlerinde ailelerin yaşadıklarına da değinen Şirin, otizmli çocukları olan ebeveynlerin, anne babalık rolüne ek olarak eğitmen ve savunucu rollerinin de olduğunu belirtti; “Bu çocuklar için örneğin taşınma, boşanma gibi değişikliklere karşı önceden hazırlamak gerekiyor. Anne babalar da bunlara bazen daha hızlı ya da yavaş adapte olabiliyor. Bu nedenle ailelerin güçlendirilmesi ve eğitilmesi için kitaplar yayınlıyor, platformlar hazırlıyoruz.” değerlendirmelerini yaptı. İş Koçu Destekli İstihdam Modeli nedir Otizm denince genellikle çocukların akla geldiğini belirten Şirin, “Oysa bu bireyler de büyüyor ve iş hayatına atılıyor. Çalışabiliyor ve âşık oluyorlar. Belirli alanlarda çok verimliler. Amacımız her otizmlinin bağımsız yaşaması ve çalışması. Maalesef büyük bir ön yargı var. İŞKUR’a kayıtlı sadece 100 otizmli var. Bu sayı çok az. Bunun için İş Koçu Destekli İstihdam Modeli üzerinde çalışıyoruz. İşyerlerinde bir iş koçu yetiştirmek istiyoruz. Vakıf’ta 3 ay boyunca eğitim veriyoruz adaylara. İş koçu işe başlıyor ve otizmli bireyler onların gözetiminde işe başlayabiliyor. İş yerlerinin bu bireylerin çalışabilmesi için de hazır olması gerekiyor. Çok sistemli ve iş odaklı olabiliyorlar. Otizmli bireyin işe başladığı ilaç kutulama firmasında hata payı oranın çok düşmesi çarpıcı.” diyerek sözlerini tamamladı.
İzmir Obezite bağırsak kanseri riskini artırıyor Tıbbi Onkolog Doç. Dr. Ahmet Özveren, obezite ve alkolün genç yetişkinler arasında bağırsak kanseri oranlarının artmasına neden olduğunu söyledi. Bu tespitin, önemli bir kanser dergisinde yer alan araştırma sonuçlarıyla ortaya koyulduğunu belirten Doç. Dr. Özveren, “Bu tespit Avrupa’da yapılmış olsa da sonuçları itibariyle toplumun uyarılması, aşırı kilo ve alkol tüketimine dikkat çekilmesi açısından önemli” dedi. Acıbadem Kent Onkoloji Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Özveren, tüm dünya onkologlarının önemli yayınlar arasında kabul ettiği, Annals of Oncology’de yayınlanan bir araştırma sonucunun bilgisini verdi. Çalışmanın 2024 yılı için Avrupa Birliği ülkelerinde ve Birleşik Krallık’ta kanserden ölüm oranlarını öngördüğünü ifade eden Doç. Dr. Ahmet Özveren, şunları söyledi: "Kanserden ölüm oranları Avrupa genelinde azalırken, özellikle genç yetişkinlerde kolorektal kanser sıklığında artış görülüyor. Aşırı kilo ve obezite, Avrupa Birliği (AB) ve Birleşik Krallık’ta 25- 49 yaş arası kişiler arasında görülen bağırsak kanserinden ölüm oranlarını artırıyor. Dergide yayınlanan çalışma, gençler arasında bağırsak kanseri ölüm oranlarındaki en büyük artışın İngiltere’de görüleceğini ve bu oranın 2018’e kıyasla 2024’te erkeklerde yüzde 26, kadınlarda ise yaklaşık yüzde 39 artacağını hesaplanıyor." Doç. Dr. Özveren, çalışmayı yapan Prof. La Vecchia’nın, gençler arasında bağırsak kanseri oranlarının artmasına katkıda bulunan temel faktörleri; aşırı kilo, obezite ve yüksek kan şekeri düzeyleri ve diyabet olarak sıraladığını kaydetti ve sözlerini şöyle sürdürdü: "Ek nedenler arasında Orta ve Kuzey Avrupa ile Birleşik Krallık’ta zaman içinde aşırı alkol tüketimindeki artışlar ve fiziksel aktivitedeki azalmalar yer alıyor. Alkol tüketimine erken başlanması, bağırsak kanseriyle ilişkilendirilmiştir. Fransa ve İtalya gibi alkol tüketiminin azaldığı ülkelerde bu kanserden ölüm oranlarında bu kadar belirgin bir artış yaşanmamıştır. Erken başlangıçlı bağırsak kanseri, yaşlılarda teşhis edilen bağırsak kanserine kıyasla daha agresif olma eğilimindedir ve hayatta kalma oranları daha düşüktür. Çalışma yorumunda hükümetlere, bağırsak kanseri taramasının 45 yaşından başlayarak daha genç yaşlara kadar genişletilmesi önerilmiştir. Bu çalışma ve tespit AB ve Birleşik Krallık için yapılmış olsa da sonuçları itibariyle toplumun uyarılması, aşırı kilo ve alkol tüketimine dikkat çekilmesi açısından önemli."
Eskişehir Bininci açık kalp operasyonu başarıyla tamamlandı Eskişehir Şehir Hastanesi’nde başarıyla gerçekleştirilen bininci açık kalp ameliyatı hakkında konuşan Kalp ve Damar Cerrahisi Operatör Doktor Etem Yücekaya, “2019’dan bu yana yaptığımız bininci açık kalp ameliyatını başarıyla tamamladık” dedi. İç Anadolu Bölgesi’nde hasta yükünü sırtlayan Eskişehir Şehir Hastanesi, başarılı açık kalp ameliyatlarıyla dikkatleri çekiyor. 2019 yılında başlayan açık kalp ameliyatlarının geçtiğimiz gün binincisi gerçekleştirildi. Yaklaşık 15 yıldır kalp, şeker ve astım hastalıkları ile mücadele eden 61 yaşındaki Emine Yıldız, Eskişehir Şehir Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölümü doktorları tarafından ameliyata alındı. Başarılı şekilde açık kalp ameliyatı gerçekleştirilen Emine Yıldız, kısa sürede sağlığına kavuştu. “Dünya ortalamasında açık kalp ameliyatı yapıyoruz” Emine Yıldız’ın operasyonunu geçiren Operatör Doktor Etem Yücekaya, Eskişehir Şehir Hastanesi’nde dünya ortalamasıyla eşdeğer ameliyatlar yaptıklarını belirterek, “Burada toplanmamızın sebebi Emine Yıldız isimli hastamızı geçen hafta açık kalp ameliyatı yaptık. 2019 yılından beri açık kalp ameliyatları başarılı olarak sürdürülmekte olup, kendisi bininci hastamız olmaktadır. Özelliği oradan dolayı geliyor. Bizim hastanemizdeki açık kalp ameliyatları dünya ortalamalarıyla hemen hemen aynı oranda devam etmekte olup, başarı şansımız da aynı oranlardadır. Toplam 9 doktor olaraktan bu hizmeti vermekteyiz. Kalp cerrahisi gerçekten zor bir branş. İnsanlar çok büyük umutlarla geliyorlar ve hayatlarını size teslim ediyorlar ve bizim onu daha iyi bir şekilde geri iade etmemiz lazım. O yüzden büyük bir stres altındayız ama hastalar iyileştiği zaman çok aşırı derecede manevi doygunluk oluyor. Dolayısıyla yapılmaya değer bir meslek bence. Önümüzdeki aylarda branş olaraktan uzman doktor yetiştirmeye başlayacağız” dedi. “Ameliyatım güzel geçti, iyiyim” Geçirdiği operasyonun ardından Kalp ve Damar Cerrahisi servisinde kontrol altına alınan 61 yaşındaki Emine Yıldız, kendisini iyi hissettiğini belirterek şu ifadeleri kullandı: “Allah’a çok şükür iyiyim. Ameliyat güzel geçti. Etem bey ve tüm doktorlarımızdan Allah razı olsun. İyi yani, çok memnunuz. Ben çok mutlu oldum. Onlara çok teşekkür ediyorum. Herkesle çok ilgileniyorlar. Arka tarafım çok ağrıyordu. Şekerim ve astımım var. 15 yıldır şeker hastasıyım. Ama şu an Allah’ıma binlerce şükürler olsun ki iyiyim. Allah doktorlarımızdan ve hemşirelerimizden razı olsun, onları çok seviyorum. Başarılar diliyorum hepsine.”