SAĞLIK - 18 Ekim 2016 Salı 11:21

Prof. Dr. Yağmur, 128 kilodaki obezite hastasına umut oldu

A
A
A
Prof. Dr. Yağmur, 128 kilodaki obezite hastasına umut oldu

Diyarbakır’da 128 kilogram ağırlığındaki obezite hastası, Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği eğitim sorumlusu Prof. Dr. Yusuf Yağmur tarafından gerçekleştirilen ameliyatla eski sağlığına kavuştu.
Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği eğitim sorumlusu Prof. Dr. Yusuf Yağmur, bugüne kadar birçok başarılı operasyona imza atarak, gerçekleştirdiği ameliyatlarla obezite hastalarına umut oldu. Yaptığı başarılı ameliyatlar serisine bir yenisini daha ekleyen Prof. Dr. Yusuf Yağmur, 29 yaşında ve 128 kilogram olan Irmak Yalçın’ı başarılı bir operasyonla eski sağlığına kavuşturdu. Prof. Dr. Yağmur, hastalıkla ilgili aktardığı bilgide, sleeve gastrektomi obezite cerrahisinde yaygın olarak uygulanan gıda alımını kısıtlayıcı ameliyatlarından olduğunu belirterek, kısıtlayıcı etki mide hacmi küçültüldüğü için daha erken doyuma ulaşıldığını söyledi. Prof.Dr. Yusuf Yağmur’un ameliyat ettiği 128 kilogram olan 29 yaşındaki Uluslararası Finans Mezunu Irmak Yalçın, ameliyatla sağlığına kavuştuğunu ve çektiği acıların son bulduğunu dile getirdi.
"Aşırı kilolar nedeniyle psikolojik sorunlar yaşıyordum"
Aşırı kiloları nedeniyle psikolojik sorunlar yaşadığını dile getiren Yalçın, "Çok acılar çektim, nefes darlığı çekiyordum, yürümekte çok zorlanıyordum, ayaklarım, dizlerim hep ağrıyordu ve psikolojim bozulmuştu. Psikolojik sorunlar yaşıyordum, insanlar çevremde bana çok farklı bakıyorlardı, bakış açıları beni rahatsız ediyordu ve rahatsızlık duyuyordum. Kendimle birlikte ağır bir yük taşıyordum, yapacak bir şey yoktu. Ameliyat olmak için arayışlar içerisindeydim, her taraftan bilgi alıyordum, yakınlarımdan bir kişi ameliyat olmuştu 8 ay önce, maşallah tığ gibi olmuştu. Hiç bir sorun yaşamamıştı, durumu şuan gayet iyi ve çok zayıfladı. Toplumda obezite hastalarına engelli muamelesi yapıyorlar, toplumda kilolu olmak çok büyük suç olarak görüyorlar ve rahatsızlık duyuyordum. Herhangi bir yerde iş vermiyorlar, insanların bana bakışları beni rahatsız ediyordu. Yani her günüm bir azaptı. İyi bir doktor bulmak için çok mücadele ettim, en sonunda dünyanın en güzel doktorunu buldum ve yanına geldim. Yusuf hocamızla görüştüm benimle o kadar güzel konuştu ki anlatamam. Bana anlattı ameliyatla ilgili durumu ve ameliyattan sonra kendimin kendi doktoru olacağımı söyledi. Tahlillerimi yaptı. Sonuç olarak ameliyat kararı verdi, biz de aileme danışarak izin aldık ve karar verdik. Ameliyat oldum çok şükür 1 hafta yattım, hastaneden de taburcu oldum çok iyiyim, şu an 6 kilogramdan kurtuldum ve Allah’ın izniyle fazla olan kiloları atacağım” dedi.
"Sanki sırtımda yük taşıyordum"
Nefes darlığı nedeniyle yürüyemez olduğunu belirten Yalçın, 128 kilograma ulaştığını ve sanki sırtında büyük bir yük taşıdığını söyledi. Yalçın, "Psikolojik olarak moralim bozuldu. 128 kiloya ulaştım. Her gün sanki sırtımda yük taşıyormuş gibi kendimi halsiz ve bitkin hissediyorum. İnternette yaptığım araştırmalarda, Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin, bu konuda bir hayli mesafe kat ettiğini ve başarılı ameliyatlar yapıldığını öğrendim. Prof. Dr. Yusuf Yağmur hoca ve ekibine minnettarım. Ameliyattan sonra sırtımdaki yükü atmış gibiyim. Hocanın sevecenliği ve güler yüzlülüğü bize güven verdi. İnsan sevgisiyle dolu değerli bir hocamız. Şu an sağlığım iyi, bir sıkıntım yok, Allah razı olsun emeği geçenlerden” diye konuştu.
"Ölüm riski çok düşük bir ameliyat"
Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği eğitim sorumlusu Prof. Dr. Yusuf Yağmur, sleeve gastrektomi operasyonunu gerçekleştirdiğini ve bu ameliyatta ölüm riskinin çok düşük olduğunu söyledi. Prof. Dr. Yusuf Yağmur tarafından ameliyat olan hasta sağlığına kavuşurken, tüp mide ameliyatı olan hastada besinlerin emilim probleminin olmayacağı, dolayısıyla hastaya rutin vitamin ile mineral takviyesi gerekmediğini belirten Yağmur, söz konusu ameliyatın cerrahiye bağlı ölüm riskinin çok düşük olduğunu aktardı. Prof. Dr. Yağmur, "Midenin fundus adı verilen dış kısmından açlık hormonu salgılanır. Bu hormona ghrelin adı verilir. İştah hormonlarının büyük bir kısmı midede üretildiği için iştahta azalma ve öğün aralarında açlık hissinde gerileme görülür. Açlık hormonu olarak bilinen ghrelin hormonunun salgılandığı midenin fundus bölümünün çıkartılmasıyla oluşan tokluk hissi de iştah azalmasına yol açarak kilo kaybına katkıda bulunur. Bu hormon obezitenin önemli nedenlerinden birisidir. Açlık hormonunun sleeve gastrektomi ile düzeyinin azalması kilo kaybının mide bandından daha güçlü ve kalıcı olmasına neden olmaktadır. Sleeve gastrektomi ameliyatı sırasında midenin büyük bir kısmı geriye dönüşü olmadan laparaskopik yöntemle midenin büyük kenarı dikey olarak kesilip çıkarılır. Geriye bırakılan mide dokusu yaklaşık 150-200 ml civarındadır. Komplikasyon olarak tüm cerrahi girişimler için de geçerli olan kanama, organ yaralanması, emboli ve anesteziye bağlı komplikasyonlar ve midenin kesilen ve dikilen hattından olan kaçaklar görülebilir. Hastamızın sağlık durumu gayet iyi olup taburcu edilmiştir" şeklinde konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Adana sokaklarında yaklaşık 200 bin köpek var Adana Veteriner Hekimler Odası Başkanı Nihat Köse, Dünya Sağlık Örgütü hesaplamalarına göre Adana sokaklarında yaklaşık 200 bin köpek olduğunu belirterek, "Sokakta köpek olduğu sürece ısırma vakaları olacaktır. Çünkü köpek saldırgan bir hayvandır. Gerek kendini koruma iç dürtüsü gerekse tehlike olduğunu düşünerek saldırıp insanları ısırabilir. Bu nedenle sokaklardaki hayvan sayısını azaltmamız gerekiyor" dedi. Köse, son dönemlerde sokak hayvanlarının saldırısı sonucu birçok kişinin hayatını kaybetmesi ve yaralanmasıyla ilgili açıklama yaptı. Köse, yaptığı açıklamada sokak hayvanlarının sayısının azaltılması gerektiğini belirterek, "Dünya Sağlık Örgütü’nün hesaplama yöntemine göre Adana’da 200 bin sokak hayvanı bulunuyor. Bu kadar çok sokak köpeğinin bulunduğu bir kentte kısırlaştırma en önemli çözüm yöntemidir. Sokak hayvanlarının sayısındaki artış ilerleyen zamanlarda hayvanlar arasında yaygınlaşabilecek çeşitli hastalıkların önüne geçilmesini zorlaştıracaktır. Aynı zamanda bu durum insanlar için de potansiyel sağlık sorunları oluşturabilecektir. Veteriner Hekimler Odası olarak belediyelere de kısırlaştırma çalışmaları gerçekleştirmeye yönelik iş birliği çağrısında bulunuyoruz" diye konuştu. "Belediyeler kısırlaştırma seferberliği başlatmalı" Hayvanları Koruma Kanunu’na yönelik bilgilendirmelerde bulunan Köse, sokak hayvanlarına yönelik kanuni gerekliliklerinin bir an önce yerine getirilmesi gerektiğini savundu. Köse, "5199 sayılı yasaya göre nüfusu 75 bini aşan belediyeler bu güne kadar kısırlaştırma merkezlerini ve geçici hayvan barınaklarını yapmış olmalılardı. 25 bin nüfusa kadar olan ilçeler de hayvanların nakledilmesini için araçlarını ve kısırlaştırma merkezlerini hazırlamalılardı. Ama maalesef ilimizde de, Türkiye’nin birçok yerinde de belediyeler bu işi bu güne kadar yapmadılar. Çünkü sorun artık giderek büyüyünce işin içinden çıkılmaz hale geldi. Bu bir kısır döngü, sokak hayvanlarını sadece ’besleyelim’ ile bu işin çözülemeyeceğini artık herkes gördü. Bu bir sağlık sorunudur. Hem hayvanlar için bir sağlık sorunudur, beraberinde ise insanlar için bir sağlık sorunudur. Dünyada artık sağlık tek sağlık konseptinde değerlendiriliyor. Sokakta bu kadar hayvan varsa, hayvanlar arasındaki salgın hastalıkların da önüne geçemezsiniz, zaman zaman insanlara saldırının da önüne geçemezsiniz. Hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıkların da önüne geçemezsiniz. Tek yolu bunun kısırlaştırmak, başka bir çaresi yok. Bütün belediyeler bu gereklilikleri dün yapmış olmaları gerekirdi ancak yapmadılar. Bugünden itibaren kısırlaştırma seferberliği başlatmalılar. Biz bütün kliniklerimiz ile belediyelerle hizmet alımına yönelik kısırlaştırma seferberliği içerisinde olmaya hazırız" dedi. "Adana’da 200 bin sokak hayvanı olduğu düşünülüyor" Dünya Sağlık Örgütü’nün sokak hayvanlarına yönelik öneri ve kurallarını da hatırlatan Köse, "Dünya Sağlık Örgütü, ’bir kentin sokaklarında insan nüfusunun yüzde 10’u kadar hayvan yaşar’ der. Bu açıdan bakarsak Adana’da 200 bin kadar sokak hayvanı olduğu düşünülüyor. Yine Dünya Sağlık Örgütü diyor ki ’bu popülasyonun yüzde 70’ini kısırlaştıramazsanız sayıyı sabit tutamazsınız.’ İnsanlar hayvanları sevmeliler ancak korkmak da insani bir duygu. Zaman zaman korkabilirler. Olumsuz vakalar yaşanınca insanlar korkmaya başladılar. Buradan ’hayvanlara zarar verilebilir’ anlamını çıkarmıyorum, kimse zarar veremez ama kısırlaştırarak popülasyonu azaltmak zorundayız, başka bir çaresi yok bu işin" şeklinde konuştu. "Sokakta bu kadar hayvan varsa ısırma vakaları yaşanacak, önüne geçmek mümkün değil" Özellikle köpeklerin grup haline geldikleri zaman daha tehlikeli hale geldiklerini belirten Köse, "Bir grup haline geldikleri zaman, ya da hayvan insanın onun için tehdit olduğunu algılarsa saldırabilir. Köpeğin insana saldırması çok sürpriz değil. Zaman zaman köpekler insanları ısıracaklar. Sokaklarda bu kadar çok köpek varsa ısırma vakasıyla karşılaşmamak mümkün değil. Sokakta bu kadar hayvan varsa ısırma vakaları yaşanacak, maalesef önüne geçmek mümkün değil. Kimse köpek ısırmaz şeklinde bir iddiada bulunamaz, köpek ısırır. Tehdit algılarsa, korkarsa, yiyeceğini kıskanır, sahibini kıskanır başka hayvandan yine ısırır. Böyle şeyler mümkün" dedi. "Evcil hayvan karne hediyesi değil, evin büyümeyen çocuğudur" Sahipsiz sokak hayvanı sayısındaki artışın önemli nedenlerinden birinin bir zamanlar sahipli durumda olan hayvanların sokağa bırakılmasından kaynaklandığına dikkat çeken Köse, vatandaşlara, "Sokak hayvanlarının en büyük nedeni, sahipli hayvanların vatandaşlar tarafından sokağa bırakılması. Kedi, köpek ve evcil hayvan karne hediyesi değildir, bisiklet değildir, evin büyümeyen çocuğudur. O hayvanı evinize alıyorsanız, bunun sorumluluğunu üstleneceksiniz" çağrısında bulundu. "Kısırlaştırma mümkünken uyutulma konuşulmamalı" Aktif kısırlaştırma seferberliği ile sokak hayvanı popülasyonu sayısındaki artışın önlenebileceğini kaydeden Köse, "Ben bir veteriner hekim olarak uyutulmanın karşısındayım. Ben uyutulsun demem, diyemem, dememeliyim. Çünkü onlar da canlılar. Bir başka canlıyı yok etme hakkı başkasında olmamalı. Kısırlaştırma mümkünken, kısırlaştırma ile popülasyonu sabit tutabilecekken başka şeyler konuşulmasını doğru bulmam" ifadelerini kullandı.
Malatya Kadın servis şoförü erkeklere taş çıkartıyor Malatya’da, Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) servis taşımacılığı yapan 44 yaşındaki ’Şoför Nebahat’ lakaplı servis şoförü Naime Tekbaş erkeklere taş çıkartıyor. Malatya’da, Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) servis taşımacılığı yapan 44 yaşındaki Naime Tekbaş geçimini şoförlük yaparak sağlıyor. Yaklaşık 12 yıldır değişik sektörlerde servis şoförlüğü yapan Naime Tekbaş işini severek yaptığını belirterek, şoför olarak doğduğuna inandığını söyledi. “Mesleğimi çok seviyorum” Çevresinde ve iş verenlerinden destek gördüğünü belirten Tekbaş, “Meslek aşkı olarak bu yola gönül verdim. Mesleğimi çok seviyor şoför olarak doğduğuma inanıyorum. İnandığım yolda da yürümeye gayret ettim ve başardığımı düşünüyorum. Yaklaşık 4 yıl eğitim sektöründe çalıştım bu süreçte tebrik edilerek yönlendirildim ve yoluma ilerleyerek devam ettim“ dedi. “Bütün bayanlara şoförlük mesleğini tavsiye ederim” Günün ilk ışıklarıyla direksiyon başına geçtiğini kaydeden Naime Tekbaş, “Mesleğimi bütün bayanlara tavsiye ederim. Bir yıldır Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) servis taşımacılığı yapıyorum. Arkadaşlarım tarafından da destekleniyorum. Cinsiyet ayrımına hiç maruz kalmadım. Sabah 06.00’dan evden çıkıyorum işyerine varış saatimiz 07.20 sıraları. Akşam ise 17.30 civarında işyerine gelerek çalışanları evlerine ulaştırıyorum” diye konuştu.
Balıkesir Minik Dahiler, Kazdağıları Bilim Köyünü ziyaret etti Balıkesir’in Havran ilçesinde, Kazdağları Bilim Köyünü, kendilerine Minik Dahiler diyen 5 yaşındaki ana sınıfı öğrencileri ziyaret etti. Minik Dahiler bilim köyünde yapılan çalışmalar hakkında bilgiler aldılar. Kazdağları Bilim Kampını ziyaret eden Minik Dahiler burada yapılan çalışmalar hakkında bilgiler aldılar ve Kazdağları’nın endemik bitki türlerini yakından tanıma fırsatı buldular. Kazdağları Bilim Köyü ve AR-GE Firması sahibi Faruk Durukan Kazdağları Bilim Köyü’nün onlarca bilimsel çalışmaya ev sahipliği yaptığını ifade ederek “Şu anda Kazdağları’nda 700 rakım yükseklikteyiz. Burası Kazdağları Bilim Köyü. Burada bilimsel çalışmalar yapılıyordu; bugüne kadar yine yapılıyor. Üniversitelerimiz bilimsel çalışma için geliyor fakat bugün ilk defa minik dahileri aldık, 5 yaş grubu” dedi. Kazdağları’nın farklı ve özel yapısı ile bilimsel çalışmalara ev sahipliği yaptığını ifade eden Durukan “Şu anda yapılan Kazdağı’ndaki bilimsel çalışmalar hakkında miniklere bilgi verdik. Onlar da çok heyecanlandı, biz de çok heyecanlandık. Buradaki amacımız çok küçük yaşta minik çocuklara bilimsel çalışmaları aşılamak, öğretmek, o heyecanı vermek. Bunu yaptığımız için de çok da mutluyuz. Çocuklarımız da çok mutlu. Bu projelerimiz bu şekilde 5 yaş grubuna kadar inmeyi başardık. O da bize büyük mutluluk veriyor” dedi.