KÜLTÜR SANAT - 25 Mart 2019 Pazartesi 15:57

Aktif Yaşam Merkezi hizmet vermeye başladı

A
A
A
Aktif Yaşam Merkezi hizmet vermeye başladı

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin, 15 Temmuz Şehitler Parkı içinde toplam bin 12 metrekare alan üzerine inşa ettiği ve tüm engelli gruplarının faydalanacağı Aktif Yaşam Merkezi hizmet vermeye başladı.

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin, 15 Temmuz Şehitler Parkı içinde toplam bin 12 metrekare alan üzerine inşa ettiği ve tüm engelli gruplarının faydalanacağı Aktif Yaşam Merkezi hizmet vermeye başladı.


Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı’nın, 15 Temmuz Şehitler Parkı’nda açtığı, tüm engelli gruplarının kullanımına uygun şekilde inşa edilen Aktif Yaşam Merkezi hizmet vermeye başladı. Engelli bireylerin ihtiyaçlarına ve gelişimlerine uygun olarak düzenlenen merkezde müzik atölyesi, spor salonu, bilgisayar atölyesi, özel çocuklar için okul öncesi çocuk gelişim sınıfı, hobi ve boyama atölyeleri, seminer salonu ve idari birimler yer alıyor. Engelli bireylerin zamanlarını aktif şekilde değerlendirebilecekleri, yeni ürünler ortaya çıkarabilecekleri ve kendilerini geliştirebilecekleri Aktif Yaşam Merkezi haftanın 7 günü hizmet verecek.



Engelliler çeşitli ürünler üretecek


Merkezde bulunan spor salonundan özel çocuklar ve otizm spektrum bozukluğu olan minikler ve gençler yaralanacak. Çocuk gelişim sınıfı, okul öncesi özel eğitime ihtiyaç duyan engelli 4-6 yaş arası bireylerin kullanımına açık olacak. Hobi atölyeleriyle birlikte farklı engel grupları çeşitli ürünler üretecek. Atölyelerde taş boyama, magnet yapımı, ahşap boyama, örgü örme ve maske boyama mesleklerini öğrenecek. Aktif Yaşam Merkezi’nin tüm atölye, sınıf ve birimlerinde alanında uzman eğitmenler ile personeller görev yapacak. Toplam bin 12 metrekare alan üzerine kurulan ve tek kattan oluşan Aktif Yaşam Merkezi’nden engelli bireylerin aileleri de yararlanacak. Merkezde engelli bireyler ve aileleri sosyal hizmet uzmanları eşliğinde psiko sosyal destek alabilecek. Alan içinde oluşturulan psiko sosyal servisi, bireysel ve grup çalışmaları yaparak engelli bireyler ile ailelerine çeşitli etkinlikler düzenleyecek.


Aktif Yaşam Merkezi alanı içinde oluşturulan artı 1 kafe ise down sendromlu bireylerin desteğiyle işletilecek. Hem farkındalık oluşturacak hem de down sendromlu bireylerin sosyalleşmelerini sağlayacak olan kafe herkese açık olacak. Artı 1 kafede engellilerin kendi performanslarını sergileyebilecekleri sahnede yer alıyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.