ASAYİŞ - 17 Nisan 2024 Çarşamba 12:53

89 kişinin hayatını kaybettiği Galeria Sitesi’ne ilişkin davada gerekçeli karar açıklandı

A
A
A
89 kişinin hayatını kaybettiği Galeria Sitesi’ne ilişkin davada gerekçeli karar açıklandı

6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde Diyarbakır’da yıkılan ve 89 kişinin hayatını kaybettiği Galeria Sitesi’ne ilişkin davada yargılanan 7 sanıktan tutuklu inşaat mühendisi ile 3 müteahhide verilen 17 yıl 6’şar ay hapis cezasıyla ilgili gerekçeli karar hazırlandı.

Diyarbakır 11. Ağır Ceza Mahkemesinde 22 Mart’taki karar duruşmasında tutuklu müteahhitler Sedat Eser, Mehmet Şirin Yiğit ve Şeyhmus Yiğit ile inşaat mühendisi fenni mesul Tevfik Demir hakkında "Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan verilen hapis cezasına ilişkin 74 sayfalık gerekçeli karar yazıldı.

Gerekçeli kararda, tutuklu sanıklar ve depremde hayatını kaybedenlerin yakınları ile tanıkların soruşturma ve dava aşamasındaki ifadelerine yer verildi.

Bilirkişi raporunun da aktarıldığı kararda, Diyar Galeria B Blok binasının belediye arşiv dosyasındaki onaylı ve onaylı olmayan projelere aykırı olarak inşa edildiği belirtilerek, "Binanın malzeme özelliklerindeki yetersizlikler, uygulama ve işçilik hataları, fenni mesuliyet kapsamındaki yapı denetimindeki yetersizlik nedeniyle yıkılmış olduğu kanaatine varılmıştır" tespitinde bulunuldu.

Binadaki ölüm ve yaralanmalardan sanıkların asli kusurlu olacak şekilde sorumlu olduğuna işaret edilen kararda, sanıkların savunmalarının suçtan kurtulmaya yönelik olduğu değerlendirmesi yapıldı.

Kararın sonuç kısmında, şunlar kaydedildi:

"Diyar Galeria B Blok binasının yıkılması neticesinde 89 kişinin vefat etmiş olması, 10 kişinin yaralanması nedeniyle sanıkların ’taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suçunu işlediği sabit görülmüştür. Meydana gelen zararın ağırlığı, 89 kişinin hayatını kaybetmiş olması göz önüne alındığında alt sınırdan uzaklaşılarak teşdit uygulanmıştır. Ülkemizin deprem kuşağında yer alıyor olması, bölgede sürekli depremlerin yaşanıyor olması dikkate alındığında sanıkların eylemlerinin sonuçlarını öngördüğü halde kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun davranmayıp gerekli özeni göstermediği, binanın yapımı sırasında dönemin yönetmeliğinde belirtilen şartları sağlamadığı anlaşılmıştır. Sanıkların eylemi ’bilinçli taksir’ kapsamında değerlendirilmiş ve bu nedenle sanıklar hakkında ceza tayin edilirken TCK’nin 22/3 maddesine istinaden artırım yapılmasına kanaat getirilmiştir."

Mahkeme heyeti, 22 Mart’taki duruşmada oy birliğiyle alınan kararda 4 sanığın "Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 17 yıl 6’şar ay hapisle cezalandırılmasına hükmetmiş, haklarında yakalama kararı bulunan firari sanıklar M.E, H.M.Y. ve İ.H.Y’nin dosyalarının ayrılmasını kararlaştırmıştı.

Rıdvan Kılıç

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Güleç; “1 Mayıs emek ve dayanışma günümüz kutlu olsun” Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Teşkilatlanma Sekreteri Mehmet Güleç, 1 Mayıs gündemiyle ilgili yaptığı basın açıklamasında “1 Mayıs emeğin, emekçinin bayramını en içten dileklerimizle kutlarken alın terinin karşılığını alamayan emekçimizin sesini bu anlamlı günde bir kez daha haykırmak istiyoruz” dedi. Emeklinin, işçinin, memurun toplumun tüm kesimlerinin yaşanan ekonomik kriz ortamında, yüksek enflasyon ve artan geçim sıkıntısı karşısında olumsuz yönde etkilenmeye devam ettiği belirten Güleç, açılmasını şöyle sürdürdü; “Emekli maaşının yetersizliği emeklilerin birçoğunun çocuklarından destek almasına veya onların yanına sığınmalarına, çocuklarının ise artan geçim sıkıntısı ve giderek düşen alım gücü karşısında daha da zorlanmalarına sebep olduğu görülmektedir. Bu duruma büyükşehirlerde artan fahiş kira bedellerini de ekleyince durumun içinden çıkılmaz bir hal aldığı görülmektedir. Her sektör ve alanda yaşandığı gibi eğitim çalışanları üzerinde de ekonomik sorunların getirdiği yük gün geçtikçe daha da artmaktadır. Eğitim camiasının yığınla çözülmeyi bekleyen meseleleri sorunun bir boyutu iken artan ekonomik darboğazla birlikte yaşanan sıkıntılarda sorunun bir diğer boyutunu oluşturmaktadır. Yaşanan ekonomik buhran karşısında ne emekli öğretmenin aldığı emekli ikramiyesinin değeri kalmıştır ne de emekli öğretmen maaşıyla çocuk okutmak ve evlendirmek mümkün olabilmektedir. Şartların iyileştirilmesi gerekmekle birlikte hâlihazırda görev yapmakta olan ve bilhassa mesleğinde 10 hizmet yılını doldurmamış öğretmenlerimizin maaşlarının düşük oluşu eğitim camiamızın kıymetli emekçileri olan öğretmenlerimizin alın terinin ne kadar ödendiği gerçeğini de ortaya koymaktadır. Asla emeğin karşılığı olmayan ek ders ücretlerine de gerekli zammın yapılması ve büyükşehirlerde görev yapan memura kira desteği verilmesi elzemdir. Öğretmenin mali ve sosyal hakları yok denecek ölçüde emeğinin karşılığını almaktan uzaktır. Alelacele çıkarılan Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun yetersiz ve birçok soruna davetiye çıkarıcı nitelikte olduğunu ifade etmiştik. Bu gün gelinen noktada Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun sorunlarla dolu olduğu ortadadır. Öğretmenler Odası’nda gelir dengesizliği oluşmuş ve hatta uçurumlar oluştuğu görülmüştür. Emekçilerimiz emeklerinin karşılığını alabilmeyi beklemekte, sosyal ve ekonomik hakları tanımlanmış, daha adil ve şartları iyileştirilmiş bir meslek kanunu beklemektedir. Çalışan memurlarımızın tamamı bayram ikramiyesinden faydalanmayı beklerken diğer yandan atanmayı bekleyen binlerce meslektaşımızı da hatırlatmayı emeğe saygının bir gereği olarak gördüğümüzü beyan etmek isteriz. Zira o kadar yıl okuyup, puanlarını alıp atanmayı bekleyen meslektaşlarımızın da biran evvel okullarına, öğrencilerine kavuşmalarını temenni ediyoruz. 9 aydır bekletilen ve mülakatın kaldırılacağına ilişkin söz verilen öğretmenlerimizin kontenjanlarının biran evvel gönülleri rahatlatacak bir sayıyla ilan edilmesini arzuluyoruz. Üniversitelerde görev yapmakta olan üniversite idari personelinin (GİH, THS, YHS, SHS, 4/B Sözleşmeli) en temel haklardan biri olan tayin/nakil hakları olmaksızın çalıştırılması 21. Yüzyılda kabul edilebilir bir durum değildir. Üniversitelerde görev yapan tüm personelin tayin hakkı için Üniversiteler Arası Atama ve Yer Değişikliği Yönetmeliği’nin hazırlanarak yürürlüğe girmesi gerekmektedir. Bu yönetmelikte yer değişikliğinin şartları, mazeret tayinleri, eğitim hakkı tayini, becayiş vb. düzenlemelerin net bir şekilde ifade edilmesi ve bu düzenlemelerin rektörlerin keyfi kararına bırakılmaksızın, torpil vb. durum söz konusu olmaksızın gerekli tedbirlerin alınması elzemdir. Bu çalışanlarımızla ilgili sürgün maddesi diye bilinen 13-b/4 geçici görevlendirme maddesinin tamamen kaldırılması, eğitim ve öğretim hizmet kolunda verilen zam, tazminat, üniversite ödeneği, teşvik vb. haklardan da faydalanmalarını sağlayacak şekilde yasal düzenlemelerin yapılması elzemdir. Tüm bu sorunların çözümü için TBMM Milli Eğitim Komisyonunu oluşturan vekillerimizi göreve davet ediyoruz. Bizlerde 1 Mayıs günü tüm teşkilatlarımızla birlikte Ankara’da meydanda olacağız. Her alanda emek sarf eden tüm emekçilerimizin bu emeklerinin karşılığını alabilmelerini temenni ediyor, birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs Bayramı’nı kutluyorum. Emekçilerimizin hakları için mücadele etmeye devam edeceğimizi bu vesileyle bir kez daha ifade etmek istiyorum.”