EKONOMİ - 27 Nisan 2025 Pazar 11:04

İstanbul’daki yoğunluktan kaçıp Diyarbakır’da kurdukları fabrikadan 10 ülkeye ihracat

A
A
A
İstanbul’daki yoğunluktan kaçıp Diyarbakır’da kurdukları fabrikadan 10 ülkeye ihracat

Diyarbakır’da Organize Sanayi Bölgesi’ndeki (OSB) iskele ve inşaat kalıpları üretimi yapılan fabrikadan yaklaşık 10 ülkeye ihracat yapılıyor. Fabrika, İstanbul’dan taşınıp terse göçü sağladı.


Diyarbakır OSB’de bulunan firma, 2021 yılında kuruldu, 2022’nin sonundan itibaren üretime başladı. İskele ve inşaat kalıpları gibi malzemelerin üretimini yapan fabrikadan yaklaşık 10 ülkeye ihracat yapılıyor. Çin’in dibinde olan ve yaklaşık 8 bin kilometre mesafede olan Tataristan’a kadar ihracat yapan firma, hem ülke ekonomisine katkı, hem de kenttin istihdamına katkı sağlıyor.


İstanbul’dan terse göç sağlayan firma, 120 kapasiteli olan istihdamını 200’e çıkartmayı hedefliyor.


Firma sahibi Kamuran Denizci, İHA muhabirine, fabrikanın 2021 yılında kurulduğunu, 2022 yılı sonundan itibaren üretime başladıklarını ve fabrikada iskele ile kalıp üretimi yaptıklarını söyledi. Ürettiklerinin Türkiye ve İtalya, Malta, Rusya, Azerbaycan, Gürcistan, Tataristan, Bulgaristan gibi ülkelere ihracat yaptıklarını belirten Denizci, Tataristan’a 8 bin kilometre mesafede Çin’in dibine kadar ürün sattıklarını kaydetti.


Denizci, sadece ürün değil, projede sattıklarını aktararak, "Çin’in satamadığı yere biz ürün satabildik. Mevcut istihdamımız 120’dir. Hedefimiz bu yılın sonuna kadar 200’ü bulmaktır. Diyarbakır’a katkısından ziyade Türkiye’ye katkısı vardır. Burada çalışanların yüzde 25-30’u Kars’tan, Bitlis’ten, Diyarbakır’dan, Giresun, Tokat, Çanakkale’den, İstanbul’a göç edip, İstanbul’dan Diyarbakır’a göç ettirmişiz. Asıl hedefimiz bunu daha da artırmak. Fabrikada kadın istihdam etmeyi düşünüyoruz" dedi.



"İstanbul, 20 milyon nüfus yaşayacak bir il değildir"


İstanbul’un nefes alınacak durumda olmadığını değerlendiren Denizci, İstanbul’un 20 milyon nüfus yaşayacak bir il olmadığını, en fazla 10 milyon insanın yaşayabileceği bir şehir olması gerektiğini değerlendirdi.


İstanbul’a tatil için, boğazı gezmek, turistik yerleri gezilmesi gerektiğini aktaran Denizci, "Bütün illerimize böyle yatırımlar yapıp geri göçü sağlamamız gerekiyor. Türkiye’nin nüfusunun büyük çoğunluğu İstanbul, İzmir, Ankara’da, Bursa’da, Kocaeli’nde yaşıyor. Bu da ülke için büyük bir risk oluşturmaktadır. Allah korusun bir deprem durumunda Türkiye’nin ekonomisi çökebilir. Bunu neden Türkiye’nin dört bir yanına dağıtmayalım. Diyarbakır’da deprem oldu. Deprem zamanında bir tarafta üretimimize devam ettik. Bir taraftan da depremzedelerimize destek olmaya çalıştık" diye konuştu.



"Marmara bölgesinde bile böyle tesislerin olmadığını fark ettim"


Fabrika Müdürü Tarık Şahin, Diyarbakır’dan böyle bir teklif gelince ilk başta sıcak olmamak kaydıyla bir düşünceye girdiklerini, sonra kabul edip geldiklerini dile getirdi.


Diyarbakır’da böyle bir tesis olacağına ilk başta inanmadığını ifade eden Şahin, "Gelip görünce Marmara bölgesinde bile böyle tesislerin olmadığını fark ettim. İstanbul’un yoğunluğuna alışmışız. Biraz o yoğunluktan uzaklaşmak istedik. Diyarbakır’da muhteşem bir alan var. İnsanlar çok sıcakkanlı. Şu an araba park etmeye bile yer bakmıyorum. Direkt götürüp bırakıyorum. Ama İstanbul’da böyle değil. Ailemizle zaman geçiremiyoruz. Hep trafikte zaman geçiriyoruz. Akşam çıkıyorum 15 dakika sonra evimdeyim. Burada aileme ve kendime zaman ayırma fırsatı buluyorum" şeklinde konuştu.


Fabrikanın Kalite Müdürü Kadir Şahin ise, ailesiyle birlikte buraya taşındığını söyleyerek, "Batı da daha çok trafik sorunumuz var. Dilovası bölgesinde çalışıyordum. Burada evimizin mesafesi 22 kilometre mesafede ve 15 dakika sonra evimizdeyiz. Sokakların dizaynı, özelikle Kayapınar kısmı o kadar güzel dizayn edilmiş ki, şahane, yapanlara çok teşekkür ediyorum. Evimde otururken balkondan baktığımda sanki bilgisayar oyununa bakıyormuşum gibi hissediyorum. O kadar güzel bir memleket" dedi.



İstanbul’daki yoğunluktan kaçıp Diyarbakır’da kurdukları fabrikadan 10 ülkeye ihracat

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Muğla’da Hz. Mevlana 752. Vuslat Yıldönümünde anıldı Muğla’da Hz. Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin vefatının 752. yıldönümü dolayısıyla ’Şeb-i Arus’ programı düzenlendi. Muğla’da faaliyet gösteren Konya Karamanlılar Derneği’nin organizasyonuyla Gazi Mustafa Kemal Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen anma töreninde protokol üyeleri ve sayıda vatandaş bir araya geldi. Gecede, Mevlana’nın öğretileri ve insanlığa mirası üzerine önemli vurgular yapıldı. Programın açılış konuşmasını yapan Konya Karamanlılar Derneği Başkanı Erol Kütahyalı, Mevlana’nın sadece söz söyleyen değil, söylediklerini bizzat hayatına tatbik eden bir şahsiyet olduğunu vurguladı. Kütahyalı konuşmasında, "İnsan, bildiği için değil, bildiğini yaşadığı zaman insandır. Hz. Mevlana’nın asırlardır gönüllerde diri kalmasının asıl sebebi budur. O, sadece süslü sözler söyleyen biri değil, öğütlerini bizzat yaşayan bir kişi olduğu için hala aramızdadır. Geçmişte olduğu gibi, önümüzdeki asırlarda da hoşgörü timsali Hz. Mevlana’yı anmaya ve onun felsefesini içimizde yaşatmaya devam edeceğiz" dedi. Törene katılan Muğla Vali Yardımcısı İsmail Soykan ise Mevlana’nın evrensel değerlerine dikkat çekti. Soykan, Mevlana’nın 1207 yılında Belh şehrinde doğup 17 Aralık 1273’te Konya’da vuslata erdiğini hatırlatarak şunları söyledi: "Mevlana’nın insan anlayışının temelinde; nefsini arındırarak ilahi aşka ulaşmak vardır. Bu yolun temel taşları aşk, sabır, tevazu ve hoşgörüdür. Bu özellikler o dönemde olduğu gibi bugün de toplum olarak en çok ihtiyaç duyduğumuz değerlerdir. Bu felsefeyi ve Hz. Mevlana’nın ruhunu yaşatan bu güzel geceyi organize eden Konya Karamanlılar Derneği Başkanı’na ve üyelerine teşekkür ediyorum." Konuşmaların ardından programın finalinde gerçekleştirilen ve manevi atmosferin doruğa çıktığı semazen gösterisi, katılımcılar tarafından büyük bir ilgi ve beğeniyle izlendi.