- 07 Mayıs 2022 Cumartesi 18:36

Terör örgütü tahrip etti, devlet onardı

A
A
A
Terör örgütü tahrip etti, devlet onardı

Diyarbakır’da 2015 terör olaylarında PKK’lılar tarafından tahrip edilen Surp Giragos Ermeni Kilisesi, devlet tarafından yapılan restorasyon çalışmasıyla 7 yıl sonra, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un katılımıyla düzenlenen törenle ibadete açıldı.

Diyarbakır’da 2015 terör olaylarında PKK’lılar tarafından tahrip edilen Surp Giragos Ermeni Kilisesi, devlet tarafından yapılan restorasyon çalışmasıyla 7 yıl sonra, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un katılımıyla düzenlenen törenle ibadete açıldı.


Diyarbakır’ın merkez Sur ilçesinde bulunan Surp Giragos Ermeni Kilisesi 7 yıl önce çukur olayları sırasında bölücü terör örgütü tarafından büyük hasar gördü. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın restorasyon maliyetini üstlendiği Surp Giragos Ermeni Kilisesi, Diyarbakır Vakıflar Bölge Müdürlüğü kontrolünde yeniden restore edildi. Ortadoğu’nun en büyük Ermeni ibadethanesi ve dini merkezi olarak kabul edilen Surp Giragos Kilisesi’nin açılışına Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Vali Münir Karaloğlu, Diyarbakır Ak Parti Milletvekilleri Mehmet Mehdi Eker, Ebubekir Bal ve Oya Eronat, 85. Türkiye Ermenileri Patriği Sahak Maşalyan, Surp Giragos Ermeni Kilisesi Vakfı Başkanı Ergün Ayık ile yurt içi ve yurt dışından gelen çok sayıda davetli katıldı.



“Terör örgütü huzur ve barışına gölge düşürmek için tahrip etti”


Açılış konuşması yapan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Diyarbakır farklı kültürlere, inançlara ev sahipliği yapmış, medeniyetlerin beşiği olan, ülkemizin kadim şehirlerinden olduğunu kaydetti. Bakan Ersoy, “Farklı kültür ve inançların bir arada huzur içinde yaşadığı, özgürce ibadet edebildiği Diyarbakır, birçok kıymetli yapıya da ev sahipliği yapmaktadır. Bu yapılar arasında Surp Giragos Ermeni ve Mar Petyun Keldani kiliseleri de önemli bir yer tutmaktadır. Kültürel mirasımızın önemli hazinelerinden olan bu iki yapı, maalesef geçtiğimiz yıllarda şehrin huzur ve barışına gölge düşürmek isteyen terör grupları tarafından hedef alınarak tahrip edilmişti. Biz Anadolu’nun dört bir yanında bulunan ibadethanelerin, saygının ve aramızdaki kardeşliğin nişanesi olduğuna inanıyoruz. Unutmamalıyız ki ibadethanelere ve inançlara saygı kadar bunların korunması da o kadar önemlidir. Biz bunu aynı zamanda kendi sorumluluğumuz olarak görmekteyiz. Bugün açılışını gerçekleştirdiğimiz Surp Giragos Ermeni ve Mar Petyun Keldani kiliselerinin restorasyonları da bu sorumluluk anlayışı çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Bu çerçevede Surp Giragos Ermeni kilisesinde yarın ayin gerçekleşecek olmasından, terörün hedefi olan bu yapının yeniden ibadete açılacak olmasından ötürü kilise cemaatinin heyecanını paylaştığımızı belirtmek isterim. Ortadoğu’daki en büyük Ermeni Gregoryen Kilisesi olan bu yapının sadece kentteki vatandaşlarımız açısından değil Dünya kültürel mirası açısından da ne denli önemli bir yapı olduğunu biliyoruz. Yaklaşık 32 milyon liraya mal olan bu restorasyonların kültürel mirasın korunması adına çok anlamlı bir çalışma olduğuna inanıyorum” dedi.



"Devletimizin milleti ile yapmış olduğu büyük gönül ilişkisiyle teröre karşı büyük mücadele verildi"


Diyarbakır Valisi Münir Karaloğlu, Sur ilçesinin Sur içi bölgesi 2015-2016 yıllarında bir ayrılıkçı, bölücü zalim bir örgüt tarafından hem vatandaşların evleri barklarının, hem kutsal mekanların, mabetlerin, camilerin, kiliselerin, tarihi yapıların, kamu binalarının çok ağır tahribata uğradığını söyledi. Karaloğlu, "İşte o olaydan sonra devletimizin milleti ile yapmış olduğu büyük gönül ilişkisiyle teröre karşı verilen büyük bir mücadele ile önce bölge temizlendi. Sadece Diyarbakır değil, bugün Türkiye’nin her noktasında Allah’a hamd olsun huzurumuz ve güvenimiz tam bir şekilde sağlanmış oldu. Sıra Sur’un ve bölgedeki tarihi yapıların ihyasına gelmişti. Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla, destekleriyle, onun bize yol göstermesi ve ışık olmasıyla Sur bölgesindeki 6 mahallede vatandaşlarımızın evleri yeniden inşa edildi. Vatandaşlarımıza teslim edildi ve vatandaşlarımız şu anda o yeni evlerinde oturmakta. Bölgede tahrip edilen yakılan, yıkılan camilerimiz kiliselerimiz, hamamlarımız, tarihi yapılarımız, eğitim kurumlarımız yeniden restore edildi, onarıldı ve ibadete açıldı, kullanıma açıldı. İşte o yapılardan bir tanesi Diyarbakır’ın en sembol yapılarından bir tanesi olan Giragos Ermeni Kilisesi de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızın 2019 yılında yatırım programına alması ve finansmanının sağlanması ile birlikte Kültür Turizm Bakanlığımız Vakıflar Genel Müdürlüğümüz tarafından ihalesi yapıldı. Kontrolleri ve takibi yapıldı ve bugün bu açılışa hazır hale getirildi” diye konuştu.


85. Türkiye Ermenileri Patriği Sahak Maşalyan, Surp Giragos Ermeni Kilisenin Ermenilere Allah’ın sunduğu armağan olduğunu kaydetti. Maşalyan, “Burada büyük bir açılış töreni kendiliğinden tarihi bir önem arz etmektedir. İzde İstanbul ve farklı yörelerden bu önemli olaya katıldığımız için yüce Allah’a hamd sunuyoruz. Her tapınağın ayrı bir kişiliği vardır, bu kilisede kişiliği olan bir tapınaktır. Şimdi değil ama geçmiş zamanlarda bir medeniyetin doruğu ulaştığı en uç nokta mabetlerinin görkemiyle oluşurdu. Bu yüzden insanlar sanatlarının ve zenginliklerinin tüm olanaklarını tapınaklarını kurmak ve donatmak için seferber ederlerdi. Çünkü eski insanlar hayatın kendilerine Allah’ın sunduğu armağan olarak bilirlerdi, tapındıkları mabetleri ise tanrılarına onların bir armağanıydı. Çatışmalar sonucunda kilise harabeye döndü, ancak yeni bir onarım için bütçe bulmak imkansız olduğundan tekrar resmi temasların sonucunda çevre ve şehircilik bakanlığından çıkarılan ödenekle kilisenin restorasyonu gerçekleşti. Bu açılışın Diyarbakırlı Ermeniler için bir bayram günü olduğuna hiç şüphe yoktur. Diyarbakır’ın gittikçe azalan Hıristiyan bakiyesi için bu kilisenin açılışı bir can suyu niteliği taşıyor. Ermeni dünyası içinde Türk ve Ermeni ilişkilerinin geliştirilmesi açısından önemli ve anlamlı dostluk mesajı içermektedir” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Antalya’da "sineksiz yaz" için ekipler hem sahada hem eğitimde Antalya Büyükşehir Belediyesi, yıl boyu bin 600 personelle haşere ve sinekle mücadele çalışmalarını aralıksız yürütürken, uygulamaların daha verimli olması için 19 ilçede vektörel mücadele eden personele yönelik eğitimler veriyor. Eğitimde konuşan Prof. Dr. Hüseyin Çetin, iklim değişikliğinin etkisiyle daha önce Türkiye’de bulunmayan yeni ve istilacı sinek türlerinin görülmeye başlandığını söyledi. Antalya Büyükşehir Belediyesi halkın sineksiz bir yaz geçirmesi, vektörel mücadele çalışmalarını yaz-kış demeden aralıksız sürdürüyor. Bin 600 personel, 195 araç ve yüzlerce ekipmanla yılın 12 ayı aralıksız hizmet veriliyor. Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı Çevre Sağlığı Şube Müdürlüğü tarafından halk sağlığını ve çevre sağlığını korumak adına gerçekleştirilen ilaçlama çalışmalarında görev alan uygulayıcı personele yönelik düzenli olarak vektörle mücadele eğitimleri düzenleniyor. Bu kapsamda Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Çetin tarafından Manavgat, Serik, Akseki ve İbradı’da görev yapan 400 personele vektörlerin larva ve erginleri ile mücadele yöntemleri, güncel teknolojik yenilikler ve oluşan uygulama yöntemleri ile biyosidal ürünler hakkında bilgi aktarıldı. En büyük ekip Antalya’da Büyükşehir Belediyesi Çevre Sağlığı Şube Müdürü Mesut Çınar, vatandaşların rahat bir yaz geçirmesi için bin 600 kişilik mücadele ordusu ile karada ve suda gece-gündüz çalışma yaptıklarını belirterek şunları söyledi: “Bin 600 personel, 195 araç ve yüzlerce ekipmanla yılın 12 ayı aralıksız mücadele ediyoruz. Belediyeler arasında nüfusumuza göre en büyük ekibe sahibiz. Ekiplerimizin uygulamalarını daha verimli ve bilinçli yapabilmeleri için bilimsel ve akademik eğitimlerimize düzenli olarak devam ediyoruz. Eğitimde ekiplere kullandıkları ilaçları, nerelere uygulama yapmaları gerektiğini, mücadele yöntemleri ve güncellenen uygulamaları anlatıyoruz. Vatandaşlarımızım içi rahat olsun. Huzurlu ve sağlıklı bir yaz için aralıksız çalışmalarımız sürüyor.” "İstilacı sinek türleri ülkemizde" Manavgat Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleşen eğitimde son yıllarda Türkiye’de iklim değişikliğinin etkisini bariz bir şekilde görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Hüseyin Çetin, yağış rejiminde aşırı bir bozukluk olduğunu kaydetti. Çetin, “Son 90 yılın en sıcak Mart ve Nisan ayını yaşıyoruz. Bunun sonucu haşereler için üreme sebebi oluyor. Vektör kaynaklı hastalıklar ve farklı böcek türleri çıkmaya başladı. Ülkemizde de istilacı sivrisinek türlerini görüyoruz. Bu sineklerin de bölgemizde görülmemesi ve yayılmaması için yoğun bir çalışma yürütüyoruz” dedi. Yağış ve sıcaklık Türkiye’de 65 farklı sinek, Antalya’da da yaklaşık 20 farklı sinek türünün olduğunu kaydeden Çetin, “Değişen yağış rejimi ve sıcakların artmasıyla Türkiye’de görülmeyen türler ülkemize sıçradı. İzmir, Trakya ve Marmara gibi bölgelerde görülmeye başlayıp Muğla’ya kadar ulaştı. Buna tedbir olarak Büyükşehir Belediyesi ve Akdeniz Üniversite tarafından düzenli taramalar yapılıyor ve kullanılan ilaçların düzenli testleri yapılıyor” ifadelerini kullandı. "Çevrede su birikintisi bırakılmamalı" Sivrisinek, karasinek gibi haşerelerle mücadelede özellikle konut ve bahçelerin etrafında su birikebilecek kapların düzenli olarak boşaltılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Çetin, ‘Vatandaşlarımızın koymuş oldukları boş kaplara dolan yağmur suyuyla beraber sivrisinek ve haşereler buralara yumurtluyor. Sonrasında kontrolsüz uçkun meydana geliyor. Ayrıca sahipsiz hayvanlara aşırı yem dökülmemeli, çünkü çevredeki fare ve sıçan gibi kemirgenler bunlardan besleniyor” ifadelerine yer verdi.
Kastamonu Devlet desteği ile kuruldu: Kadınlar modern serada üretime başladı Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde Kaymakamlık tarafından Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın destekleriyle kurulan serada kadın kooperatiflerine üye kadınlar üretime başladı. Serada üretilen ürünler kadınların ekonomik kazanç elde etmelerini sağlayacak. Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde, İnebolu Kaymakamlığı ve Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın (KUZKA) iş birliğinde yürütülen “Serada Üreten Kadınlar” projesinde desteklenen kadın kooperatiflerine üye kadınlar, serada ekim yaptı. İnebolu Kaymakamlığı tarafından ilçede kurulumu gerçekleştirilen seralarda günlerde çilek fidesi dikildi. Akabinde kadın kooperatiflerine üye kadınlar, topraklı alanda da domates, fasulye, biber ve salatalık fidesini toprakla buluşturdu. Yetiştirilecek ürünlerin satışından elde edilecek gelirle, kadınların ekonomik gelir elde etmesi sağlanacak. Aynı zamanda verilecek modern tarım eğitimleri ile ilçedeki çiftçilerin üretim kapasitesini artırması sağlanacak. İnebolu Kaymakamı Ahmet Vezir Baycar, Kastamonu Orman Bölge Müdürü Fahri Sönmezoğlu ile İlçe Tarım ve Orman Müdürü Hülya Karaaslan, serada fide dikimi yapan kadınları ziyaret etti. Ziyarette kadınlarla bir süre sohbet eden Kaymakam Baycar, İnebolu’da üretim yapmak isteyen her kadını eğiterek üretime kazandırmayı hedeflediklerini söyledi. "Tarıma elverişli arazinin az olması seraya olan rağbeti artırıyor" Proje çerçevesinde ilk aşamada yaklaşık 2 dönümlük bir seranın kurulduğunu söyleyen Kaymakam Baycar, “İnebolu, Kastamonu’da sera potansiyeli en fazla olan ilçemizdir. İnebolu, 650’ye yakın sera ile iştigal eden ve 115 bin metrekare sera alanımız buluyor. Kastamonu’nun tarıma elverişli arazisinin az olması seraya olan rağbeti artırıyor. Çünkü başka hububat noktasında herhangi bir tarım yapacak alan kıtlığımız var. Dolayısıyla da serada da ciddi bir verimlilik var. Vatandaşlarımızın geleneksel olarak böyle bir eğilimi var ve serada pazarlama sıkıntısı yaşanmıyor. Gerekse İnebolu’da köylü pazarında gerekse yerel marketlerde gerek ise İstanbul’daki İnebolu pazarında satışları çok kolay oluyor” dedi. "Bu seramızı 2 milyon 500 bin liraya mal ettik" KUZKA’nın destekleriyle İnebolu’da sera kurulumunu tamamladıklarını söyleyen Kaymakam Baycar, “Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen İnebolu Seracılık Projemizin son aşamasına geldik. İnebolu’da kurduğumuz kadın kooperatiflerimizle birlikte topraklı kesimdeki üretimde bugün son aşamasını da gerçekleştirdik. Topraklı kesime biber, domates, salatalık ve fasulye ekimlerimizi yaptık. Kadın kooperatifindeki üyelerimizle birlikte bu ekimleri gerçekleştirdik. Bundan yaklaşık 2 hafta öncesinde de topraksız kesime çileklerimizi ekmiştik. Çileklerimiz şu anda çiçek açtılar. İnşallah iki veya üç hafta içerisinde artık çilek toplama aşamasına geleceğiz. Artık iki yılın burada emekleri bulunuyor. Bu seramızı 2 milyon 500 bin liraya mal ettik. Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın ve Sayın Valimizin Özel İdare’den destekleriyle bu seranın kuruluşunu gerçekleştirdik. Bugünkü bütçe ile 67-70 milyon liraya yapacağımız bir tesis var. Buradaki amacımız modern tesis yöntemlerini kullanmak. Toprak analizi olmak üzere, modern sulama, gübreleme yöntemlerini İnebolulu çiftçilerimize rehberlik niteliğinde bir uygulama kazandırıp, uygulama tarım serası alanına dönüştürmek. Çiftçilerimize aynı zamanda eğitim de veriyoruz. Burada da pratik eğitimi de gerçekleştireceğiz. Tarım Müdürlüğümüzden ziraat mühendislerimiz yaklaşık 2 aydır teorik eğitimler veriyorlar. Uygulamalı seracılık eğitimini de başlatacağız” diye konuştu. "Kadınların ekonomik değer elde etmelerini hedefliyoruz" "Tarım İnebolu" adı altında bir marka oluşturmak için çalışma başlattıklarını ifade eden Kaymakam Baycar, "Aynı zamanda Tarım İnebolu diye bir marka oluşturuyoruz. Pazarlama stratejilerini de belirleyip kadınların biraz daha ekonomik değer elde etmelerini hedefliyoruz. Buradaki konteynerlerde paketleme makineleri de olacak. Bu şekilde hem İnebolu pazarında hem de İstanbul’daki köy pazarında satışını sağlayacağız. Kadın kooperatiflerimize ve ilçemize seramızın hayırlı olmasını diliyorum" şeklinde konuştu.