ASAYİŞ - 03 Ağustos 2020 Pazartesi 14:34

Teslim olan terör örgütü üyelerinin ifadeleri kan dondurdu

A
A
A
Teslim olan terör örgütü üyelerinin ifadeleri kan dondurdu

İçişleri Bakanlığının koordinesinde güvenlik birimlerinin yürüttüğü ikna çalışmaları sonucu Mardin ve Şırnak’ta teslim olan terör örgütü üyelerinin ifadeleri, PKK’nın karanlık yüzünü gözler önüne serdi.

İçişleri Bakanlığının koordinesinde güvenlik birimlerinin yürüttüğü ikna çalışmaları sonucu Mardin ve Şırnak’ta teslim olan terör örgütü üyelerinin ifadeleri, PKK’nın karanlık yüzünü gözler önüne serdi. Örgüt mensupları, ifadelerinde erkek çocuklara dahi tecavüz edildiğini, çocukların kandırılarak nasıl dağa götürüldüğünü ve PKK-HDP ilişkisini anlatırken, PKK’nın Diyarbakır annelerinden duyduğu rahatsızlık ve ikna çağrılarına karşı yürütülen propaganda da ifadelerde yer aldı


Jandarma Genel Komutanlığınca yürütülen ikna çalışmaları sonucu Mardin ve Şırnak’ta teslim olan teröristlerin ifadeleri, örgütün gerçek yüzünü ortaya koydu. Teslim olan terör örgütü PKK üyeleri, erkek çocuklara dahi tecavüz edildiğini belirterek, çocukların kandırılarak nasıl dağa götürüldüğünü anlattı.


Anne ve babasını kaybettikten sonra bunalıma girdiğini ve terör örgütü üyelerinin beyin yıkama faaliyetleri sonucu PKK’ya katıldığını söyleyen örgüt mensubu, "Ailene ve sana iyi bakacağız, çok iyi imkanlar altında yaşayacaksın" denilerek kandırıldığını, örgütte işkence ve kötü muameleyle karşılaştığını, çoğu zaman aç kaldığını, aylarca banyo yapamadan dağlarda karın ve yağmurun altında çok kötü şartlarda yaşadıklarını söyledi.


Teslim olan başka bir örgüt mensubu da 4 yıl Suriye’de kaldığını, Deyrizor’da olduğu sırada örgütte üst düzeyde bulunan 25 yaşlarındaki teröristin, örgüte katılan 12-13 yaşlarındaki erkek çocuğa tecavüz ettiğini belirterek, Diyarbakır’da annelerin eylemlerinin PKK tarafından kendilerine gösterilmemeye çalışıldığına, haberlerden etkilenmemeleri için televizyon, internet ve gazete gibi imkanlardan uzak tutulduklarını belirterek şunları söyledi; "Çocuklara işkence ve kötü muamele yapılıyordu. Bizi aç bırakıyorlardı, üzerimize soğuk su döküyorlardı. Üstümüzden, arkamızdan mermi sıkıyorlardı, ’Kaçın’ diyorlardı. Çocukları taburlara götürüp eğitim veriyorlardı, ailemizle görüşmemize izin verilmiyordu. İnsanları öldürüyorlardı. Bizi Suriye’ye götürdüler. Çocukların üzerine bomba atılıyordu, ’Devlet yapıyor.’ diyorlardı. Suriye ve İran’dakiler de hepsi bir, hepsi aynıdır. Hepsi parayla çalışıyor. Genç kızlarla eğleniyorlardı. 5 yıl kaldım, sanki 50 yıl kalmış gibiydim. Sağlam bir tarafım kalmadı. Büyük zulüm vardı orada. Bize ’Devlet kötü’ dediler. Geldik, öyle bir şey yoktu. İşkence yaptılar, 7 ay boyunca kötü muameleye maruz kaldım. Kötü kitaplar okutuyorlardı zorla. Psikolojik baskı yapılıyordu".


Kadınların örgütün baskısından intihara sürüklendiğini dile getiren başka bir örgüt üyesi de özellikle kızların üzerinde yoğun baskı ve şiddet olduğunu belirterek, gördüğü kötü muamale ve işkenceleri şöyle anlattı; "Yemekler güzel değildi, ortam iyi değildi. Bizi DEAŞ’a, rejime karşı savaşmaya gönderiyorlardı. Dağdakilere sesleniyorum: Devlet iyidir, inanmayın onların söylediklerine. Devletten daha iyi kimse yoktur. Bazı arkadaşlar ’Doğru yoldayız.’ diyor. Hayır, yanlış yoldasınız, sizi kandırıyorlar. Hep fakirlerin çocukları ölüyor, onlar para kazanıyor. Fakirlerin aileleri üzülüyor, perişan oluyor"



“HDP’liler bana ’Seni dağa gönderelim dediler”


İkna çalışmaları sonucu Mardin’de teslim olan ve örgüte çocuk yaşta katılan başka bir terörist de Kürtçe ve Türkçe ifadesinde yaşadıklarını şöyle anlattı:


"Yıl 2014’tü, o zamanlar ben de normal insanlar gibi ailemin yanında, mutlu mesut çalışıp para kazanıyordum. 13-14 yaşındaydım, çocuktum yani düşünce kabiliyetim yoktu, neyin ne olduğunu bilmiyordum. İşte o zaman örgüt propagandasını yaptılar. Bana ’Seni dağa gönderelim, işte orada örgüt sana yardımcı olur, ne sorunun varsa halleder.’ dediler. Beni HDP binasına gönderdiler. HDP binasına girdiğimde ve durumu izah ettiğimde bunlar bana, ’Tamam, doğru yere gelmişsin, biz sana yardımcı olacağız, elimizden geleni yapacağız. Seni devlete de teslim etmeyeceğiz. Eğer bizden kaçarsan devlet seni yakalarsa ceza verir, işkence yapar.’ diye korkuttular. Örgüte katıldıktan sonra baktım, insanlar ölüyor, kimin ne yaptığı belli değil. Bir çocuğun rüya, korkulu rüya görmesi gibi bir şeydi benim için. Hep o rüyanın bitmesini isterdim ama bitmiyordu. Pişmandım, ailemi özlüyordum. Jandarmalar beni kurtarıp aileme teslim etti. Allah razı olsun, yani onların emeğiyle, onların verdiği çabayla aileme ulaştım".



“Çocukları orada aileleri gördüğünde çok mutlu oluyor”


Başka bir örgüt mensubu da Diyarbakır annelerinin eylemlerinin, ailelerine kavuşmak isteyen örgüt üyeleri üzerinde oldukça etkili olduğunu belirterek, "Hiç sonu gelmeyecek dediğim kabus gerçekten bir anda değişti yani hayatım değişti, aileme kavuştum. İnşallah oradaki gençler de benim gibi ailesine kavuşur. Diyarbakır anneleri de orada bir emek sarf ediyor. Yani çocuklarına kavuşmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Bunu bırakmasınlar, çocukları için gerçekten hem moral verici hem faydalı bir şey. Çocukları orada aileleri gördüğünde çok mutlu oluyor, moral alıyorlar. Hemen arayış içene geçip, devlete ulaşıp ailelerine kavuşmak istiyorlar."



“Amerika örgütü, örgüt de Kürt insanlarını kullanır”


Örgüte 2016 yılında katıldığını belirten başka bir örgüt mensubu da ifadesinde, katılış amacının DEAŞ ile savaşmak olduğuna değinerek, örgütte kaldığı süre boyunca PKK’nın da DEAŞ’tan farkının olmadığını belirterek şunları anlattı:


"DEAŞ nasıl insanlık dışı şeyler yapıyorsa örgütün de onun gibi yaptığını gördüm. Bunlar neydi, cinsel istismar olsun, tecavüz olsun ya da insanı boş yere öldürmek olsun. Bunlar insanları boş yere ölüme gönderiyorlardı. Kendi içinde kabul etmedikleri insanları infaz ettiriyorlardı. 10 falan infaz olayı duydum. Bu örgüt hep der, ’Ben Kürtlerin hakkını savunuyorum, Kürtler için savaşıyorum.’ fakat bu örgütün Amerika’nın oyunlarına gelmekten başka bir işi yoktur. Amerika bu örgütü kullanır, bu örgüt de Kürt insanlarını kullanır, öldürtür, zarar verir, devlete karşı kışkırtır. Orada kendine kazanç sağlar".



“Ne Kürt insanı ne de Kürt halkı ile bunların bir alakası yoktur”


Örgütteki üst düzey kadın yöneticilerin yaşantısının diğer kadın örgüt mensuplarından farklı olduğunu belirten terörist, örgüt üyelerine seslenerek, "Onlar istediği her yemeği yer ya da özel arabaya biner ama diğer kadınlar dağda aç susuz, rezalet içinde şey yaparlar, size tavsiyem örgüte katılmayın. Ben pişman oldum, kaçtım, siz giderseniz hayatınız boşu boşuna heba olur, size tavsiyem katılmayın. Ne Kürt insanı ne de Kürt halkı ile bunların bir alakası yoktur. Ben geldiğim günden beri örgüt, ’Siz giderseniz Türkler sizi öldürür, ailenize vermezler sizi, herhangi bir yere götürür, operasyonda öldü derler.’ diyorlardı fakat ben geldim, şu anda sağ bir şekildeyim" şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Polis ehliyet istedi, alkollü sürücü ise ayakkabı: İlginç diyalog kamerada Aksaray’da polisin uygulama yaptığını fark eden alkollü sürücü uygulama noktasına 60 metre kala araçtan inerek yaya olarak kaçmaya çalışırken polis ve bekçiler tarafından yakalandı. Kaçarken ayakkabısı ayağından çıkan sürücü ile polis arasında ayakkabı imtihanı yaşanırken, polis ehliyet istedi, alkollü sürücü ise ayakkabı. Olay gece yarısı Taşpazar Mahallesi Atatürk Bulvarı üzerinde yaşandı. Edinilen bilgiye göre, Aksaray İl Emniyet Müdürlüğü asayiş ve trafik ekipleri gece yarısı bulvar üzerinde bekçilerle birlikte uygulama yaptı. Uygulama esnasında denetim noktasını fark eden bir sürücü noktaya 60 metre kala 68 ABG 446 plakalı araçtan inerek kaçmak istedi. Bunu fark eden polis ve bekçiler koşarak İ.İ. (46) sürücü kaçamadan yakaladı. İlk önce polis memurlarına basın mensuplarından için, “Çekmesin beni” diye adeta talimat veren alkollü sürücüden ehliyet istendi. Ehliyetini vermek istemeyen sürücü araçtan inip kaçmaya çalışmasına rağmen polis ekiplerine “Arabadan kim aldı beni?” diye sordu. Gazetecilerin “Neden kaçmaya çalıştınız?” sorusuna, “Kardeşim ben bir şey yapmadım, ben sadece evime gidiyorum ama alkollüyüm. Yanlış olmasın ama şu yaptığımız ne?” diye cevap verdi. Ehliyeti istenilen alkollü sürücü “Ayakkabım gelsin vereceğim” diye polis ekiplerine cevap verirken, polis memurunun, “Ayakkabını bizim ekipler mi aldı?” sorusuna ise “Bilmiyorum” cevabını verdi. Ehliyetini vermek istemeyerek zorluk çıkaran sürücü polis ekiplerince güçlükle gözaltına alındı. Aksaray Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yapılan alkol kontrolünde sürücünün 2.19 promil alkollü olduğu tespit edilirken, kaçmaya çalışması ve polis ekiplerinin kısa süreli kovalamacası dron kamerasına da yansıdı. Hastanedeki kontrollerinin ardından ifadesi alınmak üzere polis merkezine götürülen sürücüye alkollü araç kullanmaktan 6 bin 439 TL para cezası kesilirken ehliyetine 6 ay süreyle el konuldu. Araç ise polis ekiplerince çekici marifeti ile otoparka çektirildi.
İstanbul Feyyaz Uçar: "Final maçını vatanımızın her şehrinde oynarız, şeref duyarız" Beşiktaş Kulübü Futbol Şube Sorumlusu Feyyaz Uçar, MKE Ankaragücü maçı ardından kupa hedeflerinde kayıpsız devam ettiklerini dile getirerek, "Final maçını vatanımızın her şehrinde oynarız, şeref duyarız" dedi. Ziraat Türkiye Kupası yarı final rövanş müsabakasında Beşiktaş, sahasında karşılaştığı MKE Ankaragücü’nü 1-0 mağlup ederek adını finale yazdırdı. Maçın ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Beşiktaş Kulübü Futbol Şube Sorumlusu Feyyaz Uçar, "Her koltuğu doldurarak maç boyunca destek veren taraftarımıza teşekkür ediyoruz. Maç öncesi yaptığımızçağırıyı ciddiye aldılar. Beşiktaşlının kötü gün taraftarı olduğunu gösterdiler. Böyle bir galibiyete ihtiyacımızvardı. Önce taraftara sonra emeği geçenlere teşekkür ediyoruz" diye konuştu. Ernest Muçi’nin performansı hakkında konuşan Uçar, "Kolay değil. Devre arası yapılan bir transfer, adaptasyonu uzun sürmedi. Bugün solda başladı ortada devam etti. Yetenekli bir oyuncu. Önümüzdeki sezon büyük katkı sağlayacağını düşünüyoruz. O açıdan kendisinden memnunuz" açıklamalarında bulundu. "Di Maria, Samet Hocanın hazırladığı listede yok" Transfer ve teknik direktör çalışmaları hakkında konuşan Feyyaz Uçar, "Kupa bizim için çok önemli. Görüşmeler mutlaka olacak. Bugünkü maç çok önemliydi. Bu maçtan sonra gelecek sezonun planlamısını yapmak zorundayız. Birçok isim var, hocamız da belli değil. Başkanın çabaları devam ediyor. Bu ayın 23’üne kadar hoca konusunda bir açıklama yapmamamız tebliğ edildi. Buna uymaya çalışacağız. Futbolcu tranfseriyle ilgili çalışmalar devam edecek. Di Maria, Samet Hocanın hazırladığı listede yok. Gelecek hocanın listesinde olur mu bilmiyorum. Bu da olmayacak demek değil. Seneye hedefe oynayacak takım kurmak istiyoruz. Nokta transfer olarak düşünülebilir bu oyuncular" ifadelerini kullandı. Türkiye Kupası final müsabakasını oynayacakları şehrin çok önemli olmadığını dile getiren Uçar, "Vatanımızın her şehrinde oynarız, şeref duyarız. Ülkedeki her stat bizim için uygundur. Hangi statta olursa olsun elimizden geleni yapacağız" diyerek sözlerini tamamladı.