KÜLTÜR SANAT - 01 Aralık 2025 Pazartesi 10:04

Türkiye’nin en kapsamlı ’sahte eser sergisi’ Diyarbakır’da açıldı

A
A
A
Türkiye’nin en kapsamlı ’sahte eser sergisi’ Diyarbakır’da açıldı

Diyarbakır İçkale Müzesi’nde, jandarma ve polis ekiplerinin farklı dönemlerde gerçekleştirdikleri operasyonlarda ele geçirilen 593 adet ’sahte tarihi eser’, özel olarak hazırlanan tematik sergi alanında ziyarete açıldı. Türkiye’nin şu ana kadar hazırlanan en kapsamlı ’sahte eserler sergisi’ olma özelliğini taşıyan sergi, ziyaretçilere sahte ile gerçeği ayırt etmenin ne kadar güç olduğunu göstermeyi amaçlıyor.


Müzenin tematik sergi salonunun alt katında oluşturulan alanda, para, heykel, çanak çömlek, boncuk gibi birçok kategoriden sahte eserler yer alıyor. Farklı dönemlere ve çeşitli medeniyetlere ait örneklerin bulunduğu sergide hem küçük hem büyük boyutlu eserler geniş bir yelpazede sunuluyor. Eserler, güvenlik birimlerince müsadere edildikten sonra müze uzmanları ve restoratörler tarafından incelenerek sergiye uygun hale getirildi. Birçoğunun geçmişte dolandırıcılık amacıyla kullanıldığı bilinen ’sahte’ eserler, vatandaşların bu alandaki farkındalığını artırmayı hedefliyor. Sergi, öğrenci grupları ve tüm ziyaretçilere açık olurken, kültür varlıklarının korunması ile sahte ve kaçak eser sorununa dikkat çekmeyi amaçlıyor. Ziyaretçiler, sergi sayesinde yalnızca uzmanların ayırt edebildiği sahte-gerçek ayrımını yerinde görme fırsatı buluyor.



"Amacımız sahte eser kaçakçılığı konusunda erken yaşta farkındalık oluşturmak"


Diyarbakır Müze Müdür Vekili Müjdat Gizligöl, Diyarbakır İçkale’de bulunan müzede 14 yapının yer adlığı bu yapılardan birinin de tematik sergi salonu olarak kullandığını söyledi. Burada öğrencilere ve çocuklara yönelik bir eğitim atölyesi ile eğitim salonunun olduğunu dile getiren Gizligöl, "Çocuklar bu salonda zaman zaman çeşitli etkinlikler gerçekleştiriyor. Amacımız, çocuklara kültür varlıklarını bilinçli şekilde tanıtmak, tarihi eser kaçakçılığı ve sahte eser kaçakçılığı konularında erken yaşlarda farkındalık kazandırmak. Bu amaçla salonumuzda çok güzel niş alanları oluşturduk. Bu nişlerde, jandarma ve polisin farklı zamanlarda müsadere yoluyla müzemize getirdiği 593 adet sahte eser tematik sergi salonumuzun alt katındaki eğitim atölyesinde sergilenmeye başlandı. Eğitime gelen çocuklarımız bu sahte eserler sergisini gezebilecekler. Türkiye’nin en kapsamlı ve en geniş sahte eserler sergisi olma özelliğini taşıyan bu alanda, toplam 593 eserin kopyaları yer alıyor. Bu eserlerin büyük bölümünün geçmişte dolandırıcılık amacıyla kullanıldığı ve defalarca aynı amaçla el değiştirdiği biliniyor. Müsadere yoluyla müzeye kazandırılan bu eserlerin işlemleri tamamlandıktan sonra restoratörlerimiz ve müze personelimiz tarafından titizlikle hazırlanarak sergiye uygun hale getirildi. Artık eğitime katılan çocuklarımız, okullardan gelen öğrenci grupları ve tüm ziyaretçiler bu sergiyi gezebilecek" dedi.


Sergide, müzede bulunan eserlerin neredeyse birebir benzeri olan çok geniş bir yelpaze olduğunu aktaran Gizligöl, şu ifadeleri kullandı:


"Paradan heykellere, çanak çömlekten boncuklara kadar hem küçük hem büyük boyutlu sahte eserler sergileniyor. Farklı dönemlere ve çeşitli medeniyetlere ait sahte eserlerin yer aldığı bu sergi, ziyaretçilere sahte ile gerçeği ayırt etmenin ne kadar güç olduğunu da gösteriyor. Bu ayrımı ancak uzmanların yapabileceği açık bir şekilde görülüyor. Dolayısıyla vatandaşlarımızın bu sergiyi gezerek sahte eser ve tarihi eser kaçakçılığına karşı daha duyarlı ve bilinçli hale gelmeleri büyük önem taşıyor. Çünkü ülkemizde ne yazık ki hem sahte eser kaçakçılığı hem de tarihi eser kaçakçılığı oldukça yaygın. Bu sergi, toplumun bu konuda farkındalık kazanmasına önemli bir katkı sunuyor."



Türkiye’nin en kapsamlı ’sahte eser sergisi’ Diyarbakır’da açıldı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.