YEREL HABERLER - 21 Şubat 2017 Salı 15:32

Kardeş okullar belli oldu

A
A
A
Kardeş okullar belli oldu

Düzce’de kardeş okul projesi hayata geçirildi. Projenin ilk adımı olan okulların eşleştirmesi yapıldı.
Düzce Valiliği İl Halk Kütüphanesi Salonunda "Kardeş Okul Projesi" tanıtım toplantısı okul müdürlerinin katılımı ile yapıldı.
Tanıtımda ilk olarak görevli öğretmen tarafından projenin amaçları anlatıldı. Ardından ise konuşan İl Milli Eğitim Müdürü Murat Yiğit, Düzce’de eğitimin kalitesini artırmak için yeni bir projeyi hayata geçirdiklerini belirterek “Bizler okullarımıza sonuna kadar yardımcı olmaya çalışıyoruz. Fakat bazı okullarımız var ki imkanları çok iyi. İmkanları öyle bir noktaya ulaşıyor ki kendileri için yapacak bir şeyleri kalmıyor. Ancak bazı okullarımızda var ki imkansızlıklar içerisinde. Projede yapacaklarımızdan bir tanesi imkanı iyi olan okulların, durumu olmayan okullar ile bu imkanlarını paylaşmaları. Bu projenin amaçlarından bazıları da okulların fiziki imkanlarına, kütüphanelerine katkılarda bulunmaları, okullar arası diyalogun gelişmesine olanak sağlayacak” dedi.
Vali Zülkif Dağlı ise Kardeş Okul projesinin ülkemizin farklı bölgelerinde uygulanan bir proje olduğunu işaret ederek “Projeye 3 yıllık bir süre konmuş. 1,5 yıl sonunda proje ile ilgili izleme değerlendirme yapılabilir. Burada ki amaç şu değil. Burada imkanı iyi olan bir okul var diğer okulun imkanı yok, o zaman imkanı iyi olan okul diğerine yardım etsin. Böyle bir şey değil. Ancak bu faaliyetlerden biri olabilir. Bu projede kültürel, sosyal bir etkileşim sağlamak önemli. Bu proje içinde kardeş okullar kendi aralarında geliştirdikleri projeler ile bu projeye katılacaklar. Proje içinde proje yapacaklar. Diğer türlü isteksizlik çıkar ortaya. Bazı köy okulları var, merkezde ki birçok okuldan daha başarılı. Her şeyleri ile dört dörtlükler. İmkanları zorlayarak bazı şeyleri başarmışlar. Yani burada okulların fiziki yardımlaşmadan çok kültürel ve sosyal yardımlaşması önemli” dedi.
Konuşmaların ardından ise eşleşmesi yapılan okullar açıklandı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.