GENEL - 17 Mart 2018 Cumartesi 10:23

Vali Dağlı’dan 18 Mart Şehitleri Anma Günü Ve Çanakkale Deniz Zaferin mesajı

A
A
A
Vali Dağlı’dan 18 Mart Şehitleri Anma Günü Ve Çanakkale Deniz Zaferin mesajı

DÜZCE(İHA) – Düzce Valisi Zülkif Dağlı, “Çanakkale geçilmez dedirten, aziz şehitlerimiz ve kahraman gazilerimiz milletimizin vatan, bayrak, istiklal ve hürriyetleri uğruna neler yapabileceğini tüm dünyaya göstermişlerdir” dedi.

DÜZCE(İHA) – Düzce Valisi Zülkif Dağlı, “Çanakkale geçilmez dedirten, aziz şehitlerimiz ve kahraman gazilerimiz milletimizin vatan, bayrak, istiklal ve hürriyetleri uğruna neler yapabileceğini tüm dünyaya göstermişlerdir” dedi.


18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin yıldönümü nedeniyle bir mesaj yayınlayan Vali Zülkif Dağlı, “Yüce milletimiz tarih boyunca, vatanını, hürriyetini ve istiklalini korumak için emsalsiz cesaret ve fedakârlıklar göstermiş ve tarihini şanlı zaferlerle doldurmuştur. 18 Mart 1915’te elde edilen Çanakkale Deniz Zaferi de bu eşsiz fedakârlık ve cesaretin billurlaşmış abidelerinden biridir. Canlarını feda ederek ’Çanakkale geçilmez’ dedirten, aziz şehitlerimiz ve kahraman gazilerimiz milletimizin vatan, bayrak, istiklal ve hürriyetleri uğruna neler yapabileceğini tüm dünyaya göstermişlerdir. Çanakkale’de kazanılan bu zafer milletimizin birlik, beraberliğinin ve kardeşliğinin en güzel örneği ve bunun asla bozulamayacağının en açık delilidir. Tarih boyunca gerek toprak bütünlüğüne gerekse birlik ve beraberliğine yönelik pek çok saldırıya maruz kalan şanlı Türk Milleti, son dönemlerde ihanet şebekelerine karşı tüm dünyaya ders olacak şekilde tek ses tek nefes olmuş; asil bir duruş sergilemiştir. Bu duygu ve düşüncelerle 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferinin 103. Yıl dönümünde başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere ebediyete intikal eden kahraman gazilerimizi ve aziz şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum. Bu anlamlı günde tüm Düzceli vatandaşlarımıza selam ve sevgilerimi iletiyorum” ifadelerinde bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.