SAĞLIK - 02 Temmuz 2020 Perşembe 13:31

Deniz ve havuz sonrası kurulanmayan kulaklar tatili zehir edebiliyor

A
A
A
Deniz ve havuz sonrası kurulanmayan kulaklar tatili zehir edebiliyor

DÜZCE (İHA) – Yaz mevsimi ile birlikte hava sıcaklıklarının artması sonrasında deniz ve havuzlara yönelen tatilcileri uyaran uzmanlar, kurulanmayan kulaklarda oluşabilecek dış kulak yolu iltihabı konunda tatilcilerin dikkatli olmalarını önerdi.

DÜZCE (İHA) – Yaz mevsimi ile birlikte hava sıcaklıklarının artması sonrasında deniz ve havuzlara yönelen tatilcileri uyaran uzmanlar, kurulanmayan kulaklarda oluşabilecek dış kulak yolu iltihabı konunda tatilcilerin dikkatli olmalarını önerdi.


Korona virüsle mücadelede normalleşme dönemine geçilmesi ve havaların da ısınmasını fırsat bilen vatandaşlar, deniz ve havuz kenarlarına olan ilgiyi arttırdı. Uzmanlar, deniz ve havuz kenarlarında tatilini geçirmek isteyen vatandaşları, kurulanmayan kulaklarda oluşabilecek dış kulak yolu iltihabı konunda uyardı. Kulak yolunda kalan havuz ve deniz sularının neden olduğu dış kulak yolu iltihabının ağrılara neden olabileceğini ifade eden Düzce Atatürk Devlet Hastanesi Kulak Burun Boğaz doktoru Op. Dr. Özlem Yüksel, “Yazın kulak burun boğaz doktorlarına en çok gelen şikayetler, deniz ve havuz kaynaklı dış kulak yolu iltihapları oluyor. Dış kulak yolunda biriken bakteriler, mantarlar kulakta çok şiddetli ağrılara, akıntılara, kulak kepçesinde hassasiyetlere neden oluyor. Kimlerde görülüyor bu dış kulak yolu iltihapları. Çok sık duş alanlarda, çok sık banyo yapanlarda, denize, havuza girenlerde, işitme cihazı kullananlarda ve birde kulak pamuğu kullanan hastalarımızda bu rahatsızlığa rastlıyoruz. Çünkü kulak pamuğu kullandığı zaman hastalar, dış kulak kanalında gözle görülmeyen küçük yaralar, yarıklar, çatlaklar oluşuyor. Bu normalde enfeksiyona neden olmayan vücudumuzdaki ya da kirli sulardaki bakteriler bu yarıklardan, yaralardan girerek dış kulak yolu iltihabına neden oluyor. Hastaları zor durumda bırakıyor. Adeta tatillerini zehir ediyor” dedi.



“Kulaklarımızı tülbent gibi ince bir kumaşla kurulamamız yeterli olacak”


İnsanların tatillerinin kötü anılarla sonlanmaması için önerilerde bulunan Op. Dr. Özlem Yüksel, “Böyle bire durumla karşılaşmamak için hastalık oluşmadan bir takım önlemler almak gerekiyor. Kulak pamuğu kullanımın alışkanlığından vazgeçeceğiz. Denizden havuzdan çıktıktan sonra kulaklarımızı tülbent gibi ince bir kumaşla kurulamamız yeterli olacaktır. Onun dışında eğer kulağımızda bir problem varsa, daha önce ameliyat olduysak, kulak zarımız delikse yada kulağımız kirini atamıyorsa tatil öncesinde mutlaka bir kulak burun boğaz hekimine gitmemiz ve kulak bakımını yaptırmamız, bütün önlemlerimiz alarak tatile gidebiliriz” diye konuştu.



Erken tedavi çok önemli


Tatilde yapılması gerekenleri de anlatan Op. Dr. Özlem Yüksel, “Eğer imkanımız varsa havuz yerine denizi tercih etmek, büyük oranda enfeksiyondan insanları uzak tutacaktır. Ayrıca bütün önlemlerimizi almamıza ve bilinçli olmamıza rağmen şiddetli kulak ağrısı, dayanılmaz bir ağrı ile karşılaştıklarında su ile teması kesmek gerekir. Yani denize yada havuza girmeyi derhal bitirmeliler. Duş almaya bir birkaç gün ara vermek gerekir. Şikayetlerimiz geçerse herhangi bir şey yapmaya gerek yok. Ama eğer geçmezse vakit kaybetmeden erken dönemde hekime özellikle de kulak burun boğaz doktoruna başvurulmasını öneririm. Çünkü enfeksiyonun erken döneminde tedavi yüz güldürücü oluyor. Birkaç damlayla hastalar kolayca iyileşiyor. Biz hekimler aspirator adı verilen vakumlu cihazlarımızla hastanın kulağında biriken mantar ve bakterileri temizliyoruz. Özel damla ve pansumanlarla hastalarımızı birkaç gün içinde iyileştiriyoruz” şeklinde konuştu.



“Tedavi süreci hastalar için can sıkıcı, ağrılı süreç olabiliyor”


Hastaların deniz ve havuz suyuna bağlı olarak kulaklarında meydana gelebilecek dış kulak yolu iltihaplarında erken müdahalenin geçmesi halinde tedavilerin uzun ve zahmetli olacağını belirten Op. Dr. Özlem Yüksel, “Dış kulak kanalımız şişer ve kapanır. İşte o zaman damlaları damlatsak ta damlalar içeri gitmeyecektir. Dayanılmaz çok şiddetli bir ağrı olacaktır. Böyle bir durumda hasta bize geldiği için hastamızın damlaları damlatabilmesi için özel tamponlar yerleştiriyoruz ve hastamız damlalarını o tamponlar üzerinden damlatabiliyor. Enfeksiyon ilerlediği için sadece damlada yeterli olmayacak. Ağızdan antibiyotikler, ağrı kesiciler tedaviye ekliyoruz. Hastamız yine iyileşiyor ama o zaman tedavi süreci hastalar için can sıkıcı, ağrılı süreç olabiliyor. O nedenle hasta ne kadar erken doktora başvurursa o kadar kısa ve kesin çözüm oluyor” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Dünya pazarında Türk Kuruyemişi ve kuru meyve tercihi yükseliyor 3 kıtada yer alan 30 farklı ülkeye Türkiye’den kuruyemiş ve organik ürünler ihraç ediliyor. Kuru meyve kategorisinde, tüketicilerin ilk tercihi genellikle kayısı olurken, kuruyemişte ise Antep fıstığı öne çıkıyor. Açılış konuşmasını Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yaptığı Uludağ Ekonomi Zirvesi Sapanca’da devam ediyor. Bu yıl 13’üncü kez düzenlenen zirve, Türkiye ve dünya genelinden birçok iş dünyası lideri ve akademisyeni ağırlıyor. Dün açılış konuşmaları ve ilk gün oturumlarının olduğu zirve, bugün ise çeşitli paneller ile devam ediyor. İş insanları sektörleri ile alakalı konuları zirvede değerlendirirken, kuru yemiş ve kuru meyve ihracatındaki artış dikkat çekti. 3 kıtada yer alan 30 farklı ülkeye Türkiye’den kuruyemiş ve organik ürünler ihraç ediliyor. Kuru meyve kategorisinde tüketicilerin ilk tercihi genellikle kayısı, kuruyemişte ise Antep fıstığı olduğu ifade edildi. Türk ürünlerini diğerlerinden ayrılan en büyük özelliği ise organik tarım yöntemlerine dayalı olarak üretilmeleri oluyor. Organik tarım yöntemlerine dayalı olarak yetiştirilen Türk organik kuru meyve ve kuruyemişi global pazarda daha fazla tercih edilmeye başlandı. 3 kıtada yer alan 30 farklı ülkeye Türkiye’den kuruyemiş, kuru meyve ve bakliyat ihraç ettiklerini belirten Orgibite CFO’su Gökçen Şeker, Türkiye’den ihraç ettikleri ürünlerin genel profili hakkında bilgi vererek, tüketicilerin kuru meyve kategorisinde kayısı ve kuruyemişte Antep fıstığını tercih ettiğini dile getirdi. Ayrıca, Türk ürünlerinin diğerlerinden ayıran en önemli özelliğin organik tarım yöntemlerine dayalı olarak üretildiğinin altını çizdi. “En büyük fark organik tarım yöntemlerine dayalı olarak yetiştirilmeleri” Panel sonrası açıklamalarda bulunan Gökçen Şeker, Türkiye’den ihraç edilen kuru meyve ve kuruyemişlere en yoğun talebin Amerika Birleşik Devletleri’nden geldiğini belirtirken, Avrupa Birliği ülkeleri, Orta Doğu ve Asya pazarlarındaki ülkelerin de Türk ürünlerine ilgi gösterdiğini vurguladı. Türkiye’nin tarımsal potansiyeli ve ürün kalitesinin global pazarda rekabet avantajı sağladığını ifade eden Şeker, Türkiye’den 30 farklı ülkeye kuru meyve, kuruyemiş ve bakliyat gönderdiklerinin altını çizdi. Şeker, ayrıca ürün portföyleri içinde en çok tercih edilenin kuru meyve kategorisinde kayısı, kuruyemiş kategorisinde ise Antep fıstığı olduğunu belirtti. Türk organik ürünlerinin diğerlerinden farkının, organik tarım yöntemlerine dayalı olarak yetiştirilmesi olduğunun önemini anlatan Şeker, "Sağlık bilincine sahip tüketicilerin tercih sebebi haline geldi. 2023 yılında hem organik hem de konvansiyonel ürün ihracatında önemli bir artış yaşandı. Bu artışın devam edeceğine inanıyoruz. 2024’ün ikinci yarısı ve 2025 yıllarında organik kuru meyve, kuruyemiş ve bakliyat ihracatını artırarak global pazardaki varlığımızı güçlendirmeyi hedefliyoruz" dedi. “Dijital dönüşüm ile dünyada rekabet gücümüzü artırdık” Dijital dönüşümün, hem iç pazarda hem de dış pazarda rekabet gücünü artırdığını vurgulayan Şeker, "Dijital platformlara yapılan yatırımlarımızla, online satış kanalları ve dijital pazarlama stratejileri sayesinde organik ürünlerimizin geniş kitlelere ulaşmasını sağladık. Bu durum, hem müşteri memnuniyetini hem de operasyonel verimliliği artırmamıza imkan tanıdı. Dijitalleşme, tüketicilere daha hızlı ve etkili bir şekilde ulaşmamızı ve onların ihtiyaçlarını daha iyi anlamamızı sağlıyor. Ayrıca, Türk kuru meyve, kuruyemiş ve bakliyatlarının dünya genelinde tanınırlığını ve talebini artırmaya yönelik pazarlama stratejilerimizde de dijitalleşme önemli bir rol oynamaktadır" diye konuştu. “Organik ürünlerin sertifikalandırılması” Gökçen Şeker, pazarlama ve markalaşmanın önemine vurgu yaparak, "Türk organik ürünlerinin tanınırlığını artırdık. İhracat rakamlarını artırmak için, kalite standartlarının yükseltilmesi ve pazar çeşitliliğinin önemli olduğunu biliyoruz. Markalaşma çalışmalarını önemseyerek lojistik süreçlerde de verimliliği arttırdık. Ar-Ge yatırımları ve yeni pazarlara açılım da ihracatı artırmak için etkili stratejilerdir. Bununla birlikte, organik ürün ihracatını artırmak için, sektör olarak organik tarımın teşvik edilmesi ve organik ürünlerin sertifikalandırılması önemli. Pazarlama ve markalaşma çalışmalarıyla organik ürünlerin bilinirliğinin artırılması ve yeni pazarlara açılım sağlanması gerekmektedir" şeklinde konuştu.
Çanakkale Deprem bölgesindeki köy çocukları için verilen konsere, bilet yerine ayakkabıyla girdiler Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi tarafından “Müzikle Umuda Yolculuk” konseri gerçekleştirildi. Konsere gelenler, deprem bölgesindeki köy çocukları için verilen konsere, bilet yerine ayakkabıyla girdiler. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi, İletişim Fakültesi, Kurumsal İletişim Direktörlüğü ve Sosyal Sorumluluk Projeleri Koordinatörlüğü tarafından ortaklaşa organize edilen “Müzikle Umuda Yolculuk” konseri düzenlendi. Konsere, seyirciler, bilet yerine 28-42 numara yeni spor ayakkabı ile giriş sağladı. Bu ayakkabılar köy okullarındaki çocuklara ulaştırılacak. Bu konserle birlikte, ihtiyaç sahibi çocuklara yardım edilmesi amaçlanıyor. Konseri Çanakkale Belediye Başkanı Av. Muharrem Erkek, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Rektörü Prof. Dr. R. Cüneyt Erenoğlu, Çanakkale İl Emniyet Müdürü Selim Arıcı, Sosyal Sorumluk Koordinatörü Doç. Dr. Hicran Özlem Ilgın, akademisyenler, öğrenciler ve çok sayıda öğrenci izledi. Sosyal Sorumluk Koordinatörü Doç. Dr. Hicran Özlem Ilgın, “Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi toplumsal faaliyetlerinden bir yenisini daha gerçekleştiriyor. Şahane bir konser verilecek. Konserde temel amacımız köy okullarındaki öğrenciler için izleyici, dinleyicilerden birer spor ayakkabı getirmesini istedik. Bugün gelen misafirlerimiz bilet yerine spor ayakkabı getirdiler. Bu ayakkabılar bayramdan önce köy okullarındaki minik öğrenciler ile buluşturulacak. Konserde müzik ve sahne sanatları fakültesi orkestrası ile barış koromuz sahne alacak” dedi. Projeye spor ayakkabı ile destek vererek, konseri izlemeye gelen Osman Acar, “İhtiyacı olan çocuklar için bu birlikteliğin sağlanmış olması çok önemli. Bizde çorbada ki tuz misali bu katkıyı yapabildiğimiz için kendimizi çok mutlu hissediyoruz” diye konuştu.