GENEL - 19 Nisan 2019 Cuma 11:35

Bacasız sanayi turizmin dijital dönüşümü anlatıldı

A
A
A
Bacasız sanayi turizmin dijital dönüşümü anlatıldı

65.

65. dönem Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü; Türkiye’nin dijital teknoloji üreticilerinin arasında yer alması gerektiğine belirterek “Türkiye’nin esasen kullanıcı olmaktan ziyade, dijital teknolojileri üretmesi gerekiyor. Yalnızca kullanıcı olmaktan kurtulmak gerekiyor" dedi.


Düzce Valiliği ve Düzce Üniversitesi’nin ortaklaşa düzenlediği “Turizmde Dijital Dönüşüm” başlıklı uluslararası turizm kongresi, yurt dışından ve ülkemizin dört bir yanından gelen katılımcılarla birlikte Topuk Yaylası’ndaki Fenerbahçe Spor Kulübü Tesislerinde başladı. Turizmde Dijital Dönüşüm adlı kongrenin düzenleme kurulu adına açılış konuşmasını gerçekleştiren Düzce Üniversitesi Akçakoca Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Muammer Mesci, teknolojinin gelişim süreci içerisinde günümüz dünyasını etkileyen en önemli gelişmelerden birinin, dijital teknolojinin iş dünyasına entegre edilmesiyle yaşandığını söyledi. İşletmelerin geleneksel üretim sistemlerindeki emek yoğun ve mekanik üretim araçlarının yerini artık dijital yazılımlarla temellendirilen robotik alt yapılar aldığını ifade eden Doç. Dr. Mesci “Dijital teknolojiler ve dijital platformlar, yazılım uzmanlığı, ERP uzmanlığı, sosyal medya uzmanlığı gibi birçok yeni ve kalifiye iş pozisyonlarının da ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu açıdan bu alanlarda uzmanlaşan kişilerin, dijitalleşen turizm sektöründe önemli iş fırsatları bulacağı kuvvetli bir ihtimaldir” şeklinde konuştu.



Rektör Çakar “Çağımız değişim çağı”


Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nigar Demircan Çakar, çağımızın değişim çağı olduğunu ve bu değişimi yönetebilenlerin ayakta kalabileceğini, yönetemeyenlerin ise eleneceği bir çağ olduğunu vurguladı. Değişimin; sağlıktan spora, teknolojinin işlediği ve yerleştiği sanata varıncaya kadar pek çok alanda hissedildiğini söyleyen Rektör Çakar, turizmin de değişim içerisinde olduğunu ve bu değişimi konuşmak için bir araya toplandıklarını söyledi. “Değişimi yönetemeyenler bir gün kendilerini değiştirilmiş olarak bulurlar” sözünü katılımcılarla paylaşan Çakar, değişimi yönetebilmek için çok önemli vizyona ve stratejiye sahip olunması gerektiğini belirterek, bugün dijitalleşme sürecine girildiğini ifade etti. Rektör Prof. Dr. Nigar Demircan Çakar, kongrenin ülkemiz, bölge ve Düzce için faydalı olması temennisiyle konuşmasını sonlandırdı.



Vali Dağlı; “Düzce tarihi yapısının yanında macera turizmine de elverişli”


Vali Dr. Zülkif Dağlı, Düzce Valiliği olarak Düzce Üniversitesi iş birliğinde 4. organizasyonun gerçekleştirildiğini katılımcılarla paylaştı. Düzce’nin mega kentlerin orta noktasında olmasına rağmen, farkındalık düzeyinin yeterince yükseltilemediğini vurgulayan Dağlı, şehri tanıtmak için mobil uygulama geliştirildiğini ve bu sayede Düzce’den geçenlerin telefonuna bilgi mesajları göndererek, Düzce’nin tanınmasını, turistik yerlerinin yol haritasını kişilerin telefonuna sinyaller yoluyla iletilmesini sağladıklarını ifade etti. Şehrin tarihi yapısının yanında macera turizmine de elverişli olduğunu vurgulayan Vali Dr. Dağlı, programın herkes için faydalı olmasını dileyerek konuşmasını sonlandırdı.



Prof. Çobanoğlu; “Kişilerin ihtiyaçlarının daha kolay karşılanabiliyor”


Gerçekleştirilen açılış konuşmalarından sonra kongre için davet edilen Universty Of South Florida Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cihan Çobanoğlu turizmde teknoloji ile birlikte turizmin gelişimi hakkında katılımcıları bilgilendirdi. Kişilerin kullandığı akıllı telefonlardan yola çıkarak onların ihtiyaçlarına ve isteklerine göre sunumlar hazırlanmaya başlandığına değinen Cihan Çobanoğlu, yapay zekanın kullanımı ile nesnelerin internete bağlanması sonucunda kişilerin ihtiyaçlarının daha kolay karşılanabildiğinin altını çizdi.



DTSO Başkanı Şahin “Döviz girdisi sağlıyor”


Açılış panelinin gerçekleştirilmesini ardından kongrenin özel oturumlarına geçildi. Özel oturumunun ilk sunumunu gerçekleştiren Düzce Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Şahin, turizmin döviz girdisinin sağlanması için çok önemli bir yere sahip olduğunu ifade etti. Şehrin turizm potansiyelinin çok yüksek olduğunu söyleyen Tuncay Şahin, alt yapının ve tesisleşmenin doğal çevreyi bozmayacak şekilde oluşturularak, Düzce’nin doğal güzelliklerinden faydalanılması gerektiğini katılımcılarla paylaştı.



Başkan Özlü; “Dijital dönüşümün en önemli bileşeni insandır”


Kongrenin konuları ile yakından ilgili olarak yaptığı açıklamada Türkiye’nin Dijital dönüşümde yalnızca kullanıcı değil, üretici de olması gerektiğini belirten Başkan Dr. Faruk Özlü “Dijital Dönüşüm’ün ilk başlangıcı 4. Sanayi Devrimine dayanıyor. Bunun hikayesi 2011’lere kadar uzanan bir süreçtir. Farklı ülkelerde farklı ifadelerle kıymet bulan bir kavram. Türkiye’de aslında bu konuda yapılan çalışmalar var. Aslında işin özü insan. Türkiye’nin bu bahsettiğimiz değerlere sahip olması için önce insanla başlamak gerekiyor. Yani dijitalleşmenin altı bileşeninden biri ve birincisi insan. İnsanla ilgili tabi önce eğitim alt yapımızı geliştirmemiz gerekiyor. Nitelikli bir iş gücü ortaya çıkarmamız gerekiyor. Dijital kullanıcılar yetiştirmemiz gerekiyor. Tüm bu dijital dönüşümün sağlanması için öncelikle en az 100 teknik koleje ihtiyaç var. Yine dijital teknoloji eğitmenleri yetiştirmemiz gerekiyor. Yaklaşık 100 bin dijital teknoloji eğitimi almış meslek lisesi mezunu gerekiyor. Yine yaklaşık 5 bin doktoralı mezun gerekiyor. 30 bin doktora öğrenimi gören öğrenci sayısı gerekiyor. En az 50 tane dijitalleşme konusunda sürekli eğitim veren merkezler gerekiyor. 10 bin farkındalık programına katılmış sanayi işletmesi gerekiyor. Türkiye’ye yaklaşık 300 bin dijital yetkinlik kazandırılmış iş gücü gerekiyor. Türkiye’nin dijitalleşmesini turizmde, sanayide, eğitimde her alanda bu trendi yakalaması için önem vermemiz gereken tek şey eğitim ve insan gücüdür” ifadelerini kullandı.



“100 Trilyon Dolardan payımıza düşeni almak için imkanımız var”


Başkan Özlü dünyadaki Dijital Ekonomi pazarından Türkiye’nin de yararlanması gerektiğine dikkat çekerek şöyle konuştu: “Türkiye’nin teknoloji ve yenilik kapasitesini geliştirmesi gerekiyor. Önlenemeyecek bir dönüşüm var, dünyada yükselen bir trend var, bundan kaçış yok Türkiye’nin bu dönüşümün gerisinde kalmaması gerekiyor. Aslında dahası bu dijital dönüşümün bir pazarı var; Dijital Ekonomi. Dünyada önümüzdeki 10 yılda bu ekonominin sağlayacağı değer 100 Trilyon Dolar. Şayet dijital dönüşümün gerektirdiği eğitimli insan gücünü gerçekleştirirsek, bizim Türkiye olarak bu pazardan yaklaşık 1 Trilyon Dolar pay alma imkanımız, gücümüz var.


Dijital dönüşümde muhtelif ülkelerin mesela Almanya, ABD gibi gelişmiş ülkelerin programları var. Türkiye’nin programı 6 bileşenden oluşuyor. Bunlardan birincisi insan, ikincisi teknoloji, altyapı son derece önemli, yani alt yapıyı güçlendirmeden bunları yapmak mümkün değildir. Kullanıcılar, yönetişim, bunlar Türkiye’nin dijital dönüşümde yapması gereken işlerdir.”



“Düzcemiz Dijital Dönüşümde Örnek Teşkil Edebilir”


Düzce’nin bölgesinde taşıdığı öneme dikkat çeken Başkan Dr. Faruk Özlü, alt yapı ve donanım çalışmalarında Düzce’nin bölgesine ve Türkiye’ye örnek teşkil edebileceğini ifade ederek “Düzce “Akıllı Şehir”, “Smart City” diye adlandırıyoruz. Düzce gerçekten çok dinamik bir yapıya sahip, demografisiyle, insan gücüyle değişime ve dönüşüme açık bir şehir. Bütün bu uygulamaları Düzce’de gerçekleştirmek çok zor değil. 400 bine yakın bir nüfus, çok büyük bir şehir değil, o bakımdan biz bu çalışmaları Düzce’mizde gerçekleştirebiliriz. Benim özellikle ifade etmek istediğim; aslında dijital dönüşüm dendiğinde ilk akla gelen sanayidir. Ancak sanayide ortaya çıkan ürünler aslında piyasayı ilgilendiriyor. Otonom araçlar, otellerde kullanılan donanımlar bunlar hep insan hizmetine sunuluyor. Türkiye’nin veri gelişimi konusundaki alt yapısının dijital dönüşüm için vazgeçilmez bir önemi var. Birbiriyle konuşan makineleri gerçekleştirmek çok kolay değil, bu tabi altyapı ile ilgilidir. Burada KOBİ’lerin büyük önemi var. Bu dönüşümü büyük şirketler aslında sağlayabiliyor, rekabet etme durumları var. KOBİ’lerimizin bu konuda desteklenmesi gerekiyor. Neticede yaklaşık 100 Trilyon Dolar’dan bahsediyoruz, Türkiye’nin bu kazançtan 1 Trilyon Dolar pay alma imkanı var. Bunun için yaklaşık 300 bin nitelikli iş gücüne ihtiyaç var. Türkiye’nin bu konuda yaklaşık 1 Milyar Dolar yatırım yapması lazım. 10 Dijital Dönüşüm Merkezi ve 50 Uygulamalı Araştırma Merkezi ki bu Üniversitemizi yakından ilgilendiriyor. Yine yenilik içeren 2 bin 500 projemizin olması gerekiyor” dedi.



“Tüketici değil, üretici olmak zorundayız”


Türkiye’nin dijital teknoloji üreticilerinin arasında yer alması gerektiğine vurgu yapan Başkan Özlü nitelikli iş gücü ve eğitim konusuna vurgu yaptı. Başkan Özlü “Türkiye’nin esasen kullanıcı olmaktan ziyade, dijital teknolojileri üretmesi gerekiyor. Yalnızca kullanıcı olmaktan kurtulmak gerekiyor. Dünyada birçok teknoloji üreten şirket var. Bunlar aslında bu dönüşümdeki kullanılacak ürünleri üretiyorlar. Kullanıcı tarafından ziyade üretici tarafında da olmamız gerekiyor. Vurgulamamız gereken önemli bir nokta da üretici olmamız gerekliliğidir. Özetle Türkiye’nin dijital dönüşümü için ilk dikkat etmesi gereken insan öğesidir. İnsanın eğitilmesi ve nitelikli insan gücü yetiştirilmesidir. Aslında dünyada da baktığımızda herkesin önem verdiği ilk nokta eğitim. Almanya’da yapılan bir anket var. Üreticilere soruyorlar; dijital dönüşümün önündeki en büyük engel nedir? Almanlar buna nitelikli iş gücü, eğitimli insan gücü eksikliği şeklinde cevap veriyor. Yani Alman sanayicilerin bunu söylediği bir yerde Türkiye için çok daha önemli bir kavram ortaya çıkıyor” ifadelerini kullandı.


Açılış konuşmaları ve davetli misafirlerin konuşmalarından sonra 3 gün sürecek olan turizm kongresinin panel oturumlarına geçildi. Eş zamanlı farklı salonlarda gerçekleştirilen panel oturumlarında alanında uzman ve deneyimli kişiler turizmin gelişimi için bilgi ve deneyimlerini katılımcılarla paylaştı. Turizmin her açıdan incelendiği ve araştırıldığı “Turizmde Dijital Dönüşüm” başlıklı kongre ikinci ve üçüncü günde düzenlenecek panel, bildiri sunumları ve kültürel geziyle sona erecek.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Paramediklerin survivor gibi yarışları nefes kesti Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi (ALKÜ) ev sahipliğinde, Antalya İl Sağlık Müdürlüğü paydaşlığında düzenlenen 16 farklı üniversiteden 26 ekip; 9 farklı etaptan oluşan “VIII. Ulusal Tralli Travma Rallisi"nde kıyasıya yarıştı. Yarışma araç içi trafik kazası, motosiklet kazası, otobüs kazası, yüksekten düşme vakası, KBRN yanığı vakası, ileri yaşam desteği, dar alan (enkaz), bilgi ve taşıma teknikleri etaplarında gerçekleşti. Öğrencilerin zaman, hız, bilgi ve doğru müdahale ile ter döktükleri yarışmayı, katılımcılar ve sağlık sektörünün öncüleri takip etti. Anonslarla birlikte harekete geçen paramedikler, önceden hazırlanan senaryolar ve temsili olaylara hızla müdahale etmek için çabaladılar. Trafik kazalarına yüksekten düşme vakalarına, dar alanlarda sıkışan yaralılara ulaşmak için bile mücadele eden paramedikler, olay yerindeki ilk müdahaleyi de hakemler eşliğinde yapıp puan almaya çalıştılar. Olay ylerinde yapılan ilk müdahalenin ardından sıra yaralıları ambulansa taşımaya geldiğinde ise yarışmacıları yine zor anlar bekledi. İki görevlinin taşıdığı yaralı kimi zaman dar tünellerden geçirilip merdivenlerden indirildi, arazi şarlatına göre uyarlanmış alandan ambulansa ulaştırıldı. 9 etabın her birinde yarışan öğrenciler hünerlerini, uygulamaya dökerek gösterdi. Heyecan dolu yarışmada ekipler gerçeği aratmayan bir mücadele sergiledi. Soluk soluğa geçen yarışmada öğrencilerin etaplarda gösterdikleri performanslar uzman hakemlerce değerlendirildi. “Her an hazırız” Yarışma sonrası ödül töreninde konuşan, aynı zamanda Acil Tıp Uzmanı olan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Atıf Bayramoğlu, Türkiye’de son yıllarda paramedik sayısının hızla arttığından vakalara anında müdahale edildiğine vurgu yaptı. Türkiye’de 1993 yılında 9 Eylül Üniversitesinin girişimiyle paramedik mesleğinin eğitimlerine başlandığını hatırlatan Prof. Dr. Atıf Bayramoğlu, “Günümüzde Sağlık Bakanlığına bağlı 112 acil sağlık hizmetlerimizin ülke genelinde toplam istasyon sayısı 3 bin 402’ye, il sağlık hizmetlerinde kullanılan kara ambulans sayısı ise 5 bin 738’e ulaşmış durumda. Paramedik; dağ, taş, köy, göl, sokak, yol, ev demeden yardım etmeye koşan, işini aşkla heyecanla en iyi şekilde yapmaya çalışan 112 çalışanlarıdır. Vatan için, millet için, bayrak için ve tabii ki sizler için ülkemizin dört bir yanında hep en iyisini yapmayı hedefler. Yılmadan, bıkmadan çalışmaya devam eder. Paramedik siren sesiyle, tepe lambasıyla, vakanın stresiyle yaşamaktan mutludur. İsimsiz kahramanlarımız yerinde, zamanında ve yeterli ekipmanlar ile hizmet vermeye her an hazırdır. Gözünüz arkada kalmasın, acil sağlık hizmetleri paramediklere emanet. Türkiye’nin Acil Sağlık Hizmetlerindeki gücü tartışılmaz. Bu gücün paydaşı olan paramediklerin özverisi hayranlık uyandırıcı. Her biriyle gurur duyuyor, VIII. Ulusal Tralli Travma Rallisi sebebiyle kendilerine şükranlarımızı sunuyoruz. Bu vesileyle siz kıymetli öğrencilerimize ve tüm paramediklere başarılar diliyorum” dedi. 9 etabın sonucunda genel derecelendirmede birinci, ikinci ve üçüncü olarak kupa alan üniversiteler törenle kupalarını aldılar.
Denizli PAÜ ’Kurumsal Akredite’ olmayı başardı Pamukkale Üniversitesi (PAÜ), Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) Kurumsal Akreditasyon Programı kapsamında yapılan değerlendirme sonucu “Kurumsal Akredite” olmayı başardı. Rektör Kutluhan, PAÜ’nün ‘Kurumsal Akreditasyon’ belgesini YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar ile YÖKAK Başkanı Prof. Dr. Ümit Kocabıçak’ın elinden aldı. Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) Başkanlığı tarafından yürütülen 2023 Yılı Kurumsal Akreditasyon Programı kapsamında Pamukkale Üniversitesi’ne ‘Kurumsal Akreditasyon’ verilmesine karar verildi. Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde düzenlenen 2024 YÖKAK – Uluslararası Kalite Güvencesi ve Akreditasyon Konferansı’na PAÜ’yü temsilen Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan başta olmak üzere; Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Necip Atar, PAÜ Kalite ve Veri Değerlendirme Uygulama ve Araştırma Merkezi (KAVDEM) Müdürü Prof. Dr. Yıldıray Turhan, KAVDEM Yönetim Kurulu Üyeleri Doç. Dr. Ferda Esin Gülel, Dr. Öğr. Üyesi Senem Pak, Topluma Hizmet ve Sosyal Sorumluluk Uygulama ve Araştırma Merkezi (TOHSAM) Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Öncü Yanmaz Arpacı katıldı. Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde düzenlenen 2024 YÖKAK – Uluslararası Kalite Güvencesi ve Akreditasyon Konferansı’nda PAÜ’nün Akreditasyon Belgesi’ni alarak PAÜ ailesi ile yaşadığı mutluluğu paylaşan Rektör Kutluhan: “Üniversitemizin akreditasyon sürecinde emeği geçen akademik ve idari personellerimiz ile öğrencilerimize teşekkürlerimi sunuyorum.” dedi. “2024 yılında yapılması planlanan akreditasyon değerlendirmesini 2023 yılına alarak bu süreci öne çekmiş olduk” Akreditasyon süreci hakkında bilgi veren Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan şunları aktardı; “Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) Kurumsal Akreditasyon Programı (KAP), yükseköğretim kurumlarının kurumun kalite güvence sistemini, kurumda yürütülen Liderlik, Yönetişim ve Kalite, Eğitim ve Öğretim, Araştırma ve Geliştirme ve Toplumsal Katkı faaliyetlerinin niteliksel ve niceliksel olarak değerlendirmesini amaçlayan bir dış değerlendirme yöntemidir. KAP kapsamında ilgili üniversite, YÖKAK değerlendiricileri tarafından değerlendirme ölçütlerine göre değerlendirilmektedir. Yönetmelik gereği dış değerlendirme geçiren üniversiteler iki yıl sonra izleme değerlendirmesi, 5 yıl sonra da zorunlu akreditasyon değerlendirmesine tabi olmaktadırlar. Üniversitemiz 2018 yılında dış değerlendirme programı geçirmiş olup, 2023 yılında akreditasyon değerlendirmesine dâhil olmak için Üniversite Yönetimi olarak YÖKAK’a niyet beyanında bulunduk. Gönderilen niyet mektubunun YÖKAK tarafından kabul edilmesi ile birlikte Üniversitemiz 2023 yılı akreditasyon değerlendirmesine dâhil edildi. 13 Haziran 2023’te PAÜ Senato Salonunda gerçekleştirdiğimiz Kalite Komisyonu toplantısında Kurumsal Akreditasyon Sözleşmesini imzalayıp YÖKAK’a ileterek süreci başlatmış olduk. 2024 yılında yapılması planlanan akreditasyon değerlendirmesini 2023 yılına alarak bu süreci öne çekmiş olduk. Temmuz 2023’te yapılan Kalite Komisyonu toplantısında, akademik birimlerin mevcut durumları akreditasyon ölçütlerine göre puanlandı ve birimlerin akreditasyon sürecine iyi bir şekilde hazırlanabilmelerine yönelik yol haritası çizildi. PAÜ’nün akreditasyon değerlendirmesine dahil olmasından sonra birçok kez yönetimimiz öncülüğünde Kalite Komisyonu toplantıları gerçekleştirdik.” “Üniversitemiz eğitim-öğretim, araştırma-geliştirme ve toplumsal katkı çalışmalarını şekillendirdi” Kurumsal Akreditasyon Programı Değerlendirme Süreci hakkında bilgi vererek sözlerine devam eden Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan, “Akreditasyon değerlendirme süreci Kurum İç Değerlendirme Raporu (KİDR) ile Ön Değerlendirme, Ön Ziyaret, Saha Ziyareti ve Ziyaret Sonrası Faaliyetler olmak üzere dört farklı aşamadan oluşmaktadır. Öncelikle YÖKAK’ın kurumsal akreditasyon değerlendirme takımı çevrimiçi olarak bir ön ziyaret gerçekleştirdi. PAÜ üst yönetimimiz, Senato, Kalite Komisyonu, akademik ve idari birim yöneticileri, uygulama ve araştırma merkezleri PAÜ Rektörlük Senato Salonu’nda düzenlenen toplantılarda takım ile bir araya geldi. Bu toplantılarda ilgili konu başlığında üst yönetim ve yöneticiler tarafından yöneltilen sorulara ilişkin PAÜ’nün uygulamaları hakkında takıma bilgiler verildi. Üniversitemiz ‘Üreten Üniversite’, ‘Şehirle Bütünleşen Üniversite’ ve ‘Üniversite Hayatın Rehberidir’ stratejileri çerçevesinde eğitim-öğretim, araştırma-geliştirme ve toplumsal katkı çalışmalarını şekillendirdi. Yapılan toplantılar sonrasında saha ziyaretinin planlaması da benim ile YÖKAK Akreditasyon Değerlendirme Takımı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Güden arasında görüşülerek kararlaştırıldı. Bu aşamada Üniversitemiz için planladığımız KAP saha ziyareti, Prof. Dr. Mustafa Güden ve değerlendirme takımı tarafından 10-13 Aralık 2023 tarihlerinde gerçekleştirildi. Değerlendirme süresince, Üniversitemizin Üst Yönetimi, Üniversite Danışma Kurulu, Kalite Komisyonu, İdari Birimlerin yönetici ve personeli, Pamukkale Teknokent ve Üniversitemizde bulunan Uygulama ve Araştırma Merkezleri ile toplantılar yapıldı. Eğitim Fakültesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi ve Mühendislik Fakültesi, Fen Bilimleri Enstitüsü ve Sosyal Bilimler Enstitüsü, Honaz MYO, Teknik Bilimler MYO yerinde ziyaret edilerek birim yöneticileri, akademik personel ve öğrenciler ile görüşmeler gerçekleştirildi. Görüşmelerde PAÜ kalite güvencesi çalışmalarına ilişkin birimlerdeki yayılımı, süreçlerin Planla, Uygula, Kontrol Et ve Önlem Al (PUKÖ) yaklaşımı kapsamında izleme, değerlendirme ve iyileştirme yöntemlerine ilişkin detaylar hakkında bilgiler alındı. YÖKAK takımının ziyaretleri sonrası, üst yönetimimiz ve ilgili yöneticiler ile değerlendirme toplantısında bir araya gelindi. Saha ziyaretleri sonrasında ise son aşama olarak Kurumsal Akreditasyon Programı Raporu (KAR)’nun YÖKAK tarafından onaylanması sonrası KAR’a istinaden akreditasyon kararı yayınlandı. Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) Başkanlığı tarafından yürütülen 2023 Yılı Kurumsal Akreditasyon Programı kapsamında Pamukkale Üniversitesi’ne ‘Kurumsal Akreditasyon’ verilmesine karar verildi. Ben bir kez daha Üniversitemizin akreditasyon sürecinde emeği geçen akademik ve idari personelimiz ile öğrencilerimize teşekkürlerimi sunuyorum.” dedi.
Eskişehir Alerjik reaksiyonlar gün geçtikçe artıyor Özel Ümit Batıkent Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Murat Yüzüak, göğüs hastalıkları ve alerjik reaksiyonların nedenleri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi. Alerjik reaksiyonlar ile göğüs hastalıklarının sağlık alanında oldukça önemli ve birbiriyle sık sık ilişkilendirilen konular olduğunu belirten Dr. Yüzüak, “Günümüzde alerjik reaksiyonlar, insanların yaşamlarını derinden etkileyen yaygın sağlık sorunlarından biridir. Alerjiler, bazen yaşamı tehdit eden ciddi durumlara yol açabilirken, bazen de günlük yaşamı rahatsız eden belirtilerle kendini gösterebilir” diye konuştu. "Bu reaksiyonlar dünya genelinde oldukça yaygındır ve giderek artmaktadır" Alerjiyi bağışıklık sisteminin, zararsız maddelere karşı normalde tepki vermemesi gereken bir şekilde tepki vermesi durumu olarak tanımlayan Dr. Murat Yüzüak, “Bu tepki, alerjik reaksiyon olarak adlandırılır ve vücutta çeşitli semptomlara yol açabilir. Alerjik reaksiyonlar dünya genelinde oldukça yaygındır ve giderek artmaktadır. Özellikle besin alerjileri ve alerjik astım gibi durumlar sık görülmektedir. Bunun arkasında yatan nedenler arasında genetik yatkınlık, çevresel faktörlerin etkisi ve modern yaşam tarzı yer almaktadır” dedi. Göğüs hastalıkları ve alerjik reaksiyon ilişkisi Dr. Yüzüak, göğüs hastalıkları ile alerjik reaksiyonlar arasında sıklıkla bir ilişki olduğunu belirterek şöyle devam etti: “Alerjik astım, solunum yollarını etkileyen ve astım semptomlarına neden olan bir durumdur. Alerjenlere maruz kalmak, astım ataklarına yol açabilir. Ayrıca, alerjik rinit (saman nezlesi) ve bronşit gibi durumlar da göğüs hastalıklarıyla ilişkilendirilmiştir. Alerjik reaksiyonlarla en sık ilişkilendirilen göğüs hastalıkları arasında alerjik astım, alerjik rinit, kronik bronşit ve KOAH gibi solunum yolu hastalıkları yer alır. Bu hastalıkların çoğu alerjenlere maruz kalmanın tetiklediği semptomlara sahiptir. Alerjik reaksiyonlar, göğüs hastalıklarının semptomlarını şiddetlendirebilir ve kontrol altına alınmasını zorlaştırabilir. Örneğin, alerjik astımı olan bir kişi, alerjenlere maruz kaldığında solunum problemleri yaşayabilir ve astım atağı riski artabilir. Alerjik rinit ise burun tıkanıklığı, hapşırma ve burun akıntısı gibi semptomlara neden olarak yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir." Nasıl mücadele edilir? Alerjik reaksiyonlarla mücadele etmek için hangi tedavi seçeneklerinin kullanıldığına ilişkin konuşan Yüzüak, konuşmasının devamında, "Alerjilerle başa çıkmak için ilk adım, alerjenlerden kaçınmaktır. Alerjik reaksiyonların tedavisinde birkaç farklı yöntem kullanılabilir. İlaçlar, semptomları hafifletmek ve kontrol altına almak için kullanılır. Ayrıca, immünoterapi (alerji aşıları) alerjik reaksiyonların altında yatan immünolojik mekanizmaları hedefleyerek uzun vadeli tedavi seçeneği sunar" ifadeleri kullanıldı. Yanlış bilinen doğrular Alerjilerle ilgili yanlış bilinen birçok şeyin olduğuna dikkat çeken Dr. Yüzüak, sözlerini şöyle sürdürdü: "En yaygın yanlışlardan biri, bir alerji testinin mutlaka gerekliliği üzerinedir. Ancak alerji testleri, semptomlara neden olan belirli alerjenleri belirlemekte yardımcı olabilir, ancak her zaman kesin bir tanı koymak için tek başına yeterli değildir. Bu nedenle, bir uzmana danışmadan önce kapsamlı bir değerlendirme yapılması önemlidir. Alerjiler, günümüzde yaygın ve ciddi sağlık sorunlarından biridir. Ancak doğru bilgi ve uygun tedavilerle, alerjik reaksiyonlarla başa çıkmak mümkündür.”
Adıyaman İsias Otel duruşmasına ara verildi Adıyaman Adliyesinde görülen İsias Otel davasının ikinci duruşmasına ara verildi. Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen, 72 kişinin hayatını kaybettiği İsias Otel davasında 3’ü tutuklu 11 sanığın yargılaması sürüyor. Birleşik dosya kapsamında sanıklar, müştekiler, sanık ve müşteki avukatlarına söz veren mahkeme heyeti daha sonra müşteki avukatlarının özel olarak hazırlattığı ve mahkemeye sunulan uzman raporlarıyla ilgili raporu hazırlayan uzmanları dinledi. Doğu Akdeniz Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yonca Hürol, “40 yıldır mimarlık öğrencilerine taşıyıcı sistemlerin nasıl tasarlanması gerektiğini öğretiyorum. İsias Otel binasının ilk projesi, mimarı projede öncelikle yönetmeliklere uyulmadığını düşünüyorum. 1975 yönetmenliğine göre daha fazla perde duvar kullanılmalıydı. İnşaat mühendisinin otel sahibini uyarması gerekiyordu. İlk projede mal sahibi, belediye görevlileri, mühendislerin sorumluluğu var. İkinci projede ise 5 yılı bittiği için tekrar inşaat projesi yapılması gerekirdi. Karkas yapı 1998 yönetmeliğine uymamıştır. Projede çok duvar yükü bindirilmiştir. Zaten zayıf olan kirişleri ve döşemelere çok fazla yük bindirilmiş. Özellikle inşaat projesine uyulmadığını düşünüyorum. Sonuç olarak bütün ekibin hatalı kusurlu olduğu kanısındayım” dedi. Doğu Akdeniz Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serhan Şensoy, “Ortada 1993 yılında yapılmış ve bununla ilgili statik hesapların olduğunu, ancak 2001 yılında yapılan projede sadece mimari proje olduğunu gördük. Biz projede tartışma konusu olabilecek hiçbir kusuru dikkate almadık. Kolon etriyelerinde sıklaştırma yapılmadığı, tadilat mimari projesinde mevcut asansörün arkasına iki asansör eklendiğini gördük. O bölgede kiriş olduğunu, ancak bununla ilgili sabit mi değil mi bilmiyoruz. Otele çevrilirken ek duvarlar yapıldığı, binanın kendi ağırlığında bir artış var. 2016 yılındaki ek bir kat yüklendiği biliyoruz. Buraya kat ekliyorsanız, ek yüklerde koymak zorundasınız" ifadelerini kullandı. İnşaat Mühendisi Prof. Dr. Haluk Suçuoğlu rapora ilişkin, “Deprem yönetmenliğinin hazırlanmasında görev yaptım. 1993 yılında yapılan İsias Otel 1975 deprem yönetmenliğine göre yapılmış. Binanın uygulaması projeye uygun olmamış. 2003 yılında otele dönüştürüldüğünde deprem yönetmenliği değişmesine rağmen binada değişiklik yapılmamış. Bu binanın sıkılaştırmasında ana ve tali unsurlar var. Ana unsur, ilk yapılan projeye göre inşa edilmemiştir. 1998 yönetmenliğinde daha ilave hükümler gelmesine rağmen binada değişiklik yapılmamış” ifadelerini kullandı. Cumhuriyet Savcısı, tutuklu bulunan sanıkların tutukluluk halinin devamı, adli kontrol olanların adli kontrolünün devamı şeklinde mütalaa verdi. Ardından müşteki yakınlarına söz verildi. Müşteki avukatlarından biri, tutuksuz sanık Efe Bozkurt’un, mahkemeye mazeretsiz gelmemesinden dolayı tutuklanması için yakalanmasını talep etti. Sanık avukatlarının mütalaasına geçilmeden mahkeme heyeti duruşmaya 45 dakika ara verdi.