GENEL - 28 Kasım 2018 Çarşamba 12:39

Osmanlı’da sanayileşmenin halka etkisinden söz edildi

A
A
A
Osmanlı’da sanayileşmenin halka etkisinden söz edildi

Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Topluluğu tarafından düzenlenen “Osmanlı’da Sanayileşmenin Halka Etkisi; Karcı Esnafı Buz Fabrikasına Karşı” başlıklı konferansta, İstanbul Teknik Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarih Bölümü’den Doç.

Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Topluluğu tarafından düzenlenen “Osmanlı’da Sanayileşmenin Halka Etkisi; Karcı Esnafı Buz Fabrikasına Karşı” başlıklı konferansta, İstanbul Teknik Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarih Bölümü’den Doç. Dr. Burcu Kurt öğrencilerle bir araya geldi.


Düzce Üniversitesi Kutadgu Bilig Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen programda, kar ve buzun yeme içme kültüründeki yerinin, milattan öncesi dönemine kadar dayandığını söyleyen Doç. Dr. Burcu Kurt, temini ve saklanmasında zahmetli bir ürün olduğu için kar ve buzun sadece seçkin insanların sofrasın da yer bulduğunu ifade etti.


Bizans ve Selçuklu dönemlerinde de Anadolu’ da kar ve buzun özellikle içeceklerin soğutulmasında kullanıldığını dile getiren davetli konuşmacı, temini zor olan bu materyalin saklanmasının iki şekilde olduğunu belirtti. İlk olarak kar ve buzun dağlardan temin edildiğini ifade eden Doç. Dr. Kurt, dağların olmadığı bölgeler de ise buz havuzları sayesinde üretildiğine işaret ederek karın erimemesi içinse erken saatlerde veya gece taşındığını, daha sonra ise keçe, saman ya da kurumuş otlara sarılarak muhafaza edildiğini sözlerine ekledi.


Kar ve buzun Osmanlı mutfağına 15. yüzyıldan itibaren girdiğini dillendiren Doç. Dr. Burcu Kurt, İstanbul çevresinde yeterince beyaz ve temiz kar olmadığından sarayın buz ihtiyacının Bursa bölgesindeki dağların tepesinden ve Uludağ’daki göllerden sağlandığını kaydetti.


18. yüzyılda gerçekleşen sanayi devrimi neticesinde Avrupa’da ve tüm dünyada makineleşmeye gidildiği gibi Osmanlı devletinde de kar ve buz fabrikaları kurulduğunu belirten konuşmacı, halk açısından olumlu görünen bu durumun esnaf açısında ise farklı bir hal aldığını söyledi. İstanbul’da karcı esnafının tekel halde iken bir anda kendilerini fabrikalar ile rekabet içinde bulduklarını dile getiren Doç. Dr. Burcu Kurt, karcı esnafının buz fabrikaları ile nasıl rekabet edeceğini düşünürken, devletin uygulamış olduğu vergi planlaması ile daha da zor duruma düştüğü değerlendirmesinde bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tekirdağ Teleferikte ailesiyle mahsur kalan makine teknisyeni: "Kazadan 10 dakika önce arayıp uyarmıştım" Antalya’da yaşanan teleferik kazasında ailesiyle birlikte mahsur kalan ve Çorlu ilçesinde yaşayan Makine Teknisyeni Cezmi Türkyılmaz, “Henüz olay yaşanmamıştı, ben arayıp uyardım ama maalesef 10 dakika sonra kaza meydana geldi. Çok üzücü bir olay fakat önüne geçilebilirdi” dedi. 12 Nisan tarihinde Antalya’nın Konyaaltı ilçesindeki Sarısu-Tünektepe teleferik hattında bulunan bir teleferik direği devrilip seyir halindeki bir kabine çarptı. Kabinin parçalanması sonucu Avukat Memiş Gümüş hayatını kaybederken, 17 kişi de yaralanmıştı. Kaza sonrası tamamen duran teleferik kabinlerinde mahsur kalan 174 kişi, yaklaşık 1 gün süren çalışmalardan sonra tahliye edildi. Çorlu ilçesinde yaşayan Cezmi Türkyılmaz, üniversitede okuyan kızını ziyaret için gittiği Antalya’da yolculuk için bindiği teleferikte, kabinlerde mahsur kalan 174 kişi arasında yer aldı. Türkyılmaz ve ailesiyle yaklaşık 7 saat sonra helikopter vasıtasıyla mahsur kaldığı kabinden kurtarıldı. Olayla ilgili konuşan Makine Teknisyeni Cezmi Türkyılmaz, “Gezi amaçlı teleferiğe bindik ve geziyi tamamladıktan sonra dönüş için teleferiğe bindik. Bu sırada direklerden bizim kabinin üzerine kıvılcım sıçradı. Bunu kızım fark etti ve bana da söyledi. Ben de bu konulara karşı bilgisi olan bir makine teknisyeniyim. Kafamı kaldırıp baktığımda direğin üzerinde makaralar kilitlenmiş dönmüyordu. Hemen kabinde yazan irtibat numarasını arayarak, görevlilere ulaştım ve kazaya sebebiyet verilmesin diye teleferiği durdurmalarını ifade ettim. Arayıp, ‘direğin üzerindeki makaralar dönmüyor. Bu yüzden çelik halat kıvılcım çıkarıyor, teleferiği hemen durdurun’ dedim. Telefonu kapattılar 5 dakika sürdü, herhangi bir durdurma olmadı. 5 dakika sonra tekrar aradım ve ‘sakın yolcu almayın, teleferiği hemen durdurun, kıvılcım ve duman çıkıyor’ dedim. 3-4 dakika sonra teleferik tekrar start alınca bir baktım arkaya etrafı toz bulutu kapladı. Telefon kayıtlarına bakılabilir muhtemelen ilk ben arayıp uyardım. Benim aradığımda stop edilip bırakılsaydı bu olay yaşanmazdı” diye konuştu.
Antalya Deniz kaplumbağaları ilk yuvayı yaptı Antalya’nın Manavgat ilçesi Sorgun-Side sahilinde ilk yetişkin deniz kaplumbağası yuvası tespit edildi. Manavgat’ta nesli tükenme tehlikesi altındaki deniz kaplumbağalarının yuvalama alanlarından Sorgun- Side sahilinde, yeni sezonun ilk kaplumbağa yuvası tespit edildi. Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan aldığı araştırma izinleriyle izleme faaliyetlerini yürüten DEKAFOK Kıyı Koruma Derneği tarafından belirlenen kaplumbağa yuvası, korumaya alındı. Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve genelgelerle nesli koruma altına alınan deniz kaplumbağalarının yuvalama alanları, her yıl olduğu gibi bu yıl da çeşitli uyarı ve tedbirlerle korunacak. Bunların başında yuvalama alanlarından motorlu araçların geçmesi, sahilde ateş yakılması, yavruların deniz yönüne gitmesini engelleyebilecek yapay ışıklar, havai fişekler ve çöpler gibi faktörlerin yasaklanması geliyor. İlk yuva, geçtiğimiz yıldan 18 gün önce tespit edildi DEKAFOK Kurucu Başkanı Seher Akyol, bu yıl beşinci koruma ve izleme sezonuna hazırlandıklarını belirterek, "2020 yılında bu işe başladığımızda bize ’Burada caretta mı olur?’ demişlerdi. İlk yıl burada carettaların olduğunu, ikinci yıl ise deniz analarının en büyük avcısı carettaların aslında buradaki en büyük çalışma alanı olan turizm için ne kadar önemli olduğunu gösterdik. Üçüncü yıldan itibaren ise çevreye duyarlı halkımızın muhteşem çabalarıyla daha da güçlendik. Bu yıl beşinci sezonumuza hazırlanırken çok daha müsterihiz çünkü vicdani duyguları son derece gelişmiş olan halkımız artık ne yapması ve yapmaması gerektiğini çok iyi biliyor. Geçmiş dönemlere bakarak duyarlılığıyla beni çok etkileyen off-road sürücülerimiz ekim ayının ortalarına kadar sahillerimizde araçla geçmemesi gerektiğini, kampçılarımız ateşin deniz kaplumbağalarına ne gibi zararlar verdiğini çok iyi biliyor. Bölgedeki otellerimiz bu konuda tam destekçimiz ve bu dönemde onlarla ve duyarlı personelleriyle muhteşem bir uyum yakalıyoruz" dedi. DEKAFOK tarafından yapılan açıklamada; ilk yuvanın geçtiğimiz yıldan 18 gün önce tespit edildiği belirtilirken, yetişkin deniz kaplumbağalarının ağustos ortalarına kadar yuvalamaya devam etmesinin beklendiği, yavruların ise ilk yuvadan yaklaşık 50 gün sonra çıkmaya başlayacağı ve geçen yıl olduğu gibi ekim ayının ortalarına kadar çıkışlarını sürdüreceği kaydedildi.