GENEL - 24 Ocak 2020 Cuma 10:55

DSİ’den Trakya’ya yatırım sağanağı

A
A
A
DSİ’den Trakya’ya yatırım sağanağı

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) Edirne iline ve ilçelerine yaptığı yatırımlarla mümbit topraklarını su ile buluşturmaya, vatandaşlara içme ve kullanma suyu temin etmeye ve derelerdeki taşkın riskini azaltmaya devam ediyor.

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) Edirne iline ve ilçelerine yaptığı yatırımlarla mümbit topraklarını su ile buluşturmaya, vatandaşlara içme ve kullanma suyu temin etmeye ve derelerdeki taşkın riskini azaltmaya devam ediyor. Edirne ilinde son dönemde yapılan su yapılarının artması bölgedeki tarımsal faaliyetlerin gelişmesinde de önemli rol oynuyor.


Edirne’ye son 17 yılda DSİ tarafından devasa yatırımlar yapıldığının altını çizen DSİ Genel Müdürü Mevlüt Aydın yaptığı yazılı açıklamada, “Edirne ilimize son 17 yılda 6 baraj 34 Gölet inşa ederek vatandaşın hizmetine sunduk. Bu barajların en önemlilerinden biri Hamzadere Barajıdır. 2011 Yılında hizmete aldığımız Hamzadere Barajından sağlanacak su ile 335 bin 640 dekar arazi sulu tarıma kavuşturulacaktır. Hizmete alınan diğer önemli barajlardan biriside Çakmak Barajıdır. 2015 yılında hizmete aldığımız bu barajlarla sulamaya büyük katkı sağlanacak ve 522 bin dekar arazi sulanacaktır. Bununla birlikte su kaynaklarımızı en iyi şekilde değerlendirmeye devam ediyoruz. Edirne’de kalkınmayı hızlandıracak, ilde sulamayı ve ziraatı geliştirecek 3 baraj 2 adet gölet daha inşa ediyoruz” dedi.



“Edirne’mizin mümbit topraklarını suya kavuşturduk”


Edirne deyince akla geniş ve bereketli topraklar geldiğini ifade eden Genel Müdür Aydın, “Biz de bu bereketli topraklara bereket katmak için 49 adet çok önemli sulama tesisi inşa ettik. Son 17 yılda inşa ettiğimiz sulama tesisleriyle 455 bin 990 dekar araziyi sulamaya açtık ve çiftçilerimize yıllık 263 milyon TL ilave zirai gelir sağladık. Edirne’mizin en önemli ve büyük sulamalarından olan ve 273 bin 350 dekar sulama alanına sahip Hamzadere Barajı Sulamasının inşaatına 2013 yılında başladık ve yüzde 75 mertebesinde gerçekleşme sağlayarak şu ana kadar 116 bin 570 dekar tarım alanı sulamaya hazır hale getirilmiştir. Trakya’nın GAP’ı olarak bilinen ve 164 bin 530 dekar sulama alanına sahip Çakmak Barajı Sulaması inşaatında bugüne kadar yüzde 8’lik gerçekleşme sağlanmıştır. Sulamaya açtığımız alanların yanı sıra sulayacağımız daha fazla alan var. Şu anda inşaat çalışmaları devam eden 13 sulama tesisi projesi ile 366 bin 940 dekar mümbit arazinin daha sulamaya açılacak” dedi.



“Edirne’nin içme suyu meselesini çözdük”


Tamamlanan içme suyu tesisleri ile Edirne’ne de 329 bin 755 kişinin ihtiyacını karşıladıklarının altını çizen Aydın, “Yıllık 21,64 milyon m içme suyu temin ediyoruz. Bununla birlikte Kayalıköy Barajı içme suyu isale hattı ile içme suyu arıtma tesislerini tamamladık. Edirne’nin 2050 yılına kadar içme suyu ihtiyacını karşılayacak bu tesislerin açılışını Cumhurbaşkanı Erdoğan 29 Kasım 2017 tarihinde gerçekleştirmiştir” ifadelerini kullandı.



“Atık su arıtma tesislerini inşa ettik”


Aydın, “Diğer taraftan aslında Ergene Havzası’nda son teknolojiye sahip 12 ileri biyolojik atık su arıtma tesisi ve 2 tane kollektör hattı inşa ettik ve hepsini hizmete aldık. Bu 12 ileri biyolojik atıksu arıtma tesisinden 2 tanesi, Edirne’dedir. Bu tesisler Uzunköprü ve Keşan ileri biyolojik atıksu arıtma tesisleri ve Uzunköprü Kollektör Hattı’dır” dedi.



“Taşkın koruma tesisleriyle halkımızı ve toprağımızı koruduk”


Edirne’nin bir başka probleminin de sel ve taşkınlar olduğunu açıklayan Aydın, “Bu kapsamda Edirne’de 120 adet taşkın koruma tesisi inşa ederek; 92 meskûn mahal ve 23 bin 370 dekar alanı taşkınlardan koruduk. 9 adet taşkın koruma tesisinin de inşaatları devam etmektedir” diye konuştu.



“Edirne’yi taşkınlardan korumaya karalıyız”


Aydın, “Taşkın koruma çalışmalarımız bununla kalmayacaktır. Edirne’de tehlike arz eden bütün dereleri ıslah etmeye kararlıyız. Edirne’yi Meriç Nehri taşkınlarından koruyacak 7 bin 800 metre uzunluğundaki Kanal Edirne Projesinin inşaatı idari imkânlarla yapılarak, tamamlanmıştır” dedi.


DSİ Genel Müdürü Mevlüt Aydın, son olarak “Bu projelerin yapılmasında en büyük destekçimiz Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli’ye şükranlarımı sunuyor, emeği geçenlere teşekkür ediyorum” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İBB Başkanı İmamoğlu’dan Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Bahçetepe’ye tebrik ziyareti İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe’ye tebrik ziyaretinde bulundu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, yerel seçimlerinden başarıyla çıkan Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe’yi tebrik etmek ve ortak değerlendirmelerde bulunmak için Gaziosmanpaşa Belediyesi’ni ziyaret etti. Beraberindeki heyetle birlikte başkanlık binasına gelen İmamoğlu’nu bina girişinde Başkan Bahçetepe, belediye başkan yardımcıları, meclis üyeleri ve belediye çalışanları karşıladı. Bahçetepe ile başkanlık makamında görüşen Başkan İmamoğlu, “Başkanımız inşallah çok başarılı olacak. Hem Hakan başkanımıza hem ekibine, ilçe başkanımıza ve burada emeği geçen bütün vatandaşlarımıza seçimde yaşanan bu başarı için teşekkür ederiz. Ama tabii esas başarı şimdi oluşacak. O da hizmetle insanlarımızın mutlu olmasını sağlamak” dedi. Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Bahçetepe ise, “Biz, uzun bir süredir burada muhalefette olan bir partideydik. Ama kıymetli Büyükşehir Belediye Başkanımız ve İBB’nin ilçemize yaptığı kreşler, statlar, KİPTAŞ konutları dolayısıyla bizim vatandaşla barışık bir politika izlememiz, kent politikası oluşturmamız, bu belediyenin imkanlarından bütün memleketin, bütün mezheplerin, bu ülkede yaşayan bütün yörelerin yararlanabileceği bir politikayı hayata geçirmek istiyoruz. Bu belediyenin imkanlarından dün akşam Hıdırellez Bayramı’nı kutladık. İlk defa belediyenin önünde coşkulu, kalabalık, bütün kesimlerin kendini ifade edebildiği, saatlerce eğlenebildiği bir alanı oluşturduk. Dolayısıyla burada vatandaşıyla barışık, kentsel dönüşüm mağdurlarının sesi olabilecek, kent politikalarını vatandaşla barışık yapacak, onları sürecin içine katacak, muhtarların, STK’ların, spor kulüplerinin bir arada olabileceği bir politik anlayışı aslında burada hayata geçirmemiz lazım. İnşallah sizlerin katkısıyla, tecrübesiyle ilçemizi daha yaşanabilir, daha modern, daha yeşil bir ilçe haline getirmek için mücadele edeceğiz” diye konuştu. Tebrik ziyaretinin ardından İmamoğlu ve Bahçetepe, kurum kurmaylarının katılımıyla Gaziosmanpaşa’nın sorunlarına ve çözüm yollarına dönük ortak masa toplantısı gerçekleştirdi.
Çorum Hitit Üniversitesi’nden “Terörizm ve Radikalleşme ile Mücadele ve Türkiye’nin PKK terörizmiyle Mücadelesi” kongresi Hitit Üniversitesi ve Terörizm ve Radikalleşme ile Mücadele Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen “2. Terörizm ve Radikalleşme ile Mücadele ve Türkiye’nin PKK Terörizmiyle Mücadelesi (1984-2024)” konulu kongre başladı. Kongrede “PKK terör örgütünün eleman temin yöntemleri, medya stratejisi, terör eylemi yöntemleri, diğer ülkelerin PKK politikası, PKK’da kadın olmak” gibi farklı konuların yanı sıra PKK ile mücadele çerçevesinde “Geleneksel ve modern yaklaşımlar, istihbaratın rolü, radikalleşmeden dönüş, terör örgütünün ideolojisiyle mücadele, dijital dünyada mücadele, mücadelede kamu diplomasisi” gibi farklı konular akademik olarak tartışılacak. Hitit Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sami Kiraz, güvenlik ve terörizm çalışmaları alanında çalışan araştırmacıları bir araya getirmek suretiyle geleneksel ve güncel meselelerin tartışıldığı, alana yön verecek yeni bakış açılarının irdelendiği bir platform olma amacı taşıyan kongrenin bu yılki temasının “Türkiye’nin PKK Terörizmiyle Mücadelesi 1984-2024” olduğunu belirtti. Doç. Dr. Kiraz, “Kongremizin temel amacı PKK terör örgütüne odaklanarak Türkiye’deki terörizm olgusunu ve Türkiye’nin terörizmle mücadelesini akademik olarak incelemektir. Kongre çerçevesinde akademisyenler, araştırmacılar, düşünce kuruluşu çalışanları, sivil toplum örgütü üyeleri ve kamu kuruluşu mensuplarını bir araya getirmek; Türkiye’de terörizm ve terörizmle mücadele konularında farkındalık oluşturmak ve konuyla ilgilenenlerin görüşlerini paylaşabilmelerini sağlamak ve Türkiye’nin terörizmle mücadelesi konusunda ortak akılla çözüm üretilebilmesine katkıda bulunmak hedeflenmektedir” dedi. “PKK, başka örgütlere ve başka devletlere taşeronluk yapan bir hale büründü” Terörizm ve Radikalleşme ile Mücadele Derneği Başkanı Erol Başaran Bural ise, PKK terör örgütünün 15 Ağustos 1984 tarihinde Siirt’in Eruh, Hakkari’nin Şemdinli ilçelerinde ilk planlı, eş zamanlı ve kapsamlı terör eylemini düzenlediğini ifade etti. İlk saldırıdan itibaren geçen 40 yıllık süre içerisinde PKK terör örgütünün her açıdan kendisini dönüştürdüğüne dikkat çeken Bural, Türkiye, Irak, Suriye ve İran’ın yanı sıra Avrupa ve Orta Doğu’da yapılandığını, bir yandan uyuşturucu ticaretinin önde gelen parçası haline gelirken, diğer yandan başka örgütlere ve başka devletlere taşeronluk yapan bir hale büründüğünün altını çizdi. Terör örgütü PKK’nın defalarca yöntem, taktik ve strateji değiştirdiğine işaret eden Bural, “Hatta ilk ortaya çıktığı dönemdeki ideolojik eğilimlerini bir kenara bırakarak günümüzde çok daha farklı söylemlere yöneldi. Bununla birlikte Türkiye de PKK ile mücadelede büyük bir değişim ve dönüşüm geçirdi. Terörizmle mücadelenin dinamik doğası sürekli öğrenmeyi ve uyum sağlamayı gerektirdiğinden, devletin bu mücadeleye katkı sağlayan kurumları da değişen şartlara uyum sağladı. Ancak mücadelenin en önemli parçalarından birisi olan bilimsel alanda, yani akademik açıdan mücadele diğer mücadele boyutlarına göre biraz geride kaldı. Doğrudan PKK terör örgütünü odak noktasına alan oldukça az sayıda doktora tezinin bulunması bu durumu ispatlar nitelikte. Tam da bu nedenle PKK ile mücadelenin 40’ıncı yılında bu kongreyi düzenlemeyi ve akademik alana katkı sağlamayı düşündük. Kongremizin temel amacını da PKK terör örgütüne odaklanarak Türkiye’deki terörizm olgusunu ve Türkiye’nin terörizmle mücadelesini akademik olarak incelemek şeklinde belirledik” dedi. Çorum’un barış kenti olduğunu ifade eden Çorum Valisi Zülkif Dağlı ise dünyanın ilk uluslararası barış anlaşmasının bu toraklarda imzalandığını hatırlattı. Gazze ve dünyanın birçok bölgesinde barışa nasıl ulaşılır diye çaba gösterilen bir dönemde olduğumuzu ifade eden Vali Dağlı, Gazze’de 40 bine yakın insanın hayatını kaybettiğine dikkat çekti. Artık terörün kavram değiştirdiğini anlatan Vali Dağlı, “Öğrencilik yıllarımızda bizim için en önemli konulardan birisi Türk dış politikası endeksi içerisinde Kıbrıs konusuydu. 1950’den 1990’lı yıllara kadar Kıbrıs’ı konuştuk. Dünya da Soğuk Savaş ve etrafında şekillenen iki kutuplu dünyaydı. 1990’lı yıllardan itibaren bunun da kaybolduğunu, çok kutuplu, çok bölgesel anlayışa doğru konunun evrildiğini görüyoruz. Terörizm 1984’lü yıllardan itibaren ülkemizin gündeminde. Biz o günleri göz önüne getiriyoruz. Nerden nereye geldiğimizi de karşılaştırma imkanı buluyoruz. Bu anlamda ne kadar ileri adım attığımızı görmüş oluyoruz. Terörizm vekalet savaşları yoluyla arttı. Ülkemizin etrafında da arttı. Bu manada PKK’yı ve terörizmi konuşmak son derece önemli” şeklinde konuştu. Açılış programına İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Naim Çetinkaya, İl Emniyet Müdürü Arif Pehlivan, Hitit Üniversitesi Rektör Yardımcısı Eşref Savaş Başcı da katıldı.
Van Uzmanlar kan sulandırıcı ilaç kullanımı konusunda uyardı Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi ve Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Remzi Sarıkaya, herhangi bir doktor önerisi olmadan kan sulandırıcı ilaç kullanılmaması gerektiği konusunda uyardı. Tüm dünyada etkili olan Covid-19 sonrası kan sulandırıcı ilaç kullanımı yaygınlaştı. Doktor önerisi olmadan kan sulandırıcı ilaçların kullanımının faydadan çok sağlığa zararlı olabileceği belirtiliyor. Uzmanlar, bir ihtimalle kan sulandırıcı ilaçların var olan ülseri kanatabileceğini ve beyin kanamasına neden olabileceğini belirterek, risk oluşturabileceğini vurguluyor. Uzmanlar, kalp ve damar hastalıklarından korunmak için düzenli sporun ilaçtan daha faydalı olduğu tavsiyesinde de bulunuyor. “Ülseri kanatabilir, beyin kanamasına yol açabilir” İHA muhabirine konuşan Hastane Başhekimi ve Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Remzi Sarıkaya, kan sulandırıcı ilaçların koronavirüs sürecinden sonra sık sık sorulan sorular arasında olduğunu belirtti. Kan sulandırıcı ilaçların bir taraftan faydası varken, bir taraftan da kanamaya uygun zemin hazırladığını ifade eden Doç. Dr. Sarıkaya, "Kan sulandırıcı kullanmak iki tarafı keskin bıçak gibidir. Haftada 2-3 gün aspirin kullanayım veya sürekli aspirin kullanayım diye kendi kendimize verdiğimiz kararlar uygun değildir. Mutlaka bir doktor kontrolünden geçtikten sonra kullanacağız. Kan sulandırıcılar özellikle kardiyovasküler hastalıklarda korumada kullanılan ilaçlardır. Yoksa hiç muayene yapmadan, gerekli ileri değerlendirmeler yapmadan kan sulandırıcı kullanmanın herhangi bir faydası olmadığı gibi zararlı da olabilir. Var olan ülseri kanatabilir, beyin kanamasına yol açabilir. Kan sulandırıcılar uygun endüksiyonlarda kullandığında hastada ölüm riskini azalttığı için önemli ilaçlar ama mutlaka iyi bir değerlendirme, iyi bir anamnez, iyi bir fiziki muayene ve 10 yıllık kardiyovasküler hesaplaması sonucu öneririz” dedi. “Günlük en az yarım saat tempolu yürüyüşle riski en aza indirin” Genellikle insanların kalp krizi geçirmemek için kan sulandırıcı ilaçlara başladığını dile getiren Sarıkaya, "Eğer kalp krizi geçirmek istemiyorsak ilaçtan daha faydalı olan egzersiz ve diyetle birlikte varsa risk faktörleriyle mücadele etmek gerekiyor. Örneğin tütün kullanımı varsa ondan uzaklaşma, sigara ve sigara ürünlerinin tamamından uzak durmalıyız. Yine varsa bir şeker hastalığını tedavi etme veya varsa bir kolesterol hastalığı bunu tedavi ederek bu riski azaltabiliriz. Ailede genç yaşta kalp krizi varsa, bununla beraber sigara içiyorsanız kalp krizi geçirme neredeyse kaçınılmaz oluyor. Diyet yapın, fazla kilonuz varsa bunlardan kurtulmaya çalışarak günlük en az yarım saat tempolu yürüyüşle riski en aza indirin” diye konuştu.
Bursa Bursa Uludağ Üniversitesinin acı günü Bursa’da vefat eden Uludağ Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümünün 43 yıllık öğretim üyesi Prof. Dr. Abdulvahap Yiğit, gözyaşları içerisinde son yolculuğuna uğurlandı. Kanser tedavisi gören Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdulvahap Yiğit, hayatını kaybetti. Prof. Dr. Yiğit, son yolculuğuna 43 yıl boyunca görev yaptığı Makine Mühendisliği Bölümü önünden uğurlandı. 2 dönem Mühendislik Fakültesi Dekanlığı ve bir süre Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Müdürlüğü yapan Prof. Dr. Abdulvahap Yiğit için Ali Durmaz Makine Mühendisliği Bölüm Binası önünde cenaze töreni düzenlendi. Törene BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, rektör yardımcıları, dekanlar, akademisyenler, idari personel, öğrencileri, ailesi ve çok sayıda seveni katıldı. Törende kısa bir konuşma gerçekleştiren Rektör Prof. Dr. Ferudun Yılmaz, kendisini asistan olduğu dönemden itibaren tanıdığını ve son derece kıymetli bir hoca olarak gördüğünü belirtti. Prof. Dr. Abdulvahap Yiğit’i iyi bir insan ve iyi bir olarak bildiklerini kaydeden Prof. Dr. Yılmaz, “Mekanı cennet olsun. Yakınlarına Allah’tan sabırlar niyaz ediyorum. Çalışkan, iyi niyetli, dürüst ve dost canlısı birisi olarak tanıdım. Herkes de hocamızı bu özellikleriyle bilmektedir. Hürmet ettiğimiz, üst kuşak abi hocalarımızdan birisiydi. Allah’tan rahmet diliyoruz” şeklinde konuştu. Yoğun bir katılımın olduğu törende ailesi, sevenleri ve dostları da Prof. Dr. Abdulvahap Yiğit için duygularını dile getirdi. Yiğit’in 15 Temmuz Şehitler Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Ertuğrul Mezarlığı’na defnedildi.