SAĞLIK - 07 Mayıs 2020 Perşembe 16:40

Kronik böbrek hastaları veya hipertansiyonlulara Covid-19 sürecinde öneriler

A
A
A
Kronik böbrek hastaları veya hipertansiyonlulara Covid-19 sürecinde öneriler

Trakya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı ve Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Başkanı Prof.

Trakya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı ve Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sedat Üstündağ, Çin’de ortaya çıkarak tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını sürecinde, hipertansiyon veya kronik böbrek rahatsızlıkları olan hastaların dikkat etmesi gereken noktaları değerlendirdi. Ülkemizde 18 yaş üzeri erişkin bireylerde hipertansif olan hasta oranının yüzde 30, kronik böbrek hastalığı olanların oranının da yüzde 16 olduğunu belirten Üstündağ, her iki hastalığın da ileri yaşlarda daha da yaygın olduğunu ifade etti.


50-60 yaş aralığı dikkate alındığında toplumun yaklaşık yüzde 54’ünün hipertansiyon, yüzde 20’sinin ise kronik böbrek hastalığından muzdarip olduğunu dile getiren Prof. Dr. Sedat Üstündağ, “Covid-19 infeksiyonunda şu ana kadar ortaya konulmuş olan bilimsel veriler hastalığın ileri yaşta olanların yanı sıra kronik hastalığı olan bireylerde daha ağır seyrettiği yönünde. Öyleyse, sayıları hiç de az olmayan, genelde yaşları ileri olan hipertansiyon ve/veya kronik böbrek hastalığı olan vatandaşlarımız açısından hastalığa yakalanmamak toplumun geneline göre çok daha önemli, kişisel koruyucu önlemlerin titizlikle uygulanması da bu anlamda çok daha gerekli. Bu nedenle Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu önerileri güncellenene kadar evde kalmaya devam etmek, evden çıkmak zorunda kalınırsa çevredeki herkesi bu hastalığın taşıyıcısı olarak kabul edip mutlaka burnumuzu kapsayacak şekilde maske takmak, el hijyenine önem göstermek, kuşkulu her temastan sonra usulüne uygun olarak elleri sabunla yıkamak, gereken durumlarda el dezenfektanları kullanmak vazgeçilemez koruyucu önlemler. Sağlıklı uyku, dengeli beslenme, immün sistemi zaafa uğratacak zararlı alışkanlıkları terk etmek de elbette çok kritik. Kronik hastalığı bulunanlar için bir başka önemli konu; ateş, öksürük, boğaz ağrısı, nefes darlığı, koku/tat alamama gibi bu hastalıkta sık görülen bulgular ortaya çıktığında derhal 184 veya 112 numaralı telefonları arayarak yardım talep etmek. Hastalık ne kadar erken evrede yakalanabilirse tedavi başarısı da o kadar artıyor” dedi.



“Hayati önem taşıyor”


Kronik hastalar için hastalığa yakalanmamak kadar mevcut hastalıklarının kontrol altında olmasının da hayati önem taşıdığını vurgulayan Prof. Dr. Sedat Üstündağ, “Dünyayı kasıp kavuran bu enfeksiyon şu ana kadar yaklaşık 270 bine yakın can kaybına yol açtı. Evet, bu korkunç bir rakam, kabul edilebilecek bir sayı değil. Ancak unutmayalım ki dünyamız Covid-19 etkisi altında değilken de, dünya genelinde her yıl on milyon insan hipertansiyon ve komplikasyonları, beş milyon insan ise diyabet ve komplikasyonları nedeniyle yaşamını kaybediyordu. İlerlemiş kronik böbrek hastalarındaki yaşam kaybı oranı ise bazı malign hastalıklardan bile daha yüksek” dedi.



“Hastalıklarının kontrol altında olup olmadığını değerlendirmeleri geriyor”


Yaşanılan zorlu süreçte kronik rahatsızlığı olan hastaların kendilerine önerilmiş diyet, yaşam biçimi ve tedavi kurallarına harfiyen uymaları, ölçme imkanları varsa usulüne uygun olarak evde kan basıncı, kan şekeri ölçümlerini yapmaları ve hastalıklarının kontrol altında olup olmadığını değerlendirmelerinin önemine dikkat çeken Prof. Dr. Sedat Üstündağ, “Bu anlamda eğer tuz kaybettiren bir hastalıkları yoksa hipertansiyon ve kronik böbrek hastalarına evde bulundukları bu dönemde de tuz tüketimine mutlak dikkat etmeyi tavsiye ediyorum. Biliyorsunuz böbreklerimiz bir günde en fazla 5 gram sofra tuzunu uzaklaştırabiliyorlar ama ülkemizde günlük diyetimizle bir günde ortalama 15 gram tuz tüketiyoruz. Tuzu aşırı tüketirsek kan basıncımız düzene girmez, kan basıncı kontrol altında değilse bu kez böbrek hastalığımız çok hızlı ilerleyebilir. Bu anlamda bir kez daha hatırlatmayı borç biliyorum. Tuz sadece tuzlukta bulunmaz, ince bir dilim ekmekte 200 mg, bazı peynirlerin 100 gramında 5 gram, parmesan peynirinin 100 gramında yaklaşık 20 gram tuz bulunur" diye konuştu.



“İşlenmemiş gıdaları tercih edin”


"Kronik böbrek hastalığı veya hipertansiyonu olan hastalara önerim; lütfen, evde kaldığınız şu günlerde mümkün olduğunca işlenmemiş gıdaları tercih edin, yemek pişirirken veya sofrada tuz ilavesi yapmayın" diyen Üstündağ, şunları kaydetti:


"Tuz kısıtlaması dışında hekiminizin size önermiş olduğu diyet önerilerine bağlı kalın. Hareketsizlik toplumumuzun önemli bir zaafı. Trakya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi öğretim üyelerinin gerçekleştirdiği multidisipliner bir çalışmada erişkin yaştaki bireylerin sadece yaklaşık %15 kadarının yeteri kadar fiziksel aktivite gerçekleştirdiği saptanmıştı. Öyleyse, hastalarımız için bir diğer önerim de hekimleri tarafından yasaklanmışlar dışında ev içi egzersizleri gerçekleştirmeye gayret etmeleri.”



“Uzman kişilerin açıklamalarına dikkat edin”


Bilhassa sosyal medya yoluyla bilgi kirliliğinin oluşturulduğu bu süreçte hekimlerin ve konunun uzmanı kişilerin açıklamalarına dikkat edilmesi gerektiğini ifade eden Üstündağ, “Burada önemle vurgulamak istediğim bir konu da bazı grup tansiyon ilaçlarının bu hastalığa yakalanmayı kolaylaştırdığı yolunda sosyal medyada dolaşan bilgiler. Şu ana kadar ortaya çıkmış olan bilimsel veriler hipertansiyon, diyabet veya kronik böbrek hastalığı tedavisinde kullanılan hiçbir ilaç grubunun bu hastalığa yakalanmayı kolaylaştırdığını veya hastalığın daha ağır geçirilmesine yol açtığına dair bilgi ortaya koymamıştır. Hipertansiyonu olan hastalar için önerim eğer kan basıncınız kontrol altında ise kesinlikle tedavinizin şeklini değiştirmeyin. Kronik hastaların, hastanelere çok daha kolay ulaşabildikleri dönemlerde dahi kan basıncı ilaçları zorunlu bir hal ortaya çıkıp değiştirildiğinde, bazen aylarca kan basıncı kontrolünün tam sağlanamadığı ve hipertansiyon komplikasyonlarının daha sık ortaya çıktığı dönemler oluşmaktadır. Hekime ulaşımın daha kontrollü olduğu bu dönemde, bilimsel kanıtı olmadan yapılacak ilaç değişiklikleri geri dönüşü olmayan kayıplara yol açabilir. Lütfen kan basıncınız kontrol altında ise mevcut ilacınızı/ilaçlarınızı kullanmaya devam edin ve hekiminiz tarafından önerilmedikçe ilacınızı değiştirmeyin” dedi.



"Sosyal izolasyona dikkat edin"


Salgınla mücadelede sosyal izolasyonun önemine vurgu yapan ve “Evde Kal” çağrısını yineleyen Prof. Dr. Sedat Üstündağ konuşmasını şu cümlelerle sonlandırdı: “Kronik hastalığı olanlara evlerinde kalmayı öneriyoruz, şikayet olmadan sadece olağan kontroller için evden çıkmalarını önermiyoruz. Ancak bu öneri yeni gelişen, var olan şikayetlerin ağırlaştığı ve acil durumları kapsamıyor. Böyle durumlarda, kronik hastalığı olanların şikayetlerinin niteliğine göre 112’den yardım istemesi, gerekirse kendi imkanlarıyla ama mutlaka kişisel koruyucu önlemlerini alarak en yakın sağlık kuruluşuna başvurmaları gereklidir. Bilinmelidir ki, tüm hastanelerde hastaların güvenliğini sağlayacak önlemler alınmış durumdadır. Yalnız, her koşulda evden dışarı çıkmak zorunda kaldığında, kişinin kendi dışındaki her bireyi sağlık çalışanı olsalar dahi Covid-19 taşıyıcısı kabul edip kişisel koruyucu önlemlerden, maskeyi usulüne uygun kullanmaktan, kişisel mesafeyi korumaktan vazgeçmemesi önemlidir. İçinde bulunduğumuz günleri el birliği ile kişisel izolasyon kurallarına uyarak bir an önce atlatabilmek dileğiyle.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan EBYÜ’de “Klinik Nütrisyon Sempozyumu” düzenlendi Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi (EBYÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü ev sahipliğinde “Klinik Nütrisyonunun Mihenk Taşları 3-Multidisiplinler Bakış Açısıyla Klinik Nütrisyon Sempozyumu” düzenlendi. Prof. Dr. Erdoğan Büyükkasap Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleşen sempozyuma Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Akın Levent, İl Sağlık Müdürü Dr. Cihan Tekin, Türkiye Diyestisyenler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Ayhan Dağ, Klinik Enteral Parenteral Nütrisyon Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mutlu Doğanay, Rektör Yardımcıları A. Ercan Ekinci, Prof. Dr. Adem Başıbüyük, Prof. Dr. Çağrı Çırak, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nadiye Özer, Erzincan Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Ufuk Kuyrukluyıldız, sağlık çalışanları, akademik ve idari personel, öğrenciler ve çok sayıda davetli katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından başlayan sempozyum programı, açılış konuşmaları ile devam etti. İlk olarak konuşma yapan EBYÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nadiye Özer, Klinik Nütrisyonunun Mihenk Taşları 3- Multidisiplinler bakış açısıyla Klinik Nütrisyon Sempozyumu’na ev sahipliği yapmanın mutluluğunu ifade etti. Beslenmenin bir yaşam aktivitesi olduğunu ve hastalık durumunda bu aktivitenin sürdürülmesinin multidisipliner bir yaklaşım gerektirdiğini belirten Prof. Dr. Özer, Klinik Enteral Parenteral Nütrisyon Derneği’nin bu konuda en güzel örneklerden biri olduğunu söyledi. Programa Erzurum, Sivas, Bayburt, Gümüşhane, Malatya, Van, Bingöl, Trabzon, Tokat ve Samsun gibi illerden gelen öğrenci, mezun hekim, hemşire, diyetisyen ve eczacılardan oluşan 750 katılımcıyı ağırlamaktan mutluluk duyduklarını ifade eden Prof. Dr. Özer, sempozyumun hayata geçirilmesinde katkıda bulunan herkese teşekkürlerini sundu. Daha sonra konuşmalarını yapmak için kürsüye gelen Prof. Dr. Mutlu Doğanay, organizasyon için teşekkürlerini ileterek bu sempozyumun bilgileri güncellemek adına önemli bir fırsat olduğunu belirtti. Türkiye Diyetisyenler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Ayhan Dağ ise sempozyumun gerçekleşmesindeki çabalar için üniversite ve diyetetik bölümüne teşekkürlerini iletti. Son olarak nütrisyon tedavisinin önemine vurgu yapan Dağ, sempozyumun başarılı geçmesi temennisinde bulundu. Erzincan İl Sağlık Müdürü Dr. Cihan Tekin, beslenme ve diyetetiğin önemine vurgu yaparak bu tür bilimsel sempozyumların sağlık alanlarına önemli katkılar sağlayacağını belirtti. Sağlık alanında yapılan bilimsel etkinliklerin, sağlık hizmetlerinin gelişimine ve toplumun bilinçlenmesine büyük faydalar sağladığına değinen Dr. Tekin, Klinik Nütrisyonunun Mihenk Taşları 3 - Multidisipliner bakış açısıyla Klinik Nütrisyon Sempozyumu’nun bu anlamda önemli bir platform olduğunu ekledi. Rektör Prof. Dr. Akın Levent ise konuşmasında nütrisyonun, malnütrisyonun tedavisi yani yetersiz beslenme tedavisi olduğuna değinerek kötü beslenmenin hayatı olumsuz etkilediğini ve bilinçlenme adına bu tür programların düzenlendiğini söyledi. Günümüzde beslenmenin sağlık üzerindeki etkileri giderek daha fazla önem kazandığına değinen Rektör Levent, son zamanlarda özellikle hanımların beslenmeye özen göstermelerine dikkat çekti. Son olarak Rektör Levent, Klinik Nütrisyonunun Mihenk Taşları 3 - Multidisipliner bakış açısıyla Klinik Nütrisyon Sempozyumu’nun katılımcılara çok yönlü bir perspektif sunarak değerli bilgiler aktaracağını belirtti. Protokol konuşmalarının ardından Türkiye Diyetisyenler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Ayhan Dağ, Klinik Enteral Parenteral Nütrisyon Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mutlu Doğanay’ a katkılarından dolayı Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nadiye özer tarafından plaket takdimi yapıldı. Sempozyum programında Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Müzik Eğitimi Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Dr. Öğr. Üyesi Taner Uluçay önderliğinde öğrenciler tarafından Erzincan yöresine ait türkülerden oluşan müzik dinletisi gerçekleştirildi. Program dört oturum şeklinde devam etti ve panelistlere program sonunda teşekkür belgeleri takdim edildi.
Erzincan Jandarmadan üniversitede fidan dikimi etkinliği Jandarma Genel Komutanlığının kuruluşunun 185’inci yıl dönümü kutlamaları kapsamında Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesinde fidan dikimi etkinliği gerçekleştirildi. Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Yalnızbağ Yerleşkesi’nde düzenlenen etkinliğe Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Akın Levent, Erzincan Vali Yardımcısı Mehmet Emre Canpolat, Erzincan Jandarma İl Komutanı Veysel Yanık, çok sayıda akademisyen ve öğrenci katıldı. Saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı ile başlayan programa ilişkin günün anlam ve önemini belirten konuşma Jandarma Üsteğmen Buğra Kocaş tarafından yapıldı. Kocaş, ağaçlandırmanın ve fidan dikmenin önemine değindiği konuşmasında, “İklim değişikliği ve erozyonu önlemek gibi fidan dikmenin birçok önemi var. Burada yetişecek her bir fidan bizlere en büyük miras olacaktır. Yeşil görmeyen gözler zevkten mahrumdur. Erzincan Jandarma İl Komutanlığı olarak şehrimizin yeşiline katkı sunmaktan gurur duyuyoruz” dedi. Konuşmanın ardından Erzincan İl Jandarma Komutanlığına bağlı eğitim köpekleri ile bomba arama gösterisi ve itaat eğitimi gösterileri yapıldı. Jandarma Asayiş Komando Bölük Komutanlığı tarafından hazırlanan tüfekli hareketler gösterisi katılımcılardan büyük beğeni topladı. Gösterinin ardından konuşmasını icra eden Erzincan Jandarma İl Komutanı Veysel Yanık, “Kültürümüz, tüm bitkiler ve hayvanlar dâhil canlıların tamamına karşı sevgi ve şefkatle yaklaşmamızı öğütler. Atalarımızdan, babalarımızdan devraldığımız ağaç, çevre, yeşil sevgisini yeni nesillere aktarmak en başta gelen görevlerimizden biridir. Orman varlığımızın arttırılması hususunda dün olduğu gibi bugün de, yarın da Jandarma Teşkilatı olarak daima yerimizi alacağız” dedi. Jandarma Genel Komutanlığının kuruluşunun 185. yılı münasebetiyle üniversitemizde düzenlenen törende konuşan Rektör Prof. Dr. Akın Levent, “Bu etkinliğin Jandarma tarafından okulumuzda düzenlenmesinden mutluluk duyduk. Jandarma Genel Komutanlığının kuruluşunun 185. yıl dönümünü kutluyorum. Bu vesile ile başta Cumhuriyetimizin Banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere şehitlerimize rahmet, gazilerimizi de hayırlı uzun ömür diliyorum” ifadelerini kullandı. Fidan dikimi etkinliğinde konuşan Vali Yardımcısı Mehmet Emre Canpolat, “Jandarma Genel Komutanlığının 185. yıl dönümü kutlamaları kapsamında düzenlenen fidan dikimi etkinliği, kurumumuzun köklü tarihine ve doğaya olan saygısını simgelemektedir. Bugün dikilecek fidanlarla hem geçmişimizi onurlandıracak hem de geleceğe sağlam bir miras bırakmış olacağız” dedi. Etkinliklerin icra edilmesinin ardından fidan dikim faaliyeti gerçekleştirildi. Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Yalnızbağ Yerleşkesi, Erzincan İl Jandarma Komutanlığı tarafından mavi ladin, Avrupa ladin, dişbudak; akağaç, akasya, yapraklı ve ibreli türlerinden fidanlarla ağaçlandırıldı. Rektör Prof. Dr. Akın Levent, ağaç dikim alanında öğrencilerle sohbet edip fotoğraf çektirdi. Ağaç dikim alanından sonra Rektör Levent Erzincan İl Jandarma Komutanlığı tarafından düzenlenen sergiyi Jandarma Alay Komutanı Veysel Yanık ve öğrenciler eşliğinde gezdi.
Erzincan Çayırlı’da küçükbaş hayvanlarda aşılama kampanyası Çayırlı İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü’ne bağlı teknik ekipler, mesai mefhumu gözetmeden, küçükbaş hayvanlara yönelik bakanlık tarafından programlı olarak yürütülen aşılama kampanyasını sürdürüyor. Aşılama esnasında yeni doğan kuzulara küpeleme çalışması da yapılıyor. Hayvan sağlığı ve refahı için görev başında olan ekipler, çiftçilere ve Erzincan’a katma değer sağlamak, küçükbaş hayvancılık sektörünün gelişmesine katkıda bulunmak amacıyla yayla yayla, mera mera gezerek ağıllarda küpeleme ve aşılama çalışmalarını sürdürüyor. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından programlı bir şekilde yürütülen çalışmalarda küçükbaş hayvanlara çiçek, veba ve brucella hastalığına karşı aşılanıyor. Küçükbaş hayvancılık sektörünü daha ileri seviyelere çıkarmak için Erzincan genelinde çalışmalarını sürdüren tarım teşkilatı, Çayırlı’nın Gelinpınar Köyü’nde bir yandan programlı aşılama kampanyasını sürdürürken diğer yandan yeni doğan kuzularda küpeleme çalışmalarını sürdürüyor. Küçükbaş hayvancılık sektörüne büyük zarar veren çiçek, veba ve brucella hastalığına karşı tetikte olan tarım teşkilatı mera ve ağıllarda sabahın erken saatlerinde çalışmaya başlıyor. Aşılama kampanyası hakkında bilgi veren Çayırlı İlçe Tarım ve Orman Müdürü Emrah Demir, “Hayvan sağlığı ve hayvan refahının korunmasının yanı sıra, hastalıkların önlenerek halk sağlığının korunması amacıyla, il genelinde hazırlanan plan, program ve projeleri uygulayarak, hayvan hastalık ve zararlılarına karşı koruyucu hizmetler yürütmeye devam ediyoruz. Bakanlığımız tarafından programlanan aşılama kampanyasında dahilinde İl Müdürlüğümüzün talimatlarına uygun olarak ilçemiz genelinde küçükbaş hayvanlarda aşılama ve küpeleme çalışmalarımız aralıksız sürdürülüyor. Ayrıca küpeleme çalışmaları ile yeni doğan hayvanlar kayıt altına alınarak kimliklendirilirken, çiftçilerin de devlet desteklerinden faydalanması için bilgilendirme yapıyoruz. İlçe Müdürlüğü olarak büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliği başta olmak üzere yetiştiricilerimizin, çiftçilerimizin her zaman yanındayız. Hem sahada hem kurumda her türlü ihtiyaçlarına ve beklentilerine cevap verebilmek için çalışıyoruz. Üreticilerimizin ürünü bol kazancı bereketli olsun” diye konuştu.