SPOR - 09 Aralık 2025 Salı 10:57

Elazığ dartta Türkiye 3’üncüsü oldu

A
A
A
Elazığ dartta Türkiye 3’üncüsü oldu

Türkiye Kulüplerarası Dart Şampiyonası’nda Elazığ Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Kulübü, güçlü rakiplerini geride bırakarak Türkiye üçüncülüğünü elde etti.



Ankara’da gerçekleştirilen Türkiye Kulüplerarası Dart Şampiyonası, Elazığ adına önemli bir başarıya sahne oldu. Elazığ’ı temsilen turnuvaya katılan 7 kulüp ve 36 sporcu, Türkiye’nin dört bir yanından yarışan 46 kulüp arasında dikkat çekici performanslar ortaya koydu. Şampiyona sonunda Elazığ Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Kulübü, güçlü rakiplerini geride bırakarak Türkiye üçüncülüğünü elde etti.


Dart Milli Takım Antrenörü İsmail Demir, elde edilen başarıya ilişkin yaptığı değerlendirmede, "Bu başarıyla birlikte son iki yıl içerisinde Elazığ’a hem takım hem de ferdi disiplinlerde neredeyse tüm kategorilerde dereceler kazandırmış olmanın gururunu yaşıyoruz. Bu başarının en büyük pay sahibi başta sporcularımız, kıymetli aileleri, öğretmenleri ve kulüp başkanımız Alattin Özdemir olmak üzere, ilimizin tüm mülki amirleridir. Destekler sürdükçe Elazığ, dartta Türkiye’de ve dünyada adından söz ettirmeye devam edecektir" ifadelerini kullandı.



Elazığ Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada ise "Sunduğumuz desteklerin sahadaki karşılığını görmek bizleri son derece mutlu ediyor. Elazığ’da dart sporunun her geçen gün daha da gelişmesi, gençlerimiz adına umut verici bir tablo oluşturuyor. Türkiye üçüncüsü olan kulübümüzü, Kulüp Başkanımız Alattin Özdemir’i, Milli Takım Antrenörümüz İsmail Demir’i ve tüm sporcularımızı yürekten tebrik ediyorum. Gençlerimizin her zaman yanında olmaya devam edeceğiz" denildi.



Elazığ dartta Türkiye 3’üncüsü oldu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Kocası tarafından defalarca bıçaklanan kadın dehşet anlarını anlattı Manisa’nın Yunusemre ilçesinde boşanma aşamasındaki eşinin cinsel saldırısına direndiği için defalarca bıçaklanarak ağır yaralanan ve 6 gün yoğun bakımda kalan 2 çocuk annesi Elvan Özerdim, tutuklu yargılanan eşi Olcay Özerdim’in ceza davası çıkışında yaşadığı dehşet anlarını anlattı. Manisa’nın Yunusemre ilçesi Tevfikiye Mahallesinde 19 Mayıs 2025 tarihinde yaşanan olayda 3. kez boşanma davası açtığı eşi Olcay Özerdim (40) tarafından önce cinsel saldırıya uğrayan ve buna direndiği için 5 kez ölümcül bıçak darbeleriyle ağır yaralanan 34 yaşındaki 2 çocuk annesi Elvan Özerdim geçirdiği sayısız ameliyatların ardından hayata yeniden tutundu. Birçok kadının ölümle sonuçlanan yaşadığı şiddetten ağır yaralı kurtulan Elvan Özerdim tutuklu yargılanan eşi Olcay Özerdim’in hak ettiği cezayı alması için sonuna kadar mücadele edeceğini söyledi. "Sen benimsin" diyerek saldırdı Yaşadığı olayı korku dolu gözlerle yeniden yaşayarak anlatan Elvan Özerdim, "15 yıllık evlilik hayatım vardı. Yani şubat ayında eşimle anlaşmazlıktan dolayı, çalışmamasından, alkol bağımlılığından dolayı mahkeme açıp boşanmaya karar vermiştim. Ta ki mayıs ayına kadar. Mayıs ayına kadar tehditleri ve ’benimle boşanma, beraber yaşayalım, çocuklarımız var’ diye sürekli bana tehditlerde bulundu. Birlikte yaşamaya devam etmemizi istedi. Ama ben bunu istemedim. Çünkü ben ona birçok kez şans vermiştim bu 15 yıl içinde. Yani iki defa daha önce boşanma davası açmıştım ama sırf bu ölümden korktuğumdan dolayı ben onu boşayamamıştım. Sonrasında 3. boşanma davası sırasında mayıs ayında bu olay başıma geldi. Beni melek yüzüyle kandırdı açıkçası. Böyle ’Çocuklarımız için.’ dedi ve kandırdı. "Yok çocuklarım rahat etsin, gel birlikte eşyaları alalım, toplayalım." falan dedi ve beni ayrıldığım eve götürdü. Ondan sonra ilk önce bana saldırdı. Sonrasında da bıçak darbeleriyle onun isteğine karşılık vermediğim için beni öldürmeye çalıştı. Ne çocuklarımı gözü gördü o çocuklarım diyen adamın ne de beni gözü gördü. Kendime ev tutmuştum. Yeni evimi temizliyordum ben. Evimi temizlerken oğlumu kandırıp benim evimin yerini öğrendi. Gelip beni evimden eski evimdeki eşyalarımızı alalım diye çocuğumla birlikte beni götürdü. Yani biz oraya gittik. Ben ilk önce gitmek istemedim. Yani inanamadım işte onun o kadar kadar iyi olabileceğine. Ama o beni işte her şekilde iki sözüyle yine kandırmayı başardı. O güzel sözleriyle. Sonra ’Çocuğum da var işte sana ne yapabilirim ki? Hani onun yanında bir şey yapamam gel.’ dedi. Sonra çocuğumu kandırıyor. Evden gönderdikten sonra önce bana saldırıyor. Sonrasında da benimle ilişkiye girmeye kalktı. Ben bunu reddettiğimde bıçak darbeleriyle karşılaştım. ’Sen benim karımsın. Hala benimsin. Nikahımdasın. Yapmak zorundasın.’ dedi bana. Ama ben hiçbir şey zorunda değilim. İki koltuk altımdan, göğsüme, sonrasında da kaburga kemiklerime darbe aldım. Mideme, ciğerlerime falan geldi. O an bilmiyorum nasıl kurtuldum. Bıçak darbelerinin ardından ’Benim çocuklarım var, ölüyorum ben.’ diye bağırdım ve yere yığıldım ondan sonra bıraktı beni. Sonrasında da döndü etrafımda zarar vermek için ama bilmiyorum artık öldüğümü sandı galiba. Bornozla tampon yaptım kendime. Yani ben kaçıp kendimi banyoya kapattım aslında. Banyoya kapattıktan sonra baktım banyonun kilidi yok. Ben oradan kurtulamıyorum. Kendimi dışarıya atmak için orada baktım bornoz var. Üzerime bornozu giydim. İşte kendimi dışarıya atıp hani insanlar beni görsün de kurtulayım diye ama baktım ki dış kapı kilitli. Ben dışarıya çıkamıyorum. Orada kaldığım yerde baktım kanım fışkırıyor etrafa sıçrıyor. Sonrasında aldım orada böyle elimden ne geldiyse artık oralara bastım, baskı uyguladım. Yani kanımı durdurmaya çalıştım. Sonrasında da ona bağırdım. ’Artık yeter beni kurtar. Çocuklarım var benim. Onlar ne olacak ben ölürsem’ gibisine. Sonra benim zaten nefesim kesildi. Sonrasını hatırlamıyorum ben. Bir 6 gün yoğun bakımdaydım. Yoğun bakım sürecim oldu. Yoğun bakım ünitesinde bana gerekli tedaviler uygulandı. Güvenliğim için de sonrasında evime döndüm." şeklinde konuşarak yaşadığı dehşet anlarını anlattı. "Sanık tamamen öldürmeye yönelik hareket etmiştir" Elvan Özerdim’in avukatı Yalçın Arcak ise duruşma sonrası yaptığı açıklamada, "Bu adliye önünde çok kere basın açıklamaları yaptık, eylemler yaptık kaybettiğimiz birçok kız kardeşim için eylemler yaptık. Davalara katıldık. Bugün şanslıyız ki Elvan Hanım yanımızda. Şu an bu cani, tutuklu inşallah gün yüzü de görmez. Bir hukukçu olarak bunu sağlamak için elimden geleni yapacağım. Karşı taraf kasten yaralama iddiasında bulunuyorlar. Yaralama kastıyla hareket ettiklerini söylüyorlar. Ama müvekkilim beş bıçak darbesi alıyor. Beş bıçak darbesinin beşi de ölümcül darbeler. Tamamen öldürmeye yönelik hareket etmiştir. Biz olabilecek en yüksek cezayı alması için elimizden geleni yapacağız. Şu an tutukluk hali de devam ediyor. Dosyada birkaç eksiğimiz kaldı. Çok büyük ihtimalle önümüzdeki celse karara çıkar diye düşünüyoruz. İnşallah yüksek bir ceza alacak ve gün yüzü görmeyecek. Biz bunu sağlamak için tekrar söylüyorum. Hep beraber elimizden geleni yapacağız. İddianame öldürmeye teşebbüse yönelik yazılan bir iddianame. Tabii karşı taraf şu an kasten yaralama konusunu kabul ediyor. Bununla alakalı bugün de yine pişman olduğunu dile getirdi mahkemede. Tabii bir de tecavüze yeltenme durumu söz konusu. Bununla alakalı iddianamede bir husus yok. Mahkeme esnasında müvekkilimin ve tarafımın beyanlarıyla ve yine bu konuda tanıklar dinleteceğiz. Çünkü müvekkilim onun isteklerine karşılık da vermeyince kendisinin çok ciddi bir şekilde gözü dönüyor ve müvekkilime saldırıyor. Aslında cinsel bir tecavüz noktasında da ceza alması gerekiyor. Tabii savcılığın önümüzdeki celse nasıl bir mütalaa vereceğini bilmiyoruz ama ben bir hukukçu olarak öldürmeye teşebbüse yönelik bir mütalaa vereceğine inanıyorum. Bu yönde de karar çıkacaktır diye düşünüyorum" dedi. Tutuklu yargılanan Olcay Özerdim’in ise mahkemedeki ifadesinde eşinin rızasıyla birliktelik yaşadıklarını ve ağır tahrik sonucu bıçakla yaraladığını ancak daha sonra pişman olarak hem ambulansı çağırdığını hem de kendisinin polise teslim olduğunu söylediği öğrenildi. Mahkeme heyeti dosyadaki eksikliklerin tamamlanması ve tanıkların dinlenmesi için duruşmayı 24 Aralık Çarşamba Günü saat 10.00’a erteledi.
Antalya Patronlardan ortak mesaj: Güçlü lobi, sürdürülebilir büyüme, doğru planlama Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır Antalya’nın sahip olduğu ekonomik büyüklüğün ötesinde kurumsal bir lobi gücüne sahip olduğunu vurgulayarak, "Özellikle oda ve borsalarımız gerek yerel ve ulusal gerek uluslararası düzeyde ciddi itibara ve referanslara sahip bulunmaktadır. Bu bireysel güçlerimizi birleştirip kentimiz ve sektörlerimiz için ortak hedeflere odaklarsak eminim kalıcı faydalar oluşturacağız. Bunu başarabilmemizin ilk adımı etkin, sık ve yaygın bir iletişim kurmamızdır" dedi. Antalya Oda ve Borsa Müşterek Toplantısı, Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır ev sahipliğinde yapıldı. Toplantıya Antalya TSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman, Manavgat TSO Başkanı Seydi Tahsin Güngör, Alanya TSO Başkanı Eray Erdem, Kumluca TSO Başkanı Fahri Özen, Kumluca Ticaret Borsası Başkanı Fatih Durdaş, Deniz Ticaret Odası Antalya Şube Başkanı Ahmet Çetin, oda ve borsa Meclis Başkanları ve Yönetim Kurulu üyeleri katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır, Antalya’nın ekonomik hayatına yön veren, kendi alanlarında deneyimli ve güçlü bir temsil yapısına sahip TOBB çatısı altındaki oda borsa başkanları ve yöneticileriyle bir araya geldiklerini belirterek, "Camiamızda görev yapan herkes, enerjisini, emeğini ve zamanını, kentine ve sektörüne gönüllü olarak vakfediyor. Bu gönüllü çaba, bizleri yormaktan çok gururlandırıyor. Çünkü kentimize ve vatanımıza olan aidiyet duygumuzu besliyor" dedi. "Üyelerimizin sesi ve sözcüsüyüz" Oda borsa başkanlarıyla TOBB’un kurul ve komisyonlarında birlikte çalıştıklarını kaydeden Çandır, "Sizleri ve üyelerimizi en iyi şekilde temsil ediyorlar. Antalya’mızın sorunlarını Ankara’ya taşıyarak çözüm arıyorlar. Bizler, oda ve borsalar olarak üyelerimizin sesi, sözcüsüyüz. Kanunlarla tanımlanmış görevimiz budur. İcra yetkisi hükümete aittir. Biz sahadan topladığımız sorunları ve çözüm önerilerini TOBB Başkanımız Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu üzerinden hükümetimize iletiyoruz. Pek çok alanda önemli destekler ve düzenlemeler hayata geçirildi, elbette hala çözülmesi gereken başlıklar var. Onlar için de çalışmaya devam ediyoruz" dedi. Müşterek toplantıları yalnızca bilgi paylaşmak için değil ortak dil, ortak hedefler ve ortak bir yön tayin etmek için düzenlediklerini belirten Çandır, "Müşterek toplantılar, yalnızca bir araya gelmeyi değil, birlikte hareket etme kültürümüzü güçlendirerek kentimizin ihtiyaçlarını ve ufkunu sürdürülebilirlik kriterleriyle değerlendirmemizi amaçlıyor. Çünkü Antalya’mız; hayatın doğal akışı içinde kendiliğinden büyümeye bırakılamayacak kadar potansiyeli yüksek bir kenttir. Ülkemizin dünyaya en açık ve vitrin kentleri arasında başı çekmektedir. Dolayısıyla ülkemizin aydınlık ve güçlü geleceğine ciddi katkı sağlayacak stratejik bir şehirdir. Bu değerlendirmeyle bakarsak kentimizin kaynaklarını, üretimini ve büyümesini ortak akılla, kapsayıcı bir anlayışla hep birlikte yönetmeliyiz" diye konuştu. Antalya’nın sahip olduğu ekonomik büyüklüğün ötesinde kurumsal bir lobi gücüne sahip olduğunu vurgulayan Başkan Ali Çandır, "Özellikle oda ve borsalarımız gerek yerel ve ulusal gerek uluslararası düzeyde ciddi itibara ve referanslara sahip bulunmaktadır. Bu bireysel güçlerimizi birleştirip kentimiz ve sektörlerimiz için ortak hedeflere odaklarsak eminim kalıcı faydalar oluşturacağız. Bunu başarabilmemizin ilk adımı etkin, sık ve yaygın bir iletişim kurmamızdır. Müşterek toplantılarımız, diğer faydalarının yanı sıra bu ilk adıma da ciddi katkı sağlıyor diye düşünmekteyim" dedi. "Ekonomide rekabet sertleşiyor" Ekonomiyle ilgili değerlendirmede bulunan Başkan Ali Çandır, 2003-2017 döneminde gittikçe yükselen bir küreselleşme ve serbest ticaret iklimi yaşandığını, sonraki dönemde ise gümrük tarifeleri savaşı, içe kapanma ve nispi olarak yurtiçi ekonomik faaliyetlerle büyümeye doğru bir eğilim gösterdiğini, yakın gelecekte de bu eğilimin devam etmesinin beklendiğini ifade etti. Dünya ticaretinin dünya GSYH’na oranının son iki yılda yüzde 63’ten yüzde 57’ye gerilediğini, bu rakamın artık küresel ticaretin eskisi kadar açık ve serbest olmadığını gösterdiğini belirten Çandır, "Korumacı politikalar yükseliyor, rekabet sertleşiyor ve her ülke kendi üretimini koruma eğilimini artırıyor. Korumacı tedbirlerin en büyük sonucu da doğrudan dış ticaret dengesinde görülüyor. Dünyada en büyük dış ticaret açığını veren ABD, 2024 yılında, 600 milyar dolar açıktan 200 milyar dolar açığa düşmüş yani açığını yüzde 70 azaltmıştır. Aynı dönemde ülkemizde ise 106 milyar dolar açık 82 milyar dolar açığa düşmüş. Yani yüzde 23 azalmıştır. Bu halimizle açık azaltma eğilimine üçte bir kadar uyumlu olabilmişiz. Mutlak surette açık azaltma eğilimine uyum katsayımızı artırmalıyız. Bunu sürdürülebilir hale getirmenin temel yolu, ihracat artışını ithalatın çok üzerine çıkarmaktan geçiyor" değerlendirmesinde bulundu. "Çin’e karşı kapsamlı ve güçlü bir politika oluşturmamız gerekiyor" Dünya ekonomisinde Hindistan’ın parlayan yıldız olduğunu belirten ATB başkanı Ali Çandır, "Çin tehlikesine" dikkat çekti. Türkiye’nin Çin ile ticaretiyle ilgili bilgi veren Çandır, Türkiye’nin 1 dolarlık ihracatına karşılık Çin’den 13,2 dolarlık alışveriş yapıldığını belirtti. Türkiye’nin toplam cari açığının yüzde 59’unun Çin’den kaynaklandığını vurgulayan Çandır, "Avrupa ve Ortadoğu’ya yaptığımız ihracata baktığımızda Çin’in maliyet avantajı ile bizim ihraç ettiğimiz yüzde 21’lik mallar risk altında. Yani onların buraya girmesi durumunda yaklaşık 42 milyar doları kaybetme riskiyle karşı karşıyayız" dedi. Devletin politikası olarak Çin’de şirketlerin kar etme gibi bir derdinin olmadığını söyleyen Çandır, "Git, yayıl, kapsa, yok et politikasıyla çalışıyorlar. Çin’deki firmaların yüzde 23’ü 2024 yılında zarar beyan etmiş. Bizde yılardır ilk 500’deki firmamızın zararda olan payı yüzde 10’u geçmemiştir. Çin’de bankaların yüzde 80’i uzun vadeli ucuz kredi veriyor, bizde bu oran yüzde 45" diye konuştu. Çin’e karşı bir strateji geliştirilmesi gerektiğini kaydeden Çandır, "Bizde birazcık Çin kolaycılığı var. Bu konuda ülkemizin acilen bir strateji geliştirmesi lazım. Ülke olarak Çin’e karşı kapsamlı ve güçlü bir politika oluşturmamız gerekiyor" dedi. "İthalatın büyümeyi artırdığı bir yapı sürdürülebilir değildir" 2024’te en yüksek büyümenin yüzde 5,3 ile ilk çeyrekte görüldüğünü, yılın geri kalanında büyümenin yüzde 3’ün altına gerilediği, son çeyrekte ise 3,7’lik bir büyüme yaşandığını belirten Çandır, "Ancak ithalatın büyümeyi artırdığı bir yapı sürdürülebilir değildir. Üretim gücü artmadan, ihracat gücünün kalıcı olarak yükselmesi de mümkün görünmüyor. Bu noktada Antalya yalnızca bölgesel değil, ulusal bir role sahiptir. Çünkü Antalya, tarımı, turizmi, ticareti ve ihracatı birlikte taşıyan ender kentlerden biridir" diye konuştu. Antalya’nın, tarımda güçlü bir üretim altyapısına sahip olduğunu, 1995–2023 döneminde tarım alanları yüzde 22 daralmış olsa da örtüaltı üretimin yüzde 479 arttığını kaydeden Çandır, "Türkiye’nin örtüaltı sebzesinin yarısı, Antalya’da üretiliyor. Tarım sektörümüzdeki çeşitlilik, yoğunluk ve üretim gücü yalnızca Antalya için değil, Türkiye’nin gıda güvenliği ve dış ticareti için de stratejik bir değer taşımaktadır. Ancak bu gücü taşıyan alanlar kontrolsüz ve plansız büyümenin baskısı altındadır" dedi. "Doğamız, suyumuz ortak sermayemiz" Antalya’nın suyu bol sanılan ancak kuraklık baskısı Türkiye ortalamasının üzerinde olan bir kent olduğunu belirten Çandır, "Tarım, turizm ve kentleşme aynı su kaynağını paylaşıyor. Nüfus artışı ve göç ile birlikte su kaynakları üzerindeki baskı giderek büyüyor. Bu nedenle su yönetimi artık sadece teknik bir altyapı meselesi olmaktan çıkmıştır. Antalyalı üreticinin, turizmcinin, yatırımcının ve bu şehirde yaşayan her vatandaşın geleceğini belirleyen bir ekonomik mesele haline gelmiştir. Biz ekmeğimizi bu topraklardan kazanıyoruz; başka Antalya yok. Bu kentin toprağı, suyu ve doğası hepimizin ortak sermayesidir. Bu sermaye korunmadığında üretim zayıflar; üretim zayıfladığında ihracat, turizm ve ticaret de güç kaybeder" dedi. "Lobi gücümüzü ortaklaştırmalıyız" Antalya’nın yıllardır kendi akışına bırakıldığı ölçüde büyüdüğünü, ancak artık akışına bırakarak büyüme döneminin bittiğini söyleyen Başkan Çandır, şunları kaydetti: "Antalya’yı korumak aynı zamanda Antalya’nın ekonomik geleceğini korumaktır. Bu nedenle, suyumuzu ve topraklarımızı korumak için bir politikaya ihtiyacımız var. Dış ticarette avantajlı olduğumuz alanlara odaklanmalıyız. Lobi gücümüzü ortaklaştırmalıyız. Antalya’mız yıllardır kendi akışına bırakıldığı ölçüde büyüdü. Ancak artık akışına bırakarak büyüme dönemi bitti. Tarımda ve turizmde birer başarı hikayesi yazdık. Şimdi bir taraftan bu iki sektörümüzü geliştirmeye diğer taraftan da kentimizin karakterine uygun yeni bir de başarı hikayesi oluşturmaya odaklanmalıyız. Antalya’yı korumak, yönetmek ve geleceğine yön vermek için ortak akla dayalı güçlü bir yönetişimi hep birlikte hayata geçirmeliyiz." "Antalya’nın kaybedecek zamanı yok" ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman, dünyadaki her gelişmenin turizm ve tarım üzerinde belirleyici olduğunu ve Antalya’yı doğrudan etkilediğini ifade etti. Küresel ekonominin içe kapanmaya yöneldiğini ve korumacı politikaların arttığını kaydeden Hacısüleyman, "Dünyada korumacı politikalar artıyor, gümrük vergileri yükseliyor. Malların ve hizmetlerin serbest dolaşımının kısıtlanması bizlere şu soruyu daha fazla sorduruyor: Antalya olarak ne üretmeli ve ürettiğimizi nereye satmalıyız? Bu kapsamda sizleri 2050 Antalya Vizyonu üzerine birlikte düşünmeye davet etmek istiyorum. Hafta sonunda düzenleyeceğimiz beyin fırtınası ve arama konferansında ‘2050’de Antalya’yı nerede görmek istiyoruz?’ sorusunun yanıtını birlikte oluşturmayı hedefliyoruz. Sonuçları tekrar değerlendirmek üzere aynı şekilde ortak bir zeminde buluşabiliriz" dedi. Manavgat TSO Başkanı Seydi Tahsin Güngör, dünya, ülke ve bölge ekonomisine değinerek Antalya olarak ülke ekonomisine çok büyük katkılar sağladıklarını bununla birlikte "ortak akıl" ve "birlikte hareket" duygusu ile Antalya lobisinin daha güçlü inşa edilmesi gerektiğini vurguladı. Alanya TSO Başkanı Eray Erdem, Antalya’nın turizmde büyük bir katma değer oluşturmasına rağmen bunun karşılığını alamadığını belirterek, "Lobi gücümüz zayıf. Hak ettiğimizi almak için daha güçlü bir duruş sergilemeliyiz" dedi. Kumluca TSO Başkanı Fahri Özen, plansız tarım üretiminin büyük kayıplara neden olduğunu belirterek, "Yayla seracılığı kontrolsüz büyüyor. Üretimde devlet destekli bir model oluşturulmalı" ifadelerini kullandı. Kumluca TB Başkanı Fatih Durdaş, Antalya’nın 1 milyar doları aşan tarımsal ihracata rağmen küresel ısınma ve su krizinin üretimi tehdit ettiğini söyledi. Durdaş, tarımın sorunlarının çözülmesi halinde ihracatta ciddi artış kaydedileceğini kaydetti. DTO Antalya Şube Başkanı Ahmet Çetin, deniz turizminin Antalya’ya büyük katkı sağladığını, ancak sektörün yeterli destek alamadığını, kredilerden yeterince faydalanamadıklarını ifade etti. Toplantıda söz alan oda borsa meclis başkanları ile yönetim kurulu üyeleri, sektörlerindeki gelişmeleri anlatarak Antalya’nın lobi gücünü artırması gerektiğini dile getirdi. Katılımcılar, Antalya’nın büyüme potansiyelinin korunması, su ve toprak yönetiminin güçlendirilmesi, doğru planlama yapılması yönünde görüş bildirdi. Tarımdan turizme, sanayiden denizciliğe bir çok sektörü kapsayan Antalya ekonomisinin konuşulduğu toplantıda, birlikte hareket etme kültürünün önemi vurgulandı. Antalya’nın ihtiyaçları ve gelecek beklentilerinin sürdürülebilirlik kriterleriyle değerlendirildiği toplantıda, Antalya’nın ülkenin güçlü geleceğine ciddi katkı sağlayacak stratejik bir şehir olduğu vurgulandı.
Antalya Kasım ayında geri dönüşüme katkıda şampiyon Konuksever oldu Antalya’da Muratpaşa Belediyesi’nin 9’uncu yılını tamamlayan sıfır atık projesi Çevreci Komşu Kart’ta geri dönüşüme en çok katkıda bulunan mahalle kasım ayında yeniden Konuksever oldu. Konuksever’i Yeşilbahçe ve Etiler mahalleleri takip etti. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yürütülen ‘Sıfır Atık’ projesinin temelini oluşturan Çevreci Komşu Kart, Muratpaşa Belediyesi tarafından Nisan 2016’da iki mahallede pilot uygulama olarak başlatıldı. Elde edilen başarının ardından proje, kısa sürede tüm Muratpaşa’ya yayıldı. Kasım ayında cam, kağıt, plastik ve metal atıklardan oluşan 56 bin 68 kilogram ambalaj atığı Muratpaşa ilçe sakinlerinin evlerinden toplandı. İlçe sakinleri, atmayıp biriktirdikleri bu atıklar karşılığında 77 bin 387 lira gelir elde etti. Muratpaşa Belediyesi’nin, ev ekonomisine ek kazanç sağlayan Çevreci Komşu Kart Projesi’yle 2016’dan bu yana toplanan toplam geri dönüştürülebilir atık miktarı 25 milyon 393 bin 554 kilograma ulaşırken projenin ilçe sakinlerine sağladığı kazanç ise 12 milyon 742 bin 476 liraya yükseldi. Çevreci Komşu Kart’ta kasım ayında geri dönüşüme en çok katkıda bulunan mahalle sıralamasında ise Konuksever yeniden zirveye yükseldi. Konuksever, 5 bin 904 kilogram atıkla kasım ayı şampiyonu olurken, 3 bin 896 kilogram atıkla Yeşilbahçe Mahallesi ikinci sıraya, 3 bin 494 kilogram atıkla Etiler Mahallesi üçüncü sıraya yerleşti.