GENEL - 16 Nisan 2012 Pazartesi 14:11

TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİОİNDE GERİ SAYIM BAŞLADI

A
A
A
TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİОİNDE GERİ SAYIM BAŞLADI

AK Parti Antalya Milletvekili, TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Üyesi Gökçen Özdoğan Enç, Bursa`da gerçekleştirilen "Türkiye`de Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Sağlamaya Yönelik Ortamın Desteklenmesi Ortak Programı" toplantısına katıldı. Bursa, Eskişehir, Bilecik Bölgesi Bilgi ve Deneyim Paylaşım Platformu, TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu ve UNDP Türkiye ortaklığında yapılan toplantı, Bursa Atatürk Kültür Merkezi`nde gerçekleşti. İki gün süren programa katılan AK Parti
Antalya Milletvekili, TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Üyesi Gökçen Özdoğan Enç, toplantıda toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili konuların tartışıldığını söyledi. "Daha adil ve eşit bir dünya için yanımda ol" teması altında yerel ve ulusal düzeyde bilinçlendirme yapılarak Türkiye`de toplumsal cinsiyet eşitliği alanındaki deneyim paylaşıldı.
İstanbul bölgesi ile başlayıp Bursa`da devam eden Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinde Geri Sayım Başladı Kampanyası Bölge Bilgi ve Deneyim Paylaşım Platformu`nda, toplumda toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik bilgi ve algının düşük olması, toplumda toplumsal cinsiyete yönelik yerleşmiş güçlü ön yargıların varlığı, toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik uygulayıcılar arasındaki bilgi ve algının düşük olması, toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik geliştirilen plan ve programların başarılı uygulamasına ilişkin
ilgili kurum ve kuruluşlar arasında ve sivil toplum ile koordinasyon ve işbirliği eksikliği` konuları tartışıldı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Giresun Giresun’un en renkli binası görenlerin ilgisini çekiyor Giresun’un en işlek caddelerinden Gazi Caddesi’nde bulunan ve balkonları rengarenk çiçeklerle kaplı bina görenleri ilgisini çekerken, bina beton yığınları arasında adeta bir sanat eseri gibi duruyor. Gazi Caddesi’nde yaklaşık 10 yıl önceden başlayan çalışmalarla apartmanın camları hariç her yerini rengârenk çiçekler kaplarken, içerisi ise adeta etnografya müzesini andırıyor. Binanın iç dünyasının bir yansıması olduğunu ifade eden bina sahibi ve binadaki kafenin işletmecisi Fikret Gürsoy, “Bina mülk olarak bana kaldıktan sonra ne yapacağımı bir süre düşündükten sonra eşimle beraber kafe olarak işletmeye karar verdik. 2013 yılından bugüne kadarda adeta ilmek ilmek binayı süslemeye başladık. Nasıl bu hale getirdik inan ben de bilemiyorum. Böyle bir planımız da yoktu ama her yıl bir öncekinden daha fazla çiçekleri ve sarmaşık güllerini çoğaltarak üzerine ekledik. Aradan geçen 10 yılın sonunda da bu hale geldi. Belki de iç dünyamızı yansıtan bir binaya dönüştü. Yani bu rengârenk binanın her santiminde 10 yıllı aşkın bir emek var” dedi. Dışı çiçek bahçesi, içerisi etnografya müzesi Sadece binanın dışını görenlerin içerisini de görmeye davet eden Gürsoy, “Rengarenk binamızın sadece dışını görüyorlar. Oysaki içerisini de görülmeye değer bir güzellik katmaya çalıştık. Kafe olarak işlettiğimiz binanın her katında geçmiş yıllarda evlerinde kullanılan eşyaları bir araya getirerek kendi imkanlarıyla bir müze havası oluşturduk. Bununla beraber kuşlara da mekanımızda ev sahipliği yapmaya çalıştık. Yaptığımız kuş evlerinde her sabah kuşlar adeta şarkı söyleyerek müşterilerimize doğanın içerisinde bulunuyorlarmış hissi veriyor. Şimdi bir de kelebek ağacı diktik pek yakında kelebekleri kendisine çekmesini umut ediyoruz” diye konuştu. Bu özverili çalışmayla şehirde farkındalık oluşturarak, insanların balkonlarını süsleme konusunda ilham vermeyi amaçladığını da anlatan Gürsoy, ”Ben hiçbir zaman binamıza bir fotoğraf çekmedim. Hep çekip paylaşanları gördüm. Beton binalar arasında bizim çiçeklerle süslenmiş binamızın ilgi görmesinden oldukça memnunuz ama sadece fotoğraf çekmesinler gelip bir çayımızı içmeye de bekliyoruz. Gelsinler bizimle tanış olup, bir çayımızı kahvemizi içsinler, binamızın içerisinde de biriktirecekleri anılar olduğunu göreceklerdir. Şehrimizde bir farkındalık oluşturabildiysek ne mutlu bize. Evlerinin balkonlarını süslemek isteyenlere her zaman yardımcı olmaya hazırız. İstedikleri gülleri, çiçekleri çoğaltmaları için yardımcı oluruz. Çünkü birilerinin balkonunda da bizim güllerimizin, çiçeklerimizin açtığını bilmek bile bizi mutlu edecektir” şeklinde konuştu.
Gümüşhane Gümüşhane’deki mahallenin çöplerle olan derdi bir türlü bitirilemiyor Gümüşhane’nin Torul ilçesinde bulunan Köprübaşı Mahallesi’nin başı yıllardır baraj gölünde biriken çöpler nedeniyle dertte. Soruna yıllardır çözüm bulunamazken, yöre halkı şikâyetçi olduklarını dile getirdi. Torul ilçesinde bulunan ve enerji üretimi amacıyla kurulan Torul Baraj Gölü kıyısında bulunan Köprübaşı Mahallesi, baraj gölüne bilinçsiz kişilerce atılan atıklar nedeniyle çöplüğe döndü. Uzun yıllardır baraj gölünün suyunun arttığı dönemde yüzeyde bulunan ve suyun azaldığı dönemde de kıyıya vuran çöpler nedeniyle rahatsızlık duyduklarını dile getiren mahalle sakinleri, sorunlarına bir türlü çözüm bulunamadığını belirterek, şikâyetlerini dile getirdi. Baraj gölünün su tutmaya başladığı ilk günden beri, bilinçsiz vatandaşların çöpleri nedeniyle mahallelerinin çöplüğe döndüğünü ifade eden Köprübaşı Mahallesi Muhtarı Serkan Atasu, uzun yıllardır çözüm aradıkları sorunun çözümü için hiçbir adım atılmadığını belirtti. Suyun daha da arttığı dönemlerde göl üzerinde çöp adalarının yüzdüğü görülürken, atıklar bölgedeki hayvanlar, bitkiler ve insanların da sağlığını tehdit ediyor. “Usandık artık, bu pisliği görmek istemiyoruz” Mahallelerinin temizlenmesi için yaptıkları bütün başvuruların sonuçsuz kaldığını aktaran Köprübaşı Mahallesi Muhtarı Serkan Atasu, “Yaz kış biz bu pisliği çekmekten bıktık. Bir an önce bu pisliğin çaresine bakılmasını istiyoruz. Şu ana kadar hiçbir çözüm üretilmedi, çok zor durumdayız. Arazi sahipleri de şikâyetçi, hepimiz şikâyetçiyiz. Biz insanlara çöplerini dereye atmamaları gerektiğini söylüyoruz ama yine çözüm olmuyor. Biz bunu söylemekten usandık artık. Bu pislik hayvanlar kadar insanlara da zararı var bunu görmek istemiyoruz artık” dedi. “Her yer çöp, iğrenç” Yöre sakini Ahmet Aksoy, “Ben muhtarımla birlikte buraya gelerek manzarayı gördüm, buradaki manzara hiç iyi değil. Temizlik denen bir şey yok, her yer çöp. İğrenç. Hayvanların, insanların, bitkilerin hepsinin sağlığına zararlı bu. Burada her şey var, plastikler, çöpler” diye konuştu.
Denizli Arda Turan, PAÜ’de futbol yolculuğunu anlattı Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Spor Bilimleri Fakültesi’nin düzenlediği Spor Bilim Şenlikleri’nin konuğu Eyüpspor Teknik Direktörü Arda Turan oldu. Moderatörlüğünü Prof. Dr. Utku Alemdaroğlu’nun yaptığı “Arda Turan’ın Futbol Yolculuğu” söyleşisi öğrenciler tarafından yoğun ilgi gördü. PAÜ Spor Bilimleri Fakültesi tarafından düzenlenen Spor Bilim Şenlikleri kapsamında eski Türkiye Milli Futbol Takımı oyuncusu ve kaptanı Arda Turan’ı Hüseyin Yılmaz Kongre ve Kültür Merkezi’nde öğrencilerle buluşturdu. Arda Turan, profesyonel futbolculuğa başladığı Manisaspor’dan Barcelona’ya ve oradan da Eyüpsor’a uzanan futbolculuk ve antrenörlük ile ilgili kariyer yolculuğunu ve hatıralarını dinleyicilerle paylaştı. Söyleşide üniversiteli gençlere futbolculuk ve teknik adamlık kariyeri hakkında bilgiler veren Eyüpspor Teknik Direktörü Arda Turan, “Alt yapı ile ilgili olarak maalesef ki biliyorsunuz ki ülkemizde tabi bu Denizli’de daha müsait olabilir ama çocukların bu oyunu oynayabilecekleri alanlar çok azaldı. Barcelona alt yapısını ziyaret ettiğimde merak etmiştim ve ne yapıyorlar diye bakmıştım. 11-12 yaşlarına kadar çocuklara sadece maç yaptırıyorlardı, pas atmalarını öğretiyorlardı. Sizler de birçoğunuz spor yapıyorsunuz. Sporcuların işi şu yönden çok zor. Çok az fırsat geliyor. Hâlbuki ben o süreci 17 ile 21 yaş arasındaki bir dönem olduğunu düşünüyorum. Oyuncunun kötü oynama şansını, hata yapma şansını elinden almamak lazım. Ben kendim 1987’liyim ve o dönemin en iyileriydi 87liler diyebilirim. Ama o yaş grubundan bir oyuncu Barcelona’da oynayabildi, üç-dört tanesi de Süper Lig’de oynayabildi. Bunu söylerken şunu söylemek istiyorum herkes hücum oyuncusu olamaz, herkes yıldız olamaz. Bu süreç şöyle gelişiyor arkadaşlar. A takıma çıkıyorsunuz, karşınıza bir fırsat geliyor. İşte bana Manisa’dan sonra Galatasaray’da geldiği gibi. Eğer bu şansı değerlendirmeseydim belki şu anda karşınızda oturmuyor olurdum” dedi. “Spor, bir süreçtir” diyen Turan, şöyle konuştu: “Spor, insan performansına dayalı bir şey ve o yüzden insanlara spordan önce insan olduğunu hatırlatmamız lazım. Sizin de kendinizin insan olduğunuzu hatırlamanız lazım. Kendinize hata yapma hakkı verin ve hayal kurma hakkınızdan asla vazgeçmeyin. Barcelona süreci benim için daha kıymetlidir. Çünkü ilk altı ay oynamamıştım ve örnek aldığım saha içi çözümlemelerinde uzman olan oyuncularla beraber her sabah ders yapma fırsatı buldum taktik ve sistem üzerine. Bu da benim ufkumu açtı. Barcelona’nın ilk altı ayı öğreti gibiydi. Tabi sürekli alışma süreci içerisindesiniz. bir Dünyanın en büyük takımı ve kolay değil. Çok büyük başarılara imza atmış bir takım ve o takımda formayı giyebilmek için sabırsızlanıyoruz. 6 ay boyunca bekledim ama sonrasında yaşadıklarım çok güzeldi. Çok güzel bir tecrübeydi. Beraber kupalar kazandık, kupalar kaybettik. Başarısızlıkların da insanlara çok şey öğrettiği şeyler var. Dünyanın en büyük oyuncularının kaybettikten sonra nasıl üzüldüğünü, nasıl oturup ağladığını ve o anlar için ne çalıştıklarını görebiliyorsunuz muhteşem bir şeydi. Hayatta çok çalışıyorsanız ve çok iyiyseniz sizi kimse bir yere getiremez. İyi yerlere çok çalıştığınız için gelirsiniz. Sakın hayallerinizi kırmayın. Arda Güler, görüyorsunuz bugün muhteşem şeyler yapıyor. Mete Gazoz da benim kardeşim gibidir, tarihin en büyük sporcularından biridir, Mete Gazoz. Yalnızca popüler sporlardan örnek almayın. Bu ülkenin potansiyeli çok büyük. İspanya’nın nüfusu kadar bizim ülkemizin genç nüfusu var. Lütfen potansiyelinizin farkında olun” Arda Turan’ın konuk olduğu söyleşi öğrencilerden gelen soruların cevaplandırılması ile sona erdi.