GENEL - 16 Nisan 2012 Pazartesi 17:32

GÖRÜNMEYEN DİŞ TELLERİ HAYATI ÖZGÜRLEŞTİRİYOR

A
A
A
GÖRÜNMEYEN DİŞ TELLERİ HAYATI ÖZGÜRLEŞTİRİYOR

Diş sağlığı ve estetiği konusundaki uygulamalar gün geçtikçe gelişiyor. Artık hastalar tedaviye değil, tedaviler hastaya ayak uyduruyor. Çapraşık diş tedavisindeki "görünmeyen diş telleri tedavisi / Lingual Tedavi" kişilerin tedavi sırasında özgürce yaşamına devam etmesini sağlıyor.
Dünya ve Avrupa Lingual Ortodonti Derneklerinin aktif üyesi Dr. Cem Caniklioğlu, kelime anlamı olarak "Lingual"ın dişlerin dil tarafı anlamına geldiğini belirterek, "Lingual ortodonti de adından da anlaşılacağı üzere, dişlere kuvvet uygulayan tellerin bağlandığı braketlerin dişlerin dudak tarafındaki ön yüzeyleri yerine, dil tarafındaki arka yüzeylerine yerleştirildiği tekniktir. Bu yaklaşım özellikle ortodontik tedavi görürken braketlerin görünmesini istemeyen estetik kaygılara sahip hastalar için
idealdir. Hastalar düzgün dişler ve mükemmel bir gülüşe sahip olabilmek için ortodontistlere başvurmakta ancak çoğu zaman bu sonuca ulaşmalarını sağlayacak olan ortodontik aygıtları estetik kaygılarından dolayı taktırmak istememektedirler. 1980`li yıllardan itibaren dişlerin dış yüzeylerinde metal braketler yerine diş rengine yakın seramik braketlerin kullanılması yetişkin hastalar arasında ortodontik tedaviye olan ilgiyi bir miktar arttırsa da, kullanılan tellerinin metalik görüntüsü ve braketlerin zaman
içerisinde renk değişikliğine uğraması yetişkinler için diş telleri ile ilgili estetik kaygıları tam olarak ortadan kaldıramamıştır. Son 10 yıl içerisinde estetik ortodonti alanında meydana gelen teknolojik gelişmeler ortodontistlere hastalarına başkaları tarafından fark edilmeyecek ve konuşma zorluğu oluşturmayacak şekilde tasarlanmış tedavi yöntemleri sunma olanağı sağlamıştır. Artık günümüzde estetik sabit ortodontik tedavi denilince akla braket ve ark tellerinin dişlerin arka yüzeylerine
yerleştirildiği görünmez diş telleri olarak bilinen lingual ortodontik tedavi gelmektedir.
Başkaları tarafından fark edilmesi imkansız olan bu teknik sayesinde estetik kaygıları yüksek hasta grupları dış görünüşlerinden ödün vermeden dişlerindeki düzelmeyi daha tedavi başından itibaren adım adım izleyebilmekte, bir yandan düzgün dişlere sahip olurken diğer taraftan da tedavi sırasında özgürce gülümseyebilmekte ve hayatlarına devam edebilmektedir" dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep ’Dijital Usta’lar sahaya iniyor Gaziantep Ticaret Odası (GTO) ev sahipliğinde, Trendyol tarafından Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Habitat Derneği iş birliğiyle hayata geçirilen Dijital Usta Projesi ile eğitim programını tamamlayan Dijital Ustalar için sertifika töreni düzenlendi. Gençlerin dijital becerilerini geliştirmeyi ve KOBİ’lerin nitelikli iş gücüne erişimini amaçlayan proje kapsamında e-ticaret ve e-ihracata giriş ile e-ticaretin temelleri, pazaryeri modelleri, dijital marka ve pazarlama stratejileri eğitimi alan ve sahaya inmeye hazır dijital ustaların istihdamı için de 3 ay maaş desteği Trendyol tarafından sağlanacak. Gaziantep Ticaret Odası’nda düzenlenen sertifika töreninde konuşan GTO Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Yıldırım, dijitalleşmenin artık bir tercih değil, işletmeler için ayakta kalmanın ve büyümenin temel şartı haline geldiğini söyledi. Dijitalleşmenin "olsa iyi olur" anlayışını çoktan aştığını belirten Yıldırım, teknolojinin tek başına yeterli olmadığına dikkat çekerek, "Bugün dijitalleşme; ayakta kalmanın, rekabet etmenin ve sürdürülebilir büyümenin temel şartıdır. Ancak teknoloji, yazılım ya da altyapı tek başına fark oluşturamaz. Asıl farkı oluşturan, dijitali doğru kullanan, yetkin ve nitelikli insan kaynağıdır" ifadelerini kullandı. "Bu sertifikalar geleceğe hazırlığın belgesidir" Sertifika almaya hak kazanan gençlerin çağın en kritik ihtiyacına doğrudan cevap verdiğini vurgulayan Yıldırım, Dijital Usta sertifikalarının sıradan birer belge olarak görülmemesi gerektiğini belirterek "Bugün aldığınız bu sertifikalar sadece birer kâğıt parçası değildir. Bu sertifikalar; değişime uyum sağladığınızın, kendinize yatırım yaptığınızın ve geleceğe hazırlandığınızın belgesidir. Dijital becerilerle donanmış gençler, hem işletmelerimiz hem de şehrimiz için çok önemli bir kazanımdır" dedi. Dijital Usta Projesi’nin gençleri bilgiyle, KOBİ’leri ise nitelikli iş gücüyle buluşturduğunu dile getiren Yıldırım, Gaziantep’in pilot illerden biri olmasının da ayrı bir önem taşıdığını söyleyerek, "Bu projeyi sadece bir eğitim programı olarak değil, güçlü bir istihdam fırsatı olarak görmek gerekiyor. Proje kapsamında istihdam edilecek dijital ustaların 3 ay boyunca maaşı Trendyol tarafından karşılanıyor. Ben her bir gencimize ve görev alacakları her işletmeye şimdiden başarı ve bol kazanç diliyorum" ifadelerini kullandı. Başkan Yıldırım’ın ardından kürsüye gelen Trendyol Sürdürülebilirlik ve Sosyal Etki Direktörü Tülin Kara ile Habitat Derneği İcra Kurulu Üyesi Taha Aydoğmuş ise Dijital Usta Projesi’nde Gaziantep gibi üretim ve ihracat kapasitesi yüksek, girişimcilik kültürü güçlü bir şehrin pilot il olarak yer almasının son derece anlamlı olduğunu belirtti. Projenin sahadaki olumlu sonuçlarını Gaziantep’te görmekten büyük memnuniyet ve heyecan duyduklarını ifade eden Kara ve Aydoğmuş, Dijital Usta Projesi’nin gençler ve KOBİ’ler için önemli bir dönüşüm modeli sunduğunu vurguladı.
Ankara Bakan Kurum: "Türkiye asrın felaketini asrın inşa seferberliğine dönüştürmüş, şahlanış dönemine geçmiştir" Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, ’Ankara’nın Geleceği Zirvesi’ Programında konuştu. Deprem bölgesinde yapılan çalışmalara değinen Kurum, "Türkiye asrın felaketini asrın inşa seferberliğine dönüştürmüş, şahlanış dönemine geçmiştir" dedi. Ankara Genç İş Adamları Derneği (ANGİAD) ev sahipliğinde ’Ankara’nın Geleceği Zirvesi’ programı düzenlendi. Ankara’ da bulunan bir otelde gerçekleştirilen programa, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, AK Parti Ankara Milletvekili Fuat Oktay ve Ankara Valisi Vasip Şahin katıldı. "Ankara’nın hem kuzeyinde hem güneyinde iki yeşil koridor oluşturuyoruz" Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren Bakan Kurum, Ankara’nın hemen hemen her ilçesinde bir eserleri olduğunu ifade etti. Bakan Kurum, "Kentsel dönüşümdür, sosyal konuttur, millet bahçesidir, altyapıdır. Hamdolsun Ankaralı hemşehrilerimizle birlikte bu mücadeleyi yaptık. Hep şunu düşündük. Geçmişini koruyamayan şehir asla geleceğini inşa edemez. Bu anlayıştan hareketle bir yandan işte tarihi Saracoğlu mahallesini orayı ihya ettik. Ergelen meydanındaki çalışmalarımızı yine etaplar halinde tamamlıyor, Ankaralı hemşehrilerimizin hizmetine sunuyoruz. Diğer yandan doğayı yeniden şehirle buluşturduğumuz millet bahçelerimizi yapıyoruz ki bunu da şöyle planladık. Ankara’nın hem kuzeyinde hem güneyinde iki yeşil koridor oluşturuyoruz. Atatürk Orman Çiftliği’yle başlayan Atatürk Kültür Merkezi Millet Bahçesi ki Türkiye’de ilk tamamladığımız millet bahçelerinden biri orayla birleşen Ergelen meydanına kadar uzanan güneyde de İmrahor Vadisi’yle başlayıp orada Mogan’ı, Eymir’i, Gölbaşı’nı içine alan bir yeşil koridordan bahsediyoruz ki bu yeşil koridorları da ilçelerimizle yine şehrin içindeki yeşil alanlarla bağlayıp başkentimize hemşehrilerimize burada gençlerimize yeni yaşam alanlarını kazandırıyoruz" ifadelerini kullandı. "Ankara’yı sporun da başkenti yapma yolunda kararlılıkla ilerlemeye devam edeceğiz" Ankara’nın sporda başarılarını daha da arttırmasını istediklerini belirten Kurum, bu kapsamda 45 bin kişi kapasiteli stadyumun inşasında bitime yaklaştıklarını belirtti. Kurum, "Ankara’da stadyum yok değil, Ankara’da mevcut da gerçekten standartları yüksek stadyumlarımız var ama bunlara ilave hem Ankaragücü’nün hem Gençler Birliği’nin burada gençlerimizin vatandaşımızın huzurla burada spor yapabileceği ve hem Ankara’mızı yerelde hem de uluslararası arenada temsil edecek çok önemli bir stadyumu da Ankara’mızda inşa ediyoruz. İnşallah bu yıl önümüzdeki yıl içerisinde stadyumumuzu tamamlayacağız ve Ankara’lı hemşehrilerimizle işte görsellerini paylaştığımız TOKİ Başkanlığımızla yaptığımız Gençlik Spor Bakanlığımızla ortak yürüttüğümüz bu proje çerçevesinde böylesi müstesna bir projeyi Ankara’mıza kazandırıp Ankara’yı sporun da başkenti yapma yolunda kararlılıkla ilerlemeye devam edeceğiz" şeklinde konuştu. "Türkiye’nin en büyük sanayi taşıma projelerinden bir tanesini Ankara’da gerçekleştiriyoruz" Ankara’nın her yerinde kentsel dönüşüm yaptıklarını belirten Kurum, "Tarihi kent meydanlarımızı ihya ediyoruz ama bir taraftan da inşa ettiğimiz on binlerce sosyal konutumuz var. Dar gelirli vatandaşlarımız ev sahibi olsun, güvenli yuvalarda yaşasın ve yine buradaki yeni işyerlerimizde esnafımızın yüzü gülsün istiyoruz. Ve bu noktada işte GİMAT toptancılar sitesini Kahramankazan ilçesine taşıyacağımız ki Türkiye’nin en büyük sanayi taşıma projelerinden bir tanesi bu projeyi gerçekleştiriyoruz. İnşallah bu projeyi de etaplar halinde Ankara’mıza kazandıracağız ve şehrin içinde o sıkışmış sanayi sitesini rahatlatmak şehirdeki trafiği rahatlatmak için bu projeyi yapıyoruz. Yine hurdacılar sitesini inşa ettik ve burada da hep böyle Ankara’da yangınla gündeme gelen hurdacıları bir düzen içerisinde yeni yaptığımız modern sitede inşallah orada yeni işyerlerini onlara kazandırmış olacağız. İşte 14 organize sanayi bölgesiyle bir bütüncül bakmaya çalıştığımız Ankara’yı sporun sanayisi sanayinin bu noktada teknolojik üretimin üstü haline geçireceğimiz yeşil alanlarıyla yaşanabilir meydanlarıyla tarihimizi, kültürümüzü yaşatacak ecdat mirası o tarihi eserlerimizle inşallah Ankara’yı Türkiye’ye yakışır başkent yapmak için bu kararlılıkla çalışıyoruz" dedi. "Türkiye asrın felaketini asrın inşa seferberliğine dönüştürmüş, şahlanış dönemine geçmiştir." Bakanlık olarak bir ellerinin hep deprem bölgesinde olduğunu dile getiren Kurum, sözlerine şu şekilde devam etti: "Tabii az önce anlattığım işleri 81 ilde yapmış olduğumuz tüm eserleri de altını çizerek ifade etmek istiyorum ki böylesi büyük bir afet sonrasında hem afet bölgesini inşa ederken hem de diğer şehirlerimize işte anlatmış olduğum bu hizmetleri yaparak ülkemizin ne kadar büyük bir ülke olduğunu, devletimizin ne kadar güçlü bir devlet olduğunu da aslında tüm dünyaya bir kez daha göstermiş olduk. 2 gün önce Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda aziz milletimizle paylaştım. Türkiye asrın felaketini asrın inşa seferberliğine dönüştürmüş, tamamlamış ve artık şahlanış dönemine geçmiştir. Evet Türkiye yüzyılı hedefimize her zamankinden daha güçlü ve bu noktada daha süratli bir şekilde yürüyeceğimiz günlerin içinden geçiyoruz. Deprem bölgesi ayağa kalkışının neden tarihi bir dönemeç ve eşik olduğunu ben sizlere şöyle kısaca ifade etmek isterim. Asrın felaketi olarak tarihe geçen Kahraman Maraş merkezli depremler hepimizin hafızasında gerçekten çok derin izler bıraktı. Binlerce canımızı kaybettik. Kardeşimizi, evladımızı toprağa verdik. Büyük acılar yaşadık. Bu büyük felaketin ülkemize değerli arkadaşlar doğrudan maliyeti 104 milyar dolar dolaylı maliyeti 150 milyar doları buluyor. Sadece konut hasarının değeri 57 milyar dolar olarak hesaplandı. 57 milyar dolar. Dile kolay. Bu 57 milyar doları Ankara’ya harcasanız şu toplantıya gerek yok. Öyle değil mi? Ama 11 il yıkıldı. 11 ildeki milletimiz feryat içinde acılar içerisinde orada evini işini aşını kaybetti. Dolayısıyla önceliğimiz elbette ki deprem bölgesi olmalıydı. Ancak biz bu tablo karşısında devlet ve millet olarak asla karamsarlığa kapılmadık. Bu çok önemliydi. Kararlılığımızı, inancımızı hiç kaybetmedik. Ve 6 Şubat sonrası bildiğiniz gibi kolları hemen sıvadık ve asrın felaketini asrın inşasına dönüştürerek depremin var olan tüm izlerini hamdolsun ortadan kaldırttık. Aslında biz deprem bölgesinde yeni yuvalarıyla beraber çok kıymetli başka bir şey daha yaptık. Orada Türkiye’nin umudunu Türk milletinin yarınlarına olan inancını yeniden inşa ettik. 11 ilimizde inşa ettiğimiz konutların yanında esnafımızı unutmadık. 43 bin yeni dükkan yaptık. Türkiye’nin çevre uzunluğu değerli gençler 11 bin kilometre altyapı projesini de eş zamanlı olarak bu bölgede tamamladık. Depremde zarar gören köylerimizi çiftçimizi unutmadık. 63 bin köy eviyle orada üretimi istihdamı arttıracak ve bölgesel kalkınmayı sürdürecek 4 bin 333 köyde çalışma yaptık. Sizlerin de desteğiyle 355 bin konutumuzu tamamladık. Sayın Cumhurbaşkanımızın da teşrifleriyle 27 Aralık’ta söz verdiğimiz 455 bininci konutumuzun anahtar teslim törenini de büyük bir gururla gerçekleştireceğiz." "Yüzyılın konut projesiyle Ankara’da 31 bin 74 sosyal konut inşa edilecek" Dar gelirli vatandaşları ev sahibi yapmak için çıktıkları yolda TOKİ Başkanlığıyla bugüne kadar 1 milyon 750 bin sosyal konut üretimini tamamladıklarına değinen Kurum, "1 milyon 750 bin. Yani bu rakam da birçok Avrupa ülkesinden büyük değerli arkadaşlar. Şimdi yine Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklanmış olduğu yüzyılın konut projesiyle 81 ilde 500 bin sosyal konut inşa ederek on binlerce vatandaşımızın ve gençlerimizin uygun şartlarda ev sahibi olmasını inşallah sağlayacağız. Bunun 31 bin 74’ü de Ankara’mızda hemşehrilerimize inşallah bu projeyi sunmuş olacağız. Yapacağımız bu proje bir buçuk trilyon liralık bir proje. Bu projeyle birlikte yine iş insanlarımızla birlikte bu projemiz ticaretimizi ekonomimizi güçlendirecek ve 300 sektör, içinde mobilyacısı var, boyacısı var, doğramacısı var, alüminyum işi yapanı var efendim içine girdiğinde perdesi var, halısı var, beyaz eşyası var. 300 sektörü ve bu manada çarkları en güçlü şekilde hızlandıracak" ifadelerini kullandı. "Türkiye’nin iklim krizinin mağduru değil, çözümün öncüsü olması için çalışıyoruz" 2053 net sıfır emisyon hedefine ilişkin konuşan Kurum, "Cumhurbaşkanımızın ilan ettiği 2053 net sıfır emisyon hedefi ve yeşil kalkınma hedefimiz doğrultusunda çalışmalarımızı titizlikle sürdürüyoruz. Türkiye’nin iklim krizinin mağduru değil çözümün öncüsü olma yolunda yürüttüğümüz çalışmalar neticesinde geçtiğimiz ay Brezilya’da 30’ncu taraflar konferansına katılarak hedeflerimize giden yolu sonuna kadar açacak tarihi bir başarıya imza attık. İklim değişikliği konusundaki mücadelemizde işte kararlı duruşumuz, etkin diplomasimiz ve buradaki emin olun güçlü müzakerelerimizin sonucu olarak Türkiye’yi 2026 yılında Antalya’da düzenleyeceğimiz COP31’in ev sahibi yaptık" dedi.
Kahramanmaraş Çelikler Holding’den asılsız istihdam iddialarına yalanlama Çelikler Holding, asılsız istihdam iddialarını yalanlayarak "Yerli ve milli kaynaklara dayalı elektrik üretim faaliyetlerini kamuoyu nezdinde olumsuz göstermek amacıyla ortaya atılan "personel çıkarıldığı" yönündeki iddiaların gerçeklerle hiçbir ilgisi bulunmamaktadır" açıklamasında bulundu. Çelikler Holding, son günlerde bazı basın yayın organlarında, termik santral ve maden işletmelerindeki istihdam yapısına ilişkin gerçeği yansıtmayan haberlerin yer alması üzerine kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi amacıyla açıklama yaptı. Açıklamada, termik santral işletmesi ile maden işletmesi kapsamında toplam 3 bin 764 kadrolu (daimi) personel görev yaptığı ifade edildi. Kadrolu personelin üretim sürekliliği ile iş sağlığı ve güvenliği esasları doğrultusunda çalışmalarını kesintisiz şekilde sürdürdüğü, daimi istihdama yönelik herhangi bir olumsuzluğun söz konusu olmadığı belirtildi. Türkiye genelinde faaliyet gösteren yaklaşık 20 termik santralde olduğu gibi, söz konusu işletmelerde de her yıl belirli dönemlerde planlı bakım, tamir ve ünite revizyonlarının gerçekleştirildiği, bu çalışmaların sektörde yaygın ve standart bir uygulama olduğu kaydedildi. Planlı bakım ve revizyon faaliyetlerinin taşeron firmalar aracılığıyla yürütüldüğü aktarıldı. Basında "işten çıkarma" olarak yer alan iddiaların, planlı bakım ve revizyon çalışmalarında geçici süreyle istihdam edilen taşeron personelin, çalışmaların tamamlanmasının ardından görev sürelerinin sona ermesinden ibaret olduğu vurgulandı. Bu durumun, işletmelerde görev yapan kadrolu personel ile doğrudan ya da dolaylı herhangi bir ilişkisinin bulunmadığına dikkat çekildi. Açıklamada, şu ifadeler yer aldı: "Termik santral işletmesi ile maden işletmesi kapsamında toplam 3 bin 764 kadrolu (daimi) personel görev yapmaktadır. Bu personelimiz, üretim sürekliliği ve iş sağlığı-güvenliği esasları doğrultusunda, birlik ve beraberlik içerisinde çalışmalarına kesintisiz şekilde devam etmektedir. Daimi personelin istihdamına yönelik herhangi bir olumsuzluk söz konusu değildir. Türkiye genelinde faaliyet gösteren yaklaşık 20 adet termik santralde olduğu gibi, işletmelerimizde de her yıl belirli dönemlerde planlı bakım, tamir ve ünite revizyonları gerçekleştirilmektedir. Bu çalışmalar, sektörde yaygın ve standart bir uygulama olup, taşeron firmalar aracılığıyla yürütülmektedir. Basında "işten çıkarma" olarak yansıtılan husus; söz konusu planlı bakım ve revizyon faaliyetleri kapsamında, taşeron firmalar tarafından ülkenin farklı bölgelerinden geçici süreyle istihdam edilen taşeron personelin, revizyon çalışmalarının tamamlanmasıyla birlikte görev sürelerinin sona ermesinden ibarettir. Bu durum, işletmelerimizin kadrolu personel yapısı ile doğrudan veya dolaylı herhangi bir ilişki taşımamaktadır. Bu uygulama, yalnızca işletmelerimize özgü olmayıp, Türkiye genelindeki termik santraller ve benzeri büyük ölçekli endüstriyel tesislerde bakım ve revizyon dönemlerinde yaygın şekilde kullanılan, sektörel bir çalışma yöntemidir. Yerli ve milli kaynaklara dayalı elektrik üretim faaliyetlerini kamuoyu nezdinde olumsuz göstermek amacıyla ortaya atılan "personel çıkarıldığı" yönündeki iddiaların gerçeklerle hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla, kış döneminde çalışanların işten çıkarıldığı yönündeki haberler asılsız, yanıltıcı ve işletmelerimizin fiili durumunu yansıtmaktan uzaktır. Planlı bakım ve revizyon dönemlerinde taşeron firmalar aracılığıyla geçici personel istihdam edilmesi, günlük hayatta herkesin bildiği ve kabul ettiği bir uygulamadır. Örneğin; bir konutta boya, tesisat veya tadilat işi yapılırken, bu işler için çağrılan ustalar iş tamamlandığında çalışmalarını sonlandırmakta, sürekli olarak istihdam edilmemektedir. Benzer şekilde, deprem sonrası TOKİ tarafından yürütülen konut yapım projelerinde yüz binlerce işçi, proje süresi boyunca görev almış; inşaatların tamamlanmasının ardından ise çalışmalar doğal olarak sona ermiştir. Termik santrallerde yapılan planlı bakım ve ünite revizyonlarında taşeron personelin görevlendirilmesi de aynı mantıkla yürütülen, geçici ve proje bazlı bir uygulama olup, kadrolu personelin istihdam yapısıyla hiçbir ilgisi bulunmamaktadır" denildi.
Zonguldak BEUN’lü akademisyenler geliştirdi: Zemin yapısı ve fay hattı ücretsiz sorgulanabiliyor Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (BEUN) Mühendislik Fakültesi Geomatik Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu tarafından, Türkiye genelindeki fay hatları ve zemin yapısına ilişkin deprem verilerini gösteren internet tabanlı ve interaktif DepremBİS uygulaması geliştirildi. Sosyal sorumluluk projesi kapsamında geçen yıl hayata geçirilen deprembis.com.tr adresli platform, Türkiye’deki fay hatları ve zemin özelliklerinin vatandaşlar tarafından açık şekilde sorgulanabilmesini amaçlıyor. Bilgiye erişimdeki eksiklik giderildi Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunu belirterek, vatandaşların yaşadıkları bölgelerle ilgili sağlıklı ve açık bilgiye ulaşmakta zorlandığını söyledi. Kutoğlu, "Vatandaşlarımız yaşadıkları yerlerdeki fayların varlığı, bu fayların üretebileceği depremlerin büyüklüğü, oturdukları bölgenin zemini ve muhtemel bir depremde ne tür hasarlarla karşılaşabilecekleri konusunda açık platformlara erişemiyor" dedi. Bu eksikliği gidermek amacıyla DepremBİS’i geliştirdiklerini ifade eden Kutoğlu, platformun temel hedefinin deprem farkındalığını artırmak olduğunu kaydetti. Faylar ve zemin aynı sistemde görüntülenebiliyor DepremBİS’te hem fay hatlarının hem de zemin özelliklerinin birlikte görüntülenebildiğini aktaran Kutoğlu, "Platformda vatandaşlar, bölgelerindeki fayları, bu fayların hangi büyüklükte deprem üretebileceğini ve zeminlerin dayanım durumlarını görebiliyor" diye konuştu. Sistemde iki ayrı sorgulama alanı bulunduğunu belirten Kutoğlu, zemin sorgulamasında yapıların bulunduğu noktaya tıklanarak zemin sertliği ve dayanım seviyesine ulaşılabildiğini, fay sorgulamasında ise her bir fayın üretebileceği deprem büyüklüğünün görüntülenebildiğini söyledi. Yaşanabilecek hasar harita üzerinde gösteriliyor Sisteme yeni eklenen özellikle birlikte, fayların beklenen bir deprem üretmesi durumunda oluşabilecek hasarların da hesaplandığını ifade eden Kutoğlu, şu bilgileri verdi: "Fayın üzerine tıkladıklarında, beklenen depremin hangi bölgelerde ne düzeyde hasar oluşturabileceğini renklendirilmiş harita üzerinde görebiliyorlar. Ayrıca depremin hangi alanlarda hissedileceği de harita üzerinden izlenebiliyor." Haritada mavi rengin sarsıntının hafif hissedileceği ve hasar beklenmeyen alanları, sarı rengin orta düzey hasar oluşabilecek bölgeleri, kırmızı rengin ise şiddetli sarsıntı ve ağır hasar beklenen alanları gösterdiği aktarıldı. 50 fay hattı için hesaplama tamamlandı DepremBİS’te şu ana kadar yaklaşık 50 fay hattına ilişkin hasar hesaplamalarının tamamlandığı öğrenildi. Bu fayların harita üzerinde turuncu renkle gösterildiğini belirten Kutoğlu, "Hesaplamalar devam ediyor. Bilgileri tamamlanan faylar siyah renkten turuncuya dönecek ve tıklanabilir hale gelecek" dedi. Sistem üzerinden Marmara’nın güneyinde Gemlik’ten deniz içine uzandığı ve Bandırma yönünde devam ettiği değerlendirilen fay hattına ilişkin örnek veren Kutoğlu, "Bu fay yaklaşık 7 büyüklüğü civarında bir deprem üretebiliyor. Depremin nerede hissedileceği ve hangi bölgelerde ne düzeyde hasar oluşacağı sistem üzerinden görülebiliyor" ifadelerini kullandı. Tamamen ücretsiz olarak hizmet veren DepremBİS platformuna üye olan kullanıcılar, Türkiye genelindeki fay hatlarını, zemin özelliklerini ve muhtemel hasar seviyelerini çevrim içi olarak sorgulayabiliyor.
Ankara Bahçeli: "DEM Parti’nin 4 Ocak’ta düzenleyeceği mitingin hiçbir mahsurlu yanı yoktur" Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "DEM Parti’nin 4 Ocak’ta düzenleyeceği mitingin hiçbir mahsurlu yanı yoktur. Elbette toplanıp beklenti, talep ve düşüncelerini seslendirebilirler. Ne var bunda?" dedi. MHP Genel Başkanı Bahçeli, DEM Parti öncülüğünde teröristbaşı Abdullah Öcalan’a özgürlük talebi kapsamında 4 Ocak tarihinde Diyarbakır’da düzenlenecek mitinge ilişkin yazılı açıklamada bulundu. Bahçeli, Anayasa ve yürürlükteki yasalar kapsamında herkesin gösteri, açık hava toplantısı yapmaya ifade ve düşünce özgürlüğü sınırlarında hakkı olduğuna dikkati çekerek şu ifadeleri kullandı: "Demokrasinin doğası, genel geçer ilkeleri bu hususta bellidir, bilinmektedir. CHP’nin bugüne kadar 75 miting yaptığı, irili ufaklı diğer partilerin her zemin ve platformda salon veya açık hava toplantıları düzenlediği bir ortamda DEM Parti’nin miting yapması büyütülecek ve mesele yapılacak bir husus değildir. Kanaatimce DEM Parti’nin 4 Ocak 2026’da düzenleyeceği mitingin hiçbir mahsurlu yanı yoktur. Elbette toplanıp beklenti, talep ve düşüncelerini seslendirebilirler. Ne var bunda? DEM Parti’nin Türkiye partisi olma yönündeki kararlı adımlarını görüyor, değerli buluyorum. Ancak şunun da unutulmamasını ümit ediyorum; PKK’nın kurucu önderliğinin 27 Şubat 2025 tarihli çağrısında cezaevinden çıkma ve özgürlüğüne kavuşma talebinin bulunmadığı ortadadır. Bu çağrı bizim için tek bağlayıcıdır. Bundan mülhem DEM Parti’yle bölücü terör örgütünün tüm bileşenlerinin 27 Şubat çağrısının hilafına tavır ve tutum içinde olmalarının ‘Terörsüz Türkiye’ hedefini sekteye uğratmasa bile yavaşlatacağını değerlendiriyorum. 4 Ocak 2026’da toplansınlar, taleplerini açıklasınlar, buna diyeceğim bir şey olmaz. Ne var ki 27 Şubat çağrısını hiç kimse gözden uzak tutmasın, bu çağrının gölgelenmesine de hizmet etmesin. Bu vesileyle Diyarbakırlı kardeşlerimi hasretle, hürmetle ve muhabbetle selamlıyorum. Olağan bir gelişmeye olağanüstü bir anlam yüklemenin hiçbir sonucu olmayacağını bilhassa paylaşmayı zaruri addediyorum."