DSP Genel Başkanı Masum Türker, "Suriye ile savaşın eşiğine gelmemizi örtbas etmek için 28 Şubat operasyonları öne alınarak gündem değiştiriliyor" iddiasında bulundu.
DSP Bursa İl Teşkilatı`nı ziyaret eden Türker, partililerle bir araya geldi. Türker, Suriye ile yaşanan gerginliğe dikkat çekerek, "Başbakanın bir Müslüman ülkeye savaş açma gibi bir sıkıntı içinde olduğunu biliyoruz ama iş işten geçti. Başbakan şu an tehdit altında. `Eğer sen bu savaşı açmazsan, biz gerekeni yaparız` deniliyor. Bu konuda yakın zamanda, Erdoğan`ın, `Suriye`yi bize bırakın, biz hallederiz` dediğini hatırlarsınız. Bunun arkasından, `Peki hallet` dediler. Başbakan, Suriye ile ortak hükümet
toplayacak kadar Beşşar Esad ile yakınlaşmıştır. O günlerde can ciğer kuzu sarmasıydılar. Ama Batı`nın istediği hedefe ulaşamayınca, `Kendisiyle savaş` denilince Başbakan bugün yılların Esad`ına `Esed` diyor. `Bir savaş olursa, savaştığım insan Müslüman Esad değil, Esed` diyerek yabancılaştırılmış yapıyı tekrarlıyor" diye konuştu.
"Müslüman bir ülkeyle savaşın eşiğine geldik" diyen Türker, şunları söyledi:
"Suriye ile ilişkilerimizin tehlikesi şurada; ilk kez Müslüman bir ülkede Müslüman`a karşı kurşun sıkmış olacağız. Biz bu işin içine girdiğimizde bataktan çıkma ihtimalimiz çok azalır. Çünkü bölgedeki bütün devletler karizma rekabeti dolayısıyla bize karşı tavır alır. Şu anda bile Suriye, Çin ve Rusya tarafından destekleniyor."
28 Şubat`ın sorgulanması gereken bir süreç olduğunu ifade eden DSP lideri Masum Türker, "28 Şubat sorgulanmalıdır. 12 Eylül süreci de aynı şekildedir. Bu konuda Bursa Milletvekili Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç bile Çevik Bir`in yakalanmasına biraz temkinli yaklaşıyor. Hatta diğer bir Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, `Bu kadar çok büyütmemek gerekir` diyor. Çünkü hepimiz biliyoruz ki, Batı Çalışma Grubu raporlarından çıkan bir notta, 28 Şubat`ın ardından Refah Partisi`nden bir parti çıkacağı, bu
partinin 2 binli yıllarda yüzde 34`e yakın bir oy alacağı ortaya çıkmıştır. Şu andaki mahkeme belgeleri arasında bu da vardır. 28 Şubat sürecinin amacı ortaya çıkmıştır. Bu konuda 28 Şubat sürecini bahane edip yakın tarihte diğer kesimlere de el atılacağı açıkça ortada. O tarihteki Refah Partisi`nin bazı ilişkileri gündeme gelebilir. O tarihteki Refah Partisi yöneticilerinin ve Erbakan`ın oğlunun farklı çıkışları vardır. Bu ilişkiler daha da derinleştirilirse Tayyip Erdoğan`ın Hikmet Yar`ın önünde diz çöktüğü
toplantıya kadar gidilebilir. Biz şunu öneriyoruz; 28 Şubat sürecinin yanı sıra esas aydınlatılması geren konulardan biri Susurluk kazasıdır. Bu konuya bulaşmış herkesin benzer şekilde hayatını kaybettiği açıkça ortadadır" ifadelerini kullandı.