YEREL HABERLER - 26 Şubat 2012 Pazar 16:42

HOCALI KATLİAMI`NIN 20. YILDÖNÜMÜ

A
A
A
HOCALI KATLİAMI`NIN 20. YILDÖNÜMÜ

Büyük Birlik Partisi (BBP) Sivas İl Başkanı Aytekin Kulmaç, Hocalı Katliam’ının 20. yıldönümü nedeniyle yaptığı açıklamada, Dağlık Karabağ sorununda Hocalı’da meydana gelen olayların tüm dünyanın gözü önünde olduğunu söyleyerek, olayın 20. Yüzyıldaki en büyük facialardan biri olduğunu vurguladı.
BBP Sivas İl Başkanı Aytekin Kulmaç, 26 Şubat 1992 yılında Ermeni askerleri tarafından Azerbaycan’ın Yukarı Karabağ bölgesi Hocalı kasabasındaki 612 kişiyi öldürmesinin yıldönümü nedeniyle basın açıklaması yaptı. Parti binasında konuşan Kulmaç, Dağlık Karabağ sorununda Hocalı’da meydana gelen olayların tüm dünyanın gözü önünde olduğunu söyleyerek, olayın 20. Yüzyıldaki en büyük facialardan biri olduğunu vurguladı. Kulmaç, "1988 yılında başlayan Ermenistan-Azerbaycan Dağlık Karabağ sorunu, tarihinde en müthiş olaylardan biri de Hocalı’da yaşanan soykırım oldu. Bu olay 20. yüzyılın en korkunç facialarından biriydi. Hocalı faciası tarihte bizce bilinen babiyar, xatın, liditse, sonqimı faciaları ile aynı düzeyde bulunuyor. 1992 yılı Şubat ayında tüm dünyanın gözleri önünde bir katliam yapıldı. 1991 yılı Ekim ayından beri kuşatma altında tutulan Hocalı’ya Rusların 366. alayının desteğini alan Ermeniler, 26 Şubat günü girdiler. Yalnızca bir gün içinde tümü savunmasız 63 çocuk 106 kadın 70 yaşlı olmak üzere 613 kişiyi katlettiler" dedi. Hocalı katliamının, Ermenilerin Azerilere karşı gerçekleştirdiği düzenli etnik temizlik ve soykırım politikasının en kanlı sayfası olduğunu belirten Kulmaç, "Hocalı faciası 200 yıla yakın bir süredir Ermeni şovanist-milliyetçileri tarafından Azerilere karşı düzenli olarak gerçekleştirilen etnik temizlik ve soykırım politikasının devamı ve en kanlı sayfasıdır. Kendi çapında dehşetlerine göre dünya tarihinde benzeri az bulunan Hocalı soykırımını yapmakla Ermeni şovanistleri ev ideologları amaçlarını gösterdiler. Amaç Dağlık Karabağ’ı ve diğer Azerbaycan topraklarını ele geçirmek, halkımızın bağımsızlık ve toprak bütünlüğü için mücadele azmini kırmaktı. Fakat menfur düşman kendi niyetlerine ulaşamadı. Hocalı faciasının acı sonuçlarını herkes bilmeli ve daima akılda kalmalıdır. 26 Şubat 1992 gecesi olanların adını ister soykırım koyun, isterseniz bu vahşete katliam deyin, Hocalı’da olanları asla unutmayın. Türkiye’yi sözde Ermeni soykırımı iddiaları ile köşeye sıkıştırmak isteyen ülkelerle karşılıklı çıkar ilişkisi içerisinde olan Ermenistan, dış politika hedefinin sözde Ermeni soykırımı iddialarını Türk Devleti’ne kabul ettirmek olarak belirlemiştir" ifadelerini kullandı.
Kulmaç, Türkiye’nin Ermenistan politikasına ilişkin vereceği kararların Azerbaycan’a zarar vermeyecek kararlar olması gerektiğini kaydederek, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Ermenistan politikasına ilişkin vereceği her kararın kadre ve dost Azerbaycan’a hiçbir şekilde zarar vermeyecek, incitmeyecek ve rencide etmeyecek kararlar olmasını ummaktayız" şeklinde konuştu. Toplantının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Kulmaç, helikopter kazasında sona yaklaşıldığını vurguladı. Şike operasyonu kapsamında tutuklanan Sivasspor Kulübü Başkanı Mecnun Otyakmaz’ın, 8 ay sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasına da değinen Kulmaç, Otyakmaz’a geçmiş olsun dileklerinde bulundu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Para faize gidiyor emlak satışları düştü Artan emlak fiyatları, emlak satışlarını düşürdüğü için vatandaşlar kadar müteahhitleri de endişelendiriyor. Sivas İnşaat Müteahhitler Derneği (SİMDER) Başkanı Gökhan Fatih Aslan; emlak piyasasındaki gelişmeleri değerlendirdi. Pandemi ve depremden sonra müşteri tercihinin müstakil konutlara yönelmesine rağmen yüksek maliyetler nedeniyle satışların beklenilen düzeyde olmadığını belirterek, “Malum enflasyondan dolayı inşaat maliyetleri sürekli artıyor. Bu artışlarda durmadan devam ediyor. Bir noktada durup sabit hale gelse maliyet de öngörülebilir olur. Konutların maliyetinin artması hem malzeme fiyatlarındaki artış konut maliyetini artırıyor. Hem arsa fiyatlarındaki artış konut maliyetlerini arttırıyor. İşçilik maliyetlerindeki artışta konut maliyetlerini arttırıyor. Satış rakamı artıyor fakat vatandaşın alım gücü buna yetişemiyor. Bu noktada da uygun oranlarda ucuz kredilerin bankalardan gelmesi bekleniyor. Bankalar da bu krediyi açamıyor.” dedi. “Sivas’ta müstakil ev fiyatları 8 milyona ulaştı” Aslan, Sivas’ta müstakil ev fiyatlarının 8 milyona ulaştığını ifade ederek, “Gönül istiyor ki iyi bir evde oturayım. Hatta güvenli, müstakil villa olsun istiyor. Fakat istek artınca fiyat artıyor. Şu anda bu artan maliyetlere baktığımız zaman Sivas’ta da villa fiyatları yaklaşık 8 milyona ulaştı. Bu rakamlarda herkesin karşılayabileceği rakamlar değil. Bankalardan da kredi olmayınca bu parayı nakit verecek müşteri olmuyor” İfadelerini kullandı. “Para faize gidiyor” Aslan, parası olan vatandaşların da parasını konuta yatırmak yerine faize yatırmayı tercih ettiklerini vurgulayarak, “Nakit verecek müşteriye de bakıyorsunuz diyelim 7-8 milyon lirası var. Faiz hassasiyeti yoksa parasını bugün bankaya koysa 500 - 600 bin lira para alıyor. Şimdi bu durumda parayı vermesini zorlaştırıyor. Doğal olarak bu talep bir yerde parası olmayan için kredi olmadığı için duruyor. Parası olan için de para çok kıymetli. Başka ne yapabilirim diye bir kenarda bekliyor. O yüzden aslında talep yok demek bu çerçevede daha doğru daha isabetli olur” şeklinde konuştu. “Alanda satanda mustarip” Aslan gelinin noktadan alıcının da satıcının da mustarip olduğunu ifade ederek şunları söyledi. “Ürünün fiyatının artmasından dolayı vatandaş mustarip ama satan tüccar da mustarip. Her zaman satıcı sattığı malın maliyetini uygun mal edip düşük fiyata satmak ister. Maliyet artışlarından kesinlikle bizim sektördeki meslektaşlarımız memnun değil. Daha uygun maliyetlerin olmasını enflasyonun düşmesini, dairelerin ucuzlamasını en çok isteyenler müteahhitlerdir. Yani vatandaş çok istiyor gibi görünüyor ama emin olun onun on katı istek müteahhitlerdedir. Biz daha uygun olmasını isteriz. Aslında müteahhitler vatandaşı uygun fiyatlı ev sahibi yapmak istiyor” dedi. “Müstakil evde yaşamakla bir apartmanda yaşamak aynı değil” Sivaslı vatandaşlar ise müstakil evlerin daha güzel ve güvenilir olduğunu belirterek, “insanlar artık şehir merkezinden uzaklaşmak ve müstakil evlerde yaşamak istiyorlar. Müstakil bir yaşamakla bir apartmanda yaşamak aynı şeyler değil” dedi.
Giresun Fındıkta rekolte tartışması başladı Kanada’da düzenlenen 41. Uluslararası Kuru ve Kabuklu Meyveler Kongresi’nde (International Nut and Dried Fruit Council-INC) fındık rekoltesinin gerçeği yansıtmadığını ileri süren Giresunlu fındık sanayicisi Mustafa Demirci, yüksek fiyat politikası yerine istikrarlı ve yüksek verimli bir politika yürütülmesi gerektiğini söyledi. Giresunlu fındık sanayicisi Mustafa Demirci yaptığı açıklamada, “Kanada’da 41. INC kongresi düzenlendi. Bu kongrede dünyadaki fındık üretiminin yüzde 58.19’unu karşılayan Türkiye hala birinci sırada yer alırken, 2024 yılı rekoltesi ise 785 bin ton olarak açıklandı. Ancak bu rekoltenin gerçeği yansıttığı şüphelidir. Çünkü yapılan rekolte çalışması karanfil sayımına göre yapılmıştır. Bilindiği gibi bu sene mevsim şartları nedeniyle tozlaşma yeterince olmadı ve açan fındık çiçekleri döllenemedi. Yine karanfil sayımından sonra zirai don riski geçmiş olsa da kuraklık ve sis nedeniyle kayıplar yaşandı. Zaten tozlaşma olmayan fındığın dökülmesi muhtemeldir. Bunları göz önünde bulunduracak olursak açıklanan rekolte yanıltıcı olabilir. Ayrıca geçen yıl Türkiye’de Tarım ve Orman Bakanlığı koordinasyonunda resmi kaynaklarca açıklanan rekolte sonradan revize edilerek 670 binlere düşürülmüştü. Yani bu INC’nin açıkladığı rekolte geçen yılın üzerinde görünüyor ve bunun imkanı yok” dedi. "Yüksek fiyat politikası yerine, sabit fiyat politikası yürütülmelidir" Uluslararası Kuru ve Kabuklu Meyveler Kongresi’nde açıklanan rekoltenin serbest piyasayı nasıl etkileyeceği yönünde de açıklamalarda bulunan Demirci, “Her yıl INC toplanarak bir rekolte açıklar ve bu rekolteye göre de serbest piyasalar yön bulur. Bu rekoltenin serbest piyasayı nasıl etkileyeceğini göreceğiz ancak ülkemizde her yıl verim düşerken, fındık üretiminde rakiplerimiz artarken biz hala yüksek fiyat politikasıyla hareket ediyoruz. Fındık üretiminde ülkemizin rakipleri olan ülkelerde her yıl fındık üretimi artmaktadır. Bugün dünyada fındık üreten diğer ülkelerin ellerinde fındık kalmazken bizim ülkemizde stok mevcuttur. Fındık ihracat gelirimiz döviz yüksekliğinden dolayı artmış görünürken, rakamsal bazda yüzde 20 düşüş yaşandı. Yani önceki yıla göre yüzde 20 daha az fındık sattık. Elimizde kalan bu fındık stoklarımızda duruyor. Bunun nedeni yüksek fiyat politikasıdır. TMO bile üreticiden 82.5 liraya aldığı fındığı 130 liradan piyasaya arz etti ama yüksek fiyat politikasından dolayı talep görmedi. Peki ne olacak 130 liraya satamadığı fındığı biraz daha elinde tutarsa mecburen yarı fiyatına yağlığa satmak zorunda kalacak. Bu da milli zarar anlamına gelmektedir. Dolayısıyla bizim yüksek fiyat politikası yerine sabit fiyat politikasıyla hareket etmemiz gerekir. Üreticilerimize de az fındıkla çok kazanç elde etme düşüncesi yerine üretimi artırıcı destek verilmelidir. Bugün bölgemizde dönüm başına en fazla 70 kilogram fındık alınmaktadır oysaki bu verim 150-200 kilograma nasıl çıkartıla bilinir bunun çalışması yapılmalıdır. Bunun için ilgili bakanlık ülkemizdeki fındık paydaşlarını bir araya getirerek fındık şurası gerçekleştirmelidir” ifadelerini kullandı.