ASAYİŞ - 02 Mart 2012 Cuma 10:23

ALTIN DOLU ÇANTAYI BÖYLE ÇALDI

A
A
A
ALTIN DOLU ÇANTAYI BÖYLE ÇALDI

Bursa’da park halindeki otomobilin içinden altın dolu çantayı çalan zanlı, güvenlik kameralarına takıldı. Hırsızlıktan sabıkalı zanlı, çantayı evinin yanına gömmesine rağmen polisten kaçamadı.
Edinilen bilgiye göre, merkez Osmangazi ilçesi Sakarya Mahallesi Ulubatlı Hasan Bulvarı üzerine otomobilini park eden M.K., işlerini halletmek için aracının başından ayrıldı. Bu sırada yoldan geçen Bülent Y., otomobilin içinde bayan çantası olduğunu gördü. Etrafı gözetlemeye başlayan zanlı, aracın park edildiği yerdeki iş yerinin kapalı olmasını fırsat bilerek otomobile yaklaştı. Cebinden çıkardığı demir parayı aracın sağ ön camına fırlatan Bülent Y., camı kırıp altın dolu çantayı çaldı. Zanlı, aldığı
çantayı yanında getirdiği poşete koyup olay yerinden hızla uzaklaştı.
16 BH 403 plakalı otomobilinin yanına gelen M.K., çantanın çalındığını fark edince polise haber verdi. Olay yerine gelen Osmangazi İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği ekipleri, aracın park edildiği yerdeki iş yerine ait güvenlik kameralarını inceledi. Kamera kayıtlarına göre, aracın yanına gelerek camı kıran kişinin hırsızlıktan sabıkalı Bülent Y. (48) olduğu belirlendi. Evine yapılan operasyonda gözaltına alınan zanlı, çantayı duvarın dibine gömdüğünü itiraf etti. 6 bin lira değerinde altın takı
seti, taşlı yüzük, küpe ve taş işlemeli alyansın bulunduğu çanta, toprak altından çıkarılarak emniyette sahibine teslim edildi.
"Evin elektrik, su faturasını ödeyemedim. Fakir olduğum için yaptım" diyen zanlı, tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.