GENEL - 02 Mart 2012 Cuma 15:03

SURİYE`DEKİ OLAYLAR

A
A
A
SURİYE`DEKİ OLAYLAR

Suriye ordusunun Humus kentinde başlattığı kara harekatının ardından Türkiye-Suriye sınırında yeni bir mülteci akını yaşandı.
Özgür Suriye Ordusu ile Suriye ordu birlikleri arasında çıkan çatışmalardan kaçan yüzlerce Suriyeli, dün gece Türkiye’ye sığındı. Dün geceden itibaren 240’ın üzerinde Suriyeli, Türkiye’ye sığınma talebinde bulundu. Dışişleri Bakanlığı yetkilileri son 1 haftada 400’ün üzerinde Suriyeli’nin Türkiye’ye sığınma talebinde bulunduğunu açıklarken, Hatay’ın Altınözü, Yayladağı ve Reyhanlı ilçelerinde kurulu toplam 7 geçici çadır kentte yaklaşık 11 bin Suriyeli’nin misafir edildiğini belirttiler.
Bu arada yüzlerce Suriyeli de, Altınözü ilçesine bağlı Hacıpaşa kırsalında Türkiye’ye giriş yapmak için bekliyor.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Karatay’da öğrenciler sabah namazı programında buluşuyor Konya’nın merkez Karatay ilçe Belediyesi Kent Konseyi Gençlik Meclisi tarafından Karatay’daki lise öğrencilerine yönelik "Sabah Namazı Buluşmaları" programı düzenleniyor. Etkinlik kapsamında bir araya gelerek tanışma ve kaynaşma fırsatı bulan gençler, birlik ve beraberlik duygusunun gelişimine katkı sağlıyor. Karatay Gençlik Meclisi Ortaöğretim Çalışma Grubu’nun düzenlediği Sabah Namazı Buluşmalarında öğrenciler, sabahın huzur veren sessizliğinde gönüllerini aynı niyette buluşturuyor. Huzurlu bir atmosferde gerçekleştirilen buluşmada gençler hem manevi bir birliktelik yaşıyor hem de güne birlikte başlamanın mutluluğunu paylaşıyor. Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca, bu programlar ile gençlerin sosyal, kültürel ve manevi gelişimlerine katkı sunmayı hedeflediklerini ifade etti. Sabah Namazı Buluşmalarının gençler arasında dayanışmayı güçlendirdiğini belirten Başkan Hasan Kılca, "Sabah Namazı Buluşmalarımız, gençlerimizin bir araya geldiği, aynı niyetle saf tuttuğu çok kıymetli bir etkinlik. Karatay Belediyesi olarak gençlerimizin milli ve manevi değerlerle yetişmesine büyük önem veriyoruz. Onların bu değerlere sahip çıkması, bizim için en büyük kazançtır" dedi. "Gençlerimizin değerleriyle yetişmesi, bizim en değerli kazanımımız" diyen Başkan Hasan Kılca, Karatay Belediyesi’nin her alanda donanımlı bir gençlik oluşturabilmek için çalıştıklarını söyledi. Gençlerin sosyal, kültürel ve sportif gelişimlerini desteklemeyi öncelik olarak gördüklerini vurgulayan Başkan Kılca, "Gençlerimiz ve çocuklarımız, belediye hizmetlerimizin merkezinde yer alıyor. Geleceğimiz olan gençlerin başarıları için gayretli bir çalışma sergiliyoruz. Bu sabah namazı buluşmaları ile de milli ve manevi değerlerine bağlı, maneviyatı güçlü bir gençliğin oluşmasına katkı sağlıyoruz. Katılım gösteren tüm öğrencilerimize teşekkür ediyorum" şeklinde konuştu. Sabah namazı programı sonrasında gençlerin gönüllerini ısıtmak, güne sıcak ve güzel bir başlangıç yapmalarını sağlamak için gençlere çorba ikramında bulunuluyor. Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca, yıl boyunca gençlere yönelik sosyal, kültürel ve eğitsel çalışmaların devam edeceğini belirtti.
Sakarya Yaylada kaybolan yaşlı çift yaşadıklarını anlattı: "Ben uyardım ama beni dinlemedi" Sakarya’da yaylada kaybolan ve hem gece görüşlü dronlarla hem de yaya olarak arandıktan saatler sonra bulunan Karaçoban çifti, yaşadıklarını anlattı. 71 yaşındaki Havva Karaçoban, "Ekipler bizi bulduklarında eşim uyuyordu ve ona araba farlarının gördüğümü söyledim bana inanmadı, ‘sana öyle geliyor’ dedi" derken 72 yaşındaki Mustafa Karaçoban, "Gençliğimde de maceraya hevesli bir adamdım, macera oldu bize" dedi. Akyazı ile Taraklı arasında bulunan Karagöl Yaylası mevkiinde 9 Aralık’ta meydana gelen olayda, Akyazı ilçesinde yaşayan Havva Karaçoban (71) ve Mustafa Karaçoban (72) öğle saatlerinde Geyve’deki akrabalarından evlerine dönmek için yola çıktı. Yakınlarını arayıp yayla yolunda seyir halindeyken araçlarının çamura saplandığı bilgisini veren çiftin daha sonra telefon sinyali kesildi. Çifte ulaşamayan yakınları, 112 Acil Çağrı Merkezi’ne kayıp ihbarında bulundu. Durumun haber verilmesi üzerine bölgeye AFAD, jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. AFAD ekipleri, gece görüşlü dron ve yaya olarak bölgede yaşlı çifti bulmak için çalışma başlattı. Yapılan geniş çaplı inceleme neticesinde yaşlı çift bulunup sağlık kontrolleri sonrasında yakınlarına teslim edilmişti. Ekiplerin yoğun mesaisi sonrasında yaşlı çifti buldukları anlar cep telefonu kamerasına yansıdı. Yaşlı çift yaşadıklarını anlattı: "Araba farlarının gördüğümü söyledim bana inanmadı" Yayla yolunda kaybolan yaşlı çift, yaşadıklarını İhlas Haber Ajansı Muhabirine anlattı. 71 yaşındaki Havva Karaçoban, "Geyve’den çıktık ve eve gönderken mantar toplamaya karar verdik. Eşim gitti, birkaç mantar topladı sonrasında yağmur yağmaya başlayınca bıraktık. Dönerken sis oluştu ve önümüzü göremedik. Bir yerlere girdik yolu kaybettik. Ben uyardım ama beni dinlemedi ve çamura saplandığımız alana doğru gittik. Çamura saplandık aracı ileri geri hareket ettirmemize rağmen kurtulamayınca aracın içine bindik ve gece oldu. Eşim daha sonrasında yürüyerek yüksek yere gitti, çocuklara telefon ettiler. Çocuklarda bizi gece 01.00 gibi kurtardılar. Ben bizi kurtarmaya gelen aracın ışıklarını görünce mutlu oldum. Ekipler bizi bulduklarında eşim uyuyordu ve ona araba farlarının gördüğümü söyledim bana inanmadı, ‘sana öyle geliyor’ dedi. Bizi sonrasında Taraklı’ya götürdüler, hastanede kontrollerimizi yaptılar aç olup olmadığımızı sordular" dedi. "Gençliğimde de maceraya hevesli bir adamdım, macera oldu bize" 72 yaşındaki Mustafa Karaçoban, "Yoldan dönerken mantar toplamaya karar verdik. İstediğim gibi olmayınca karanlık çökmeden eve dönmek istedim. O sırada hava şartları da olumsuzdu geçtiğim yollardan yeniden geçtim. Başka bir yol buldum oraya saptım ama çamura saplandık. Araçtan inerek yürüdüm bir tepede çocuklara ulaştım. Sonrasında bizi kurtarmaya gelen aracı görmek bizi çok mutlu etti. Gençliğimde de maceraya hevesli bir adamdım, macera oldu bize. Sağlık durumumuz gayet iyi hatta eşimin daha iyi oldu, oranın havası çok iyi geldi" diye konuştu.
Ankara Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü bütçesi YTB ve TİKA bütçelerini aştı Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda kabul edilen Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 2026 yılı bütçesi, kamuoyunda öncelik tartışmalarını beraberinde getirdi. TBMM’den geçen bütçeye göre, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’ne 5 milyar 248 milyon 396 bin lira, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’na (YTB) 3 milyar 229 milyon 498 bin lira, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı’na (TİKA) ise 3 milyar 800 milyon 63 bin lira bütçe ayrıldı. Böylece, Türkiye’nin yurt dışındaki etki gücünü, insani diplomasisini ve kamu diplomasisini yürüten TİKA ve YTB stratejik kurumların bütçelerinin, Devlet Opera ve Balesi’nin gerisinde kalması bazı kesimler tarafından eleştiri yapılmasına neden oldu. Yapılan eleştirilerde Opera ve bale faaliyetlerine ayrılan yüksek bütçenin, milyonlarca insanı kapsayan kalkınma, diaspora, kültürel diplomasi ve insani yardım projeleri yürüten kurumların önüne geçirilmesinin kamu yararı açısından sorgulanması gerektiği vurgulandı. Ayrıca, Devlet Opera ve Balesi’ne ayrılan 5,2 milyar lirayı aşan bütçenin, artan hayat pahalılığı, tasarruf çağrıları ve ekonomik daralma ortamında orantısız olduğu da ifade edildi. Hükümetin sık sık dile getirdiği kamuda tasarruf ve verimli harcama vurgusuna rağmen, opera ve bale gibi yüksek maliyetli alanlara ayrılan bu büyüklükteki kaynağın ne ölçüde toplumsal fayda ürettiği de bu çerçevede tartışma konusu oldu.
Yalova Güllü’nün kızı Gülter: "Annemi ben kesinlikle öldürmedim, masumum" Yalova’daki evinin terasının penceresinden düşen Güllü’nün ölümüyle ilgili soruşturmada ’tasarlayarak yakın akrabayı öldürmek’ suçlamasıyla çıkarıldığı mahkemece tutuklanan sanatçının kızı Tuğyan Ülkem Gülter (27) suçlamaları reddetti. 26 Eylül 2025 tarihinde Yalova’nın Çınarcık ilçesi Harmanlar Mahallesi Vali Akı Caddesi üzerindeki apartmanın 5’inci katındaki kapalı terasta ünlü şarkıcı Güllü (52), kızı ve arkadaşıyla eğlendiği sırada pencereden düşerek hayatını kaybetmişti. Güllü’nün ölümüyle ilgili Yalova Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma çerçevesinde gözaltına alınan Güllü’nün kızı Tuğyan Ülkem Gülter’i tutuklandı, Sultan Nur Ulu’ya ise ev hapsi verildi. Annesini öldürdüğü iddia edilen Gülter, mahkemede Sultan Nur Ulu’nun yaklaşık bir aydır annelerinin evinde kaldığını ifade etti. Olay gününü anlattı Yalova’ya çocuğuma bakıcı tutmak için gittiğini akşam da eve geri döndüklerini söyleyen Gülter, yemek yedikten sonra film izleyemeye başladıklarını belirterek, "Filim izleyeceğimiz için annem kendisine meze hazırladı ve şarap aldı. Annem yaklaşık 20 gün önce Şirince’ye gitmişti. Şirince’ye gittiğinden beri şarap içmeye başladı. Daha önce alkol kullanırdı ama şarap içmeye yeni başlamıştı. O gün annem yaklaşık 3,5 şişe şarap içti. Film izlediğimiz sırada ben bir ara odama geçip eski nişanlım olan Kervan’la yaklaşık 20 dakika görüntülü konuştum. Ben geri salona geldiğimde Sultan’la annem film izlemeye devam ediyorlardı. Ben içeri geldikten bir süre sonra filmi kapattık. Annem zaten ben içeri telefonla konuşmaya gittiğim için ’s...n filmin içine" dedi. Daha sonra müzik açtık. Üçümüz beraber müzik eşliğinde eğlendik. Daha sonra Sultan’la ben odaya geçtik. Ben odada Kervan ve Çiğdem abla ile görüntülü konuştum. Sultan benim yanımda oturuyordu. Ben bir iki defa salona gidip geldim. Odada olduğum süreçte Kervan’la konuşurken aramızda yüzük muhabbeti geçmişti. Ben yüzüğü atacağım tarzında konuşmuştum ve benim hamile olma ihtimalim vardı. Ancak bunu annem bilmiyordu. Sultan’la konuştuğumuz sırada annemin öğrenme ihtimaline karşı Sultan’a "düştü derim, yada aldırırım" demiştim. Bu sırada salondaki televizyonda Sultan’ın telefonuna bağlı bir şekilde müzik çalıyordu. Biz odadaydık. Sultan’la beraber benim telefonumdan oda da telefon açtık. Sultan’a malkata şarkısını açmasını istedim. Sultan malkata şarkısını benim telefonumdan açmıştı" diye konuştu. Sultan ile malkata oynarken annesinin içeri girdiğini belirten Gülter, şunları kaydetti: "Sultan’ın elinden tutup malkata oynatmaya çalıştı. Sultan bilmediğini söyledi. Üçümüz odada dans etmeye başladık. Biz kapı ile gardırobumun arasında dans ediyorduk. Annemle biz birbirimizi mıncıklardık. Bana söylendiği gibi ’bırak beni bırak’ gibi bir şey söylenmişse buna istinaden söylenmiştir. Zaten sonrasında annem o sırada bize ’o...’ dedi. Ama bunu kızdığı için söylemedi. Sonrasında annem müziğin sesini açmamızı istedi. Sultan gardırobumun önünde yüzüne bakıyordu. Yüzünde dikiş izi vardı. Sultan dikiş izine sürekli bakar, bende o sırada Sultan’ın yanında oynuyordum. Daha sonra ben çok yüksek bir şekilde güm diye bir ses duydum. Önümü camın olduğu tarafa doğru çevirdiğimde annemi görmeyince koş diye bağırarak aşağıya indim. Yukarıda odadayken güm diye ses duyduktan sonra ben annemi görmedim. Nasıl düştüğünü de bilmiyorum. Direk aşağıya koştum. Koşarken Çiğdem ablanın kapısını çaldım. Aşağıya indikten sonra olanları hatırlamıyorum." "Annem benden oldukça ağırdır. Benim onu kaldırma gibi bir şansım yoktur" Sultan’ın annesinin camdan düşmesine ilişkin aleyhime verdiği beyanları kabul etmediğini söyleyen Gülter, "Annem benden oldukça ağırdır. Benim onu kaldırma gibi bir şansım yoktur. Zaten olay sırasında benim sırtım dönüktü. Annemin nasıl düştüğüne dair bir fikrim yok. Normalde Sultan’la aramda herhangi bir problem yok. Sultan’la biz çok yakın arkadaştık. Ancak Sultan kaza yapmadan önce eski sevgilisi ile beraber uyuşturucu kullanmışlar. Ben bunu duymuştum. Hatta kazadan önce Sultan kokain kullanmış bunu bana söyledi. Kaza sırasında da sevgilisi ile beraber metanfetamin kullandıklarını duydum. Dosyaya uyuşturucu testi ile ilgili işlemler girince Sultan bunlardan dolayı çok tedirgin oldu. Test sonucunda uyuşturucu madde kullandığı ortaya çıkıp ona suç atacağımızdan dolayı avukatım Merve Uçanok’a ’siz benim başımı mı yakmaya çalışıyorsunuz’ demişti. Aynı yerde oturduğumuzdan dolayı tanıdığım Hülya ve Bircan abla tam hatırlamamakla birlikte cenaze günü ve ertesi günü Sultan’ı korkutmuşlar. ’Başınız belaya girecek, Tuğyan uyuşturucu kullanıyor, senin üstüne iftira atar’ şeklinde söylemişler. Bunları bana Sultan çok sonra anlattı. Sultan’ın aleyhime vermiş olduğu ifadelerin bundan dolayı kaynaklandığını düşünüyorum. Çünkü aramızda herhangi bir husumet yoktur. Hatta bu süreçte bana en çok Sultan destek olmuştur" dedi. "Anneme çok sinirli olduğum dönemdi" Annesiyle arasında uyuşturucu, para ve eski nişanlısı Kervan’dan kaynaklı ya da herhangi bir sebepten kaynaklı bir sıkıntı olmadığına vurgu yapan Gülter, "Benim ’annemi öldürmek istiyorum’ şeklindeki mesajlarım hatırladığım kadarıyla Haziran ayında Bircan ablaya attığım mesajlardır. Ancak annemle o zaman kavga etmiştik ve ben 21 gün kadar eve gitmemiştim. Anneme çok sinirli olduğum bir dönemde yazdığım bir mesajdı" ifadesini kullandı. "Annem bana ne de ben ona husumet beslemiyordum" Yurtdışına kaçacağı iddialarına da yanıt veren Gülter, şöyle konuştu: "Zaten yurtdışına çıkma yasağımda yoktu. Benim küçük bir çocuğum var. Ben onu bırakıp bir yere zaten gitmezdim. Bu konuşmalar sadece Serhat’ın bize açtığı muhabbetten kaynaklanmıştı. Ben Çınarcık’ta olan evde kaldığım süre boyunca sürekli rahatsız edildim. Bu yüzden Gökhan Cevher’in evinde kalmaya başlamıştım. Gökhan Cevher’in evinde kalmaya 3 valiz ile gitmiştim. Gökhan Yalova’da Çınarcık’ta kalıyordu. Tuğba abla ile eşi Serhat abi beni almaya geleceklerdi. Onların olduğu Büyükçekmece’ye gidecektik. Yaklaşık 1,5 hafta Tuğba ablaların evinde kalmıştım. Daha sonra Çınarcık’ta emlakçı Arif abi’den bir ev tutmuştum. Gözaltına alındığımız gün Büyükçekmece’ye valizlerimi alıp kiralayacağım eve götürmek için gitmiştim. Istanbul Büyükçekmece’ye gitmemizle yurtdışına kaçmamız arazında herhangi bir bağlantı yoktur. O sebeple gitmemiştik. Benim annemi öldürmek için herhangi bir sebebim yoktur. Ne annem bana ne de ben ona husumet beslemiyordum. Kendimden emin olduğum için kaçma gibi bir durumum söz konusu dahi değildir." Gülter, Arkadaşı Sultan’ın annemin ölüm olayına ilişkin vermiş olduğu ifadeyi kabul edilemez olduğunu belirtti. Bilirkişi raporuna da itiraz eden Gülter, "Her ne kadar bilirkişi raporunda düşme olayının dış kuvvet ve temas varlığı ile olduğu söylenmiş olsa da ben bunu kesinlikle kabul etmiyorum. Eğer annemi itmiş olsaydım ses kayıtlarındaki ’görüşürüz’ ifadesi yerine annemin bağırma yada yardım isteme sesi gerekirdi. Kaldı ki ’görüşürüz’" kelimesini ben söylemedim. Kesinlikle kabul etmiyorum. Annemi ben kesinlikle öldürmedim. Ben masumum" dedi.
Sakarya Yaylada kaybolan yaşlı çift yaşadıklarını anlattı: "Ben uyardım ama beni dinlemedi" Sakarya’da yaylada kaybolan ve hem gece görüşlü dronlarla hem de yaya olarak arandıktan saatler sonra bulunan Karaçoban çifti, yaşadıklarını anlattı. 71 yaşındaki Havva Karaçoban, "Ekipler bizi bulduklarında eşim uyuyordu ve ona araba farlarının gördüğümü söyledim bana inanmadı, ‘sana öyle geliyor’ dedi" derken 72 yaşındaki Mustafa Karaçoban, "Gençliğimde de maceraya hevesli bir adamdım, macera oldu bize" dedi. Akyazı ile Taraklı arasında bulunan Karagöl Yaylası mevkiinde 9 Aralık’ta meydana gelen olayda, Akyazı ilçesinde yaşayan Havva Karaçoban (71) ve Mustafa Karaçoban (72) öğle saatlerinde Geyve’deki akrabalarından evlerine dönmek için yola çıktı. Yakınlarını arayıp yayla yolunda seyir halindeyken araçlarının çamura saplandığı bilgisini veren çiftin daha sonra telefon sinyali kesildi. Çifte ulaşamayan yakınları, 112 Acil Çağrı Merkezi’ne kayıp ihbarında bulundu. Durumun haber verilmesi üzerine bölgeye AFAD, jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. AFAD ekipleri, gece görüşlü dron ve yaya olarak bölgede yaşlı çifti bulmak için çalışma başlattı. Yapılan geniş çaplı inceleme neticesinde yaşlı çift bulunup sağlık kontrolleri sonrasında yakınlarına teslim edilmişti. Ekiplerin yoğun mesaisi sonrasında yaşlı çifti buldukları anlar cep telefonu kamerasına yansıdı. Yaşlı çift yaşadıklarını anlattı: "Araba farlarının gördüğümü söyledim bana inanmadı" Yayla yolunda kaybolan yaşlı çift, yaşadıklarını İhlas Haber Ajansı Muhabirine anlattı. 71 yaşındaki Havva Karaçoban, "Geyve’den çıktık ve eve gönderken mantar toplamaya karar verdik. Eşim gitti, birkaç mantar topladı sonrasında yağmur yağmaya başlayınca bıraktık. Dönerken sis oluştu ve önümüzü göremedik. Bir yerlere girdik yolu kaybettik. Ben uyardım ama beni dinlemedi ve çamura saplandığımız alana doğru gittik. Çamura saplandık aracı ileri geri hareket ettirmemize rağmen kurtulamayınca aracın içine bindik ve gece oldu. Eşim daha sonrasında yürüyerek yüksek yere gitti, çocuklara telefon ettiler. Çocuklarda bizi gece 01.00 gibi kurtardılar. Ben bizi kurtarmaya gelen aracın ışıklarını görünce mutlu oldum. Ekipler bizi bulduklarında eşim uyuyordu ve ona araba farlarının gördüğümü söyledim bana inanmadı, ‘sana öyle geliyor’ dedi. Bizi sonrasında Taraklı’ya götürdüler, hastanede kontrollerimizi yaptılar aç olup olmadığımızı sordular" dedi. "Gençliğimde de maceraya hevesli bir adamdım, macera oldu bize" 72 yaşındaki Mustafa Karaçoban, "Yoldan dönerken mantar toplamaya karar verdik. İstediğim gibi olmayınca karanlık çökmeden eve dönmek istedim. O sırada hava şartları da olumsuzdu geçtiğim yollardan yeniden geçtim. Başka bir yol buldum oraya saptım ama çamura saplandık. Araçtan inerek yürüdüm bir tepede çocuklara ulaştım. Sonrasında bizi kurtarmaya gelen aracı görmek bizi çok mutlu etti. Gençliğimde de maceraya hevesli bir adamdım, macera oldu bize. Sağlık durumumuz gayet iyi hatta eşimin daha iyi oldu, oranın havası çok iyi geldi" diye konuştu.