YEREL HABERLER - 06 Mart 2012 Salı 15:55

AMERİKA YERİNE DİYARBAKIR`I TERCİH ETTİ

A
A
A
AMERİKA YERİNE DİYARBAKIR`I TERCİH ETTİ

Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) tıbbi onkoloji ve hematoloji dallarında uzmanlıkları tescil edilen ve yan dal eğitimi sırasında Pittsburgh Üniversitesi’nde Kemik İliği Nakli bölümünde çalışma teklifi alan Tıbbı Onkoloji Uzmanı Dr. Ajlan Atasoy, endi ülkesi ve milletine hizmet vermek için bu teklifi reddederek Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde göreve başladı.
Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yeni görevine başlayan Tıbbi Onkoloji Bölümü Uzmanı Dr. Ajlan Atasoy, bölge genelinde hastalara en iyi hizmeti sunabileceği koşulları Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde bulduğunu ve kendi vatanında görev yapmaktan büyük mutluluk duyduğunu söyledi. Sakarya’da serbest eczacılık yapan Erzincan kökenli bir anne ile Rize kökenli babanın kızı olan Dr. Ajlan Atasoy’un öğrenim geçmişi ve akademik kariyeri başarılarla dolu. Sakarya’da ilköğretimini
birincilikle tamamladıktan sonra ortaöğretimini İstanbul’da Özel Robert Koleji’nde yapan Atasoy bursla gittiği Amerika’da bir yıl Hampshire College’da okuduktan sonra Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İngilizce Tıp Bölümü’nü başarıyla tamamladı. Tıp eğitimi sırasında Almanya, Japonya ve İskoçya’da yurt dışı stajları yaparak, sürekli kendisini eğiten Atasoy, Ankara Üniversitesi İbn-i Sina Hastanesi Nöroloji Ana Bilim Dalı’nda, ardından Hacettepe Üniversitesi Plastik ve Rekonstruktif Cerrahi Ana Bilim
Dalı’nda kısa süreli asistanlık yaptıktan sonra Amerika’nın Pennsylvania eyaletinde uluslararası üne sahip Pittsburgh Üniversitesi Tıp Merkezi’nde İç Hastalıkları İhtisası yaptı. Başarılarından dolayı I. Arthur Mirsky ödülüne layık görülen Dr. Atasoy, 2007 yılında eğitimini bitirdikten sonra bölümünden gelen teklif üzerine bir yıl baş asistan olarak görev yaptı. Pittsburgh Üniversitesi’nde Tıbbi Onkoloji ve Hematoloji yan dallarında üst uzmanlık eğitimi alan Uzman Dr. Ajlan Atasoy’un, geçtiğimiz yıl
Kasım ayında Amerika’da tıbbi onkoloji ve hematoloji dallarında uzmanlıkları tescil edildi. Yan dal eğitimi sırasında Pittsburgh Üniversitesi’nde Kemik İliği Nakli Bölümü’nde çalışmak üzere kalması için teklif alan Uzman Dr. Ajlan Atasoy, yüreğinde yatan vatanına dönme arzusu nedeniyle bu teklifi kabul etmeyerek kendi yurdundaki insanlara hizmet etmek üzere dönüş yaptığını söyledi. Atasoy, "Yüreğimde yatan vatanıma dönmek ve yurdumun insanlarına hizmet etmek arzusu için eğitimimi tamamladıktan hemen sonra
Türkiye’ye döndüm ve denklik işlemlerim tamamlanınca devlet hizmeti yükümlülüğümü yerine getirmek isteğiyle kuraya katıldım. Bu sayede hep görmek, tanımak ve hizmet etmek istediğim Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde çalışmak, özellikle Diyarbakır ve yöresinin insanlarıyla tanışıp, bölgenin en kaliteli hizmetini sunan hastanelerinden birinde çok iyi bir ekiple çalışma fırsatı yakaladığım için kendimi çok şanslı görüyorum. Bu bölgedeki insanların en iyi, en çağdaş ve en yeni sağlık hizmetlerini alabilmeleri
için Amerika’daki merkezimle de ilişkilerimi sürdürerek üzerime düşen bütün görevleri layıkıyla yerine getirmeyi umuyorum. Hayalimde Diyarbakır ve Güneydoğu insanına hizmet etmek vardı. Zaten bir çok arkadaşım bölge insanını methediyordu. Burada görev yapmaktan dolayı çok mutluyum" dedi.
Devasa bir sağlık tesisi durumunda olan ve sürekli kendini geliştiren, yenileyen Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde hizmet sunmanın kendisini mutlu ettiğini belirten Dr. Ajlan Atasoy, görevini layıkıyla yapacağını dile getirdi.
"AİLEMİZ GİDEREK BÜYÜYOR"
Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Yusuf Yağmur ise yeni kadrolarla birlikte ailelerinin her geçen gün büyüdüğünü ve daha iyi hizmet sunma imkanı yakaladığını söyledi. Yağmur, "Uzman Dr. Ajlan Atasoy gibi hizmet sevdalısı bir arkadaşımızın daha ailemize katılması bizi çok memnun etti.
Büyük özveriyle çalışan ve hastalarımıza şifa dağıtmak için seferber olan, doktor meslektaşlarıyla kısa sürede kaynaşan hocamız ile ekibimizi daha da güçlendirdik. Yeni hizmete sunduğumuz ünitelerimiz ile birlikte hastanemizin hizmet ağı giderek büyüyor" şeklinde konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara DMM’den "Türkiye’ye BioNTech aşısı gelmedi" iddialarına yalanlama Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM), COVID-19 salgını sürecinde Türkiye’ye ’BioNTech aşısı gelmediği’ yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını açıkladı. Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin (DMM) sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, bazı sosyal medya mecralarında, COVID-19 salgını sürecinde Türkiye’ye ‘BioNTech aşısı gelmediği’ yönünde ileri sürülen iddiaların gerçeği yansıtmadığı belirtildi. ‘BioNTech aşısı gelmediği’ iddialarının kamuoyunu yanıltmaya yönelik dezenformasyon içerdiği vurgulanan açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "COVID-19’a karşı geliştirilen BioNTech mRNA aşıları, klinik kullanım amacıyla doğrudan BioNTech SE firmasından temin edilmiştir. Pandemiyle mücadele kapsamında, Mart 2021 tarihinden itibaren salgının son dönemlerine kadar söz konusu aşılar mevzuata uygun şekilde tedarik edilerek vatandaşlarımızın kullanımına sunulmuştur. Öte yandan salgın gibi küresel halk sağlığı acil durumlarında, aşı ve ilaçların temininde "Acil Kullanım Ön Onayı" mekanizması tüm dünyada işletilmektedir. BioNTech mRNA aşıları da Dünya Sağlık Örgütü ve uluslararası bilimsel otoritelerin acil kullanım ön onayı değerlendirmeleri esas alınarak Sağlık Bakanlığımız Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından temin edilmiş ve uygulanmıştır. Dolayısıyla pandemi sürecinde yürütülen tüm aşılama faaliyetleri; insan sağlığının korunması önceliğiyle, bilimsel kriterler, şeffaflık ilkesi ve hukuki mevzuat çerçevesinde titizlikle gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle kamuoyunun, teknik ve hukuki kapsamından koparılarak dolaşıma sokulan, yanıltıcı ve gerçek dışı nitelik taşıyan iddialara itibar etmemesi önemle rica olunur."
Gaziantep 51 kişinin öldüğü Furkan Apartmanı davasında firari sanıklar için 10 milyon TL’lik güvence bedeli kararı Gaziantep’in Nizip ilçesinde, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yıkılarak 51 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan Furkan Apartmanı davasında iki firari sanık hakkında çıkarılan yakalama kararları, kişi başı 10 milyon TL güvence bedeli yatırılması karşılığında kaldırıldı. Gaziantep’in Nizip ilçesinde, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 51 kişinin ölümüne neden olan Furkan Apartmanı davası bugün görüldü. Nizip Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuksuz sanıklar Faik Ö., Eyüp Ö., Bülent B., Nejdet A., Mehmet A., Oktay A., Ömer Ş., Coşkun Ş., sanık avukatları, maktul avukatları ve maktul aile yakınları katıldı. Duruşmada söz alan maktul aile yakınları, suçluların en ağır cezayı almasını istedi. Sanıklar ise önceki savunmalarını tekrar ettiğini belirterek, suçsuz olduklarını savundu. Duruşma savcısı, taraflarca yeniden bilirkişi raporu talebinin dosyaya geldiği aşama dikkate alınarak reddine ve yakalama kararı bulunan sanıklar için güvence bedeliyle haklarındaki yakalama kararının kaldırılması yönündeki talebinin de reddedilmesine karar verilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, haklarında yakalama kararları bulunan Hasan Hüseyin S. ile Abdullah Devrim S.’nin 10 milyon lira güvence bedeli karşılığında yakalama kararlarının kaldırılmasına, diğer sanıkların mevcut durumlarının devamına karar vererek, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. Ne olmuştu? Nizip Ağır Ceza Mahkemesi’nce, 19 Temmuz 2024’te görülen karar duruşmasında, mühendis sanık Yılmaz Şahin Yurtyapan hakkında ’bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma’ suçundan 16 yıl 8 ay hapis, sanıklar Faik Ö., kardeşi Eyüp Ö. ve Nejdet A. hakkında delil yetersizliği nedeniyle beraat kararı verilmişti. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesi, Nizip Ağır Ceza Mahkemesi’nce 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 51 kişinin hayatını kaybettiği Furkan Apartmanı davasında 3 sanık hakkında verilen kararı inceledi. Nizip Cumhuriyet Başsavcılığı ile tarafların itirazı üzerine yapılan değerlendirme sonucunda daire, yerel mahkeme kararını bozdu. Nizip Cumhuriyet Başsavcılığı ile tarafların itirazı üzerine yapılan değerlendirme sonucunda daire, yerel mahkeme kararını bozdu. Kararda, beraat kararı verilen sanıklar Faik Ö. ve kardeşi Eyüp Ö. hakkında "kolon kesilmesi" iddiasıyla yeni bir iddianame hazırlandığı, bu nedenle olayın bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtildi. Söz konusu dosyaların birleştirilmesi ve sanıkların birlikte yargılanması gerektiğinin belirtildiği kararda, "Tüm dosyaların birleştirilmesine karar verilerek, tüm delillerin birlikte tartışılması hakkaniyetli bir yargılama için gerekli olmakla birlikte yerel mahkemece verilen hükmün bozulmasına karar verilmiştir" denildi.
Diyarbakır Diyarbakır’da özel okulda 8 yaşındaki çocuğun darbedildiği iddiası Diyarbakır’da özel bir okulda 8 yaşındaki bir çocuğun darbedildiği iddia edildi. İddiaları reddeden okul yönetimi, darp izlerinin daha önceden olduğunun, öğrencinin ailesi tarafından kendilerine söylendiğini öne sürdü. Diyarbakır’da özel bir okulda eğitim gören 8 yaşındaki M.E.E.’nin geçtiğimiz günlerde okul müdürü ve sınıf öğretmeni tarafından darbedildiği iddia edildi. M.E.E.’nin ailesi, hastaneden darp raporu alarak şikayette bulundu. M.E.E.’nin dedesi Yılmaz Elaldı, geçen hafta okulun bir etkinliğine katıldıklarını belirterek, "Programda M.E.E., ille de beni eve götürün diyordu, bir korku vardı üzerinde. ’Okulun bitsin, öyle eve gideriz’ dedim. Çocuğun üzerinde baskı ve korku vardı. Orada da bize, kafasının çok ağrıdığını söyledi. Eve gelince ‘Müdür saçımdan tutup kafamı duvara vuruyordu’ dedi. Bu çocuklara bunu yapan insan değil. Çocuğu 10-15 gün önce de ben okula götürdüm. Sınıf öğretmeni bana herhangi bir şey de demedi. Bunu arkadaşları yapsa ’arkadaşıdır, normaldir’ olur derim. Bu, çocuğun çocuğa yapabileceği bir şey değil" diye konuştu. "Bunu yapan sınıf öğretmeni ve müdürü" iddiasında bulunan Elaldı, "Şahsen öğretmenle iki defa görüşmüştüm. Dört sefer okula gittim. İki etkinliğe gittim, iki sefer de çocuğu sormaya gittim. Çocuk darbedilmiş. Bu çocuğun herhangi özel bir durumu ve raporu yoktur. Herkes çocuklarını eve götürüp vücutlarına baksınlar. Çocukları dövüp, korkutup eve gönderiyorlar. Yasal işlemleri başlattık, sonuna kadar da bunun arkasındayız" dedi. Özel okuldan yapılan açıklamada ise 11 Aralık 2025 Perşembe günü okullarında meydana gelen hadisenin ilkokul 3. sınıf öğrencisi E.O.’nün sınıf öğretmenine ağlayarak, aynı sınıftaki sosyal mecrada ismi mağdur olarak gösterilen M.E.E. isimli öğrenci tarafından fiziksel şiddete uğradığını söylediği ifade edildi. Açıklamada, "Bunun üzerine sınıf öğretmeni, bu fiziki şiddet olayının ilgili öğrenci tarafından bu öğrenciye ve başka öğrencilere defaatle yapıldığı hususunu göz önünde bulundurarak, uyarması için okul müdürüne götürmüştür. Okul müdürü yanına getirilen öğrenciye önce sözlü nasihatlerde bulunmuş, sonrasında da yazı yazma ödevlendirmesinde bulunmuştur. Bu husus kurum kameralarında da açık ve şeffaf şekilde görülmektedir. Sosyal medyada tek taraflı servis edilen ve okul müdürlüğümüze isnat edilen fiziki şiddetin olmadığı hususu, kamera kayıtlarında da görülmektedir. İlgili kamera görüntüleri savcılık ve kolluk kuvvetlerine teslim edilmiştir. Bununla birlikte şiddete uğradığı şikayetini öğretmene yapan E.O. isimli öğrencimizin darp raporu da mevcuttur. Sosyal medyada ismi geçen öğrencimizde bulunan diz altı morlukların daha önce de var olduğunu bizzat çocuğun annesi de sınıf öğretmenine söyleyerek, bunun için bir hafta önce hastaneye gittiklerini ifade etmiştir. En az bir hafta önceden de görülen morlukların, ilgili gün müdür tarafından darp uygulaması sonucu oluştuğu iddiasını, önyargılı ve tek taraflı olarak görüyoruz. Çünkü kamera kayıtlarından bu iddianın doğru olmadığını görmekteyiz. Kurum olarak bu morlukların oluş şekli ve zamanı ile ilgili gerekli tespitlerin Adli Tıp Kurumu tarafından yapılması için gerekli yasal başvurularımızı yapmaktayız. Kurumsal olarak bu ve benzeri durumlarda öğrenci tarafında olmak temel ilkelerimizdendir. Kurum olarak her iki öğrencimizin de yanındayız. Olayın adil ve ön yargısız çözülmesinin takipçisi olacağız" denildi. Veli olmayan bir kişinin bu olayı farklı yorumlayarak kamuoyuna yanlış biçimde aktarmasını tasvip etmediklerini kaydeden okul yönetimi, açıklamada şu ifadelere yer verdi: "Annenin bacaklardaki morlukların birkaç haftadır olduğu ile ilgili beyanı; çocuğun bacaklarındaki morlukların en az birkaç haftadır var olduğunu, annenin sınıf öğretmenine gönderdiği ses kaydından da açık bir şekilde anlayabilmekteyiz. Hatta bunun için iddia edilen olaydan bir hafta önce hastaneye gittiklerini, kansızlıktan dolayı morlukların oluşma ihtimalini doktora sorduğunu, doktorun da incinmelere dayalı oluştuğunu ifade ettiğini bu ses kaydından anlıyoruz. Kurumdaki kamera kayıtlarından da bu şiddet vakasının ilgili gün okulda oluşmadığı gayet açık bir şekilde görülüyor. Bu kamera kayıtları da emniyete ve savcılığa teslim edildi."