GENEL - 15 Mart 2012 Perşembe 10:04

TÜRKİYE`DE 3 BÖLGE BÜYÜK DEPREM RİSKİ ALTINDA

A
A
A
TÜRKİYE`DE 3 BÖLGE BÜYÜK DEPREM RİSKİ ALTINDA

13 Mart 1992 Erzincan depreminin 20. yıl dönümü dolayısıyla Erzincan’da "Deprem" konulu panele katılan ve Erzincan’da çeşitli incelemelerde bulunan İstanbul Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şener Üşümezsoy önemli açıklamalarda bulundu. 1999 Marmara depreminden Van’da meydana gelen depreme kadar birçok konuya değinen Prof. Dr. Üşümezsoy Türkiye’de 3 farklı bölgede her an deprem olabileceğini söyledi.
Bazı meslektaşlarının aksine İstanbul ve Marmara bölgesinin deprem açısından güvenli olduğunu ve Van depreminin Doğu Anadolu Bölgesi’nin deprem haritasını değiştirdiğini ifade eden Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, "İstanbul’u Erzincan’da konuşmak ilginç. 1999 Marmara depreminden sonra tüm arkadaşlar bugün büyük bilimsel görüntüler ile konuşmaya çalışan arkadaşların söyledikleri yazdıkları tümü yırtıldı. Çünkü 180 kilometre fay kırılacak 8.1’lik deprem olacak dedikleri yerde ne fayı biliyorlardı ne de deprem
büyüklüğünü. 1939 yılında 7.8’lik deprem oldu ama 400 kilometrelik fay kırılmıştı. Marmara’da bu ölçü ile hareket edersek benim vurguladığım Marmara’da 180 kilometrelik bir fay yoktu. Nitekim daha sonra gemilerle yapılan araştırmalar 110 kilometrelik bir fay Yeşilköy’den Gaziköy’e kadar giden bir fay var. 7.5’lik bir deprem deniyordu. Oysa ki buna da itirazımız oldu ve Marmara’da depremler 50 kilometreden daha kısa bir fay Kumburgaz çukurunda kalmış durumdadır. Ama bu büyüklükleri açısından olayı
Erzincan’da vurgulamak açısından ilginç. 350 - 400 kilometrede 7.8 şiddetinde yapan bir deprem 50 kilometrede ne yapar diye düşünürsek buradaki 7 ile 8 kat daha düşük bir depremdir. Bugün yapılan çalışmalar İstanbul’da benim ilk söylediğim noktayı artık kendi görüşüm gibi söylediğim olgular aslında yapılan bilimsel araştırmaların sonucudur. 1894 yılında Çınar çukuru kırılmış ve boğaz ve İstanbul’da Çekmece’ye kadar bir risk almamıştır. 1912’de Tekirdağ Silivri kırılmıştır. Yerde 50 kilometre kırılmayan bir
yer kütlesi var. Son yapılan çalışmalarda İmralı’nın güneyinde ben 17 Ağustos’ta ya İmralı’nın güneyinde veya Düzce’de kırılacağını Adalar’da kırılmayacağını söylediğim noktada Düzce’de kırıldı ve Adalar’da hiçbiri yoktur. Fay orada 1894’te etkisini yitirmiştir. İmralı’nın güneyindeki fay hattı da gerçekten İstanbul için değil ama güney için yani Bursa, Bandırma ve çevresi için risk taşıyan bir olgudur. İstanbul için beklenen bir deprem tehlikesini somutlarsak Kumburgaz çukurundan Silivri ile Büyükçekmece
arasında 7 şiddetinin altında 6.5 şiddeti civarında bir risk var. Bu risk de uygun zeminde yapılan modern binalar ile önlenmiş olur yıkım olmaz. Örnek olarak Erzincan 1992 depreminde öncü olarak meydana gelen depremin şiddeti 6.1 idi ve pek bir şey olmamıştı. Ancak daha sonra 6.8 şiddetinde bir deprem oldu ve ondan sonrada artçı bir deprem olarak Çağlayan’da bir deprem oldu. Bunların toplam uzunluğu 30 kilometre kadardı. İstanbul’daki fayın da uzunluğu yani risk taşıyan fayın uzunluğu 35 kilometredir. Bu
anlamda da 6.5 ve 7 şiddetindeki bir riski Erzincan modeliyle gösterebiliriz" diye konuştu.
"VAN DEPREMİNDEN SONRA VAN’DA YENİ BİR FAY HATTI OLUŞTU"
Van’da meydana gelen depremlerin artçı depremler olmadığını bunun aslında orada oluşan yeni fay hattından meydana geldiğini belirten Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, "Ben Van depremi olduğunda Van bloğu Van Gölü’nün derin kesimiyle birlikte Van’ın kuzeydeki sığ kesimi ve Erciş’in altına doğru bir kayma yapmıştır. Daha doğrusu Erciş ve Van’ın kuzeyindeki blok güneye doğru bindirmişti ve oradaki 7.2’lik depremden sonra bir dizi artçı depremler oldu. Bunlar Van’ı çok az etkiledi çünkü asıl depremler Erciş’in
altında patlıyordu. Ama bu bittikten sonra herkes Van’daki enerji boşaldı dediği zaman tam tersi ben Van depremi Doğu Anadolu’nun deprem haritasını değiştirdi ve bu anlamda da Van’daki risk Bitlis’ten Muş’a Muş’tan da Van’a doğru giden bir hatta oluşuyor diyerek yeni bir yaklaşım getirdikten sonra ama asıl altını çizdiğim Van’ın bir sıkışma altında kaldığı ve dolayısıyla Van’daki faylarında risk altında olduğunu vurgulamıştım. Nitekim 5.7 ve 5.9 şiddetinde deprem olduğu zaman Van’da herkes ona artçı
deprem derken ben aslında bunun yeni bir fay başladığını vurguladım. Bunun üzerine Van’da yıkım büyük oldu çünkü hemen şehrin altında olan bir kırılmaydı. Erciş’in altındaki kırılmalar Van’ı etkilemezken Van’ın altındaki kırılmalar Van’ı yerle bir hale getirdi. Benim asıl korkum ise 1648 yılında büyük bir deprem olmuştu. Bu depremde Van’ın güneyinden geçen Gevaş ve Hoşap hattı boyunca oluşan bir depremdi. Bu depremde Van ciddi bir yıkım yaşamıştı. İşte o depremin gelmesinden korktuğum için Van’ı bekleyen
tehlike 1648 diye yazı yazdım ve Van çevresindeki deprem riski diye belirtmiştim. Doğu Anadolu’daki fay Erzincan’dan Karlıova’ya kadar ilgilendiriyor şeklinde baktığımız zaman Karlıova’dan kuzeye bir sıçrama yapıyor ve Erzurum’un güneyinden yani Karayazı, Tutak, Çaldıran ve Hoy diye İran’a giden bir hat var. Diğeri Bingöl’den geliyor Muş ovasının kuzeyinden Van’a doğru giden bir hattır. Hepsi gelip Hoy civarında birleşiyor. Yani Doğu Anadolu’daki fay Karlıova düğümü değil Van’ın doğusundaki düğüm riskli
olduğu için o bölge ciddi riskli bir bölgedir" şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE’DE 3 FARKLI BÖLGE BÜYÜK DEPREM RİSKİ ALTINDA"
Türkiye’de günümüzde 3 farklı bölgenin büyük deprem riski taşıdığını belirten Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, "Net bir şekilde görülebilen veriler ile konuşursak 3 tane bölge söylemek mümkündür. Bir tanesi Bingöl ile Elazığ Palu arasındaki geçen yüzyıllarda kırılmayan Doğu Anadolu fayının bir bölgesidir. Diğeri ise 1600’lü yıllarda kırılan Aydın’dan Denizli’ye Denizli’den batıya doğru Kuşadası’na doğru giden Menderes Vadisi’nin kuzeyi kalan fay hattı ve üçüncüsü olarak Erzincan’da meydana gelen 1939 depremi
Erzincan’ın batde yapılan modern binalar ile önlenmiş olur yıkım ısındaki fay hattını kırdı 1992 yılında meydana gelen depremde ise 1939 yılında kalan fayın 30 kilometrelik küçük bir kısmını kırdı. Ama kırılmayan Tanyeli denilen yerden Karlıova’ya giden 100 kilometrelik bir fay hattı var. O bölümde kırılma olabilir. Bu 1784 yılında kırılmıştı. Bu kırılma oluştuğu dönemde Erzincan 1939 depreminde olduğu gibi yıkılmıştı. 1650’li yıllarda Aydın’da kırılan fay hattının kırılma periyodunun çok net bilmiyoruz.
1784 yılındaki Tanyeli Yedisu Karlıova’daki fay hattının daha önce ne zaman kırıldığını bilmiyoruz ama Erzincan’ın batısındaki 1939 yılındaki kırılma ve onun batıdaki devamı yaklaşık 300 yıl gibi bir ara ile devam etmişti. Ama Erzincan içindeki kırılmalar 1050 ve1200 yıllarından sonra 700 yıl gibi bir süre sonra devam etmişti. Doğuya doğru gidildikçe kırılma periyodu daha da uzuyor. Bu anlamda o fayın Erzincan’ın doğusunda ama Erzincan’ı etkileyecek bir fay hattı olarak karşımızda duruyor. Bingöl’deki fay
1784’lerde Palu ve Sivrice fayları kırılmıştı. Onun batısında kalan kesimde risk var ama oradaki fayın yılda bir santimetrelik bir hattı var. Bu yüzden çok büyük bir birikim yapmış değil olarak görünüyor. Erciş’teki kırılma güneye doğru Erciş’in Van üzerinde yaptığı bindirme gibi Van’da güneye doğru olan Gevaş ve Hoşap’a doğru bindirme yapıyor o bizi korkutan bir olgudur. İstanbul’da Kumburgaz’daki fay hattı 40 kilometrenin altındadır ama onun güneyinde asıl Kuzey Anadolu fay hattının Erzincan’dan çıkıpta
İstanbul’da Çınarcık’a kadar geldikten sonra onun ana yolunu İmranlı’nın güneyinden Mudanya üzerinden Bandırma’ya doğru giden bir hatta deprem bekleniyor ve o hatta da 7 şiddetinde bir deprem olabilir ve bu deprem İstanbul’u sarsar ama Bursa ve Bandırma’ya daha fazla bir risk yaratır" dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Mert Hakan Yandaş: "Onur ve gurur mücadelesi verdik" Fenerbahçe’nin 29 yaşındaki futbolcusu Mert Hakan Yandaş, Galatasaray derbisinde aldıkları galibiyetle ilgili, “Çok büyük karakterler ve çok büyük oyuncular var. Kim eksik olursa olsun sezon boyunca zaten hep reaksiyon veren bir camia, reaksiyon veren bir oyuncu grubu olduk. O gün de onur ve gurur mücadelesi verdik” dedi. Fenerbahçe’nin 29 yaşındaki orta saha oyuncusu Mert Hakan Yandaş, Trendyol Süper Lig’in 37. haftasında 1-0 kazandıkları Galatasaray derbisinin ardından kulüp televizyonuna açıklamalarda bulundu. Hak ettikleri bir galibiyet elde ettiklerini belirten Yandaş, "Öncelikle takımımızla gurur duyuyorum. Onurumuz, gururumuz ve camiamızın şerefi için çıktığımız bir maçtı. Çünkü bütün sezon yapılanları anlatmamız için bu maçı kazanmamız gerekiyordu. Bunun bilincindeydik. Şansımıza da senaryolarla başlayan bir maç oldu. 11’e 11 iken inanılmaz bir oyun vardı. Çok üstündük, kalemize gelemeyen bir rakip vardı. Sonrasında onlarda biraz tedirginlik başladı. 10 kişi kaldık. Senaryo devam etti. 10 kişi oynarken de kalemize gelememeye devam ettiler. İnanılmaz bir ruh, inanılmaz oyun zekası, taktik disipline bağlı 10 kişi vardı, o dakikadan sonra. İnanılmaz bir mücadele vardı. Takım arkadaşlarımı tebrik ediyorum. Başından sonuna kadar hak ettiğimiz galibiyeti aldık. Tiyatroya son verdik diyebilirim. Şimdi son hafta gidip, tiyatroya onlar devam edebilirler” diye konuştu. “İnanılmaz organizeler ama sadece bir Fenerbahçe arması hepsine yetti” Derbi atmosferlerinin gergin ve keyifli olduğunu belirten 29 yaşındaki futbolcu, “Derbi atmosferleri gergin ve bir o kadar da keyifli olur. Ben de orada gergin bir ortam olacağını biliyordum. Bunu planlamadım ama yürürken bana küfür etmeye başladıklarında onlara tertemiz, şerefli, onurlu, gururlu armamızı gösterdim. Bu zaten yetti. O günden beri herkes konuşuyor. Ne yaptım? El hareketi mi yaptım, ağzımdan kötü bir söz mü çıktı? Hayır. Maçtan sonra sorulan soruya da cevap vermiştim. İnanılmaz organizeler ama sadece bir Fenerbahçe arması hepsine yetti” ifadelerini kullandı. “Onur ve gurur mücadelesi verdik” Yabancı oyuncuların da takımdaki yerli futbolcular kadar camiayı sahiplendiğini söyleyen Mert Hakan Yandaş, “Belki biraz fazla olabilir ama bence Fenerbahçe tarihinin en karakterli oyuncu gruplarından biri bu. Bana öyle geliyor. Tabii ki büyüklerimiz bunu daha doğru değerlendirir ama gerçekten burada inanılmaz bir oyuncu grubu var. Sezon başından bugüne kadar; o gün yaşadıklarımıza rağmen, inanılmaz tepki veren ve birlikte kalan bir ekip var. Bir gün olsun arasında sıkıntı yaşamayan topluluk var. Nasıl anlatsam bilmiyorum. İnanılmaz bir yabancı oyuncu grubumuz var. Bu kadar sahiplenmeleri beni çok onurlandırıyor, çok mutlu ediyor. Her şeyin farkında olmaları ve camiayı Türk oyuncular kadar sahiplenmeleri çok önemli. Bu sene bunu inanılmaz başardık. Çok büyük karakterler ve çok büyük oyuncular var. Kim eksik olursa olsun sezon boyunca zaten hep reaksiyon veren bir camia, reaksiyon veren bir oyuncu grubu olduk. Bizim için kimin oynadığının kimin oynamadığının bir önemi yok. Herkes çıkıp elinden geleni yapıyor. O gün de onur ve gurur mücadelesi verdik” şeklinde konuştu. “Bozduğumuz ittifakların sevinciydi” Taraftarların derbide çok iyi ortam oluşturduğunu ve maç sonu sevinçlere dair de açıklamalar yapan tecrübeli futbolcu, “Öncelikle deplasmana gelen taraftarlarımıza çok teşekkür ediyorum. Saha içinde her saniye onların sesini duydum. Bir dakika bile seslerini duymadığım an olmadı. İnanılmaz bir ortam ve atmosfer oluşturdular. Sanki evimizde oynuyormuş, gibiydik. Hatta evimizde oynadığımız maçlardan daha iyiydi, diyebilirim. Onlara çok teşekkür ederim. Camiamız her şeyin farkında. Oyuncu grubunun ne kadar karakterli ve dik durduğunun farkında. O aslında bunun kutlaması ve sevinciydi. Bozduğumuz ittifakların sevinciydi. O yüzden onlara da sonsuz teşekkür ediyorum. Bizleri inanılmaz karşıladılar. Sağ olsunlar, iyi ki varlar” cümlelerine yer verdi. Son olarak maç sonu tribünlerdeki kutlamalara dair de düşüncelerini aktaran Yandaş, “Sağ olsunlar, çok güzel şarkılar açmışlar. Oraya geldiler, o kadar emek verdiler. Eğlenmek tabii ki onların da hakkı" dedi.
Trabzon Başkan Ekim turizmciler ile bir araya geldi, taleplerini dinledi Akçaabat Belediye Başkanı Osman Nuri Ekim, şehrin turizmini geliştirmek amacıyla turizm işletmecileri ve seyahat acentelerinin temsilcileriyle bir araya gelerek istişare toplantısı gerçekleştirdi. Akçaabat’ın turistik yerlerinin konu edindiği tanıtım filminin izlenmesiyle başlayan toplantıda konuşan Akçaabat Belediye Başkanı Osman Nuri Ekim, "Tarihi dokusu ve yaşanmışlıklarıyla ziyaretçilerin zaman içerisinde keyifli bir yolculuğa tanıklık ettiği Ortamahalle’miz, şehrimizin göz bebeğidir. Ortamahallemizde, yine Akçaabat’ımızın tarihsel süreçlerini anlatan Ortamahalle Müzemiz var. Açıldığı gündem bugüne binlerce yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edildi. Yine Ortamahallemizde günübirlik tesislerimiz, butik otellerimiz de yer alıyor. Tarih turizmi açısından diğer önemli noktamız ise Akçakale Kale’mizdir. Kalemizin kazı çalışmaları tamamlandı; restorasyon çalışmaları için gerekli çalışmalar yapılıyor. Burada turistlerimiz tarihin günümüze ulaşan izlerine şahitlik ediyor. Akçakale Kalesi ve çevreside yer alan plajları da içerisine alan düzenleme çalışmalarımız hayat bulduğunda burası turistler için harika bir alan olacak; yaz-kış ziyaret edilebilecek. Tarihi turizm destinasyonlarının yanı sıra Akçaabat’ımız doğal güzellikleriyle de adından söz ettiriyor. Şehir merkezine çok yakın ancak şehirden uzakta hissettiren yaylalarımız, Akçatepe Tesisimiz, doğal bir oluşumla meydana gelmiş olan Sera Gölü; doğanın içinde vakit geçirmek isteyen yerli ve yabancı turistlerin adeta uğrak noktasıdır. Ayrıca yenilenen yüzüyle Akçaabat Sahilimiz ve yayalaştırdığımız İstiklal Caddemiz şehrimize kazandırmış olduğumuz önemli alanlardan biridir. Sahilimizde aynı anda binlerce kişinin ağırlanabileceği ve coğrafi işaretli meşhur Akçaabat Köftemizin tadına bakılabileceği restoranlar da bulunmaktadır. Şehrin içerisinde konaklamak ve vakit geçirmek isteyen turistlerimiz için de beş yıldızlı, yüksek konforlu bir otel de mevcuttur” dedi. Turizm İşletmecileri ve Seyahat Acenteleriyle yapılan toplantıda Akçaabat’ın turizm açısından tanınırlığını ön plana çıkarmak ve şehrin turizmine katkıda bulunmak için hep beraber çalışılması gerektiğine vurgu yapan Akçaabat Belediye Başkanı Osman Nuri Ekim, Akçaabat’ın turizm açısından birçok seçeneğe ve destinasyona sahip olduğunu belirtti. Turistleri daha çok Akçaabat’a çekmeyi ve turistlerin Akçaabat’ta daha çok vakit geçirmelerini sağlamaya hedeflediklerinin altını çizen Başkan Ekim, turizm işletmecileri ve seyahat acentelerinin temsilcilerine turistlerin Akçaabat’ta ne isteyebileceklerini, onları şehirde nasıl memnun edebileceklerini sordu. Özellikle şehir Ortamahalle’nin turistler açısından beğenildiğini ancak ulaşımda yaşanan sıkıntılar sebebiyle turist kafilelerinin Ortamahalle’de ulaşmakta zorluk çektiklerini dile getiren turizm acenteleri temsilcileri, buradaki ulaşım sıkıntısının oluşturulabilecek bir ring alanı ve araç depolama alanı ile çözülebileceğini söylediler. Toplantı sonunda Akçaabat’ın belirli noktalarında ring alanları, araç depolama alanları ve çeşitli konseptlerde şehrin kültürel yapısına uygun eğlence mekanları oluşturmak gibi fikirlerde mutabık kalındı.
İstanbul Erhan Kuşkapan: "Ampute futbolda iyi bir jenerasyonumuz var" Ampute Futbol Milli Takım Yardımcı Antrenörü Erhan Kuşkapan, milli takımda iyi bir jenerasyona sahip olduklarını belirterek, "İyi bir jenerasyonumuz var. Yaş ortalaması olarak da düşük bir jenerasyon. Bu jenerasyon 2030 yılına kadar bütün kupalara ambargo koyar düşüncesindeyim" dedi. Ampute Futbol Milli Takım Yardımcı Antrenörü Erhan Kuşkapan, Fransa’da düzenlenecek 2024 Avrupa Ampute Futbol Şampiyonası öncesi İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine açıklamalarda bulundu. 1-8 Haziran tarihlerinde gerçekleştirilecek organizasyonda şampiyonluk hedeflediklerini aktaran Kuşkapan, "Dünya şampiyonu ve Avrupa şampiyonu olduk. İsmail Temiz hocam geldikten sonra beni yine ekibinde görmek istedi ve ben de Ampute Futbol Milli Takımı’nda yardımcı antrenör olarak görevime devam ediyorum. Benim için bu turnuvanın şöyle bir özelliği var; dünyada hem Dünya Kupası hem de iki tane Avrupa Kupası olan ilk antrenör olacağım. İnşallah bu kupayı da kazanırız" diye konuştu. "İyi bir jenerasyonumuz var" Çok iyi bir hazırlık süreci geçirdiklerinin altını çizen Erhan Kuşkapan, "Ligler, 1 Nisan itibarıyla son buldu. 1 Nisan’dan sonra İsmail hocamızın önderliğinde takımımızı kampa aldık, çalışmalarımıza başladık. İki aylık bir çalışma süremiz oldu. Bu süreci de gayet iyi geçirdiğimizi düşünüyorum. İyi bir jenerasyonumuz var. Yaş ortalaması olarak da düşük bir jenerasyon. Bu jenerasyon 2030 yılına kadar bütün kupalara ambargo koyar düşüncesindeyim. Bütün çalışmalarımız, hedefimiz de bu yönde. Yine favori olduğumuz bir Avrupa kupasına katılacağız. Dört hafta önce Antalya’da İngiltere ile oynadığımız bir hazırlık maçı vardı. İngiltere bizim en büyük rakibimiz gibi görünüyor. O maçta galibiyet almamız takımımıza olan güvenimi arttırmamı sağladı" ifadelerini kullandı. "Ampute kulüplerimizin sayısının azalması bizi oldukça üzüyor" Son dönemde ampute futbol kulüplerinin gerekli desteği almamasından ötürü kapandığına geldiğine değinen Kuşkapan, "Ampute futbolda 34 takım varken 2022 yılında Dünya Kupası’nı aldıktan sonra takım sayımız 26’ya düştü. 6 Şubat depremi yaşadığımız şu dönemde ampute vatandaşımızın sayısı artarken, ampute kulüplerimizin sayısının azalması bizi oldukça üzüyor. Etimesgut Belediyespor, ampute futbolda büyük takımlardan bir tanesiydi. Bu kulüp takımı kapatma kararı aldı. Bu da bizi derinden yaraladı. Çünkü Ampute Milli Takımı’nda oynayan sporcular kulüplerinden milli takıma geliyorlar. Kulüp olmazsa milli takım olmaz. Kulüplere destek vermemiz lazım. Bu sayıyı artırmamız lazım. Çünkü ülkemizde 12 milyon engelli vatandaşımız var. Hem bu vatandaşları spora kazandırmak hem hayata kazandırmak çok önemli. ’Ampute futbol Türkiye’den soruluyor’ diyorsak milli takıma sürekli oyuncu yetişmemiz lazım" diyerek sözlerini noktaladı.
Kayseri Ünlü akademisyen Uğur Batı, muhasebecilere yatırım kararları hakkında ipucu verdi Kayseri Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (SMMMO) ve Kayseri Sağanak Kampüsü tarafından ortaklaşa organize edilen etkinlikte ünlü akademisyen Prof. Dr. Uğur Batı seminer verdi. Kayseri SMMMO Konferans Salonu’nda düzenlenen seminere, ünlü akademisyen Prof. Dr. Uğur Batı, Kayseri SMMMO Başkanı Ali Yedikaya, Kayseri SMMMO üyeleri, öğrenciler, veliler ve aileleri katıldı. Seminer öncesi açıklamalarda bulunan ünlü akademisyen Prof. Dr. Uğur Batı, “Bugün etkili öğrenme dediğimiz kavramı anlatacağım. Konuyu çeşitli bakış açılarıyla ele alacağım. Ergonominin öğrenmedeki önemini ifade etmeye çalışacağım. Genel başlığı bir davranış bilimleri sunumu olacak. Sonuçta hem sevgili velilerimiz, hem odamızın değerli katılımcılarıyla birlikte yatırım davranışlarına da giriş yapacağım. Finansal işlerle uğraşan üyelere de davranış bilimleri açısından ‘yatırım kararları nasıl verilir?’ konusunda da bazı ip uçları vermeye çalışacağım" şeklinde konuştu. Kayseri SMMMO Başkanı Ali Yedikaya ise; "Kayseri Mali Müşavirler Odası Konferans Salonu için tarihi günlerden birini yaşıyoruz. Bugüne kadar konferans salonumuzda hiç bu konularda seminer yapmayan Prof. Dr. Uğur Batı hocamızı bu güzel seminerde büyük bir zevkle, büyük bir heyecanla dinleyeceğiz. Bugün yine çok değerli bir hocamızla birlikte olacağız. Meslektaşlarımızı ve şehrimizi heyecanlandıran isimleri Kayseri’ye getiriyoruz” şeklinde konuştu. Ekinlikte, ünlü akademisyen Prof. Dr. Uğur Batı tarafından ‘İlham Perisi Bağdat’tan mı Gelir?’ konulu seminer gerçekleştirildi. Zeka ve fikir üretme konularında önemli bilgiler veren Prof. Dr. Uğur Batı, ergonomi kavramının öğrenme ve öğrenmedeki yerinden bahsetti.
Manisa Görünmeyen su kaçakları tespit edilerek suyun boşa akması engelleniyor Canlı hayatının devamlılığı için vazgeçilmez olan suyu korumak adına çalışmalarını yürüten Manisa Su ve Kanalizasyon İdaresi (MASKİ) Genel Müdürlüğü, yüzeye çıkmayan boru patlaklarını su kaçak tespit cihazı ile tespit ederek, suyun boşa akmasına izin vermiyor. Yerin derinliklerinde içme suyu hatlarında meydana gelen patlaklar kimi zaman yüzeye çıkmadan yer altına akabiliyor. Suyun boşa akmaması için çalışma gerçekleştiren MASKİ ekipleri, durumu SCADA sistemi üzerinden görüntülenen içme suyu depolarındaki su azalışı, vatandaşların suyun akışında azalma olduğu yönündeki ihbarları ya da rutin olarak gerçekleştirdikleri kayıp kaçak kontrolleri ile fark ediyor. Kaçak tespit cihazları ile dinlemeler yapılıyor Kaçak tespit cihazları ile dinlemeler yaparak su kaçağını tespit eden MASKİ personelleri bölgeyi işaretleyerek onarım ekiplerine bilgilendirme yapıyor. Patlağın meydana geldiği bölge kazılarak onarımı gerçekleştiriliyor. MASKİ Genel Müdürlüğü İçme Suyu Dairesi Başkanlığına bağlı ekipler doğru sonuç almak için kaçak tespit cihazları ile daha çok gece saatlerinde dinlemeler gerçekleştiriyor. MASKİ, Manisa’nın geleceğini güvence altına almak için çalışıyor Yapılan bu çalışmalarla hem suyun boşa akması engelleniyor hem de daha büyük patlaklara sebebiyet verecek arızalar onarılıyor. Böylece büyük patlaklar nedeniyle meydana gelmesi muhtemel olan uzun süreli su kesintilerinin önüne geçilerek vatandaşların mağdur olması da engellenmiş oluyor. Manisa Su ve Kanalizasyon İdaresi (MASKİ) Genel Müdürlüğü, küresel ısınmaya bağlı olarak meydana gelen iklim krizinin yaşandığı günümüzde suyu korumak için aldığı önlemlerle Manisa’nın geleceğini güvence altına almak için çalışıyor.