ASAYİŞ - 26 Mart 2012 Pazartesi 16:59

KORCAN ÇELİKAY: "HERKES İKİNCİ LÜ SORUYORDU, İLK DEFA BİRİNCİ LÜ SORANI GÖRDÜM"

A
A
A
KORCAN ÇELİKAY: "HERKES İKİNCİ LÜ SORUYORDU, İLK DEFA BİRİNCİ LÜ SORANI GÖRDÜM"

"Futbolda Şike" davasında ifade veren tutuksuz sanıklardan Sivasspor Kalecisi Korcan Çelikay, Fenerbahçe maçında yediği ilk golde kasıt olup olmadığının sorulması üzerine, "Kesinlikle kasıt yok. Bana herkes ikinci golü soruyordu, ilk defa ilk golü soran birini gördüm" dedi.
İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi`nde görülen duruşmanın öğleden sonraki oturumunda tutuksuz sanık İlhan Çelikay`ın savunmasına geçildi. Çelikay, Sivasspor`un kalecisi olan kardeşi Korcan Çelikay`a şike konusunda yardım ettiği yönünde iddialar olduğunu belirterek, "İddiaları kabul etmiyorum. Yusuf Turanlı ile yaptığım telefon görüşmesinde Fenerbaçe`nin Sivasspor`u yeneceğini söylüyorum. 16`da 15 yapmış bir takıma yenecek demek şike ile bağdaştırılamaz. Ben Sivasspor maçından sonra keşke Stoch`un golünü
yeseydi, kendi hatasından gol yemeseydi diyorum. Ne kardeşim ne de ben bu iddiaları kabul etmiyoruz. Araba mevzusuna gelince, Korcan Beşiktaş`tan Sivasspor`a kiralandı. Oraya gittikten sonra da `bir araba alabilir miyiz` dedi. Korcan internetten araba bakıyordu, bana da `git şu arabaya bak` diyordu. Arabayı krediyle almak istedik. Şike olsa niye krediyle alalım?" dedi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci, "Korcan şike yapsa sana söyler miydi?" diye sordu. İlhan Çelikay da, "Bilmiyorum onun bileceği
iş. İnsan bazen olaylara ailesini katmak ister, ya da istemez. Biz bu iddiaları kabul etmiyoruz. Eğer şike yapsaydı ben Korcan`ın şike yaptığını hissederdim" diye karşılık verdi.
İlhan Çelikay`ın ifadesinin ardından Sivasspor`un kalecisi olan kardeşi Korcan Çelikay`ın savunmasına geçildi. Korcan Çelikay savunmasında, "Sivasspor-Fenerbahçe maçında hatalı bir gol yedim ve sonuç olarak karşınızdayım. Bu maçtan önce başka bir maçta böyle bir gol yeseydim kötü kaleci olacaktım. Şike çok iğrenç bir kelime, bunu kabul etmiyorum. Benimle ilgili ne pazarlık söz konusu, ne de bir teklif var. Yusuf Turanlı ile maddi manevi birçok konuda görüştüm. Beşiktaş`a gitmemle ilgili Yusuf Turanlı ile
görüştüm. Eğer Beşiktaş`a döneceksem ücretime zam olsun diye konuştuk" diye konuştu.
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Ekinci, Çelikay`a, "Sen yukarıda bir film çevrildi, kabak bize patladı dedin mi" diye sordu. Çelikay ise, "Emniyette tanımadığım kişilerin konuşmaları soruldu. Bende bunları tanımadığımı söyledim. Daha sonra sorgulamamın ardından bir polis konuştum. Gerçekten bunlar olmuş mu diye sordum. O da evet olmuş, bizim yorumumuz böyle dedi. Bende atlar tepişir, eşekler ezilir, biz de eşek olmuşuz" dedi.
Daha sonra üye hakim Çelikay`a, "Sivasspor-Fenerbahçe maçında birinci golü kimin attığını hatırlıyor musun?" diye sordu. Çelikay ise hatırlamadığını söyledi. Bunun üzerine üye hakim, "Sanki o pozisyonu defalarca izleyince topa elin gitmek istemiyor gibi" deyince duruşma salonundan tepkiler yükseldi. Araya giren Mahkeme Başkanı Ekinci, "Yani şunu soruyoruz, ilk yediğin golde kasıt var mı?" diye sordu. Korcan Çelikay ise, "Kasıt yok. Benzer golü Volkan Demirel de yedi. Topa beklenmedik bir şekilde vurdu.
Kesinlikle kasıt yok. Bana herkes ikinci golü soruyordu, ilk defa ilk golü soran birini gördüm" dedi.
Daha sonra sanık avukatları duruşmada sürekli futbol terimleriyle konuşulduğunu belirtince Mahkeme Başkanı Ekinci, "Şu anda bizden daha uzman bir mahkeme yok bu konuda" diye konuştu.
Duruşmada Çelikay`ın ardından savunmasını yapan kaleci antrenörü Murat Öztürk ise beraatini istedi.
Tercüman Samet Güzel de savunmasında, "Benim görevim Brezilyalı futbolcularla bağlantıyı kurmak, problemlerini çözmek. Bana isnat edilen suç Trabzonspor-Bursaspor maçında Vederson ve Sercan Yıldırım aracılığıyla teşvik primi verilmesi. Ben Sercan Yıldırım`ı yeşil sahalar haricinde hiçbir yerde görmedim. Gökçek Vederson da bizim kulübümüzde oynmamış, iyi bir dostum. TFF, kulüplerden hiçbir futbolcunun alacaklarının olmadığına dair bir belge istiyordu. Vederson belgeyi imzalamamıştı. Alaattin Yıldırım,
bana `Vederson`u arayarak belgeyi imzalamasını ister misin` dedi. Olay bu" diye konuştu.
Güzel, telefon tapeleriyle ilgili de, "O konuşmalar Brezilya`dan transferi yapılacak 3 futbolcuyla alakalıydı" dedi.
Tutuksuz sanıklardan Fenerbahçe Spor Kulübü Genel Müdürü Serkan Acar ise kulüplerinin yasa dışı örgüt olarak adlandırılmasının en yaralayıcı hakaret olduğunu vurgulayarak, "Bunları asla kabul etmiyoruz. Fenerbahçe Kulübü hiçbir şekilde usulsüz bir şey yapmamıştır. TFF`den alınan paranın şike olarak kullanılması söz konusu değildir. O paralar Topuk Yaylası için yapılan paralardır ve görüşmeler de o görüşmelerdir" şeklinde konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.