POLİTİKA - 01 Nisan 2012 Pazar 13:32

TBMM MECLİS BAŞKANI ÇİÇEK:

A
A
A
TBMM MECLİS BAŞKANI ÇİÇEK:

Türkiye Büyük Millet Meclis (TBMM) Başkanı Cemil Çiçek, omurgası felsefesi ve çerçevesi iyi çizilmiş, halkın katıldığı uzlaşarak ortaya çıkan bir anayasaya ihtiyaç duyulduğunu belirterek, "Bugün 1 Nisan tarihi önemli. Siyaset kurumu bu anayasa konusunu 1 Nisan şakası haline getirmez. Yüzünün akıyla başarıyla sonlandırır. Buna ihtiyacımız vardır" dedi.
Anayasa Platformu tarafından Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi`nde düzenlenen `Anayasa platforlu-vatandaş toplantısı Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Cemil Çiçek ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin katılımıyla başladı. Programda konuşan TBMM Meclis Başkanı Cemil Ciçek, hedeflerinin gençlere güzel bir gelecek hazırlamak olduğunu söyledi. Çiçek, bunun birinci ilkesinin, omurgası felsefesi ve çerçevesi iyi çizilmiş, halkın katıldığı uzlaşarak ortaya çıkan bir anayasadan geçtiğini
söyledi. Çiçek, "Bugün 1 Nisan tarihi önemli. Siyaset kurumu bu anayasa konusunda 1 Nisan şakası haline getirmez. Yüzünün akıyla başarıyya sonlandırır. Buna ihtiyacımız vardır. Demokratik standartları yüksek, devletin etkin ve verimli bir şekilde çalışacağı, vatadaşa hizmet üreteceği devlet oluşturnanların erklerin görev yetki sorumluluklarının net olarak belirlendiği her gün yeni bir anayasaya ihtiyacımız olduğ açıktır. bir anayasaya ihtiyaç var. 30 yıl içinde 17 defa değiştirilmek mlecburiyetinde kalan
yeni anayasa günümüzün ihtiyaçlarına cevap vermiyor. Bir ülkenin neleri kaybettiğini herkes iyi anlamalı. yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğun uzun uzun anlatmaya gerek yok. Arkadaşların görüşlerine katılıyorum" diye konuştu.
Türkiye`nin 200 yılı aşkın süredir anayasa yapma birikimine sahip olduğunu ifade eden Çiçek, "Un da var şeker de var helvada var bu defa bu işi başaramazsınız vatadaşın kabahati değil talepte bulunanların değil, siyaset kurumunun beceresiksizliğindir. bunun altını çiziyorum. herkesin neye talip olduğunu bugün burada daha iyi anlaması gerek. Bu anayasayı 2012 sonunda belli bir noktaya getirmemiz şart. Yeni bir anayasa size bir lütfu değildir. Bağışı değildir. Size borcudur. Mecliste bulunan siyasi
partiler başta olmak üzere siyaset kurumunun seçimden evvel veridği sözün gereğidir. bunun arkasında durmaları gerekiyor. sizin alacağınızdır. Alacağınızı iyi takip edin. Bu borcu siyaset kurumu öteleyemeyez. Bahane bulamaz ve arayamayaz. Siyasete güveni artırmak adına bu işi başarmak mecburiyetindeyiz" dedi.
"DÜNYA TÜRKİYE`Yİ TAKİP EDİYOR"
Yeni anayasa konusunun iç meselesi olmaktan çıktığını ifade eden Çiçek, "Uluslararası camiada Türkiye`nin nasıl neticelendireceği merak konusudur. Bu işi siyaset kurumu ve dönem parlemantosu başardığınd Türkiye`nin itibarı 5`e katlanacaktır. yeni anayasa sıfır sorunlu tkürkiye anlamına gelmiyor. Bir kısım sorunların anayasadan kaynaklanmadığını biliyoruz. onlardan arta kalan kısımlara bakarsak bugün yaşadığmız bir kısım sorunların zaman zaman krize dönüşen hususların anayasadan kaynaklandığını görüyoruz.
yeni anayasa siyaset kurumunun sorunu ortadan kaldırma konusunda imkanlarını artıracak" dedi.
"SAО DUYULU BİR SİYASET İKLİMİNE İHTİYAÇ VAR"
Meclis`teki 4 siyasi partinin meclis dışında ilk defa Türkiye`nin her tarafında bir arada olduğunu ifade eden Çiçek, "Bu tablonun bizahi kendisi yaptığımız konuşmalardan çok önemlidir. Öfkenin olduğu yerde, öfkenin siyasi atmosferi kuşattığı ortamda anayasa yapmanın zor olduğun belirtmek isteyenlere sesleniyorum. İhtiyaç var talep var. tecrübe var akademeki birikim var. bir de onurlu ve sağduyulu bir siyaset iklimine de ihtiyaç var. Buna itirazınız varsa bunu herkes söylesin. Bizim işimizin ne kadar zor
olduğunu biliyoruz. Sağlıklı bir diyalog ortanmına herkesin ihtiyacı var. Bunun temin edilmesi lazım. Bunu bir şeyin bahanesi olarak söylemiyorum" açıklamalarında bulundu.
"2012 YILI ANAYASA YILI OLACAK"
Meclisteki görüntüleri vatandaşın kendisine sorduğunu hatırlatan çiçek, "Bu ortamda anayasa yapabilecek misiniz diye soruyor. Bu görüntüyü ortadan kaldırmak hepimizin görevidir. Emin olun ki bu tablo bir yıl hakim olsa Türkiye nereye gidiyor sorularının önemli bir kısmının geride bırakmamızı sağlayacak. Türkiye`de bu atmosfer bir yıl egemen olsun bugün tartıştığımız `Türkiye nereye gidiyor` tarzındaki soruları geride bırakacaktır. Yazanlarımızdan ve çizenlerimzden rica ediyorum. böyle bir iklimi
Türkiye`de egemen olmasını istiyorum. Anayasa çalışmalarının olumlu sonuçlanacağına inanıyorum, 2012 yılının anayasa yılı olcağına inanıyorum" dedi.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, Orhangazi`nin fethettiği ilk Osmanlı başkentinde yeni anayasa için bir araya geldiklerini ifade ederek, "Ülkemizin çok kıymetli siyasetçileri ve sivil toplum liderleri bu şehirde büyüdüler. Celal Bayar gibi birçok insanımızı bu topraklar yetiştirdik. Anayasa platformunun 9. toplantısının Bursa`da yapılması bu yönde çok önemlidir. Bu kuruluşların tamamen farklı dünya görüşleri var. Esnaf da var emekli de var. Tek tek sorarsanız
hepimiz farklı şeyler söyleriz. Ülkemizin geleceği ve yeni anayasa için hepimiz aynı masa etrafında toplandık" dedi.
"ŞU ANKİ HEDEF İÇİME SİNMİYOR"
Hedeflere ulaşmak için yeni bir anayasanın şart olduğunun altını çizen Hisarcıklıoğlu, "Bugün Türkiye`nin dünyanın 17. büyük ekonomisi olmaktır. Ben bunu övünerek bunu söylüyorum. Bu konum içime sinmiyor. Bize yakışan 17.`lik değil, birinci olmaktır. Benim ecdadım bunu yaptı. Bursa bu başarıya şahitlik etti. Bizler hedef koyduk. Dünyanın 100. yılında dünyanın en büyük 100 ekonomisinden biri olmayı hedefledik. Çünkü bu millet bunu hak ediyor. Bunun için de demokrasimizin kalitesi ve ekonomimizin gücünü
artıracak yeni bir anayasaya ihtiyaç var. Bugünkü anayasa pek çok değişiklikle yamalı bohçaya döndü. Bu elbise bize dar geldi. Bu elbiseyle koşamıyoruz. Kaybedecek bir dakikamız bile yok. Muhtıraların ara rejimlerin darbelerin dayattığı değil, halkın iradesinin ortaya çıktığı bir anayasaya ihtiyaç var. Bu anayasa 2023 hedeflerine bizi götürür" açıklamalarında bulundu.
adğını biliyoruz. onlardan arta kalan kısımlara bakar
"BUGÜN KONUŞMA GÜNÜ"
Yeni anayasayı beklenilen maddeleri kağıtlara değil, 74 milyon vatandaşın kalbine yazmak gerektiğini söyleyen Hisarcıklıoğlu, şöyle devam etti:
"Herkesin kabul edeceği bir anayasayı ortaya çıkarmalıyız. Bir elbise dikilecekse, bunu milet dikmelidir. Bu anayasa milletin mutabakatıyla yazılmalıdır. Bugüne kadar hep uzmanlar yazdı. Vatandaş onayladı. Biz fikrimizi söyleyelim. Uzmanlar yazsın. Yöneticinin halka, halkın yargıya sağ duyu düzene ihtiyaç var. Bugün hepimizin konuşma günü. Müzakereci demokrasinin en güzel örneği bu salonlarda yaşanıyor. İçinizden ne geliyorsa hepsini rahatlıkla söyleyin. Yanlış anlaşılırım diye düşünmeyin. Samimi
fikirlerinizi paylaşın. Bugün konuşma günü. Bugün konuşmazsanız vebal sizin. Bu çabanız boşa gitmeyecek. Sesiniz duyulacak. Fikirleriniz Ankara`da yankılanacak. Bu da bizim görevimiz" diye konuştu.
"YENİ ANAYASA İÇİN GÜÇLERİMİZİ BİRLEŞTİRDİK"
TÜRMOB Başkanı Naim Sanlıyeni bir anayasının Türkiye`ye güç katacağını ifade ederek, "Bizler kendi cephelerinde ve tabanlarında bir anayasa yapma imkanına sahipken bundan vazgeçerek, ihtiyacımız olan anayasayı yapmak için güçlerimizi birleştirdik. Kolları sıvadık. Amacımız bir anayasa yazmak değil. Sizin görüşlerinizi alıp derlemek ve toparlamak. TBMM sunmaktır. İfade özgürlüğü, birlikte yaşama, din ve devlet işlerine seçimler ve siyasi partilere doğal ve kültürel varlıklardaki konularda cevaplarınızı
istediğiniz gibi vereceksiniz" ifadelerini kullandı.
HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, yeni anayasa fırsatını değerlendirmenin önemine işaret ederek, "Bu fırsatı değerlendirelim. Bu fırsatı elimizden almaya çalışanlara fırsat vermeyelim. Biz STK`lar olarak meclisteki bu sürecçi destekliyoruz. Bu sürecin tamamlanmasını istiyoruz. Yeni bir anayasa diyoruz. Yeni anyasa için sizin desteğinize ihtiyaç vra. Bugün sizin gününüz" açıklamalarında bulundu.
TÜRK-İŞ Başkanı Mustafa Kumlu, yeni anayasının toplumun tüm kesimlerinin hak ve özgürlüklerini güvence altına alınmasını sağlayacağını ifade etti.
Türk Esnaf Sanatkarlar Konfederasyonu (TESK) Başkanı Bendevi Palandöken, yeni anayasa yapmak için toplumun bütün kesimlerinin görüşlerinin alacağının altını çizerek, "Bu bir Nisan şakası değil. Bu ülkenin toplumsal mutabakatını siz yapacaksınız. Önemli katkı vereceksiniz. Bu 1 Nisan şakasının gerçekleşmesi gecikecektir. Yeni anayasanın hayırlı uğurlu olmasını istiyoruz" dedi.
Anayasa Uzlaşma Komisyonu Üyesi Altan Tan, toplumun acilen sıkıntılarını çözecek bir anayasaya ihtiyaç olduğunu söyleyerek, "Toplumun acilen çözüme ihtiyaç sorunları var. eni bir milil mutabakata acilen ihtiyaç var. Bunu yaparken yeni anayasa bütün sorularımızı sir anda çözsecek anlayışında derğiliz. Bazen yeni anayasınn yapılmasından rahatsız olan çevreler bu yeni anayasanın sihirli değnek olmadığını söylüyor. Doığrudur. Ama sorunların yolunu açakacak bir anahtardır. Sorunlarımızı zemeyecek bir anayasa
yeni olma özelliğini de taşımayacak. Asla çekinmeyin. İlgili kanunlar ile bunların tamamını bir kenera bırakıyoruz. yeni bir paradigma ortaya koyuyoruz. Bütün fikirlerinizi en aykırı fikirlerinizi ifade edebilirsiniz. Eğer biz bütün görüşlerimizi bu kadar açık bir şekilde ifade edemezsek bu yeni anayasayı da doğru düzgün yapmamız mümkün değil. BDP Diyarbakın İl Başykanlığının 4 maddelik bir deklerasyonu mizaya çıktı. Valilik bu kampanyayı durdurdu. Serbestçe konuşamazsak hiçbir yerede varakmayız"
Anayasa Uzlaşma Komisyonu Üyesi ve MHP Konya Milletvekili Faruk Faruk Bal, "Anayasa yapmak için ihtilaller yapılırdı. Bugün 1 Nisan. Bursalılar bu yeni anayasaya büyük bir katılım örneği gösterdi. Bu şehirde gurur duyuyorum. anayasayı yapmak zor bir iş değildir. Zordur. En uçtaki düşünceleri ve fikirleri koparmadan, kırıp dökmeden birbirine yaklaştırma işidir. Uzlaşmayı sağlamak için buradayız. Karşındakinin ne düşündüğünü bilmek uzlaşma için önemli bir adımdır. Karşındakini niçin böyle düşündüğünü
sezmek daha büyük bir adımdır. Bir ihtilal anayasassı olan 122 Eylül anayasasının temel hak ve özgürlükleri daraltan yapısını değşitirmek ve bu ülkede yaşayan bütün vatandaşların diline ve ırkına bakılmaksızın hepsinin onurlu olması için yeni anayasaya yansıması lazım" açıklamalarında bulundu.
Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyesi ve CHP Milletvekili Atilla Kart, 5 ay içinde toplumda oluşturulan korku ve baskı iklimi sebebiyle insanların düşüncelerini özgürce ifade edemediklerini gördüklerini belirterek, "Toplumsal barıştkan yana isek, insan haklarının gelişmesini istiyorsak ortak değerlerimize ve demokrasiye sahip çıkmamız gerekiyor. İktidar gücü iele ortkak değerlerimizi ayrıştırıyorsak, nefret dili kullanarak toplumu bölüyorsak bu anayasa platformu çöker. Bu engeli hep birlikte aşmak zorundayız.
İktidar gücünün dayatmacı bir anlayışla kullanma girişimi ve talihsizliği anayasa yapım sürecindeki en büyük engeldir. Önümüzü grömek adına bunu ifade ediyorum. Anayasa sürecini sabote eden temel dinamik maalesef budur" dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Uzmanı uyardı: "Fazla kilolu erkekler kısırlık riski altında" Dünyada evli çiftlerin yaklaşık yüzde 15’inin kısırlık problemi ile mücadele ettiğini belirten Üroloji Uzmanı Prof. Dr. İsa Özbey, "Son yıllarda bu oran yüzde 35’e yaklaşmaktadır. Yapılan çalışmalarda erkeklerde sperm sayısının giderek azaldığı tespit edilmiştir. Sperm sayısının azalmasında çevre kirliliği, GDO’lu gıdaların tüketiminin artması, sigara, alkol, ilaç kullanımlarının artması gibi faktörler sorumlu tutulmaktadır. Aşırı kilo ve obezite çağımızın vebası olarak giderek artmakta ve kısırlığa sebep olabilmektedir" dedi. VM Medical Park Kocaeli Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. İsa Özbey, erkek kısırlığı hakkında açıklamalarda bulundu. Kısırlığın kısaca tanımını yapan Prof. Dr. Özbey, "Evli çiftlerin 1 yıl süre ile korunmasız ilişkiye rağmen çocuk sahibi olamamalarına kısırlık diyoruz. Kısırlığın 1/3’ünde erkek, 1/3’ünde kadın ve 1/3’ünde ise her iki eşte de problem vardır. Yani yaklaşık olarak kısırlığın yüzde 50’sinde erkekte problem vardır" dedi. "Kısırlık oranı giderek artıyor" Dünyada evli çiftlerin yaklaşık yüzde 15’inin kısırlık problemi ile mücadele ettiğini söyleyen Özbey, "Ne yazık ki bu oran giderek artmaktadır. Son yıllarda bu oran yüzde 35’e yaklaşmaktadır. Yapılan çalışmalarda erkeklerde sperm sayısının giderek azaldığı tespit edilmiştir. Sperm sayısının azalmasında çevre kirliliği, GDO’lu gıdaların tüketiminin artması, sigara, alkol, ilaç kullanımlarının artması gibi faktörler sorumlu tutulmaktadır" şeklinde konuştu. "Yüzde 50-60’ının nedenini öğrenebiliyoruz" Kısırlık tanısının nasıl konduğuna ve nedenlerine değinen Prof. Dr. Özbey, "Kısırlık nedeniyle başvuran erkek hastalarda ilk yapılması gereken test ’spermiyogram’ testidir. Diğer ek testler spermiyogram adını verdiğimiz sperm tahlili sonuçlarına göre istenmelidir. Sperm sayısı 10 milyon/mL’nin altında ise hormon testleri, 5 milyon/mL’nin altında ise genetik testler istenmelidir. Bütün bilimsel ve teknolojik gelişmelere rağmen günümüzde erkek kısırlığının yalnızca yüzde 50-60’ının nedenini öğrenebiliyoruz. Geri kalan nedenleri bilmiyoruz ancak tahmin edebiliyoruz. Muhtemelen çevresel faktörler, beslenme alışkanlıkları, GDO’lu gıdalar ve genetik faktörler sorumludur" diye konuştu. "Tüp bebek yöntemi ile hastaların yüzde 65-70’i çocuk sahibi olabilmektedir" Tedavi seçeneklerini de anlatan Özbey, "Erkek kısırlığında karşılaştığımız hormonal nedenler ilaç ile tedavi edilirken, varikosel (testis torbası içerisinde yer alan damarların şişmesi) gibi hastalıklar ameliyat ile düzeltilebilmektedir. Varikoselin birçok tedavi yöntemi olmasına rağmen günümüzde en etkili tedavi yöntemi mikroskobik varikoselektomi cerrahisidir. Mikroskobik varikoselektomi ile hastaların yüzde 40-80’i normal yolla baba olabilmektedir. Sebebi açıklanamayan kısırlıkta; yaşam tarzı değişiklikleri, sağlıklı beslenme, antioksidan ilaçlar ve tüp bebek yöntemleri kullanılmaktadır. Tüp bebek yöntemi ile hastaların yüzde 65-70’i çocuk sahibi olabilmektedir. Kısırlığı olan erkeklerin yaklaşık olarak yüzde 10’unda menide hiç sperm bulunmaz. Bu hastalarda ’mikro-TESE’ denilen ameliyat ile yüzde 65 oranında sperm bulunabilmektedir" ifadelerini kullandı. "Aşırı kilo neden olabilir" Yine önemli konulardan birisinin de bazı ilaçların kısırlık yapabilmesi olduğunu belirten Üroloji Uzmanı Prof. Dr. İsa Özbey, "Bu konuda da her hekim mutlaka çocuk beklentisini sorgulayıp sonrasında ilaç başlamalıdır. Aşırı kilo ve obezite çağımızın vebası olarak giderek artmakta ve kısırlığa sebep olabilmektedir. Erkeklik hormonu olan testosteron yağ dokusunda kadınlık hormonu ’östradiol’e dönüşmekte ve kısırlığa yol açabilmektedir. Bu nedenle kilolu erkeklerde kilo verilmesi bir tedavi seçeneği olabilmektedir" dedi.
Gaziantep GİBTÜ öğrencilerinden Gazze’ye destek için "Çadır Nöbeti" Gazze’de yaşanan soykırıma dur demek için dünyadaki üniversitelerde bir süredir devam eden protestolara GİBTÜ öğrencilerinden destek geldi. Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nde öğrenciler, İsrail’in Gazze’ye saldırılarına tepki ve Filistinlilere destek amacıyla kampüste nöbet eylemi başlattı. GİBTÜ Rektörü Prof. Dr. Şehmus Demir de öğrencilere destek verdi. Demir, insanlığın dibe vurduğu bir dönemde yaşadıklarını ve Filistin halkının tüm dünyanın gözlerinin önünde katledildiğini söyledi. GİBTÜ öncülüğünde öğrenci toplulukları tarafından organize edilen etkinlikler 2 gün sürdü. Etkinlik kapsamında sinevizyon gösterimi, konser, söyleşi gerçekleştirildi. "Filistin İçin İnsanlık Direniyor, Durma Harekete Geç Küresel İntifada", "Soykırıma Hayır", "Gazze’de İşgale Son", "Filistin İçin Kampüsler Ayakta", "Özgür Filistin", "Susma" yazılı pankartlarla Türk ve Filistin bayrakları açıldı. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına tepki göstermek ve ABD ile Avrupa’nın çeşitli üniversitelerinde Filistin için devam eden eylemlere destek vermek için nöbet başlatıldı. GİBTÜ kampüsünde kurulan çadırlarda bir araya gelen öğrenci ve akademisyenler, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına tepki göstererek, Gazze’de yaşanan insanlık dramının son bulması için uluslararası topluma çağrıda bulundu. “Filistinliler imtihanı başarıyla götürüyor” Öğrenci topluluklarının GİBTÜ Kampüsü’nde gerçekleştirdiği "Soykırıma Karşı Çadır Nöbeti"ne destek veren Rektör Prof. Dr. Şehmus Demir, “Bu dava artık sadece İslam davası olmaktan çıktı, insani bir krize dönüştü. Biz çok büyük bir testten geçiyoruz. Filistinliler imtihanı başarıyla götürüyor. Asıl başarısızlıkla süreci yürüten ve imtihanı kaybeden bizleriz. Çaresiz bir şekilde izleyen bizleriz. Dolayısıyla artık oturup üzerimize düşenleri ciddi anlamda sorgulamamız, duruşumuzu sorgulamamız, din ile olan iletişimimizi sorgulamamız gereken bir noktada olduğumuzu hepimiz bilmemiz gerekiyor” dedi. “Gazze için buradayız, Filistin için buradayız” “Gazze için buradayız. Filistin için buradayız. Yapılması gerekenleri fiilen yapmamız gerekiyor” diyerek konuşmasını sürdüren Rektör Demir, “Bir toplum kendini dönüştürmedikçe, değiştirmedikçe, değişime uğratmadıkça Allah o toplumu değiştirmez. Oysa biz hep Allah’a dua ediyoruz. Allah’ım bizi değiştir, Allah’ım bizi dönüştür, Allah’ım şu Müslümanların halini görüyorsun değiştir bunları, daha iyi bir hale doğru evir diye dua ediyor bütün Müslümanlar. Oysa ilke açık: siz kendinizi dönüştürmüyorsanız Allah sizi neden dönüştürsün, değiştirsin? Demek ki sorun kimde, bizde. Süslü cümleler, sloganlar hepsinin bitip tükendiği bir noktadayız. Hepsi bitti, her şey söylendi ve bütün dünya ayakta. İnsanlık tarihinin çok nadir gördüğü, belki de hiç görmediği düzeyde bir zulüm, bir alçaklık, bir haddi aşma söz konusu bütün dünyanın gözleri önünde. Önemli olan burada bizim durduğumuz nokta. Eğer şu anda biz Müslümanlar olarak bütün dünyada mezhebimizden, siyasi görüşümüzden, duruşumuzdan, söylemlerimizden dolayı birbirimizi ötekileştiriyorsak hatta bazen yer yer tekfir ediyorsak ve bir bütün olarak Müslüman dünya ayrışıyorsa sonra da Filistin’in kurtuluşu için dua ediyorsak, burada bir sorun vardır. Öncelikle aramızdaki problemleri, ayrışmaları, ötekileştirmeleri bir kenara bırakıp birleşmemiz gerekiyor” diye konuştu.
Antalya Muratpaşa’da haftalık turlar satışa sunulacak Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, Antalya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (AESOB) Başkanı Adlıhan Dere ve 37 oda başkanıyla buluşmasında kısa bir süre içinde belediye iştiraki şirket Falez AŞ üzerinden yurt dışında 1 haftalık Muratpaşa turlarının satışa sunulacağını duyurdu. AESOB Başkanı Adlıhan Dere ve birliğe bağlı 37 odanın başkanı, Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal’ı makamında ziyaret etti. Başkan Uysal, Antalya esnafının temsilcileriyle buluşmasında en büyük mücadelelerinin her zaman şehri yükseltmek yönünde olduğunu söyledi. Antalya’da barış, kardeşlik ve dayanışmanın hakim olması, herkesin kendisini birinci sınıf hissetmesi için mücadele verdiklerini aktaran Başkan Uysal, bu mücadelede en büyük etkenin esnaf olduğunu söyledi. Başkan Uysal, “Bizim yaptığımız her iktisadi iş esnafı merkez alır. Şimdi de hedefimiz şehrin diğer kalan bölgelerine de turist çekmek” diye konuştu. ’Hedef kitle emekliler olacak’ Öncelikli hedef kitlenin özellikle Almanya ve Batı Avrupa ülkelerinde 10 yıl içinde emekli olacaklar olduğunu belirten Başkan Uysal, “Avrupa’nın son zengin işçileri. Almanya’da yaklaşık 14 milyon işçi 10 yıl içinde emekli olacak. Almanya’daki banka mevduatlarının yüzde 74’ü, 65 yaş ve üzeri insanların hesabında” diye konuştu. Uysal, kısa bir süre içinde belediye iştiraki şirket Falez AŞ üzerinden 1 haftalık Muratpaşa turlarının satışa sunulacağını duyurdu. AESOB Başkanı ve Dere ise kendisi ve oda başkanları adına katkılarından dolayı Başkan Uysal’a teşekkür ederek hediyesini takdim etti.
İstanbul Hastaların ölümüne sebep olduğu iddia edilen doktora yeni suçlama İstanbul’da şeker hastalığına tedavi bulmak için doktor Alper Çelik tarafından ameliyata alınan Mehmet Acar, ameliyattan yaklaşık 7 gün sonra hayatını kaybetti. "Ameliyata sağlam girdik, cenaze olarak çıktık" diyen Mehmet Acar’ın eşi Güler Acar, Alper Çelik’in tıpkı kendi eşi gibi başka hastaların da ölümüne sebep olduğunu ve Çelik’e verilen 3 yıl meslekten men cezasının yetersiz olduğunu söyledi. İstanbul’da iddiaya göre şeker hastalığına çare bulma umuduyla doktor Alper Çelik tarafından 2020 yılında ameliyata alınan 53 yaşındaki Mehmet Acar, ameliyattan yaklaşık 7 gün sonra hayatını kaybetti. Geride 3 çocuğu kalan Mehmet Acar’ın eşi Güler Acar, Alper Çelik’in eşi üzerinde ameliyat değil adeta deney yaptığını belirtti. Konuyla ilgili hukuk mücadelesini devam ettiren Acar, ayrıca Alper Çelik’e verilen 3 yıl meslekten men cezasının yetersiz olduğunu söyledi. “Sağlam girdik, cenaze olarak çıktık” Güler Acar, “Bir haftalık bir süreç oldu, bir haftalık süreçte çok ihmal söz konusu. 7 gün boyunca bekletildik. Yedi gün sonra tekrar bir operasyona alındı yukarıdan aşağıya bir açma işlemi ile gerçekleşti ve organların bittiğini görünce artık buna yapılacak bir müdahale yoktu. Ertesi gün de zaten bize vefat haberi geldi. Cenazemizi teslim aldık, ameliyata sağlam girdik, cenaze olarak çıktık. Alper Çelik, kasten insan öldürüyor ve çocuklarımın geleceğini çaldı. Ben onlara şu anda anlatamıyorum, çünkü babalarının katilinin hala boy boy reklam vermesine, gezmesine artık tahammül edemiyorum. Artık gereği yapılsın istiyorum, bizim hakkımız sorulsun istiyorum. 4 yıldır ben bununla mücadele ediyorum, zor bir süreçten geçtik. Çocuklarıma artık ‘babanızın katili cezasını aldı’ demek istiyorum” dedi. “Benim çocuklarımın geleceği çalındı” Acar, “Alper Etiler’deki hastanesi mühürlü olduğundan dolayı bizi başka bir hastaneye almış. Biz bunu sonradan öğrendik. Kolon Hastanesi’nde ameliyatı, yani deneyi gerçekleştirdik. Orada 7 gün boyunca hiçbir müdahale edilmeden 7 gün boyunca orada bizi tuttular. 7 gün sonra tekrar açtılar, sonuç bu şekilde. Bir hafta bekledi, neyi bekledi anlamadım. Eşim vefat etti, 3 gün sonra tekrar hastaneye gittim dedim ki ‘bana bir başsağlığı bile dilemedin. Benim eşim neden vefat etti, diyabetten başka hiçbir sorunu da yoktu sağlamdı, hastaneye sağlam girdi’ dedim. Bana açıklama yapamadı kendisi, ‘kalbi durdu’ dedi. Kalbi neden durdu, bu adamın kalbi sağlamdı. Ben başka bir hastaneye naklini de istedim ama vermediler. Yani bir hafta ölümü bekledik. Biz operasyon geçirdikten sonra başka bir odadaki hasta eşimin durumundaydı. Hatta orada bir hemşire dedi ki ‘bunların sonu ne olacak?’ Ben ona da şahit oldum. Hemşireye sordum ‘Niye bu şekilde konuştun?’ dedim. O da ‘sizle alakası yok’ dedi geçiştirdi ama orada içime ateş düştü zaten. O kadının da vefat ettiğini duydum. Bizden sonra iki kişinin daha vefat ettiğini duydum. 3 yıl men cezası komik bir ceza, benim çocuklarımın geleceği çalındı. Bu adam 3 yıl sonra çıkacak, bu göreve devam edecek. Kesmeye, biçmeye, öldürmeye devam edecek. Benim eşim çıkıp çocuklarına gelecek sunabilecek mi?” diye konuştu.