YEREL HABERLER - 05 Nisan 2012 Perşembe 16:17

AK PARTİ ADANA YKM`DEN 106 YAŞINDAKİ ŞEMSE NİNEYE ZİYARET

A
A
A
AK PARTİ ADANA YKM`DEN 106 YAŞINDAKİ ŞEMSE NİNEYE ZİYARET

AK Parti Adana Yaşlılar Koordinasyon Merkezi (YKM) Başkanı Cumali Alpboğa, İncirlik Kemalpaşa Mahallesinde yaşayan 106 yaşındaki Şemse Demircan`ı ziyaret etti.
Alpboğa, yaşlı insanların durumlarıyla ilgilenme gayretinde olduklarını belirterek, özellikle 100 yaşını geçmiş vatandaşları bizzat evlerinde ziyaret ettiğini söyledi. Alpboğa, ``100 yılı devirmiş bu insanlar adeta birer tarih. Onların tarihi tecrübelerini ve hatıralarını yeni kuşaklara aktarmak lazım. Onun için, bugün 106 yaşındaki ulu çınar Şemse Demircan`ı ziyaret etmek istedim ama kendisi çok hasta, bir şeyler konuşacak halde değil. Kendisine acil şifalar diliyorum. Daha sonraki günlerde yeniden Şemse teyzeyi ziyarete geleceğim" dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa (Özel) Yıllardır hurdadaydı, 1938 model otobüsün son hali göz kamaştırdı Bursa’da yaşayan Akman ailesi, kendi kurdukları işletmesinde 50 yıldır otobüs tamir ediyor. Müşterilerinin talebi üzerine hurdalıktan çıkan otobüsleri restore eden aile, ilk günkü ihtişamına geri döndürüyor. İşletmeye ilk geldiğinde tavuk kümesini andıran 1938 model Berner Alpenwagen marka otobüs, restore edilerek orijinal görünümüne kavuşturuldu. Bursa’da 50 yıldır kendi kurdukları işletmelerinde otobüs tamir eden Akman ailesi, antika otobüsleri restore ederek ilk günkü haline kavuşturuyor. Üretildiği günden bu yana tasarımlarıyla herkesin dikkatini çeken otobüsler, tepeden tırnağa yenilenerek görenlerin gözlerini kamaştırıyor. Uzun yıllar önce üretimi durdurulan otobüslerin eksik veya kullanılamaz hale gelen parçaları yeniden kalıp dökülerek orijinal halini bozmadan tamamlanıyor. Bir müşterilerinin talebi üzerine yurt dışından getirilen 1938 model Berner Alpenwagen marka otobüs yaklaşık 1 yıl süren emekle ilk günkü ihtişamına kavuştu. İlk geldiğinde kullanılamaz halde olan otobüsün bazı parçaları yurt dışından gelirken, birçok parça da orijinalliği bozulmadan aynısı üretildi. Yolcu taşıma kısmı tamamen ahşaptan oluşan otobüsün karoseri sökülerek orijinal tasarımındaki gibi yeniden ahşaptan üretildi. Ayrıca 22 yolcu taşıma kapasiteli otobüsün çalışamaz durumdaki motor ve mekanik aksamları için yurt dışından parça alınarak ilk günkü haline dönüştürüldü. Yolcu kısmı tamamen ahşaptan oluşuyor Mercedes’ten lisans alınarak yapılan otobüsün yolcu taşıma kısmının tamamen ahşap üretim olduğunu belirten işletme sorumlusu Celal Akman, "Otobüs üzerinde inceleme yaptığımızda 1928 model olduğunu tespit ettik. Otobüsün evraklarında 1938 model Berner marka bir araç. Mercedes’ten lisans alınarak yapılan benzinli bir araç. O dönemlerde yapıldığına bakarsak mükemmel bir otobüs. Orijinal motorunu revize ederek tekrar çalıştırdık ve yürür hale geldi. Bütün aksamlarını tamamen orijinale en yakın şekilde fabrikadan çıktığı gibi yapmaya çalıştık. Şoför ve yolcu bölümünden oluşuyor. O dönemlerde yolcu taşımak için bir otobüs yapılmamış, yolcu bölümü ve şoför bölümü ayrı. Şoförle cam aralığından görüşülebiliyor. Arkadaki yolcu bölümü tamamıyla ağaçtan yapıldı. Tavanı ve tabanı ağaçtan oluyor. Yan camları safari tipi" dedi. Eksik parçalar yeniden üretildi Otobüsün bazı parçalarının yurt dışından temin edildiğini ve birçok eksik parçanın da yeniden üretildiğini ifade eden Akman, "Bizim hem tecrübemiz hem de kalitemiz var. Bazı ürünleri elde yapabiliyoruz ya da yaptırabiliyoruz. O dönemlerde bütün araçlar tamamıyla metal değildi. Alüminyum daha kolay işlenebildiği için alüminyum parçalar da var. Bazı aksamları ağaç olan yerler var. Zamanında alüminyum çıtalar kullanılmamış ağaç mobilya çıtalar kullanılmış. Biz de ona göre yapıyoruz. Aslına uygun olarak yapmaya çalışıyoruz. Bizim yaptığımız araçlar ekspertize gidiyor. Yüzde 90 oranında aynı orijinalliği yapmaya çalışıyoruz. Eski zamanlar yıldız başlı değil düz başlı vida kullanılmış. Cıvatalarına kadar özel yaptırıyoruz. Bunlar maliyetler doğru orantılı. Biz orijinalliğe dikkat ettiğimiz için her şeyi en ince ayrıntısına dikkat ederek yapıyoruz" ifadelerini kullandı. "Otobüs ilk geldiğinde tavuk kümesi gibiydi" 84 yıllık otobüsün ilk geldiği gün tavuk kümesini andırdığını söyleyen Akman, "Otobüs ilk geldiğinde tabiri caizse tavuk kümesi gibiydi. Arka tarafı neredeyse hiç yoktu. Ön tarafta ağır deformasyonlar vardı. Arka tarafında yolcu döşemeleri hiç yoktu. Bu araçlara meraklı olan insanlar gördüklerinde onlar bile gıptayla bakıyor. Biz de yaptığımız ürünlerin taktir edilmesiyle mutlu oluyoruz. Yapım aşaması bayağı uzun sürdü. Motor ve mekanik aksamları çalışamaz durumdaydı. O parçaları yurt dışından almak zorunda kaldık. Restorasyonu ortalama 1 yılı buldu. Bizim diğer yaptığımız araçlarda bu kadar uzun bir süreç yok. Bu araçta yaşadığımız parça sıkıntısından dolayı bu süreç uzadı" şeklinde konuştu.
Kütahya Teknolojik atıklar geri dönüşüm ile giysiye dönüştü Kütahya’nın Tavşanlı ilçesi Hayme Ana MTAL Moda Bölümü öğrencileri "Teknomoda" adlı eserleriyle il birincisi oldu. Meslekî ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğünce düzenlenen "Sıfır Atıkla Sanat Yarışması"nda Tavşanlı Hayme Ana MTAL Moda Bölümü öğrencileri "Teknomoda" adlı eserleriyle il birincisi oldu. Hayme ana mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 12. Sınıf öğrencisi Gülizar Başol, arkadaşları ile yapmış olduğu ve il birinciliği elde ettikleri eserleri ile ilgili şunları söyledi: "Öğretmenimiz Mücella Taşkıngül, ’Sıfır Atıkla Sanat’ yarışmasından bizlere bahsettiğinde çok heyecanlanmıştım. Moda Tasarım Alanı olarak sanatla ilgili bir yarışmada bizler de yer almalıydık. Hemen arkadaşım Naime Aşkın ve Reyhan Bozok ile bir ekip olmaya karar verdik ve beyin fırtınasına başladık. Mezun olduktan sonra üretim sektöründe yer alacak bizler için, araştırmalarımızı yaparken; yeşil dönüşümün ne olduğu, çevre bilinci, sürdürülebilirlik ve atık yönetiminin ne kadar önemli bir konu olduğunun farkına vardık. Okulumuz arşivinde atık malzemelerin neler olabileceğini araştırırken hızla gelişen teknoloji ile bilgisayarların ne kadar hızlı bir şekilde atık malzemeye dönüştüğünü fark ettik. Komşu okulumuz Arslanbey Mesleki ve Teknik Anadolu lisesinde Bilişim bölümü vardı. Bölüm atıklarına eriştiğimizde aradığımız atık cennetini bulduğumuza karar verdik ve işe koyulduk. Bilgisayar cd sürücü motorları, dişliler, kablolar, klavye tuşları, pleksi artıkları, büyük ve küçük boy cd’lere tasarım gözüyle baktığımızda büyük bir zevkle “Teknomoda” ismini verdiğimiz giysimizi ürettik." Hayme Ana Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi moda tasarım alanı öğretmeni ve alan şefi öğretmen Mücella Taşkıngül ise "Seri üretim dediğimizde insan hayatını kolaylaştırdığı düşünülen tüm ürünler akla gelse de, aslında doğanın bir parçası olan insanın, sanat ilhamı olan doğa ile bütünleşerek yaşaması gerekir. Son yıllarda sıklıkla duyduğumuz ’Yeşil dönüşüm’, bilindiği üzere çevre bilinci ile üretim modellerinde ve iş yönetiminde köklü değişiklikler yapan çevre dostu bir iş modelidir. Bu model; enerji ve kaynakların verimli kullanımı ve atık yönetimini de kapsamaktadır. Bu bilincin farkında lığı ile küresel bir girişime dönüşen “Yeşil dönüşüm” hareketi, gezegenimizi kurtarmak için önemli bir adımdır. Topluma vermek istediği mesajına inandığımız “Sıfır Atıkla Sanat Yarışması” aracılığı ile biz de bu bilince katkıda bulunmak istedik. Gençlerimize bu bilinci aşılamak için sıfır atıkla sanat yarışması güzel bir fırsattı. Hızlı tüketime teşvik eden günümüz hazır giyim sektörü, hızla gelişen bilişim destekli yöntemler, sanatsal ve sürdürülebilir eserlerin değerini düşürmektedir. Tüm Bu sebeplerden dolayı “Yeşil dönüşüm” için doğa dostu “Yavaş Üretimi” destekliyoruz. Sanat gözüyle değerlendirildiğinde her şey sanata dönüşebilir. Atatürk’ün de dediği gibi ’sanatsız kalan bir toplumun hayat damarlarından biri kopmuş demektir’ diyerek elde edilen başarıdan dolayı memnuniyetini ifade etti.
İstanbul Esenyurt’ta ’Lojistik Zirvesi’ yapıldı İstanbul Esenyurt Üniversitesi İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi tarafından düzenlenen ’Lojistik Zirvesi’nde konu her boyutuyla ele alındı. Zirvede Esenyurt’un lojistiğin başkenti olduğu belirtilirken, lojistik alanındaki sorunlar ve fırsatlar değerlendirildi. Zirvede sektör ile ilgili konular ele alınırken Esenyurt özelinde lojistik alanındaki değerlendirmeler de önemli yer tuttu. Zirve programına; İlçe Kaymakamı Fatih Çobanoğlu, Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer, İstanbul Esenyurt Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Orhan Özyurt, İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Dinçer Atlı, İBB Lojistik Yönetimi ve Terminaller Müdürlüğü (LOTEM) Müdür Yardımcısı Serdar İbrahimoğlu ve çok sayıda konuk katıldı. Çobanoğlu: "Genç nüfus sanayide istihdam anlamında ciddi bir potansiyeldir" Zirvede konuşan Esenyurt Kaymakamı Fatih Çobanoğlu, "Bu zirve; öğrencilerimizi, hocalarımızı, sanayi temsilcilerimizi ve bizleri bir araya getirdi. Bunun bu anlamda bir başlangıç olduğunu düşünüyorum. Bundan sonra da üniversite, sanayi temsilcileri ve sizlerle bir araya gelip Esenyurt’un farklı sorunlarını, ülkemizin farklı sorunlarını tartışmanın çok yerinde ve faydalı olacağını düşünüyorum. Esenyurt’un çok ciddi genç nüfus potansiyeli var. Bu hem eğitim anlamında ciddi bir potansiyel hem de sanayide istihdam anlamında ciddi bir potansiyeldir" dedi. Özer: "Bana göre Esenyurt lojistiğin başkenti" Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer, Esenyurt’un katma değeri yüksek ürünlerin ve ihracatın olduğu bir üs haline gelebileceğini ifade ederek, şöyle konuştu: "Lojistik ve ona bağlı ticareti geliştirerek ilçemizde bu zenginliği oluşturabiliriz. Bildiğiniz üzere çağımız bir kalkınma çağı. Bütün ülkeler, uluslar ileriye gidebilmek, kalkınabilmek için büyük bir mücadele içindeler. Kalkınmanın da en temel unsuru insan kaynağıdır. İnsanı değiştirip dönüştürmenin bugüne kadar bulunmuş en etkili yolu ise eğitimdir. Eğitimin de en üst seviyesi üniversite eğitimidir. Bir üniversitenin bu anlamda üç tane işlevi vardır. Bu işlevlerini yerine getiren üniversite iyi üniversitedir. Bu üç işlevden ilki araştırma yapmak yoluyla bilgi üretmektir. Belki de Esenyurt’un en çok buna ihtiyacı var. Çünkü bizim Esenyurt’un röntgenini çekmeye ihtiyacımız var. Bunu da bilimsel bir anlayışla yapmamız lazım. İkinci işlev ise nitelikli öğrenci yetiştirmek. Maalesef son zamanlarda bazı vakıf üniversiteleri bu yoldan biraz saparak üniversiteleri adeta birer ticarethane haline getirdiler. Bu da ülkenin gelişimine zarar veren bir durumdur. Örneğin; Türkiye nüfus açısından dünyanın ilk yirmi ülkesi arasında, coğrafi olarak ise ilk otuz ülkesi arasında bulunuyor. Ancak bilime yaptığı katkı maalesef bu oranların çok altında. Bu durumda bizim derhal kendimize dönüp bununla ilgili gerekli çalışmaları yapmamız lazım. Bir üniversitenin üçüncü temel işlevi ise; o üniversitenin halkla, sanayiyle, ticaretle, yerel yönetimle kurmuş olduğu ilişkilerin niteliği, düzeyi, verimi ve üretimidir. İşte lojistik zirvesinin bugün burada yapılması bunun bir örneği sayılabilir. Mutlak suretle bilginin, bilimin, özgür akademinin özerk olması lazım." "Esenyurt hem üretim gücü hem de ihracat gücü olan bir yer" Konuşmasının sonunda lojistiğin Esenyurt’taki önemine değinen Belediye Başkanı Özer, "Esenyurt aynı zamanda çok güzel bir yer. Yeter ki biz el ve gönül birliği yapalım. Bana göre Esenyurt lojistiğin başkenti. Bir yerin lojistiğin başkenti olabilmesinin koşulları var; en başta ulaşım. Ulaşımın da dört ana aksı var. Hava, kara, deniz ve demir yolları. Bunun dördü de ilçemizde var. Esenyurt hem üretim gücü, ihracat gücü olan bir yer hem de bu dört tane ana aksın ortasında yer alan ve ülkelere kuşbaşı yarım saat, bir saat uzaklıkta olan bir ilçe. O halde biz Esenyurt’u katma değeri yüksek ürünlerin olduğu ve ihracatın olduğu bir üs haline getirebiliriz. Lojistik ve ona bağlı ticareti geliştirerek burada zenginliği oluşturabiliriz. Bu anlamda bu lojistik zirvesi önemli ve bundan sonra da devamının gelmesini diliyorum. Biz de belediye olarak bu alanlara katkı vereceğiz. El birliğiyle Esenyurt’un daha ileri gidebilmesi için hangi alan bizim için gerekli, hangi kaslarımızı güçlendirmemiz gerekir, onun üzerinde çalışarak Esenyurt’u 21. yüzyıla yakışır bir şehir haline getireceğiz. En büyük idealimiz, hayalimiz bu olmalı" ifadelerini kullandı. "Yeni anlayışla çok başarılı işler yapacağız" İstanbul Esenyurt Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Orhan Özyurt ise, "Üniversitenin ilçe adıyla anılmasından biz gurur duyuyoruz. Her ne kadar eleştirilsek de yerilsek de umuyorum. Yeni yönetim yeni bir anlayışla burada gençlerimize, ülkemize, vatanımıza, milletimize çok başarılı işler yapacağımıza inanıyoruz" şeklinde konuştu. "Türkiye’de 500 bin istihdamın gerçekleştiği bir sektörden bahsediyoruz" Bir önceki gün E-ticaret zirvesini de gerçekleştirdiklerini belirten İşletme ve Yönetim Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Dinçer Atlı ise şunları söyledi: "Üniversiteleri üniversite yapan üç önemli sorumluluk vardır. Bunlardan biri eğitim diğeri araştırma iken diğer ana sorumluluk ise topluma ve paydaşlara karşı sorumluluktur. Dolayısıyla biz bu etkinliklerimizi topluma karşı bir sorumluluğumuz olarak da görüyoruz. Aynı zamanda bu tür etkinlikler, sektör temsilcileriyle iş birliğini kuvvetlendirmek, teoriyle pratiği bir araya getirmek açısından da çok önemli. Lojistik derken gerçekten çok önemli bir sektörden bahsediyoruz. Lojistik sektörü Dünyadaki ticaret hacminin üçte birini oluşturuyor. Amerika’da 1,5 trilyon dolarlık, Türkiye’de ise 100 milyar dolarlık bir sektörden söz ediyoruz. Yine Türkiye’de dolaylı olarak yan alanlarla 500 bin istihdamın gerçekleştiği bir sektörden bahsediyoruz. Dolayısıyla bu etkinliğin; dünyada çok önemli bir sektör olan lojistik konusunda sorunların ortaya konulması, fırsatların konuşulması, çözümlerin bulunması, iş birliklerinin sağlanması, öğrencilerimiz için istihdam, staj gibi olanakların oluşması açısından oldukça faydalı olacağını düşünüyorum."
Rize Çayın düşmanı: ‘Telgraf otu’ Mayıs ayında açılması beklenen yaş çay sezonu öncesi çay arazilerinde çıkan Telgraf otu, çayın filizlenmesine engel oluyor. Rize’de çay bahçelerinde bu otun çok çıkmaya başlaması üzerine çay üreticisi tedirgin olurken, Ardeşen Ziraat Odası Başkanı Turan Kabaoğlu, çaylıkları istila eden Telgraf otunun çay sezonu başlamadan toplanarak yok edilmesi gerektiğini söyledi. Bitkinin çaya zarar verdiğini ve işçilerinde çay gibi gözükmesinden ötürü bu otu topladıklarını ifade eden Ardeşen Ziraat Odası Başkanı Turan Kabaoğlu, “Bu bitki bizim çay alanlarımızda istilacı durumda. İsmi telgraf çiçeği diye literatürde geçiyor. Bu bizim çaylıklarımızı neredeyse istila etmiş, kapatacak pozisyona girmiş durumda. Bunu yok etmek için birçok kurum ve kuruluşlarla istişarelerde bulunduk. Bunun tek bir çaresi var o da bunu elle çaylıklarda temizleyip bir poşete koyup imha etmek. Bu kopardığın yaprağından bile ürüyor. Bambaşka bir bitki. Kolay da kurumuyor. Koparıp bıraktığın yerde kendisi köklenip gidiyor. İstilacı bir varlık. Çaylıkların dibine bırakıyorlar. Tekrar üremeye devam ediyor. Bunu topladıktan sonra mutlaka bir poşete koyup poşetin içinde öldürmeye çalışacağız. Hatta çiçeklenmeden tohum saçmadan bunları önceden temizleyip koyacağız ve poşetin ağzını kapatıp güneşle irtibatını kestikten sonra öldürmeye çalışacağız. Aynı çay gibi gözüküyor. Bazen işçiler bunu da çay diye topluyor. Çayın içerisinde gübreyi, mineralleri alıyor ve çayı öldürüyor” şeklinde konuştu.
Kütahya Hisarcık’ta Seydi Resul Türbesi için geleneksel gözleme hayrı Kütahya’nın Hisarcık ilçesi Şehitler Mahallesi’nde hayırseverlerin katkılarıyla Ahi Beyi Seydi Resul Türbesi için geleneksel hayır etkinliği gerçekleştirildi. Şehitler Mahallesi Muhtarlığı tarafından organize edilen geleneksel Seydi Resul Türbesi gözleme hayrı için hayırsever kadınlar sabah erken saatlerden itibaren Seydi Resul Türbesi önünde bir araya geldi. Hayırseverlerin getirdiği un ve yağdan yapılan gözlemeler kurulan saclarda imece usulü pişirerek ilçe halkına dağıtıldı. Ayrıca gözlemeler cami cemaatinin alması için ilçe merkezindeki tüm cami girişlerine bırakıldı. Gözleme yapan kadınları ziyaret eden Kaymakam İsmail Tosun, Belediye Başkanı Mustafa Demirtaş bir süre kadınlarla sohbet ederek özverili çalışmalarından dolayı teşekkür etti. Kaymakam İsmail Tosun, İlçe Jandarma Komutanı Üsteğmen Alperen Korkut ve İlçe Emniyet Amiri Ayhan Istık ile beraber Seydi Resul Türbesini ziyaret eden Belediye Başkanı Mustafa Demirtaş, Şehitler Mahallesi’nde çok eski dönemlerden bu yana düzenlenen ve düzenlenmeye devam eden kadim adetlerden bir tanesinin Seydi Resul Türbesi hayrı olduğunu söyledi. Başkan Demirtaş, "Şehitler Mahallesi’nde çok eski tarihlerden bu güne kadar sürdürülen türbe hayrını daha önce mahalle muhtarımız halka duyurulmak, hayırsever halkımızda bu etkinliğe başta un ve yağ olmak üzere katkıda bulunmaktadırlar. Hayrın yapılacağı gün türbe önünde bir araya gelen hayırsever kadınlarımız yaşlı teyzelerimiz nezaretinde gün boyu gözleme pişirmekte, pişen gözlemeler halka ve cami cemaatine ikram edilmektedir. Bu güzel hayrın bugüne kadar sürmesine sebep olan herkesten Allah razı olsun” dedi. Seydi Resul Türbesi’nin ilçenin sosyal, dini ve iktisadi hayatını belirleyici yerlerinden olduğunu, çok eski dönemlerde kurulan Seydi Resul Tekkesinin o zamanlar ihtiyaç sahipleri ile yolculara hizmet verdiğini söyleyen Şehitler Mahallesi Muhtarı Mehmet Özkan, hayır etkinliğine katkıda bulunan herkese teşekkür etti. “Seydi Resul Kimdir?” Seydi Resul bir Ahi Beyi ve Bektaşi Şeyhi’dir. İlk olarak Kütahya Altıntaş ilçesine bağlı Beşkarış Köyü’nde tekke kurmuş, ardından Germiyan kuvvetleri ile Hisarcık ve çevresindeki yerleşim yerlerinin fethine katılmıştır. Toprakların ele geçmesinin ardından arazilerin bir kısmı kendisi ve arkadaşlarına temlik edilmiştir. O da buraya bir tekke inşa ederek mezkur arazileri tekkenin işletilmesi maksadıyla vakfetmiştir.