GENEL - 06 Eylül 2019 Cuma 17:07

Mobbing, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesinde seçmeli ders olarak okutulacak

A
A
A
Mobbing, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesinde seçmeli ders olarak okutulacak

Üniversitelerde ders olarak okutulmaya başlanan mobbingin, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi’nde de 2019-2020 eğitim öğretim yılında seçmeli ders olarak müfredata girmesi için senatoya sunulacak.

Üniversitelerde ders olarak okutulmaya başlanan mobbingin, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi’nde de 2019-2020 eğitim öğretim yılında seçmeli ders olarak müfredata girmesi için senatoya sunulacak.


Mobbing ile Mücadele Derneği Erzurum Başkanı Jale Alcan, Erzincan Binali Yıldırım (EBY) Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Akın Levent’e ziyarette bulundu. Üniversitelerde mobbingin fazla olduğunu belirterek bunun birden fazla nedeni olduğunu söyleyen Alcan, Rektör Prof. Dr. Akın Levent’e dernek çalışmaları hakkında bilgiler aktardı.


Üniversitelerde yaşanan mobbinglerle ilgili çarpıcı değerlendirmelerde bulunan Alcan, “Üniversitelerde yalnızca bilim adamları çalışmıyor, idari ve teknik personel, işçiler ve taşeron firma elemanları da çalışıyor. Üniversiteler gerek akademik personel, idari personel ve gerekse öğrenciler açısından o kentin en büyük eğitim ve sağlık kuruluşudur. İş gören ve hangi iş kolu olursa olsun fiziken ve psikolojik olarak rahat olmadıkları bir yerde verimli çalışamaz üretimde bulunamazlar. Türkiye’de üniversiteler mobbing olayının en fazla yaşandığı yerlerin başında geliyor maalesef. Üniversitelerde mobbinge neden olan faktörleri akademik kıskançlık, mevzuat, yönetim anlayışı, mobbing’in kabul edilmemesi veya hafife alınması, seçim sonuçları, maddi imkânlarda eşit olmayan uygulamalar, objektif olmayan değerlendirmeler, cinsiyet ayrımı, akademik kimliğe saldırı, sözleşmeli personel uygulaması, din, mezhep ve ideolojik sebepler, farklı siyasi görüşler olabileceği gibi üniversitelerdeki örgütsel yapının ve yönetsel işleyişin mobbing’i kolaylaştırdığını söylenebiliriz. Mobbing’e dur demek için üniversitelerde seçmeli ders olarak okutulmalı, mobbing birimleri kurulmalı kurulmakla kalmayıp bu birimleri denetleyen ciddi bir üst masa oluşturulmalıdır.” dedi.


Mobbingin her statüde yapıldığını vurgulayan Jale Alcan, “Sadece yönetici konumundaki öğretim üyeleri mobbing yapar, yönetici konumunda olmayan öğretim üye/ elemanları mobbing yapmaz sonucu çıkarılmamalı. Üstler astlarına, aynı düzeyde olanlar birbirlerine, hatta astlar da üstlerine mobbing yapabilirler. Üniversitelerde mobbing yapıldığı gibi kamu kurum kuruluşları idari hizmetler ya da özel sektörde de mobbing var. Mobbingin, intiharlara, cinayetlere, alkol, uyuşturucu ve antidepresan bağımlılığına neden olduğu dikkate alınarak tüm kurum/kuruluşlarda müeyyideler buna göre düzenlenmeli. Mobbing kurumlarımıza ve insanlarımıza telafi edilemeyecek boyutta zaman maliyetine, maddi ve sosyal külfetlere neden oluyor. Çağın iş vebası veya psikoterör felaketinin kazananı olmaz, mağdur zorba ve seyirci zarar gördüğü gibi kurum ve kuruluşlar topyekûn devlet zarar görür. Mobbing deyip geçmemek lazım çok ciddi boyutlara varan bir durumdur ve devletin bu konu ile ilgili ciddi yaptırımlar uygulaması gerekir” diye konuştu.



“Mobbing, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesinde seçmeli ders olarak okutulacak”


Ziyaretten duyduğu memnuniyeti ifade ederek mobbingin Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesinde 2019 - 2020 eğitim öğretim yılında seçmeli ders olarak okutulması için senatonun onayına sunacaklarını kaydeden Rektör Prof. Dr. Akın Levent, “Üniversitemizde mobbing uygulamalarının oluşturduğu yıkımı onarmak ve mobbing uygulamalarını en aza indirmek için sistematik biçimde mücadelemiz var. Üniversiteler bilimsel ve teknolojik gelişmeler ile vatandaşın, halkların ve dahi ulusların yaşam standartlarını iyileştirmede daha fazla imkân sunarken; toplumsal sorunların çözümüne de katkı sağlayan, çalışanların hak ve özgürlüklerini koruyan, bilimsel ve sosyal projeler üreten entelektüel, özerk hizmet kuruluşlardır. Üniversite çatısı altında çalışan akademisyen, idari, teknik ve firma elemanlarından oluşan geniş bir kadromuz bulunmaktadır. Akademisyenler ve diğer tüm çalışanlarımızın üretken, daha mutlu, özgür düşünen, eleştirel yaklaşan, sorgulayan çağın gerisinde kalmayan, topluma öncülük edebilen, başarılı birer bilim insanı olabilmeleri için iş yeri sorunlarının azaltılmış olması gerekmektedir. Bu çerçevede büyük bir kararlılık ve azimle çalışıyoruz; çalışmaya da devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.


Rektör Prof. Dr. Akın Levent, bu sene mobbing yönergesini hayatiyete geçirip tüm üniversite çalışanlarının, öğrencilerin huzur içerisinde eğitim öğretim yılını geçirmeleri için çalışmaları olacağını kaydederek, “Türkiye’de mobbing ile mücadele bilincinin gelişmesi için Mobbing Farkındalığı Haftası düzenliyor. 4-10 Şubat tarihleri arasında bu konuyla ilgili bizde üniversitemizde panel ve sempozyum şeklinde etkinlikler yapmayı planlıyoruz.” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Sakatlığın getirdiği Avrupa şampiyonluğu Sakarya’da futbol oynarken 14 yaşında sakatlanan ve babasının ısrarı üzerine bilardoya başlayan 19 yaşındaki Seymen Özbaş, Türkiye birinciliğinden sonra Avrupa şampiyonu oldu. Sakarya’nın Akyazı ilçesinde ikamet eden ve futbol oynarken 14 yaşında geçirdiği sakatlık sebebiyle sahalardan uzak kalan Seymen Özbaş, babasının ısrarı üzerine başladığı bilardoda Türkiye birinciliğinden sonra Avrupa şampiyonu oldu. Babasının işlettiği bilardo salonunda antrenmanlarını yapan 19 yaşındaki Özbaş, İspanya’da düzenlenen ve yaklaşık 10 ülkeden 32 sporcunun katıldığı Avrupa Gençler 3 Bant Bilardo Şampiyonası’nda 21 yaş altı kategorisinde rakibi Amir Ibraimov’u yenerek Avrupa şampiyonluğu elde etti. Seymen Özbaş: “Herkes benim kadar sevindi” Avrupa Şampiyonluğu serüvenini anlatan Seymen Özbaş, “Yaklaşık 4 yıldan beri profesyonel olarak bilardo oynamaya çalışıyorum. Bu spora babam vesilesiyle başladım. 10 yaşımdan bu yana hep babam ilgilendi. Bu yol çok zorluydu, bilardo idman olmadan olmayan bir oyundur ve psikolojimizi de sağlam tutmamız gerekiyor. Çok zorlandık ama şükürler olsun kazanmasını bildik. Avrupa şampiyonası çok zorluydu, oyuncular iyiydi ama biz Türkler olarak hep aralardan sıyrıldık. Yaklaşık 10 ülkeden 32 sporcu vardı ve 3 bant kategorisinde yarıştık. Ben de bu kategoride Avrupa şampiyonu oldum. Herkesin benimle gurur duyduğunu düşünüyorum, herkes benim kadar sevindi” dedi. “Hayalim beden eğitimi öğretmeni olmak” Futbol oynarken geçirdiği sakatlık sürecinde bilardoya yeniden başladığını belirten Özbaş, “14 yaşlarında Boluspor’da profesyonel şekilde top oynuyordum, tesis hayatım vardı. Diz kapağım kırıldıktan sonra 5-6 ay kadar yürüyemedim. Türkiye Gençler Şampiyonası vardı ve ben uzun süredir bilardo oynamıyordum. Babam, ’Oğlum bir şansını dene istiyorsan’ dedi. Ben de girdim ve Türkiye şampiyonu oldum. Sonrasında bu spora tekrardan yöneldim. Bu sporda devam etmek istiyorum ama hayalim beden eğitimi öğretmeni olmak” diye konuştu. Ferhat Özbaş: “Türkiye şampiyonu oldu ve sanırım hayatımıza yeni bir sayfa açtı” Baba Ferhat Özbaş da oğlunun kendisini kırmayarak bilardoya başladığını aktararak, “Oğlum sakatlık sonrasında yürüyemedi. Yılın son etabında ben de onun bu sporda çok başarılı olacağını bildiğim için hazırlanmamız ve beraber idman yapmamız gerektiğini söyledim. Beni kırmadı, hırslı bir şekilde çalıştı. İdmanlarını yapıp o sene Türkiye şampiyonu oldu ve sanırım hayatımıza yeni bir sayfa açtı, bizim hikayemiz orada başladı. Oğlumun şampiyonluğunu gurur veya sevinç gibi basit kelimelerle tarif edemem, bunun kelime karşılığı yok. Oğlumun Avrupa şampiyonu olması benim için çok farklı bir duyguydu, İstiklal Marşı’nı okurken dehşet derecede bir heyecan, inanılmaz bir mutluluk ve huzur vardı” şeklinde konuştu. Ayrıca Seymen Özbaş, dün Yunanistan’da düzenlenen Avrupa 25 Yaş Altı 3 Bant Bilardo Şampiyonası’nda da bronz madalya kazandı.
Karaman Türkiye’nin ilk kadın Hacivat oyuncusunun sahnedeki performansı büyük ilgi görüyor Türkiye’nin Hacivat-Karagöz oyununda ilk kadın Hacivat oyuncusu olan anasınıfı öğretmeni 2 çocuk annesi Ayşe Gül Küçüksümbül’ün sahne performansı büyük-küçük herkesin beğenisini topluyor. Karaman Gazi Mustafa Kemal İlkokulu’nda anasınıfı öğretmeni olan Ayşe Gül Küçüksümbül, kendisi gibi öğretmen olan Mustafa Şahin ile birlikte Hacivat olarak 15. sahnesine çıktı. Piri Reis Kültür Merkezi’nde Hacivat-Karagöz oyununda Hacivat’ı canlandıran Küçüksümbül, salondaki çocuklara neşeli dakikalar yaşattı. Oyun sonunda Hacivat ve Karagöz öğrencilerle bol bol fotoğraf çektirdi. “Hacivat olma serüveni bozuk bir prizle başladı” 18 yıllık anasınıfı öğretmeni olan Ayşe Gül Küçüksümbül, kendisinin Hacivat olmasına giden serüvenin geçtiğimiz Ramazan ayından önce bozuk bir prizle başladığını söyledi. Daha önceden Hacivat-Karagöz gölge oyununu sınıfındaki öğrencilerine yıllardır yaptığını anlatan Küçüksümbül, “Yine bir gün öğrencilerime oyunu oynamak için karanlık oda lazım oldu. Okulumuzdaki kütüphaneye çocuklarla birlikte indiğimizde priz çalışmayarak ışıklar yanmadı. En karanlık oda da müdürümüzün odasıydı. Çok tesadüfü bir şekilde oraya çıktık. O sırada da müdür bey yaptığımız oyunu gördü. O da bu durumu milli eğitim müdürümüze aktarmış. Daha sonra Karagöz’ü oynayan öğretmenimiz Mustafa Şahin beni haberlerde görerek, bana Ramazan ayında eğer ona eşlik edersem birlikte bir gölge oyunu oynayabileceğimizin davetini gönderdi. Bir pazar günü kendisiyle buluştuk. Ben de ona bunu önce tiyatro olarak sonrasında da gölge oyunu oynayalım dedim. Bu süreçte tereddüt ve endişelerimiz vardı ve o da bunu kabul etti. Ramazan’da ilk oyunumuza çıktık. Bizim için çok keyifli ve çok stresli bir süreçti. Bu da bizim gölge oyunsuz ilk tiyatro oyunumuz oldu. İzleyen herkesten çok olumlu dönüşler aldık. Aslında biz de hiç beklemiyorduk böyle olumlu düşünceler olacağını. Özellikle çocuklar çok beğendiler ve oynuyorlar. Şimdiden bir hayran kitlemiz oluştu. Ben de bu durum karşısında oldukça şaşkınım. Devamı inşallah gelir. Çocuklardaki o mutluluğu, o neşeyi ve ışığı göründe insan bununla kamçılanıyor“ dedi. “Velimin tavsiyesiyle Karagöz oldum” Sahnede Karagöz rolünü oynayan sınıf öğretmeni Mustafa Şahin ise, “Hacivat ve Karagöz’ü okula geldiğimde küçük denemeler yaparak alıştım. 10 yıl önce bir velimin bana Hacivat-Karagöz sahnesi hediye etmesiyle bu serüven başladı. Benim en büyük şaşkınlığım, Hacivat’ın bir bayan olmasıdır. Belki bu durumun da Türkiye’de ilk olmasıdır. Çok şükür başardık. Beğenildiğimizi ve güzel dönüşler aldığımızı görüyoruz. Karaman’da da Hacivat ve Karagöz oyunu yapan yok. Bu da Karaman’ımıza bizim bir hediyemiz olsun. Bizim işimiz öğretmenlik olduğu için hep çocuklarla. Küçük çocukların bunları seveceğini zaten biliyorduk. Biz güzel başladık. İnşallah bu şekilde devam eder“ diye konuştu.