GENEL - 11 Ekim 2021 Pazartesi 13:59

Jandarmadan köy okulundaki çocuklara salıncak sürprizi

A
A
A
Jandarmadan köy okulundaki çocuklara salıncak sürprizi

Erzincan’ın Değirmenli köyünde ilköğretim öğrencileri, jandarma ekiplerinin yaptığı sürprizle doyasıya eğlenceli bir gün geçirdiler.

Erzincan’ın Değirmenli köyünde ilköğretim öğrencileri, jandarma ekiplerinin yaptığı sürprizle doyasıya eğlenceli bir gün geçirdiler. Okul bahçesini çocuklar için adeta lunaparka çeviren jandarma ekipleri, öğrencilerin mutluluğuna ortak oldular.


Jandarma sorumluluk bölgesinde devriye atan ekipler bazı köy okullarında çocukların eğlence alanlarının kısıtlı olduğunu fark edince durumu İl Jandarma Alay Komutanı Jandarma Kıdemli Albay Hüsamettin Erol’a bildirdiler. İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Hüsamettin Erol’un girişimleri ile Erzincan Gönüllü Gençler Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği tarafından alınan salıncak ve Erzincan İl Jandarma Komutanlığı Kadın Çocuk Kısım Amirliği, Jandarma Arama Kurtarma ekibi, köpek timleri, Erzincan merkeze bağlı Değirmenli köyünde taşımalı sistemle eğitim veren ve 75 öğrencisi olan köy okulunda bulunan öğrencilere sürpriz yaparak öğrencilerin doyasıya eğlenmesini sağladılar. Çocuklar salıncağa bindikten sonra JAK ekipleri tarafından gerekli tedbirler alındıktan sonra tırmanma etkinliği, köpek timleri tarafından köpek gösterisi ile asker ağabeyleri ve ablaları ile doyasıya eğlendi. Gün sonunda ise İl Jandarma komutanlığı tarafından çocuklara çeşitli hediyeler verildi.


Erzincan İl Jandarma Alay Komutan Yardımcısı Kıdemli Albay Refik Yılmaz, “Buradan aşağıda ki yoldan geçiyorduk. Dediler ki burada Değirmenli diye bir köy var. O köyde ki çocuklar salıncağa binmeyi çok seviyor. Bisiklet kullanmayı da çok seviyor. Köpekleri de çok seviyor. En çokta asker ağabeyleri ile ve asker ablaları ile oynamayı seviyor dediler. Bizde o yüzden bugün buraya geldik. Sizinle oyun oynamaya. İnşallah hoşunuza gitmiştir. Biz sizden bir şey istiyoruz ama. Bundan sonra biz buralardan geçerken erkekler bizi selamlasın. Kızlarda el sallasın” dedi.


Aile İçi Şiddet ve Çocuk Suçları ile Mücadele Kısım Amiri Jandarma Astsubay Kıdemli Çavuş Evrim Nesibe Yılmaz ise “Erzincan İl Jandarma Komutanlığı sorumluluk bölgesinde bulunan okullarda okul alanlarında devriye atarken bazı köy okullarında çocukların eğlenebileceği park alanı bulunmadığı için bu durumu komutanımıza arz ettik. Komutanımız bu duruma katkı sağlayarak Kadın Çocuk Kısım Amirliği, Jandarma Arama Kurtarma ekibi, köpek timleri ve salıncak getirdik okulumuza. Çocukların yüzlerinde ki o gülümsemeyi görebilmek için elimizden gelenin fazlasını yapmaya çalışıyoruz. Çocuklarımızı da bugün eğlendirebildiğimizi düşünüyoruz” ifadelerine yer verdi.


“En Büyük Asker Bizim Asker” sloganları atan çocuklar da jandarmanın yaptığı sürprizle çok mutlu olduklarını belirttiler.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Ali Koç: “FETÖ unsuru hala Türk futbolunun içindedir” Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, “Futbol üzerinden bu kadar kaos oluşturmuş bir örgütün yanından, yakınından geçmiş kimsenin futbolda olmaması lazım. Bu ülkede insan mı kalmadı. Bu FETÖ unsuru hala Türk futbolunun içindedir. Temizlenmesi gerekirken, daha fazla o günlere dönme adımları atılmıştır” dedi. Fenerbahçe Başkanı ve Kulüpler Birliği Başkanı Ali Koç, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Seçimli Genel Kurul süreciyle ilgili Ülker Stadyumu 1907 Tribünü’nde basın toplantısı düzenledi. TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi ile ilgili eleştiride bulunan Başkan Koç, “Durup dururken imza süreci başlamadı. Olağanüstü bir kişiyle muhatap olduğumuzu, milyonların bütün haftalarını etkilediği futbol sektörünün garip bir insanın elinde olduğunu anlatmaya çalışacağım. En sert cevabı vermek zorundayım. 18 Temmuz tarihi ortada yokken imza süreci başladı. Zaman kazanmak için 18 Temmuz tarihi verildi. Bazı kulüpler yanlarına çekilerek, ben aday olmayacağım Avrupa Şampiyonası’na gideyim dediği için bazı kulüpler samimi olduğu için pozisyonlarında değişiklik oldu. Kaotik bir futbol ortamı yaşıyoruz. Krizleri yönetemedi, yalpalaya yalpalaya gereken idareyi gösteremedi. Bugün Türk futbolunda genel güven problemi var. En güvenilmez kurum, Türkiye Futbol Federasyonu. Hakemlik müessesesi yerle bir edildi. Hakemlik yaz boz tahtasına döndü. 21 ayda hakemlik müessesesinde ne kadar çok uygulamalar denenip vazgeçildi. Kişilere ve kurumlara göre özel statülere gidildi. Beşiktaş polemiğinde son derece kindar biri. Galatasaray ile aralarında garip bir ilişkileri var. Ahmet İbanoğlu’na şahsıma dava açmasına izin verdi” diye konuştu. “Kesinlikle aday olmayacağım dedi, şimdi bakacağız diyor” TFF Başkanı Büyükekşi yönetiminde liyakatsız atamalar yapıldığını aktaran Başkan Koç, “Hakem olayı, o gece federasyondaydık, devre arasında MHK’yı değiştireceğini, hakemlerin yüzde 40’ını değiştireceğini anlattı. Yumruk olayı oldu başkan 180 derece değişti. Bahis iddiaları diz boyu. Trabzonspor - Fenerbahçe maçında etki altında kaldı. Raporlar değiştirildi. Bizim futbolculara 4’er 5’er maç ceza verecekti. Kulüpler arasına nifak tohumları ekti. Koltuğa tutunmak için kulüplerin arasına nifak tohumları ekildi. Liyakatsız atamalar yapıldı. Esas sıkıntı şu; doğruları söylemek gerçekleri çarptırtmak. Kolayca yalan söyleyebilen bir insandan bahsediyoruz” ifadelerini kullandı. “Büyükekşi gerçekleri çarptırıyor” Başkan Koç, Büyükekşi ile yaptığı görüşmelerde farklı söylemler içinde olduğunu belirterek, “1 Mart’ta Merkez Hakem Kurulu toplantısı yapıldı, kendisine sordum ’böyle bir toplantı yapılmadı ben de katılmadım’ dedi. Külliyen yalan. ’18 Temmuz’u bekleyelim’ diyenler ’kulüpler bize söz verdi’ dediler. Önce ’aday olmayacağım ama beni rencide etmeyin’ dedi, biz de ’diyalog yapalım ama imzayı devam ettirelim’ dedik. Bu kadar önemli konuda bir tarafa böyle deyip diğer tarafa böyle demek, gerçekleri çarptırıyor. ’Kesinlikle aday olmayacağım’ dedi. Şimdi ’bakacağız’ diyor” ifadelerini kullandı. “Biz nasıl bu işin bayraktarlığını yaptığımızı anlayamadık” Başkan Koç, imza süreci ile ilgili bilgiler vererek şunları söyledi: “Hiçbir şekilde imza verenler-vermeyenler ayrıştırmaya gitmeyeceğiz. En çok saygı duyduğum imza verenler veya vermeyeceğim diyen kulüpler. Bir de rekabet avantajı yakalamaya çalışan kulüpler var. Riyad’da bütün suç bizim diye anlattılar Ankara’ya şikayet ettiler. O gün tuttuğu için bugün de benzerini uyguluyor. Kendi beceriksizliğini ört bas edebilmek için bizi Ankara’ya şikayet etmiştir. Bugün de aynı yönteme başvurması, Ankara’ya ’Ali Koç’un başını çektiği imza süreci’ diye anlatılıyor, bu olacak iş değil. 2 Nisan’da İstanbulspor’un çağrısı ile başladı. 5 Nisan’da 4 takım daha sürece dahil oluyor bunlardan biri Fenerbahçe. Katıldık sonra da Beşiktaş katıldı. Sonuçta 14-15 takım olduk. Bu işin ciddiyetini farkına varan Büyükekşi dayanamayacağını anlayıp 7 Nisan’da Şanlıurfa’da seçimin 18 Temmuz’da yapılacağına dair açıklama yaptı. Bu açıklama gelince; orada da Dursun Özbek ile istişare yapıyorlar. Orada Dursun Özbek pozisyon değiştiriyor. Bu takımlardan 3’ü, ‘18 Temmuz tamamdır’ diyerek imza vermiyorlar. O ana kadar hiç görüş vermemiş 2 kulüp de 18 Temmuz uygundur diye mesaj gönderiyor. Dolayısıyla 2 ayrı görüş oluşuyor. Sonrasında kulüpler birliğinde bir toplantı yapıyoruz ve orada benim açıklamalarım var. Federasyonun değişmesi gerektiğini, taze bir kana ihtiyaç olmasını söylüyoruz. Tarihin de haziranda yapılmasını talep ediyoruz. Biz o imzaları toplasak da federasyon bu işi uzatma imkanı var. Halbuki kendi yönetiminde karar alıp 22 günde seçime gidebilirdi. Geçmişte 2008’de Haluk Ulusoy’la yaşanan bir durum var. Ondan sonra tarihin en önemli başarısı alındı. Nasıl oluyor da bu iş Fenerbahçe başkanı Ali Koç’un üzerine yapışıyor. Biz nasıl bu işin bayraktarlığını yaptığımızı anlayamadık. Biz bunlar yüzünden süper kupamızı çöpe attık, inşallah önümüzdeki sezon Türkiye Kupası’na katılmayacağız, bizim imza vermememiz riyakarlık olurdu.” “Siz azınlığın federasyonusunuz” TFF’nin 1 Mayıs Çarşamba günü yayımladığı açıklamaya yönelik Başkan Koç, “Başkan rüzgarı almış, yelkenleri doldurmuş, özgüven tavan yapmış. Bakmış ki tohumlar meyve veriyor. 1 Mayıs’ta resmi açıklama yaptı. Bu açıklamaya göre Türkiye’de futbolda ortam toz pembe. ‘2 sezonda bir tane yanlış işimi söyleyin dedim söylemediler’ diyor, artık kime söylediyse” dedi ve açıklamadan satır başlarını okudu. Haziran 2023’te yapılan seçimde Büyükekşi’nin aldığı oy sayısını hatırlatan Ali Koç, “328 delegeden 191’i oy kullanmış, 169 delegenin oyunu almış. Azınlık çoğunluğa tahakküm edemez diyor. Ben Ecmel başkana inanırım, 136 tane noter tasdikli imza var. 10 Süper lig kulübü var, onlarca 1, 2 ve 3. Lig kulüpleri var. Bu azınlık mantığı ile giderseniz siz azınlığın federasyonusunuz. Tüm siyasi desteğe rağmen, bu kadar oy aldınız. Sizin gözünüzde bu imzaların bir kıymeti yok. Demokratik yollarla seçilmeyen bir başkanın demokratik haklarını kullanan kulüplerin anti demokratik yollarla çalışır olması sizlerin takdirine bırakıyorum. İmza verenler ile vermeyenleri ayrıştırmaya çalışmak kabul edilemez. Bizim imza sürecimiz milli değerlerin üstünde tutuyoruz deniyor” dedi. “FETÖ unsuru hala Türk futbolunun içindedir” Seçim sürecinde imza veren kulüplerin bazılarına tehdit telefonları gittiğini vurgulayan Başkan Koç, “Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki algılar prim yapıyor. Bizlerin en son laf edeceği kişi sizsiniz. Sizin 2 telefonunuzda ByLock çıktı. Telefonunda ByLock çıkan biri Fenerbahçe Spor Kulübü’ne karşı bir laf edemez, konuşamaz, yön veremez. Sizin telefonunuza Bylock yükleyenler var ya, benim telefonumu iki yıl boyunca dinlemişler ve 2 davam var. Sadece telefonlarımızdan yola çıkarsak Milli değerler kimin doğru noktada kimin yanlış noktada olduğunu herkes net şekilde anlamıştır. Onun için sakın tenezzül etmeyin, sizin için çok tatsız olur. Futbol üzerinden bu kadar kaos oluşturmuş bir örgütün yanından yakınından geçmiş kimsenin futbolda olmaması lazım. Nasıl olabiliyor, 180 derece değiştik mi ülke olarak? Bu konu önemli değil mi? Biz Fenerbahçe spor kulübü olarak hassasız. Bu ülkede insan mı kalmadı. Bu FETÖ unsuru hala Türk futbolunun içindedir. Temizlenmesi gerekirken, daha fazla o günlere dönme adımları atılmıştır. Ali Koç’un başını çektiği hükümete ya da Cumhurbaşkanına karşı bir eylem. Bazı siyaset mensupları, imza verenleri Cumhurbaşkanı’mıza karşı bir oluşum olarak pozisyonluyorlar. Maddi destek yapıyorlar, imza verenler not ediliyor. Kendisi bizzat aradığında Ali Koç mu size baskı yapıyor diyor. Bu işe artık bakanlar girdi sizi de arayabilirler diyor, seçim sonuçlarına değinerek şimdi de futbolu ele geçirmeye çalışıyorlar diyor. Bazı kulüpleri günde 7-8 kez arıyor. Bu başkan her halükarda ama siz imza sürecini Ali Koç olmasın biz bunu yollayacağız diyorlar. Yönetim kurulu kararı aldılar mı, almadılar mı bilmiyorum. Açıkladıkları gün yönetim kurulunun çoğu bunu bilmiyordu. Bana göre samimi değil, kendisi ile ilgili samimi değil. Bekle ve gör politikası uyguluyorlar. Ali Koç başkanlığı bırakır, İstanbulspor küme düşer, yaz gelir millet tatile gider, Avrupa Şampiyonası’nda iyi bir sonuç alırız gibi düşüncelerle yapıyorlar olabilirler; o yüzden 18 Temmuz’u samimi olmadığını düşünüyorum. İmza vermeyen kulüpler isterse aday olsun hayatta bizden oy alamaz diyorlar. ‘İmza verirsen senin maçlarına atanan hakemlere daha dikkatli bakıyorlar dersem ne anlarsın, buraya çıkıyor” şeklinde konuştu. FIFA’nın siyasetin futbola müdahalesi konusunda sorulan soruya Başkan Koç, “FIFA’nın siyasetin futbola müdahalesi; bana göre büyüteçle baksa çok fazla iç içe geçtiğini görebilir bu iki unsurun. Böyle bir çalışma var mı haberim yok. 2 Nisan’da yaptığımız olağanüstü genel kuruldaki uluslararası başvurularımızı yapıyoruz. Futbolun bağımsızlığı, demokratik seçimler çok önemli” yanıtını verdi. “Devletimize karşı bir eylem içine giriyor olarak gösteriliyoruz” Başkan Koç, siyasetle futbol ilişkisine yönelik şunları söyledi: “Siyasetin mümkün olduğu kadar az karışması gerektiğini, çok adaylı seçimler olması gerektiğinden bahsediyoruz. Bunları yaparken, Ankara’ya gitmek çelişkili olur. Türkiye’nin en kutsal makamını kendi küçük işleri için kullanıyorlar. Türkiye’de niyet okuma, noktaları birleştirip sonuca varma çok yapılan bir olay. Mütemadiyen ismi telaffuz ediliyor. Herkesin istinasız mutsuz olduğu bir federasyonu değiştirmek için demokratik haklarımızı kullanıyor olmamız bu şekilde ele alınması, sanki devletimize karşı bir eylem içine giriyor olmamız olarak gösterilmemiz olacak iş değil. Fenerbahçe söz konusu devletse boynu kıldan incedir ama hakkını da savunmak zorundadır. Kırılgan bir camia olduğumuz için bizim hakkımızda yapılan algılar tutuyor. İnanmaya da müsait bir anlayış var Ankara’da, kolaya da kaçıyor. Biz Riyad konusunda çağrıda bulunduk, çağırın anlatalım dedik. Onlar da biliyor soruşturma yapıldığında başka bir şey çıkacağını. Niye Ankara’da itibar görüyor hakkımızda söylenenler. Bizim devletimizle hiçbir problemimiz yok ama siyasetin bizimle problemi olduğunu görüyoruz.” Seçimlerin 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası sonrası yapılacak olması ile ilgili Koç, “18 Temmuz’un ana motivasyonu olarak Avrupa Şampiyonası olduğu söyleniyor biz de deli saçması olduğunu söylüyoruz. Milli değerler için bizim çocukların motive olması Büyükekşi’nin başkan olması ise milli formayı hak etmiyorlardır. Bu iş zaman satın almadır” diye konuştu. Riyad ve yabancı hakem konusu Büyükekşi’nin geçtiğimiz günlerde bir gazeteye ‘Spor Bakanı’nın olduğu ortamda Fenerbahçe’nin Süper Kupa maçına U-19 takımı ile çıkacağını’ değerlendirmesine Başkan Koç şu yanıtı verdi: “Hakem olayının yaşandığı gece, biz başa bir iş için federasyonda toplantıdaydık. O toplantıda bize söylediği MHK’yı değiştireceğini hakemlerin yüzde 40ını değiştireceğini, alttan yeterince hakem gelemediği için. Diğer konu da yabancı hakem konusuydu. O mağduriyetten sonra yabancı hakem düşüncesinden vazgeçilmeye başlandı. Yurt dışı için dik durduk, GS gibi zig-zag çizmedik. Yabancı hakem olmaz ise çıkmamayı düşünüyoruz. Ama çıkmamanın bedeli çok ağır. O yüzden buna destek olun dedik. Yabancı hakem olmazsa U-19 ile çıkacağız ama vizeleri yetiştirip yetiştirmeyeceğimizi bilmiyoruz. Derbi bitsin ondan sonra açıklama yapın dediler. Derbiden sonra Müslüm beyi aradım, yabancı hakem olmazsa biz U-19 ile çıkacağız dedik. Hollandalı bir hakem var dediler, Türk hakem. Bunun usulü UEFA’ya başvurusun UEFA sana bir hakem atar. Pazartesi Türk hakem olacağına dair açıklama yapıldı. Genel sekreterimle konuştuk, o arada bakan Bey ile konuştum. Salı günü U19 vizesi için başvurduk. Vizeler aynı gün geldi A takımda süper kupa vizesi, U-19 vizelerinde turist vizesi yazıyordu. Çarşamba günü u19 takımımızı yanımızda götürdük. Biz de Antalya’dan U-19’u çağırdık dolayısıyla hem doğru hem yalan. U-19 ile gittiğimiz için mi maç oynanmadı? Bunu kullanıyorlar. Anı ve günü kurtarmak için o kadar rahat bizi hedef gösteriyor ki o da tutuyor. Meyvesini de yiyor, çok yiyeceğini sanıyor. Ama yiyeceğini sanmıyorum” ifadelerini kullandı. Ali Koç, gelecekte siyasetle ilgili hedefinin olmadığını söyledi. “Bataklık öyle ya da böyle kuruyacak” Futbolun tüm paydaşlarının bir araya gelerek yeni bir yapılanmaya gidilebileceğini belirten Ali Koç, “Bizim baştan aşağıya futbolu dizayn etmemiz gerekiyor. Onlardan bir tanesi de futbolun amiri olan federasyon seçiminin nasıl yapılacağı. Bataklık öyle ya da böyle kuruyacak. İnanın bu bahsettiğim bataklık kurursa sizin de işiniz, hayatınız daha eğlenceli olur. Artık iyi insanlara, temiz insanlara, liyakatlı ihtiyaçlar ihtiyaç var. Bunu 3 kulüp bir araya gelip yapamaz, tüm paydaşların bir araya gelerek çorbada tuzu olması lazım” diyerek sözlerini noktaladı.
Erzurum Aynalı: “Erzurum etkin projelerimizle yeşil bir şehre dönüştü” Erzurum Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Zafer Aynalı, Erzurum başta olmak üzere 81 İlde eş zamanlı olarak düzenlenen ‘Orman Benim’ etkinliğine katıldı. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından ormanları korumak ve yangınlara karşı alınacak önlemler konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla düzenlenen program kapsamında bir konuşma yapan Aynalı, “Orman yangınlarının sebeplerine baktığımızda yüzde 90’ının insan kaynaklı olduğunu görüyoruz. Ormanlarımızı korumalı, orman yangınlarına sebebiyet verebilecek hususlardan kaçınmalıyız” dedi. Genel Sekreter Aynalı, “Ağaç bir ulusun yaşamında en önemli yeri olan, bulunduğu topraklara can veren çok değerli bir varlıktır. Ağaç sevgisi bizlere bir ata mirasıdır. Bu mirasa hep birlikte sahip çıkmalıyız, çocuklarımıza ağaç sevgisini sürekli anlatmalıyız” diye konuştu. Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen’in etkin projeleri sayesinde kentin 10 yılda yeşil bir şehre dönüştüğünü kaydeden Aynalı, “Bir fidanı üretmek, toprakla buluşturmak tıpkı bir çocuğu büyütmek gibidir. Yarınlarımıza, çocuklarımız ve neslimize ağaç sevgisini kazandırmak yeşil, doğa ve ormanların korunmasını aşılamak hepimizin ortak görevidir. Erzurum Büyükşehir Belediyesi olarak 10 yılda 10 milyonu aşkın ağaç ve çalı grubunu toprakla buluşturduk. İnşallah; ağacı ve yeşiliyle daha yaşanılabilir, çevre ve doğayla uyumlu bir kentin inşası için el ve gönül birliğiyle çocuklarımıza, torunlarımıza ve geleceğimize daha güzel bir kent bırakacağız” kaydını düştü.
Eskişehir Eskişehir’de il tarımsal üretim planlama teknik komitesi 2’nci kez toplandı Eskişehir Tarımsal Üretim Planlama Teknik Komitesi, bitkisel üretim planının görüşülmesi gündemiyle Eskişehir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü Kütahya Yolu Hizmet Binası Toplantı Salonu’nda bir araya geldi. Eskişehir Vali Yardımcısı Ali Çetin Başkanlığında düzenlenen ve Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdür Yardımcısı İhsan Emiralioğlu’nun da katılım sağladığı toplantıda Eskişehir İl Tarım ve Orman Müdürü Ender Muhammed Gümüş ile ilgili kurum ve kuruluşların temsilcilerinden oluşan teknik komite üyelerinin tamamı hazır bulundu. Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdür Yardımcısı İhsan Emiralioğlu’nun açılış konuşmasını yaptığı ve Eskişehir’in 2025-2027 yıllarının bitkisel üretimi hakkında değerlendirmelerin yapıldığı toplantıda tarımsal üretim planlanmasının gerekliliği, önemi ve bugüne kadar Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bu konuda yapmış olduğu ve yapacağı çalışmalar hakkında bilgi verildi. Bitkisel Üretim ve Bitki Sağlığı Şube Müdürü Nizamettin Çetiner tarafından teknik komite üyelerine bitkisel üretim planı hakkında sunumun gerçekleştirildiği söz konusu toplantı çerçevesinde, Eskişehir’in 2025-2027 yılları arasında havza bazlı münavebe desenleri, yetiştirilen ürünlerin üretim hedefleri ve yönetmelik doğrultusunda gerçekleştirilecek olan çalışmalar hakkında değerlendirmeler yapılarak bitkisel üretim planının onaylanmasına karar verildi. "Tüketicilerin de artan refahtan pay almasını sağlamak hedeflenmektedir" Konuyla ilgili yapılan açıklamada, "Ekonomik, sosyal ve çevresel açıdan yaşanan gelişmeler ile küresel iklim değişikliği ve su kısıtı tarımsal üretimi önemli ölçüde etkilemektedir. Diğer taraftan artan nüfus ve gelir seviyesi ile kentleşme sonucunda gıdaya olan talep artışı, doğal kaynakların etkin bir şekilde kullanılmasına imkân sağlayacak planlamaları zorunlu hale getirmektedir. Bununla birlikte yaşanan pandemiyle gıda milliyetçiliğinin öne çıkması, coğrafyamıza komşu alanlardaki savaşlar, gıda güvencesi ve güvenliğini temin etmek için tarımsal üretim planlamasının önemini daha da arttırmıştır. Bu çerçevede Anayasa’nın 45’inci maddesinde belirtilen ’Tarımsal üretim planlaması ilkelerine uygun olarak bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak’ amacıyla Tarım Kanunu’nda yapılan değişiklikle tarımsal üretimin planlanmasında Tarım ve Orman Bakanlığı yetkili kılınmıştır. Tarım Kanunu’nun 7’nci maddesinde yapılan bu değişikliğe istinaden de ’Tarımsal Üretimin Planlanması Hakkında Yönetmelik’ 14 Eylül 2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Düzenlemeyle ürünlerin arz ve talep miktarı dikkate alınarak tarım havzası veya işletme bazında hangi ürün veya ürün gruplarının üretileceğinin belirlenmesi, stratejik ürünlerde arz güvenliğinin korunması, ülke ihtiyacına göre asgari ve azami üretim miktarlarının tespit edilerek ürün fazlası veya eksikliğinin oluşmasının önüne geçilmesi beklenmektedir. Stratejik ürünlerin, en uygun yerde üretilmesi/yetiştirilmesiyle birlikte, kaynak kullanımında optimizasyon, verimlilik ve tarımsal hasılada artış sağlanması, hasat döneminde üreticilerin pazarlama sorunu yaşamalarının önüne geçilmesi, refah düzeylerinin yükselmesine katkı sağlanması ve iklim değişikliği dikkate alınarak doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı temin edilerek suyu merkeze alan bir üretim planlaması amaçlanmıştır. Böylece üreticileri koruyup güçlendirirken, tüketicilerin de artan refahtan pay almasını sağlamak hedeflenmektedir" ifadelerine yer verildi.
Erzurum Erbakan: "İsrail ile ticaretin kesilmesi olumlu" Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, Erzurum’daki ziyaretleri çerçevesinde geldiği Aziziye Belediyesi’nde gündeme dair değerlendirmeler yaptı. Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, 31 Mart seçimlerinde partisinin seçimi kazandığı Aziziye Belediyesi’ne gelişinde Başkan Emrullah Akpunar ve belediye çalışanları tarafından çiçekle karşılandı. Burada Türkiye gündemi ve siyasi konularla alakalı açıklamalar yapan Erbakan, hükümetin iyi ve milletin hayrına olan işlerine her zaman destek olacaklarını tekrarlayarak, “Son olarak İsrail ile ticaretin tamamen kesilmesi kararı bunun en önemli örneğidir. Bu tarz kararların her zaman yanında ve destekçisi oluruz” diye konuştu. “Siyonist rejime bizim de bir damla su bile vermememiz lazım” İsrail ile ticaretin tamamen durdurulmasını son derece olumlu bir adım olarak değerlendirdiklerini ifade eden Yeni Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, “Geç de olsa böyle bir adımın atılması son derece önemli. Yeniden Refah Partisi olarak aylardır özellikle seçim döneminde de bunu ifade etmiştik. Yani orada minicik yavrulara bir damla suyu bile çok gören bu siyonist rejime bizim de bir damla su bile vermememiz lazım. Ne pahasına olursa olsun. Mübarek Ramazan ayı geçti. Burada miletimiz sahur yaparken, iftar yaparken, lokmalar boğazında düğümlendi. Çünkü orada Gazze’de insanlar iftar yapacak bir suları bile yok, sahur yapacak. Aç karnına 24 saat aç kaldılar. Bir yandan bomba yağıyor. Yani açlığın vahşeti diyoruz biz buna. Asrın vahşeti uygulandı. Tabii ki böyle bir tablo karşılığında bireysel olarak da kurumsal olarak da, devlet olarak da hepimizin elinden geleni ardımıza koymamamız lazım. Bu noktada sadece belli ürünler değil, ne gönderiliyorsa, ne alınıyorsa, ne veriliyorsa hepsini durdurmak gerekiyordu. Bu yönde bir adım atıldı. Bunu olumlu karşılıyoruz. Bundan sonra da yine daha ileri adımların atılması halinde yine bu adımları da destek olacağımızı, bu noktada hükümetin yanında olacağı ifade ediyoruz” şeklinde konuştu. “Çizgimiz doğrulara destek olmak, doğruya doğru demek” 31 Mart seçimlerinde Cumhur İttifakı’nın dışında yer aldıklarını hatırlatan Erbakan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Seçimlere bu şekilde girdik. İttifak asıl olarak seçimi ilgilendiren bir konu. Ve bu seçimde Cumhur İttifakı ortak bir kararla büyük şehirlerde tek bir aday etrafında mutabakata vardı. Ama biz bütün illerde, büyük şehirlerde dahil olmak üzere ayrıca kendi adaylarımızı çıkardık. Ve ittifakın dışında yer kaldık. Şu anda da bu çizgide gidiyoruz. Aslında biz ittifakın içindeyken de ittifaka girmeden önce de şimdi de aynı çizgideyiz. Çizgimiz de şu; doğrulara destek olmak, doğruya doğru demek. Yanlış varsa da onun karşısında durmak. İşte biraz evvel de ifade ettiğimiz gibi, İsrail ile ticaret durdurulmuş. Ne kadar güzel. Biz de bunu istiyorduk. Geç de olsa bu adımın atılması gerekiyordu. Bize yakışan buydu. Bütün dünyaya bu noktada Türkiye’nin ve milletimizin tavrını göstermek bakımından faydalı bir adım buna destek oluyoruz. Muhalefetin faydalı, milletin hayrına bir adımı olsa ona da destek oluyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, örneğin emeklilerimizin maaşıyla ilgili muhalefetin bir önergesi olmuştu. Buna destek olduk. Emeklinin derdine derman olalım diye. Ama yanlış varsa da milletin zararına bir konu olursa da iktidardan da gelse, muhalefetten de gelse bunun karşısında duruyoruz. Bu şekilde de inşallah devam edeceğiz. İnşallah milletimize faydalı olmayı Cenab-ı Allah nasip etsin. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i kabul ile alakalı daha önce de olumlu değerlendirme yapmıştık. Gerginlik ve kutuplaşma ortamındansa diyaloğun olması her zaman çok daha iyi. Müzakere edilmesi, hepimiz bu ülkenin insanıyız. Bütün siyasi partiler bu ülkenin siyasi partisi. Biz zaten Yeniden Refah Partisi olarak yola çıkarken centilmen siyaset yapacağız dedik. Milletin derdine derman olmak için, çözüm üreten, çalışan, proje üreten bir parti olacağız. Kavgayla, atışmayla, polemikle zaman harcamayacağız dedik. Siyasete zarafet ve nezaket getireceğiz dedik. Ve bunları söyleyen bir parti olarak tabii ki bu gibi görüşmelerin olumlu olacağını düşünüyoruz. İnşallah milletin ülkenin hayrına sonuçlara vesile olsun diye ifade ediyoruz.”