POLİTİKA - 24 Kasım 2025 Pazartesi 14:03

Bakan Göktaş: "Türkiye’nin geleceği güçlü aile yapısından geçiyor"

A
A
A
Bakan Göktaş: "Türkiye’nin geleceği güçlü aile yapısından geçiyor"

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Erzincan’da düzenlenen "Kadim Değerlerden Modern Yaklaşımlara Türk Dünyasında Kadın ve Aile Sempozyumu"nun açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin demografik dönüşüm sürecine dikkat çekerek, aileyi güçlendirmeye yönelik politikaların önemini vurguladı.


Bakan Göktaş, modern dünyanın hızlı değişiminin aile bağlarını zayıflattığını belirterek, yalnızlık, bireyselleşme ve dijital çağın getirdiği risklerin özellikle çocuklar üzerinde yeni tehditler oluşturduğunu ifade etti. Türkiye’de ortalama hanehalkı büyüklüğünün 3,11’e düştüğünü, hanelerin yüzde 57’sinde çocuk bulunmadığını aktaran Göktaş, TÜİK projeksiyonlarına göre önümüzdeki 5 yılda ilkokul çağındaki çocuk sayısının 900 bin azalacağına dikkat çekti.


Demografik risklere karşı kapsamlı bir politika seti uyguladıklarını belirten Göktaş, "Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı" çerçevesinde uzun vadeli stratejilerin geliştirildiğini söyledi. Bu kapsamda Nüfus Politikaları Kurulu ve Aile Enstitüsü ile bilimsel temelli çalışmalar yürüttüklerini aktardı.


Göktaş, 81 ilde 15 binden fazla etkinlik gerçekleştirildiğini, 1926 kurumla iş birliği yapıldığını, finansal desteklerden kültürel programlara kadar geniş bir yelpazede aile odaklı projelerin hayata geçirildiğini belirtti. Evlenecek gençlere ve çocuk sahibi olmak isteyen ailelere sağlanan desteklerin de bu çalışmaların önemli bir parçası olduğunu ifade etti.


Türk Devletleri Teşkilatı ile yürütülen ortak çalışmaların bölgesel ölçekte aile politikalarının güçlenmesine katkı sağladığını söyleyen Bakan Göktaş, gerçekleştirilen bakanlar toplantıları ve kurulmakta olan yeni platformlarla Türk dünyasında kadın ve aile politikaları alanında iş birliğinin derinleştiğini kaydetti.


Göktaş, "7’den 70’e tüm aile bireylerini kapsayan politikalarla aileyi, sağlıklı, güçlü ve geleceğe güvenle bakan bir toplumun temeli haline getiriyoruz" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır Yerinde çözüm ile vatandaşların talepleri yerine getiriliyor Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, "Yerinde Çözüm" hizmetiyle vatandaşların taleplerini çözüme kavuşturuyor. Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanlığı ekipleri, Bağlar, Kayapınar, Yenişehir ve Sur ilçelerinde yürüttükleri saha çalışmalarıyla vatandaşların sorun ve taleplerini not alarak çözüm üretiyor. Çalışmalar kapsamında Yerinde Çözüm Birimi ekipleri mahallelerde hem broşür dağıtıyor hem de vatandaşların sorun ve taleplerinin not alarak çözüm üretmek adına ilgili daire başkanlıklarına iletiyor. Bu kapsamda Yerinde Çözüm Birimi ekipleri, Sur ilçesine bağlı Bağıvar Mahallesi’nde yaşayan vatandaşların, kemirgenlere karşı ilaçlama yapılması talebini Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığına bildirdi. Bunun üzerine harekete geçen ilaçlama birimi ekipleri, Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanlığı ekipleri eşliğinde şikayet konusu alanlarda kemirgenlere karşı ilaçlama çalışması yaparak vatandaşların talebini yerine getirdi. Yenişehir ilçesi Fabrika Mahallesi’ndeki vatandaşların çöp konteyner talebini not alan Yerinde Çözüm Birimi ekipleri, talebi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığına iletti. Çevre Koruma ve Hafriyat Şube Müdürlüğü ile Yenişehir Belediyesi ekipleri, mahallede bulunan eski ve yıpranmış çöp konteynerleri onardı, çöp konteyner ihtiyacı olan yerlere de yenilerini bıraktı. Çalışmalarına ilişkin bilgi veren Halkla İlişkiler Şube Müdürü Bahar Soysal, saha çalışması kapsamında vatandaşlardan gelen talepler doğrultusunda hareket ederek ilgili daire başkanlıklarıyla iletişime geçtiklerini kaydetti. Vatandaşların talebi üzerine Fabrika Mahallesi’nde bulunan eski çöp konteynerlerinin tadilatını yaptıklarını, çöp konteyneri olmayan yerlere de yenilerini bıraktıklarını belirten Soysal, ’’Bağıvar Mahallesi’nde de ilaçlama sıkıntısı vardı. Onu da çözüme kavuşturduk. Broşür dağıtımımız mahallelerde devam edecek. Çözüm odaklı anlayışımızla hareket edip ilgili daire başkanlıklarımızla sürekli irtibat halinde bulunup halkımızdan gelen talepleri yerine getirmeye çalışacağız’’ dedi.
Antalya Dokumapark’tan toplanan portakallar vatandaşlarla paylaşıldı Kepez Belediyesi, Dokumapark’ta Destek Eğitim Kursu öğrencileri için doğayla iç içe etkinliği düzenledi. Öğrenciler, Antalya’nın simgesi portakalları dalından kopararak, taze taze yeme imkanı buldu. Etkinliğin ardından Park ve Bahçeler Müdürlüğü ekipleri tarafından toplanan portakallar, Dokumapark’ı ziyaret eden ilçe halkıyla paylaşıldı. Kepez Belediyesi, şehrin ortasında yeşilin ve turunçgilin buluştuğu Dokumapark’taki portakal bahçesinde anlamlı bir etkinliğe imza attı. Belediyenin Destek Eğitim Kursları’nda eğitim gören öğrenciler, öğretmenleriyle birlikte portakal bahçesine gelerek doğayla iç içe keyifli bir gün geçirdi. Yemyeşil ağaçlar ve portakallarla dolu dallar arasında yürüyen öğrenciler, hem doğayı deneyimleme fırsatı yakaladı hem de dalından taze meyve toplamanın mutluluğunu yaşadı. Portakallarla dolu bahçede gerçekleştirilen etkinlik, öğrenciler için hem eğitici hem de unutulmaz bir deneyim oldu. Öğrenciler, dalından topladıkları portakalları taze taze yemenin keyfini yaşadı. Portakallar ilçe halkıyla paylaşıldı Destek Eğitim Kursları öğrencilerinin doğayla iç içe gerçekleştirdiği etkinliğin ardından, Kepez Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü ekipleri, Dokumapark’taki portakalları topladı. Toplanan meyveler, Dokumapark’ı ziyaret eden vatandaşlara ikram edilerek ilçe halkıyla paylaşıldı. Doğanın insan ruhunu dinlendirdiğini dile getiren Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz, "Bir meyveyi dalından koparıp yemek ise bambaşka bir mutluluktur. Bizim çocukluğumuz da hep böyle doğal ortamlarda geçti. Biz de çocuklarımızın bu güzel duyguları tatmasını, bizim yaşadığımız o doğayla iç içe yaşamanın mutluluğunu yaşamalarını istedik. Bu nedenle öğrencilerimizi portakal bahçesinde böyle bir etkinlikle buluşturduk. Öğrencilerimizin etkinliğinin ardından belediye personellerimiz de portakalların tamamını topladı. Bizde bu portakalları, ilçe halkımızla paylaştık. Paylaşmak çoğalmaktır. Mutluluklar paylaştıkça çoğalır, acılar paylaştıkça azalır. Paylaşmak insanın kalbini, yüreğini büyütür, insan olmanın en güzel yanı paylaşmaktır" dedi.
İstanbul Torununu görebilmek için yasal süreç başlatan Özer Aci: "Mahkemeye başvurdum" Eyüpsultan’da 17 yaşındaki Timur Cihantimur’un çarparak ölümüne neden olduğu Oğuz Murat Aci’nin babası Özer Aci torununu görebilmek için mahkemeye başvurdu. Acılı baba Özer Aci, "Annesi, ekim ayından beri çocuğu doğru düzgün göstermiyordu. Bunun üzerine torunumu görebilmek için mahkemeye başvurdum. Bu süreçte çocuğu sadece bir ya da iki kez görebildim. Doğum gününde ise okulda pastasını birlikte kestik. Çocukla kısa bir süre içerisinde bir ilişki kurmamıza rağmen geldi kulağıma, ’Benim babam trafik kazasında ölmüş’ dedi. Ben o an bittim. Katil çocuk ve annesi gelecekler, yargılanacaklar, adalet önünde hesap verecekler. Bunu dört gözle bekliyorum" dedi. Eylem Tok ile Op. Dr. Bülent Cihantimur’un 17 yaşındaki oğlu Timur Cihantimur, iddiaya göre 1 Mart 2024’te Kemerburgaz’da kullandığı lüks otomobille, bozulan ATV’lerini yol kenarına çeken kişilere çarpmıştı. Kazada Oğuz Murat Aci (29) hayatını kaybetmişti. Olayın ardından Cihantimur, annesi Eylem Tok tarafından önce Mısır’a, ardından ABD’ye kaçırılmıştı. ABD’de tutuklu bulunan anne ve oğul için iade kararı verilmişti. Vefat eden Aci’nin eşi Şükriye Aci ile yaralanan 4 kişi ise şikayetlerinden vazgeçmişti. Pedagog raporu hazırlandı Süreç devam ederken acılı baba Özer Aci, torununu göremediğini söyledi. Hazırlanan pedagog raporunda, çocuğun babaannesi ve dedesiyle görüşmesinin gerekli olduğu ifade edildi. Bu ilişkinin çocuğun üstün yararına olacağı değerlendirildi. "Türkiye’ye gelecekler, yargılanacaklar, adalet önünde hesap verecekler bunu dört gözle bekliyorum" Şüphelilerin Türkiye’ye gelip yargılanacaklarını söyleyen acılı baba Özer Aci, "Bizim gelinimizle birlikte onlar da davadan vazgeçtiler. Zaten avukatlar hep birlikte hareket ediyordu. Avukatın, bizim avukatla gizli gizli başka kişilerle görüştüğünü duyunca kendilerini azlettim. Azledince onlar davanın avukatı oldu. Sonradan neden böyle oldukları ortaya çıktı. Bir takım paralar alınmış. Çocuklara da para verildiği için davadan vazgeçtiler. Ben onlarla hiç görüşmedim. En son 8’inci ayda net bir bilgi aldım. Aldığım bilgiye göre katil çocuk Amerika’da istinafa müracaat etmiş ancak başvurusu reddedilmiş. ‘İade edileceksin’ yönünde karar çıkmış. Annesi ise farklı bir mahkemeye başvurmuş ve bu tarihlerde yeniden istinafa müracaat edilmiş. Bana yılbaşını bulur denmişti. Bu yılbaşına kadar süreçten bir ses çıkacağına inanıyorum. Gelecekler, yargılanacaklar, adalet önünde hesap verecekler. Benim başka bir isteğim yok. Bunu dört gözle bekliyorum" ifadelerini kullandı. "Torununumu görebilmek için mahkemeye başvurdum" Torunu Pars’ı görebilmek için yasal yollara başvurduğunu söyleyen Aci, "Annesi Ekim ayından beri çocuğu doğru düzgün göstermiyordu. Bunun üzerine torunumu görebilmek için yasal olarak mahkemeye başvurdum. Mahkeme süreci devam etti. Pedagog eşliğinde ifadeler verildi, raporlar hazırlandı. Davamız 25 Kasım’da görülecekti ancak hakime hanımın rahatsızlığı nedeniyle ertelendi. Bu süreçte çocuğu sadece bir ya da iki kez görebildim. Doğum gününde ise okulda pastasını birlikte kestik. Pedagog raporunda da geçiyor. Yani ‘Gelsin kapıda görsün’ ya da ‘Gelsin baksın’ şeklinde annesinin söylediği belirtilmiş. Ben de bu yaşta gizli gizli, hakkım olan bir şeyi kapıda görmenin bir anlamı olmadığını ifade ettim. Çünkü bunun yasal hakkım olduğuna inanıyorum. Aramızda kan bağı var ve eninde sonunda gerçeklerin ortaya çıkacağına inanıyorum. Çocuğa her bayramda hediye aldık. Ancak annesi, çocuğu getirmemesine rağmen hiçbir şekilde fotoğraf göndermedi. Bir kez bile telefonu açıp ‘Çocuğu görebilirsiniz, alabilirsiniz, götürebilirsiniz’ demedi. Halen de bu tutumuna devam ediyor. Ben ilk günden beri aynı şeyi söylüyorum, bugün de aynı noktadayım. Her şeyden önce insan olarak ‘ben’ değil, ‘biz’ olmalıyız. Birlikte hareket etmeliyiz. İnsan, her şeyden önce insan gibi davranmalı" diye konuştu. "Diğer torumun dayısını çok seviyordu" Diğer torununun çok sevdiği dayısını göremeyeceğini söyleyen Aci, "Diğer torunum anaokuluna gidiyor. Bu sene ikinci senesi. Zaten 21 Eylül’de yaş günü doğum gününü anaokulunda kutladık. Torunuma anaokulunda öğretmenleri, aile resimleri istiyorlar. Kızımın kızı da, kızdan olan torunum da aynı okula gidiyordu. Orada öğretmeni bir aile fotoğrafı çizdirmiş. Ya çocuk ne çizecek ki? İşte bir çöp çizmiş, bir yuvarlak kafa yapmış. Çocuğa bunların kim olduğunu sormuşlar. Bu işte anneanne, büyük baba, dede, bu anne, bu babaanne. Artı, kenara bir resim daha çizmiş. Peki bu kim denmiş? Bu ’dayı’ demiş. Ve öğretmeni çağırmış. ’Sizi çok seviyor’ demiş. Ama ’dayısını bambaşka seviyor’ demiş. Allah torunumun dayısıyla beraber büyümeyi nasip etmedi" dedi. "Gözden uzak olan gönülden uzak olurmuş" Torunu Pars’ı göremediğini belirten Aci, "Şimdi aynı konu Pars’ta. Görmediğim torunumda. Öğretmeni böyle bir resim çizdirirse, Pars’ın bizi çizeceğini ben beklemiyorum. Orada ne çizecek? Anne çizecek. Baba zaten yok. Dayı çizecek. Anneanne çizecek. Dede çizecek. Peki biz neredeyiz o resimde, o profilde? Bu çocuk o yaşta acaba sorgulamayacak mı? Bunu öğretmenine sormayacak mı? Şimdi gözden uzak olan gönülden uzak olurmuş. Ben o çocuğun koşa koşa gelip bana sarılmasını isterim ama beklemiyorum. Aradan zaman geçmiş, neredeyse bir yıldır bir saat görmeyle, iki saat görmeyle bu benim dedemdir, bu benim babaannemdir gözüyle bakacağını zaten tahmin etmiyorum" ifadelerini kullandı. "Benim babam trafik kazasında ölmüş" Torunuyla görüştüğünde duyduğu bir cümlenin kendisini etkilediğini söyleyen Aci, "Çocukla kısa bir süre içerisinde bir ilişki kurmamıza rağmen geldi kulağıma, ’benim babam trafik kazasında ölmüş’ dedi. Ben o an bittim biliyor musun? O yaşta bir çocuğa bunu açık açık niye söyler bir insan? Maksadı nedir, amacı nedir? O çocuğun yüreğini mi yaralamak? Burada çok farklı şeyler düşünüyor insan. Bu durumdayken çocuk beni sıcak, içten biri gördü ki bana dertleşti. Pedagog bana onu da söyledi, ’çocuğu komple istiyor musunuz’ dedi. Böyle bir şey istemeyeceğimi söyledim. Çocuğun babası yok bir de annesiz mi büyüsün dedim. Ben o kadar vicdansız, merhametsiz değilim. Yine tekrar ediyorum, çocuk bizi de bilsin, benim bir büyük babam var, benim bir babaannem var, bunu bilsin başka istediğim bir şey yok" diye konuştu.