EKONOMİ - 05 Aralık 2025 Cuma 15:50

İliç’te tüm siyasi partilerin ve muhtarların ortak talebi: Çöpler Altın Madeni açılsın

A
A
A
İliç’te tüm siyasi partilerin ve muhtarların ortak talebi: Çöpler Altın Madeni açılsın

Erzincan’ın İliç ilçesinde faaliyet gösteren Çöpler Altın Madeni’nin 22 aydır kapalı kalmasının ilçe yaşamındaki olumsuz etkisi katlanarak devam ediyor. İliç’te her partiden siyasi temsilci ortak bir basın açıklaması düzenleyerek ilçenin eski refahına kavuşması için madenin yeniden açılmasını talep etti.



Çöpler Altın Madeni’nin 22 aydır kapalı olması nedeniyle, İliç ve çevre köylerde derinleşen işsizlik, gelir kaybı, göç, esnafın çöküşü ve sosyal yapının bozulması karşısında artık sürdürülebilir bir yaşam kalmadı. Siyasi parti temsilcilerinden köy muhtarlarına kadar herkes, madenin ilçenin ekonomik omurgası olduğunu, belirsizliğin toplumda psikolojik ve sosyoekonomik tahribata yol açtığını açıkladı. İliç’te herkesin ortak talebi, güvenlik ve çevresel şartlar eksiksiz sağlanmak kaydıyla madenin bir an önce yeniden açılması, halkın sesinin duyulması, mağduriyetlerin giderilmesi ve ilçenin yeniden ekonomik canlılığa kavuşması.


Öte yandan şirket, gerekli tüm tedbirleri aldığını, artık kapalı devre üretimle çevre ve insan sağlığı konusunda en risksiz yöntem olan sülfit tesisi ile üretime hazır olduğunu açıklamıştı.


Basın açıklamasında konuşan İliç Belediye Başkanı Mehmet Elçi, madenin kapalı kaldığı her gün yalnızca İliç’in değil, Erzincan’ın, bölge illerinin ve hatta Türkiye ekonomisinin büyük kayıplar yaşadığını söyledi.


Sadece makinelerin susmadığını dile getiren Elçi, "Esnafın dükkânı sessizleşti, ocaklarda tencereler kaynamaz oldu. Esnaf iş hacmini yüzde 70 oranında kaybetti. İliç’te alternatif bir ekonomik çark yok. Nasıl ki Ege’de, Akdeniz’de turizmle; İç Anadolu’da tarımla geçim sağlanıyorsa İliç halkı da madencilik ile geçimini sağlıyor. Bu bir tercih değil, bu coğrafyanın bize sunduğu doğal bir gerçek. Bu ilçenin yeniden ayağa kalkmasını istiyorsak, esnafımızın nefes almasını istiyorsak ve en önemlisi ailelerimizin huzuru bozulmasın, gençlerimiz göç etmek zorunda kalmasın istiyorsak çevreyi ve insanı merkeze alan madencilik anlayışı ile İliç madeni yeniden açılmalı, bacası yeniden tütmelidir. Mağduriyetimiz noktasında devletimize ve hükümetimize güvenimiz tamdır" diye konuştu.


"Madenin açılmasının önünde engel kalmadı"


AK Parti İlçe Başkanı Ahmet Yılmaz ise Çöpler Altın Madeni’nin önce insan, sonra çevre ve ardından güvenli madencilik ilkeleri çerçevesinde, gerekli şartlar sağlandığında ülke ekonomisine yeniden kazandırılmasının önemine değindi. Yılmaz, madenin yeniden faaliyete geçmesi yönünde görüşmelerin aralıksız sürdüğünü de belirtti. Kazadan sonra maden sahasının kapanmasıyla birlikte ilçede ekonomik daralma yaşandığını bildiren Yılmaz, yapılan çalışmalar ve hazırlanan raporlar sonucunda gerekli bütün tedbirlerin alındığını, madenin yeniden açılmasının önünde bir engel kalmadığını aktardı.


"Bu belirsizlik bir netliğe kavuşmalı"


CHP İlçe Başkanı Gökmen Yıldırım da ilçede yaşayan herkesin Çöpler Altın Madeni’ndeki olaydan etkilenerek manevi ve ardından ekonomik olarak zor günler yaşadığını söyledi. İliç’te madenciliğin uzun süre durmasının her yaştan bireyi olumsuz etkilediğini belirten Yıldırım, CHP olarak madencilik faaliyetinin devam etmesinde insan sağlığı, iş güvenliği ve çevre bütünlüğünü öncelik olarak ele aldıklarını ifade etti. Yıldırım, "İlçe sakinlerimiz hâlen umutlarını madenciliğe bağlamış bir vaziyette ve sosyoekonomik olarak zor şartlarda yaşamını sürdürmektedir. Bu belirsizliğin bir netliğe kavuşturulması halkımızı rahatlatacaktır" dedi.


"İlçemizin toplumsal ve ekonomik geleceği için önemli"


Anahtar Parti İlçe Başkanı İbrahim Özhan, ilçe dışına ani göçün sosyolojik uyumsuzluk ve aile bütünlüğünde bozulmalara yol açabileceğini vurguladı. Ticari faaliyetlerin madencilik olmadan sürdürülebilirliğini yitireceğini söyleyen Özhan, "Tüm gereklilikler sağlandığında, teknik ve idari koşullar tamamlandığında madenin yeniden faaliyete geçmesi, ilçemizin toplumsal ve ekonomik geleceği için önemlidir" ifadelerini kullandı.


"Vatandaşlarımızın aylarca süren mağduriyetine seyirci kalınamaz"


Yeniden Refah Partisi İlçe Başkanı Hakan Gürbüz, maden faaliyetlerinin durmasıyla ilçede işsizliğin hızla arttığını söyledi. Yüzlerce ailenin gelir kaybına uğradığını ve esnafın işlerinin durma noktasına geldiğini belirten Gürbüz, "Bizler Yeniden Refah Partisi olarak hem güvenliğin eksiksiz sağlanması hem de ilçemizin yeniden ekonomik canlılığına kavuşması gerektiğini savunuyoruz. Vatandaşlarımızın aylardır süren mağduriyetine seyirci kalınamaz. Madenin yeniden faaliyete alınması süreci insan sağlığı ve çevre güvenliği temelinde ilerlemeli, ancak ilçemizin ekonomik çöküşe sürüklenmesine de izin verilmemelidir" dedi.


"Çocuklar dahi etkilendi"


Deva Partisi İlçe Başkanı Burhan Demir ise İliç nüfusunun büyük bir kısmının düzenli bir işleyişe sahip iş hayatının maden kazası sonrasında sekteye uğradığını söyledi. Bu durumdan esnafların, ailelerin ve çocukların dahi doğrudan etkilendiğini belirten Demir, halkın istekleri ve içinde bulunduğu zor koşulların görmezden gelinmesinin ve sessiz kalınmasının mümkün olmadığını ifade etti.


"Maden toplum menfaatleri gözetilerek yeniden üretime geçmeli"


MHP İl Genel Meclis Üyesi Eyüp Ayçiçek, madenin yeniden açılmasının sosyoekonomik olarak elzem olduğunu belirtti. Ayçiçek, "Ancak bunun çevre ve insan hassasiyetlerini ön plana alan bir yaklaşımla yapılması gerekir. Ülkemiz ve yöre halkının isteği, madenin yeniden açılması yönündedir" ifadelerini kullandı. AK Parti İl Genel Meclisi Üyesi Mahmut Gün de yetkililerden, Erzincan’ın ve Türkiye’nin ekonomisine katkı sağlayan madenin toplum menfaatleri gözetilerek yeniden üretime geçmesini talep ettiklerini aktardı.


"Neden kimse bizim sesimizi duymuyor?"


Çöpler Köyü Muhtarı Celal Çoban, "Köyümüzün temel yaşam faaliyetleri dışında başka bir gelir kaynağı yoktur. Tarım arazimiz, hayvancılık için gerekli mera alanımız bulunmamaktadır. Çöpler Köyü’nün mevcut koşullarda maden kapalıyken ekonomik olarak varlığını sürdürmesi mümkün değildir. Bugün gelinen noktada maden işletmesi gerekli iyileştirmeleri yapmış ve eksiklerin giderilmesi konusunda önemli adımlar atmıştır. Köyümüzün beklentisi nettir: Maden faaliyetleri gerekli denetim ve şartlar sağlanarak bir an önce yeniden başlatılmalıdır. Bir madenin nasıl çıkarıldığını, üretimin nasıl yapıldığını bilmeyenlerin bizim adımıza karar verip ‘Maden açılmasın’ deme hakkı yok maalesef. Biz bu topraklarda yaşıyoruz, burası bir maden şehri. Neden kimse bizim sesimizi duymuyor? Maden açılmasın diyenler, neden bize hiçbir şey sormuyor? Eğer burada bir sağlık riski, bir tehlike olsaydı en önce biz karşı çıkardık. Çünkü biz bu coğrafyanın insanıyız, bu madenin çevresinde yaşıyoruz" diye konuştu.


"Bölgenin kaderi bizlerin ellerinde olsun"


İbrahim Çeçen Mahallesi Muhtarı Yakup Tunç, maden kapandıktan sonra bölgede işsizliğin arttığını, birçok ailenin gelir kaybettiğini ve esnafın zor günler yaşadığını söyledi. Muhtar, "Bizim talebimiz nettir: Madenin sağladığı katkının güvenli, şeffaf ve çevreye duyarlı bir şekilde devam etmesi ve yerel istihdamın tam anlamıyla desteklenmesidir. Bölgemizin kaderi başkalarının değil, bu topraklarda yaşayan bizlerin ellerinde olsun" dedi.


Sabırlı Köyü Muhtarı Veysel Berşe de kazadan önce köyde 85 hane bulunduğunu, ekonomik şartların ağırlaşmasıyla bu sayının 35’e düştüğünü belirtirken, Doruksaray Köyü Muhtarı Muharrem Karaman ise, İliç’te sosyolojik yapı sarsıldığını, aile düzeninin bozulduğunu ve geçim sıkıntısının kendini gösterdiğini, hayat şartlarının zorlaştığını vurguladı. Kazım Karabekir Mahallesi Muhtarı Ömer Talanay, Çöpler Altın Madeni faaliyetlerinin durdurulmasının yalnızca bir işletmenin kapanması değil, tüm ilçenin geleceğini etkileyen ciddi bir süreç olduğunu belirterek yetkililerden madene yeniden faaliyet izni verilmesini talep etti.



İliç’te tüm siyasi partilerin ve muhtarların ortak talebi: Çöpler Altın Madeni açılsın

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa İnegöl’de Güvenli Park Sayısı 43’e Yükseldi İnegöl Belediyesi’nin şehrin dört bir yanında hayata geçirdiği güvenli park sayısı 43’e ulaştı. İnegöl Belediyesi’nin akıllı şehir uygulamasının önemli adımlarından birini olan Güvenli Parklara her geçen gün yenileri eklenmeye devam ediyor. İlk kez 2020 yılında hayata geçirilen uygulama ile İnegöl’de parklar daha güvenli hale gelirken, 24 saat güvenlik kamera sistemleriyle izlenen kamu alanlarında vandalizmin de önüne geçiliyor. Çocukların ve ailelerin daha güvenli ortamlarda vakit geçirebilmeleri, park ve yeşil alanların güvenliğini en üst seviyede tutmasını amaçlayan Güvenli Park uygulamaları kapsamında bugüne kadar toplamda 43 park kameralarla donatıldı. İlk kez hayata geçirildiği 2020 yılından itibaren her yıl düzenli olarak belirli sayıda parkta yapılan uygulamaya, son olarak Osmaniye Mahalle Muhtarlığı arkasında bulunan çocuk oyun alanı da dahil edildi. Belediye Başkanı Alper Taban’ın Haziran ayında gerçekleştirdiği mahalle buluşmasında vatandaşların talep ettiği çalışma sonucunda yapılan güvenli park uygulamasının tamamlanmasının ardından, Belediye Başkanı Alper Taban da parkı ziyaret etti. Burada yapılan inceleme sırasında güvenli park uygulamalarıyla ilgili açıklama yapan Başkan Alper Taban, "Osmaniye Mahallemizde muhtarlığımızın arkasındaki parkta güvenli park uygulaması gerçekleştirdik. Bugün de çalışmanın tamamlanmış halini bir bakmak istedik. Burada biz Haziran ayında bir mahalle buluşması yapmıştık. Mahalle sakinlerimizden de bize özellikle hemen muhtarlığımızın arkasındaki parkta kameralar kurulmasını, görüşü kapatan bitkilerin budanması gibi talepleri oldu. Arkadaşlarımız gerekli gözlemlerini yaptı. Bilgi İşlem Müdürlüğümüz de güvenli park çalışmasını tamamlamış oldu. Güvenli Park uygulaması kapsamında zaten yeni yaptığımız parklarda kamera altyapılarını hazırlayarak kameraları doğrudan devreye alıyoruz. Eski parklarda da zamanla gelen talepleri de dikkate alarak kamera kurulma gerekliliği varsa bu uygulamayı yapıyoruz. Akıllı yazılımlarla da bu görüntüleri İzleme ve Değerlendirme Merkezimize aktararak orada 24 esaslı olarak izliyoruz. Bu parkımızda da bu uygulamamız tamamlanmış oldu. İnegöl’ümüzde şu an güvenli park sayımız 43’e ulaştı. Bunları geçen dönemden bu yana uygulamaya devam ediyoruz ve her yıl 10 dolayında parkımızı sisteme dahil ediyoruz" dedi. Parkların çocuklar ve vatandaşlar için güvenli yerler olmasını istediklerinin altını çizen Başkan Taban, "Bizler buralarda oturan, bu parklardan istifade eden vatandaşlarımızın sosyal donatı alanlarını huzurlu ve güvenli bir şekilde kullanmasını istiyoruz. Burada bu ortamı bozan, zarar veren, rahatsızlık oluşturan birileri olduğunda hem vatandaşlarımızın görüp bizlere iletmesini istiyoruz hem de bizler de izleme ve değerlendirme merkezinden tespit ederek buraları anlık olarak takip ediyoruz. Tespit edilen olumsuzlukları yazılım sistemi doğrudan raporluyor ve zabıtamız olay yerine intikal ediyor. Ancak biz özellikle vatandaşlarımızın da gören göz olmasını istiyoruz. 153 ve WhatsApp hatlarımıza gelen bildirimlere anlık olarak müdahale ediyoruz" diye konuştu. Açıklamasında bu hafta 3 Aralık Dünya Engelliler Gününün kutlandığını da hatırlatan Başkan Taban, "Bununla ilgili de bir hatırlatma yapmak istiyorum. Bilgi İşlem Müdürlüğümüz bu noktada şehrimizde bulunan 4 adet engelli şarj istasyonlarının bakım ve modernizasyonunu gerçekleştirdi. Bunu da buradan duyurmuş olalım. Bu noktaların sayısını arttırmak adına da çalışmalarımız sürüyor" dedi.
İstanbul Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Okullarda, üniversitelerde yürütülen cadı avını nasıl unutabiliriz?" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan belediyelere yönelik yolsuzluk operasyonlarına atıfta bulunarak, "Hizmet etmek isteyeni desteklerken, milletin malının çarçur edilmesine de yasal sınırlar çerçevesinde müsaade etmiyoruz. Bundan sonra da aynı çizgide bu yola devam edeceğiz. Hiçbir ayrım yapmadan şehrine hizmet edenin yanında olacağız. Yine hiçbir ayrım yapmadan şehrini yağmalayanın karşısında olacağız" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Kadın Kolları Başkanlığı tarafından İstanbul’da düzenlenen "Uluslararası Yerel Yönetimlerde Kadın Zirvesi" ne katıldı Programda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan kadının omuzlarındaki yükün her geçen gün arttığına dikkat çekerek, "Kadınlardan bir taraftan geleneksel sorumluklarını yerine getirmeleri, diğer taraftan çalışma hayatı içinde bizzat yer alarak aile bütçesine destek olmaları bekleniyor. Kadınlar eskiden olduğu gibi hem aileyi çekip çevirmeyi çalışırken hem de çalışma hayatının zorluklarını omuzlamak zorunda kalıyor. Savaşların, çatışmaların, ekonomik krizlerin yükünü herkesten fazla kadınlar çekiyor. İdeal ve adil bir toplumsal hayat ancak kadınların söz ve hak sahibi olmaları ile mümkündür. Şehir hayatı ve yerel yönetimlerde de kadınların etkin olmaları önemlidir. Her şehir aynı zamanda o insanların yuvasıdır. Kadının olduğu yerde barış olur, kadının olduğu yerde birlik olur, kadının olduğu yerde dirlik olur, kadın elinin değdiği yerde huzur ve düzen olur. Kadının güçlü olduğu yerde gelişme olur, ilerleme olur, inşa olur. Tıpkı medeniyetimiz gibi şehirlerimizin de anaç karakterde olması işte bu hakikatin tezahürüdür. Kadınların kurucu aklı o kadar kıymetli ki bunu gündelik hayatta eşlerden birinin vefat ettiği ailelerde çok net görebiliriz. Eşlerden evin erkeği rahmetli olmuşsa kadın dirayetiyle, şefkatiyle aileyi kanatları altına alarak tüm bireylere sahip çıkar. Eşi vefat ettikten sonra o ocak sönmüyorsa başında kadın olduğu içindir. O aile dağılmıyorsa kadının kurucu ve kuşatıcı fıtratı sayesindedir. Toplumun çekirdeği olan aile nasıl kadınların fedakarlıkları sayesinde ayakta duruyorsa, toplumsal hayatta da şehirler, ülkeler ve milletler kadınlar sayesinde ayakta durur. Kemal Tahir’in ifadesiyle ‘devletimizi devlet ana yapan kadınlardır’" şeklinde konuştu. "Ülkemizdeki kadınlar Avrupa’daki hemcinslerinden çok daha evvel seçme seçilme hakkına kavuşmuşlardır" Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı tanınmasının 91. Yıldönümüne vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün ülkemizde kadın hakları açısından önemli bir düzenlemenin 91. Yıldönümüdür. 1930 yılında önce belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı elde eden kadınlar 1934’te anayasa ve seçim kanununda yapılan değişikliklerle Milletvekili Seçme ve Seçilme Hakkı kazanmıştır. Böylece ülkemizdeki kadınlar Avrupa’daki hemcinslerinden çok daha evvel seçme seçilme hakkına kavuşmuşlardır. 1935 yılında yapılan ilk genel seçimlerde 17 kadın milletvekili mecliste temsil hakkına sahip olmuşlardır. Temel hak ve özgürlüklerin kullanımında eşit muamelenin önünü açan bu önemli düzenlemenin 91. Yıldönümü kutlu olsun diyor, ülkemizin tüm kadınların 5 Aralık Kadın Hakları Gününü tebrik ediyorum" diye konuştu. "Kadınlara seçme ve seçilme hakkı Gazi’nin vefatından sonra gelenler tarafından sabote edilmiş, çeşitli kısıtlamalarda aşındırılmıştır" Kadınların tarihimizde de özel bir konumu olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Uygur dönemine ait yazıtlara bakıldığında ‘ana’ sözcüğünün her zaman ‘baba/ sözcüğünden önve geldiği görülür. Tabiri caizse çift başlı kartalın biri kadın diğeri erkektir. Kartalın bir başı ‘Hakan’ ise diğer başı ‘Hatun’ dur. Tarihimizde Ertuğrul Gazi’nin annesi Halime ana gibi, Osmangazi’nin eşi Bala Hatun gibi, Orhangazi’nin eşi Nilüfer Hatun gibi nice öncü ve örnek kadın şahsiyetler vardır. O fedakar kadınları hep şükranla yad ediyoruz, bir kez daha rahmetle anıyoruz. Kadınlar istiklal harbimizde de son derece mühim roller üstlenmişlerdir. Şehir şehir dolaşarak milli mücadeleyi halka anlatan, bebeği kucağında olduğu halde cepheye mermi taşıyan, ‘ben cephe gerisinde değil cephede erkeklerle birlikte savaşacağım’ diyerek işgalcilere kök söktüren yiğit kadınlar, erkeklerle birlikte bu topraklar için can verdiler. Bize örgütçe yaşayacağımız bir vatan bıraktılar. Cumhuriyetimizin kuruluşu ve yükselişinde de kadınlar her zaman ön safta yer aldılar. İşte 1930 ve 34’te yapılan düzenlemelerle kadınların bu mücadelesi onurlandırılarak hakları teslim edilmiştir. Gazi Mustafa Kemal bu hakkın verilmesi ardından şöyle demiştir; ‘Medeni memleketlerin bir çoğunda kadından esirgenen bu hak bugün Türk kadınının elindedir ve onu salahiyet ve liyakatle kullanacaktır’ Bizzat kendi ifadesiyle kadınların liyakat ve salahiyet ile kullanmaları için verilen bu hak Gazi’nin vefatından sonra gelenler tarafından sabote edilmiş, çeşitli kısıtlamalarda aşındırılmıştır" ifadelerini kullandı. "Okullarda yürütülen cadı avını nasıl unutabiliriz" Kadınları seçme ve seçilme hakkını uzun yıllar özgürce kullanamadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Görünün görünmez bir çok engelle karşılaştılar. Başörtüleri dolayısıyla seçilme hakkından mahrum bırakıldılar. Üniversiteyi kazandıklarında karşılarında ikna odalarını buldular. Mesela kimi zaman kılık kıyafetlerinden, kimi zaman mezun oldukları okullardan ötürü ayrımcılığa uğradılar. 28 Şubat baskıcı atmosferinde binlerce kadın, eğitim, çalışma, kamuda istihdam haklarından feragat etmek zorunda kaldı. Kadılar yıllarca inanç değerleriyle okulları, eğitimleri ve meslekleri arasında çok travmatik tercihler yapmak mecburiyetinde bırakıldı. Bunların hepsini beraber yaşadık. Şu an bu salonda bulunan arkadaşlarımızın da önemli bir kısmı bunu iliklerine kadar yaşadı. Soruyorum. Meclise başörtüsü ile girdi diye adeta linç edilen kadınları hangimiz nasıl unutabiliriz. Okullarda yürütülen cadı avını nasıl unutabiliriz. Unutmayın. ‘411 el kaosa kalktı’ manşetinin temsilcisi olduğu karanlığı nasıl unutabiliriz. Başörtüsü yasağının sürmesi için anayasa mahkemesinin kapısında nöbet tutan CHP’yi ve özgürlük düşmanı zihniyetini nasıl unutabiliriz. Bugün sesleri eskisi kadar çok çıkmasa da sosyal medyada, iş dünyasında, siyasette, bürokraside varlığını halen devam ettiren kadın hakları cellatlarını nasıl unutabiliriz. Bunları unutmadık, unutmuyoruz, hiçbir zaman unutmayacağız" dedi. "Mahkeme kapılarından ayrılmayan muhalefete, kadın hakları meselesini marjinal ideolojilerine paravan yapan çeşitli yapılara rağmen başardık" Türkiye’nin AK Parti döneminde kadın haklarına altın çağını yaşadığını söyleyen Erdoğan, konuşmasın şöyle sürdürdü: "Yıllarca bu meselenin edebiyatını yapanlar hiçbir adım atmazken biz hanım kardeşlerimizin sosyal hayatta, kamuda, ticarette, siyasette hak ettikleri yere gelmeleri için yoğun bir gayret içindeyiz. Bunu son 23 yılın rakamlarına göz attığınızda zaten görüyorsunuz. Göreve geldiğimizde kadıları iş gücüne katılım oranı yüzde 27,9 idi. 2025 Eylül ayı itibariyle yüzde 35,7’ye yükseldi. Kadın Milletvekili sayısı 24, kadın temsil oranı ise sadece yüzde 4,4 idi. 2023 Mayıs seçimleriyle meclisteki kadın Milletvekili sayısı 119’a, temsil oranı ise yüzde 19,83’e çıktı. Kadın muhtarların sayısı 117’den 2 bin 1’e yükseldi. Kadın kamu çalışanlarını oranı 2024 yılı itibariyle yüzde 43,46’a ulaştı. Kadın valililerimizin sayısını 4 katına, kadın kaymakamlarımızın sayısını ise 3,7 katına çıkardık. 2002’de kadın büyükelçilerimizin sayısı sadece 14 iken, bugün 80 kadın büyükelçimiz var. Kadın akademisyenlerin sayısında da ciddi artış oldu. Kadın profesörlerimizin oranı yüzde 24’ten yüzde 36’ya, kadın doçentlerin oranı yüzde 31’den yüzde 44’e, kadın öğretim görevlilerinin oranı yüzde 36’dan yüzde 53’e yükseldi. Sadece 23 yılda bütün bunları başardık. Mahkeme kapılarından ayrılmayan muhalefete, kadın hakları meselesini marjinal ideolojilerine paravan yapan çeşitli yapılara rağmen başardık. Bu mücadeleyi sonuna kadar sizlerle birlikte sürdüreceğiz. İnşallah daha güzel seviyelere yine birlikte geleceğiz" "Hiçbir ayrım yapmadan şehrine hizmet edenin yanında, şehrini yağmalayanın karşısında olacağız" 2019 yerel seçimleri sonrasında yerel yönetimlerde yaşana değişime dikkat çeken Erdoğan, "Belediyeler iyi çalıştığında merkezi idarenin vizyonunu tamamlayıcı bir işlev görmektedir. Tersi durumda ise vatandaş hak ettiği hizmete kavuşamamakta, iller ve ilçeler arasında halka sunular hizmetlerin kalitesinde fark oluşmaktadır. 2019 seçimleri sonrasında el değişen birçok belediyede bunu bizzat tecrübe ettik. Hizmet ve eser yerine reklamı önceleyen kifayetsiz kişilerin yönetiminde belediyelerimiz hızla irtifa kaybetti. Daha önce pürüzsüz işleyen hizmetlerde aksaklıklar yaşanmaya başladı. Trafik toplu taşıma temizlik hizmetleri, çevre düzenlemeleri gibi temel hizmet alanlarında bırakın iyiye gitmeyi sorunlar derinleşti, kronikleşti, daha da içinden çıkılmaz hale geldi. Tabii bu sorunlar özellikle yolsuzluk, rüşvet, irtikap, kamu malını talan etme ve bunun yanında ahlak ve hukuk dışı skandallar ne yazık ki Türkiye’yi bir tahribatla karşı karşıya bıraktı. Bütün bunları eklediğimizde ortaya çok daha vahim bir tablo çıkıyor. Biz 86 milyonun sorumluluğunu taşıdığımız için her türlü çabayı gösteriyoruz. Belediyelerin yetişemediği yerlere biz ulaşıyoruz. Kaynakların verimli kullanılması için üzerimize düşeni yapıyoruz. Hizmet etmek isteyeni desteklerken, milletin malının çarçur edilmesine de yasal sınırlar çerçevesinde müsaade etmiyoruz. Bundan sonra da aynı çizgide bu yola devam edeceğiz. Hiçbir ayrım yapmadan şehrine hizmet edenin yanında olacağız. Yine hiçbir ayrım yapmadan şehrini yağmalayanın karşısında olacağız" açıklamalarında bulundu. (ÖFA