GENEL - 10 Ocak 2020 Cuma 14:12

Prof. Dr. Ali Kandemir, Erzincan ve çevresindeki endemik bitkileri anlattı

A
A
A
Prof. Dr. Ali Kandemir, Erzincan ve çevresindeki endemik bitkileri anlattı

Birlik Vakfı Erzincan Şubesi’nin “Şehir Okumaları” etkinliklerine konuk olan Öğretim Üyesi Prof.

Birlik Vakfı Erzincan Şubesi’nin “Şehir Okumaları” etkinliklerine konuk olan Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Kandemir, Erzincan ve çevresindeki endemik bitkiler, bu bitkilerle ilgili çalışmalar ve projeler hakkında ayrıntılı bilgiler aktardı.


İlgi alanının doğal bitkilerin tanınması, korunması olduğunu ifade eden Prof. Dr. Kandemir, “Bugün sizinle yaklaşık 22 yıllık Erzincan bitkileriyle ilgili tecrübelerimi, son zamanlarda Tıbbi Aromatik Bitkilerle ilgili bir takım faaliyetlerin içinde bulunmamı, oradan edinmiş olduğum tecrübeleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Konumuz, “Şark’ın Bitki Cenneti: Erzincan”. Erzincan’ın doğal bitki varlığına ilişkin temel faktörleri, Erzincanlı bitkileri ve Erzincan bitkileri üzerine bugüne kadar yapılan çalışmaları, ekonomiye kazandırılması bağlamında yapılan çalışmaları, Erzincan’ın bitki çeşitliliğini korumak ve sürdürülebilir kullanmak için yapılması gerekenleri anlatacağım” dedi.


Kandemir, şehrin ekonomik faaliyetlerinin en azından bir kısmının, bu ilin zenginliği olan bir konu üzerine inşa edilmesinin akıllıca bir yaklaşım olacağını vurgulayarak, dünyanın her tarafında durumun böyle olduğunu ifade etti.


Bitkiler hakkında genel bilgiler veren Prof. Dr. Ali Kandemir, “Bugün biz biliyoruz ki Erzincan’da 2500 civarında doğal bitki çeşidi yaşıyor ve bunun 500 kadarı endemik. Bunlardan 50 civarında bitkinin dünyada tek yaşam alanı ise Erzincan. Yani bu 50 çeşidi dünyanın başka hiçbir yerinde bulamayız. Bütün bu verileri yöremize yapılan bitki toplayıcılarının araştırmalarından öğreniyoruz. Erzincan’a bitki toplamak için ilkin 1701 yılında Fransız Josep Pitton de Tournefort gelmiştir. Erzincan’dan geçerken üstteki tepelerden ve Refahiye’den örnekler toplamıştır. Topladığı örnekler şu an Paris’te bitki müzesinde muhafaza ediliyor. Yörede dağdağan olarak bilinen bir ağaca ait örnek bu müzededir. Onu Fransız Pierre Martin Remi Aucher 1833-1834 yıllarında takip eder. 1834 yılında Keşiş dağlarına ilk çıkan kişidir. Onun kayıtlarına baktığımızda Türkiye’den çok sayıda örnek, Erzincan’dan ise o tarihte 25 örnek toplamıştır. 1858 yılında da gelenler olmuştur. Erzincan’dan en fazla örnek toplayan yabancı (1889, 1890, 1891 ve 1894 yıllarında) Alman Paul Ernst Emil Sintenis’tir. Erzincan’dan kayıtlı 545 örnek, Türkiye’den de 12000 örnek toplamıştır. Görüleceği üzere başlangıçta Erzincan’a gelip bitki örneği toplayanlar hep yabancılar olmuş. 1970’li yıllara geldiğimizde Hacettepe Üniversitesinde Prof. Dr. Şinasi Yıldırımlı Munzur dağlarının bitkilerini belirlemiştir. Yani Erzincan’la ilgili bitki kayıtlarımıza önemli katkıları olan diğer bir kişi. Devamında 1997 yılında Erzincan’da göreve başladım, o zamandan bu tarafa Erzincan’ın hemen her yerinden 10 binin üzerinde bitki örneği topladım” dedi.


Erzincan’ın biyo çeşitliliğiyle ilgili çalışmalardan bahseden Prof. Dr. Ali Kandemir, son olarak Kemah’la İliç arasındaki Jipsli alanların bitkilerinin Gazi Üniversitesi’nde Doktora konusu olduğunu vurguladı. Bilim dünyasında örneklerin toplanıp arşivlendikten, barkod numarası verildikten sonra uzman ve meraklıların görüşüne açıldığını da ifade etti. Erzincan’da göreve başladığında Türkiye’de TÜBİTAK’ın organize ettiği bir veri tabanının bulunduğunu orada da Erzincan’a ait 982 bitkinin kayıtlı olduğunu belirten Kandemir, “Bizim araştırmalarımıza bağlı olarak bu sayı 2500’e çıktı. Bu Türkiye koşullarında oldukça önemli bir sayı. Ve şu an yine araziye çıktığımda daha önce görmediğim bitkilerle karşılaşıyorum; dolayısıyla bu sayı 2700’den aşağı değil. Bu oldukça önemli bir sayı. İsmini Erzincan’dan alan, ilk kez dünyaya Erzincan’dan tanıtılan ve sadece Erzincan’da yetişen bitkilere “Erzincanlı Bitkiler” diyoruz. Bunun sayısı da 179. Yani 179 tane “Erzincanlı Bitkiler” diyebileceğimiz bir bitki grubumuz var” diyerek, Erzincan’ da 7 önemli bitki alanı bulunduğunu vurguladı. Hem Türkiye’de hem dünyanın herhangi bir yerinde, bir şehirde bitkiler rastgele araziye dağılmadığını söyleyen Prof. Dr. Kandemir, bitkilerin özellikle kümelendiği bazı yerlerde olağanüstü çeşitliliği gösterdiğini buralara bitki alanı denildiğini belirtti. Türkiye’de bitkilerin dağılımlarını gösteren haritaya bakıldığında daha çok sıra dağları takip ettiğinin görüleceğini, Erzincan’ın da bu bakımdan avantajlı olduğunu vurguladı. “Sıradağlar olmasaydı, dağlar Ağrı veya Erciyes dağları gibi konik şeklinde olsaydı bu kadar bitki çeşitliliği olmazdı. Bizim bulgularımıza göre Erzincan’ın bitkiler açısından zengin olmasının birinci nedeni jeolojik yapısıdır, iklimi değil. Bizim meşhur bir Anadolu Diagonalimiz var. Toroslar ve Amanoslardan başlayıp yukarı doğru uzanan bir koridor... Bu koridor iklimsel elemanlarda bir değişime neden oluyor. Erzincan’ın da bu koridorun üzerinde bulunması nedeniyle bitkilerinin çeşitli olmasında etkisi vardır. Hatta bu sadece bitkilerin değil insanlarında sanki geçmişteki dağılımını etkileyen bir koridor özelliği taşıyor” dedi.


Kandemir, bitki ve hayvan isimlerinin Latince olduğunu belirterek, Bilimsel Türkçe Bitki Adları Sistemi’ni gerçekleştirdiklerini; ülkemizde 11400 civarında bitkiçeşidinin bulunduğunu, bunlardan sadece 4200’üne isim verildiğini belirterek; geri kalanına henüz isim verilmediğini bu yönerge sayesinde yeni yazılan Resimli Türkiye Florasında Latince isimlerin yanında her bitkinin Türkçe bir ismini eklediklerini, şu an bakanlığın bu sistemi kabul ederek yazışmalarında da kullandığını da ifade etti.


İlin doğal bitki envanterinin tamamlanmak üzere olduğunu da belirten Prof. Dr. Ali Kandemir, ekonomik potansiyele sahip olabilecek bitki türlerinin belirlenmesine yönelik çalışmalara başlandığını, doğal bitki potansiyelinin yerel ekonomiye kazandırılmasına ilişkin çalışmalarına Erzincan Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü’nde süs bitkiciliği üzerine, sektöre kazandırılmasıyla ilgili çalışmalar yapıldığını da söyledi. Bunlar ticari olarak yapılmış olan önemli çalışmalar. Yine Üniversite tarafından yöredeki tıbbi aromatik ürünlerin kimyasal içerik analizlerinin belirlenmeye başlandığına dikkat çekerek, tıbbi aromatik (hoş kokulu) bitkilerle ilgili birimlerinde kimyacılar tarafından Erzincan’a özgü olan bitki türlerinin kimyasal içerik bakımından analizlerinin yapıldığını dile getirdi. Henüz çalışmalarının birinci aşamada olduğunu, bunun değişik nedenlere bağlı olarak zaman aldığını üretilen makale sayısı ve yayın sayısı diğer bilimsel etkinliklerin zamana yayıldığını söyleyen Prof. Dr. Ali Kandemir, “Şimdi Bikir çiçeği bazı kanser ilaçlarına hammadde olarak kullanılıyor. Mesela bu Erzincan’a özgü Pagir çiçeği. Pagir (Pegir/Kemaliye) köyü civarında yetişen bir bitki. Bunun üreme başarısı çok iyi. Ve bunların analizine baktığımızda kötü değil. Bunu şunun için söylüyorum; sadece bir örnek olarak, öyle ticari meta halinde olan bir bitkiye benzerlikler gösteren bir bitkiyi alıp burada onun üretimi, tarımı yapılabilir mi, dediğiniz zaman farklı şeylerle karşılaşıyorsunuz” dedi. Bahçe Kültürlerinde Erzincan’dan ve Doğu Anadolu’daki diğer vilayetlerden süs bitkiciliğinde çeşitler elde etme çalışmaları olduğunu, bazı türlerde oldukça başarılı olunduğunu, Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü, Üniversite ve Valilik ile ortaklaşa bir projeyle Çörekotu ve Munzur Sarımsağı deneme alanı oluşturulduğunu söyleyen Kandemir, “Erzincan’a özgü bitki türlerini biz artık biliyoruz. Bunların rotasını, nerde durdukların, ne zaman çiçek açtıklarını biliyoruz. Bunların doğa turizmi vesilesiyle tanıtılması mümkün. Bitkiler yönünden olan zenginliği de projelendirilerek Turizme katkı sunabilir. Bakır işlemeciliğiyle Erzincan’a özgü bir bitki çeşidi bakır motifi olarak lanse edilebilir” diyerek Karasu nehrinin debisi düştüğünde yanına kirlilikten yanaşılamadığını, Erzurum’dan bu tarafa kirliliğin önlenmesi gerektiğini de vurguladı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Nevşehir NEVÜ’de ’Uluslararası Çin Dili Günü’ etkinliği düzenlendi Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi’nde (NEVÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Doğu Dilleri ve Edebiyatları Bölümü Çin Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, Çin Kültür Kulübü ve Çin Halk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği iş birliği ile ’Uluslararası Çin Dili Günü’ etkinliği düzenlendi. NEVÜ Vali Şinasi Kuş Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen etkinliğe; NEVÜ Rektörü Prof. Dr. Semih Aktekin, Çin Halk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği Kültür Müsteşarı Zhou Meifen, NEVÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Özlem Fındık, Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ensar Çetin, Çin Dilli ve Edebiyatı Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Sema Gökenç Gülez, Çin Dili Ana Bilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Fatma Ecem Ceylan, üniversitenin akademik ve idari personeli ile öğrenciler katıldı. Doğu Dilleri ve Edebiyatları Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Sema Gökenç Gülez, 20 Nisan’ın UNESCO tarafından 2010 yılında 6 resmi dilden biri olan ‘Çin Dili’ olarak ilan edildiğini ve ilan edilen bugün ile insanların bugün hakkında ilginç bilgileri edinmelerine, tarihlerini ve kültürlerini daha iyi anlamalarının amaçlandığını söyledi. Dilin kültürün taşıyıcısı olduğunu ve kültürün dil ile bağlantılı olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Sema Gökenç Gülez, ülkeler arasındaki iş birliğinin dilden, tarihe saygıdan geçtiğini belirtti. Gökenç Gülez; "Dünyada ana dil olarak en çok konuşulan dillerden biri olan Çince kendine has özellikleri olan bir dildir. Çin yazısı ve Çin dilinin içerisinde, Çin’in zengin kültürünü görmek mümkündür. Bizlerde bugün hazırladığımız gösterilerle sizlere Çin’in ve Çin dilinin kapısını aralıyor ve Çin kültürünü ve Çin dilini keşfetmeyi arzuluyoruz. Desteklerinden ötürü Rektörümüz Prof. Dr. Semih Aktekin’e, Çin Halk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği Kültür Müsteşarı Zhou Meifen hanımefendiye teşekkürlerimi sunuyorum” diye konuştu. Çin Dili Ana Bilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Fatma Ecem Ceylan, 2021 yılından itibaren kurulan Çin Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı öğrencilerinin katılmış olduğu Çince Köprüsü Yarışması, kompozisyon, şiir, şarkı ve kaligrafi gibi uluslararası yarışmalarda elde ettiği başarılara değindi. Rektörümüzün destekleriyle 3 öğretim üyesiyle ve 30 öğrencimizle eğitim - öğretime başlayan anabilim dalımızda bu yıl 4 öğretim üyesi, 2 yabancı öğretim görevlisi ve 99 öğrencinin bulunduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Fatma Ecem Ceylan, bu süreçte ana bilim dalının ilk kuruluşundan itibaren desteklerini esirgemeyen Çin Halk Cumhuriyeti Büyükelçiliğine de şükranlarını sunduğunu belirtti. Açılışta konuşan Çin Halk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği Kültür Müsteşarı Zhou Meifen, “İlk kez geldiğim Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi’nin bölgenin tarihi ve doğal dokusunu tema alan fiziki yapılanmasına hayran kaldığımı belirtmek isterim. Bugün düzenlenen bu etkinliğin teması Çin ve Türkiye arasında medeniyetler köprüsü kurmaktır. Çin halkı her zaman barışı seven bir millettir ve tüm uluslarla birlikte uyum içerisinde olduğu ve dünyanın birlik içerisinde olduğu daha iyi bir dünya fikrini savunmaktadır. Türkler de aynı şekilde. Çin ve Türkiye uzun geçmiş yılları olan ve iki kadim medeniyettir. Medeniyetlerin de ilerlemelerine önemli katkılarda bulunmuşlardır. Dil medeniyetlerin taşıyıcısıdır ve birbirimizin dilini öğrenmek birbirimizin tarihini ve kültürünü daha iyi anlamamıza yardımcı olabilir. Bu aynı zamanda iki ülke arasında dostluğu pekiştirir. Sizler de öğrenciler olarak Çinceyi öğrenmeyi önemsiyorsunuz, bu açıdan Çin Halk Cumhuriyeti Büyükelçiliği olarak sizlere daha fazla destek vermeye devam edeceğiz” dedi. Türkiye’deki üniversiteler arasında sayılı Çince bölüme sahip üniversite olarak ulusal ve uluslararası etkinliklere büyük önem verdiklerini söyleyen Rektör Prof. Dr. Semih Aktekin ise; "UNESCO tarafından diller arasında başlıca diller tespit edilmiş ve bunlarda arasında Çin dili de kadim kültürüyle dünyanın eski dilleri arasında yer almakta. Dolayısıyla bu çerçevede Türkiye’de sayılı Çince bölümlerine sahip üniversite olarak böylesi önemli bir etkinliğe ev sahipliği yapmaktan dolayı ayrıca mutluluk duyduğumuzu belirtmek isterim. Kadim medeniyetlere ev sahipliği yapmış Kapadokya’nın merkezinde bulunan üniversitemizi uluslararası kültür, sanat ve turizmde Kapadokya’ya yakışır bir hale getirmek için her türlü çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Bu çerçevede de Çin Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı’nı açmak için eksik hocalarımızı tamamlamakla birlikte YÖK’e başvurarak bölümümüzü açtık. Bu sene üçüncü dönemi olan bu bölümümüz ve öğrencilerimiz ulusal ve uluslararası düzeyde katıldıkları tüm yarışmalarda üniversitemizi en iyi şekilde temsil ederek önemli başarılar elde ettiler. Üniversite olarak Çin’de bulunan üniversitelerle de ikili iş birlikleri yürütüyoruz ve bu ilişkilerimizi geliştirmeye yönelik Çin Halk Cumhuriyeti Büyükelçiliği ile görüşmelerimiz devam etmekte. Bizim Türk medeniyetinde olduğu gibi Çin medeniyeti de kadim bir kültüre sahip. Bu kültürün tarihini, sanatını ve coğrafyasını bilmek aynı zamanda insanlık tarihinin önemli bir kısmını bilmek demek. Bu anlamda üniversitemizin Çin Dili ve Edebiyatı Bölümü bundan sonra da önemli ve güzel başarılara imza atacak. Bu bölüm dışındaki öğrencilerimize de farklı kültürleri öğrenmeleri açısından kütüphanemizin zengin kaynaklarından faydalanmalarını tavsiye ediyorum. Böylelikle başka ülkelerin tarihini, kültürünü ve dilini öğrenmeniz sizlerin kariyer hayatına ve ufkunuzun gelişmesine büyük ölçüde katkıda bulunacaktır” diye konuştu. Yapılan konuşmaların ardından öğrenciler Çin dili ve kültürüne dair şarkı, şiir, dans, kaligrafi, dövüş sanatı gösterisi ve geleneksel Çin Kıyafetleri Defilesi’nin yer aldığı etkinlikler gerçekleştirdi. Aynı zamanda Çin kültürüne dair geleneksel el sanatları, Çin kaligrafisi, yeşil çay ikramı, Çin burçları, Çince dövme gibi faaliyetlerin sergilendiği etkinlik çerçevesinde çeşitli yarışmalar da düzenlenirken, yarışmalarda birinci olan öğrenciler hediyelerini NEVÜ Rektörü Prof. Dr. Semih Aktekin, Çin Halk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliği Kültür Müsteşarı Zhou Meifen ve Çin Dilli ve Edebiyatı Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Sema Gökenç Gülez’den aldı.
Denizli Sözünü tutan CHP Lideri Özel, büyükşehir belediyesine kırmızı motosikletle gitti Denizli’de kazandıkları belediyelere ziyaret ve tebrik etmeye gelen CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İl Başkanının seçim sürecinde verdiği söz üzerine il binasından Denizli Büyükşehir Belediyesine kadar kırmızı motosiklet ile geldi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, 31 Mart seçimlerinden zaferle çıkan belediye başkanlarını tebrik etmek amacıyla Denizli’ye geldi. Genel Başkan Özel’in Denizli’de ilk durağı CHP İl Başkanlığı oldu. CHP Lideri Özgür Özel, 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri öncesi Denizli Büyükşehir Belediyesi seçimlerini partisinin kazanması durumunda CHP Denizli İl Başkanı Ali Osman Horzum’a söz verdiği üzere kırmızı motosiklet ile belediye binasına geldi. Vatandaşların yoğun sevgi gösterileri arasında Delikliçınar Meydanı’ndan giriş yapan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu’nu ziyaret ederek çalışmalarında başarılar diledi. 31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri’nden önce Denizli’de gerçekleşen mitingde CHP İl Başkanı Ali Osman Horzum’un “Büyükşehir Belediyesini kazanmamız halinde meydanda kırmızı motosiklet ile tur atacağım” sözleri akıllara geldi. İl Başkanı Horzum’un bu sözleri üzerine Genel Başkan Özel, Büyükşehir Belediyesine motosiklet ile geldi. Kapıda daire başkanları ve personel ile selamlaşan Başkan Özel, daha sonra başkanlık makamına geçerek Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu’nu tebrik etti.
Muğla Marmaris’te bir kadını bıçaklayarak öldüren şahıs adliyeye sevk edildi Muğla’nın Marmaris ilçesinde 35 yaşındaki İlknur Çetin, erkek arkadaşı olduğu iddia edilen bir şahıs tarafından bıçaklanarak hayatını kaybederken, ayağı kırık ve alçıdayken olayı gerçekleştiren ve polis ekipleri tarafından kaçtığı motor ile yakalanıp gözaltına alınan A.İ.K. emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Olay, dün sabah saatlerinde bir otelde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, erkek arkadaşı olduğu iddia edilen A.İ.K. (38), İlknur Çetin’in iş yerine gelerek Çetin’i konuşma bahanesi ile dışarı çağırdı. Çetin’in dışarı çıkması ile kadına saldıran A.İ.K., birden fazla yerinden ölümcül darbeler ile kadını bıçaklayarak ağır yaraladı. Olayı görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. İhbar üzerine bölgeye sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Kısa sürede olay yerine gelen sağlık ekipleri yaptıkları kontrollerde Çetin’in hayatını kaybettiğini tespit etti. Olayın ardından geldiği motora binerek olay yerinden kaçan A.İ.K. ise polis ekipleri tarafından yakalanarak gözaltına alındı. Ayağı kırık şekilde saldırmış Saldırgan A.İ.K.’nin bir ayağının kırık olduğu ve platin takılı olduğu halde Çetin’in iş yerine gelerek olayı gerçekleştirdiği bilgisine ulaşılırken, ayağı alçıda olan şahıs emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi.
Kastamonu Devlet desteği ile kuruldu: Kadınlar modern serada üretime başladı Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde Kaymakamlık tarafından Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın destekleriyle kurulan serada kadın kooperatiflerine üye kadınlar, üretime başladı. Serada üretilen ürünler kadınların ekonomik kazanç elde etmelerini sağlayacak. Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde, İnebolu Kaymakamlığı ve Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın (KUZKA) iş birliğinde yürütülen “Serada Üreten Kadınlar” projesinde desteklenen kadın kooperatiflerine üye kadınlar, serada ekim yaptı. İnebolu Kaymakamlığı tarafından ilçede kurulumu gerçekleştirilen seralarda günlerde çilek fidesi dikildi. Akabinde kadın kooperatiflerine üye kadınlar, topraklı alanda da domates, fasulye, biber ve salatalık fidesini toprakla buluşturdu. Yetiştirilecek ürünlerin satışından elde edilecek gelirle, kadınların ekonomik gelir elde etmesi sağlanacak. Aynı zamanda verilecek modern tarım eğitimleri ile ilçedeki çiftçilerin üretim kapasitesini arttırması sağlanacak. İnebolu Kaymakamı Ahmet Vezir Baycar, Kastamonu Orman Bölge Müdürü Fahri Sönmezoğlu ile İlçe Tarım ve Orman Müdürü Hülya Karaaslan, serada fide dikimi yapan kadınları ziyaret etti. Ziyarette kadınlarla bir süre sohbet eden Kaymakam Baycar, İnebolu’da üretim yapmak isteyen her kadını eğiterek üretime kazandırmayı hedeflediklerini söyledi. "Tarıma elverişli arazinin az olması seraya olan rağbeti arttırıyor" Proje çerçevesinde ilk aşamada yaklaşık 2 dönümlük bir seranın kurulduğunu söyleyen Kaymakam Baycar, “İnebolu, Kastamonu’da sera potansiyeli en fazla olan ilçemizdir. İnebolu, 650’ye yakın sera ile iştigal eden ve 115 bin metrekare sera alanımız buluyor. Kastamonu’nun tarıma elverişli arazisinin az olması seraya olan rağbeti arttırıyor. Çünkü başka hububat noktasında herhangi bir tarım yapacak alan kıtlığımız var. Dolayısıyla da serada da ciddi bir verimlilik var. Vatandaşlarımızın geleneksel olarak böyle bir eğilimi var ve serada pazarlama sıkıntısı yaşanmıyor. Gerekse İnebolu’da köylü pazarında gerekse yerel marketlerde gerek ise İstanbul’daki İnebolu pazarında satışları çok kolay oluyor” dedi. "Bu seramızı 2 milyon 500 bin liraya mal ettik" KUZKA’nın destekleriyle İnebolu’da sera kurulumunu tamamladıklarını söyleyen Kaymakam Baycar, “Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen İnebolu Seracılık Projemizin son aşamasına geldik. İnebolu’da kurduğumuz kadın kooperatiflerimizle birlikte topraklı kesimdeki üretimde bugün son aşamasını da gerçekleştirdik. Topraklı kesime biber, domates, salatalık ve fasulye ekimlerimizi yaptık. Kadın kooperatifindeki üyelerimizle birlikte bu ekimleri gerçekleştirdik. Bundan yaklaşık 2 hafta öncesinde de topraksız kesime çileklerimizi ekmiştik. Çileklerimiz şu anda çiçek açtılar. İnşallah iki veya üç hafta içerisinde artık çilek toplama aşamasına geleceğiz. Artık iki yılın burada emekleri bulunuyor. Bu seramızı 2 milyon 500 bin liraya mal ettik. Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın ve Sayın Valimizin Özel İdareden destekleriyle bu seranın kuruluşunu gerçekleştirdik. Bugün ki bütçe ile 67-70 milyon liraya yapacağımız bir tesis var. Buradaki amacımız modern tesis yöntemlerini kullanmak. Toprak analizi olmak üzere, modern sulama, gübreleme yöntemlerini İnebolulu çiftçilerimize rehberlik niteliğinde bir uygulama kazandırıp, uygulama tarım serası alanına dönüştürmek. Çiftçilerimize aynı zamanda eğitim de veriyoruz. Burada da pratik eğitimi de gerçekleştireceğiz. Tarım Müdürlüğümüzden ziraat mühendislerimiz yaklaşık 2 aydır teorik eğitimler veriyorlar. Uygulamalı seracılık eğitimini de başlatacağız” diye konuştu. "Kadınların ekonomik değer elde etmelerini hedefliyoruz" “Tarım İnebolu” adı altında bir marka oluşturmak için çalışma başlattıklarını ifade eden Kaymakam Baycar, “Aynı zamanda Tarım İnebolu diye bir marka oluşturuyoruz. Pazarlama stratejilerini de belirleyip kadınların biraz daha ekonomik değer elde etmelerini hedefliyoruz. Buradaki konteynerlerde paketleme makineleri de olacak. Bu şekilde hem İnebolu pazarında hem de İstanbul’daki köy pazarında satışını sağlayacağız. Kadın kooperatiflerimize ve ilçemize seramızın hayırlı olmasını diliyorum” şeklinde konuştu.