YEREL HABERLER - 24 Ocak 2017 Salı 11:19

Bağımlılık problemine dikkat

A
A
A
Bağımlılık problemine dikkat

Bağımlılığın her iki cinsiyette görülmekte ve oldukça küçük yaşlarda karşımıza çıkmakta olduğunu belirten Uzman Psikolog Naciye Tokaç, bağımlılık problemine dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.
Psikoterapist/Aile Çift Ve Evlilik Terapisti Uzman Psikolog Naciye Tokaç, "Sigara, alkol, uyarıcı maddeler, uçucu maddeler, hallüsinojenler, bahis oyunları, internet, teknolojik ürünler gibi birçok farklı alanda karşımıza çıkan bağımlılık; her iki cinsiyette görülmekte ve oldukça küçük yaşlarda karşımıza çıkmaktadır. Bu maddelerden herhangi birisini kullanıyor olmanın bağımlılık olup olmadığını belirlemek için öncelikle bağımlılığın tanımını yapmak doğru olacaktır" dedi.
Bağımlılığın, kullanılan psikoaktif maddenin kişiye zarar verici sonuçlar doğurmasına karşın, zorlantılı bir şekilde maddeyi arama ve sürekli kullanma ile karşımıza çıkan, tekrarlayan bir bozukluk olduğunu kaydeden Uzman Psikolog Naciye Tokaç, "Bağımlılık Nörobiyopsikososyal bir bozukluktur. Buradan anlaşılmaktadır ki; bağımlılığa sadece Nörolojik bir sorun olarak bakılamamakta; aynı zamanda psikoaktif madde kullanımının biyolojik işleyişi etkilerinden de bahsetmekteyiz. Psikoaktif maddeleri kullanmaya başlamak ve sürdürmekle ilgili Psikolojik faktörler çok önemlidir. Bağımlı kişinin; sadece kendisi durumdan etkilenmekle kalmaz, aynı zamanda sosyal çevresi de olumsuz etkilenmektedir. Kişiyi bağımlılığa iten sebeplere baktığımızda ise; oldukça fazla etkenin rol oynadığını söyleyebiliriz. Bağımlılığın özellikle genç yaşlarda başlandığı durumlarda gencin ilgisinin akran gruplarına yönelik olduğu ve kabul edilme, beğenilme dürtüsünün yoğunluğu etkilidir. Özellikle sigara ve uyuşturu / uyarıcı madde kullanımının bu etkenlerden beslendiğini söyleyebiliriz. Psikoaktif madde kullanımını etkileyen en önemli etken ise kişilik özellikleridir. Çoğunlukla kullanılan “zayıf kişilikli” tabiri bu kişileri yeterli tanımlamaya uymayan ve oldukça inciten bir tabirdir. Bu kişiler; yaşadıkları hazzı ertelemek istemeyen, anında ve çocuksu hazlar deneyimleyerek böylece yetişkinliğin sorumluluk ve mücadelesinden bilinçdışı kaçmak isteyen kişilerdir. Bu kişilerde doğal hayatın getirdiği olumsuzluklarla baş etme mekanizmasında yetersizlik düşünülmektedir" diye konuştu.
Psikoaktif maddenin kullanımına kişiyi yönelten bir diğer etken ise özellikle çocukluk yıllarından itibaren devam eden ve artan şiddetli aile içi çatışmalar ile sosyal çevrenin kişiyi destekleyici olmaktan uzak olması olduğuna dikkat çeken Uzman Psikolog Naciye Tokaç, "Aile içerisinde ebeveynleri başta olmak üzere yeterli sevgi ve ilgiyi göremeyen bireyler, ilgi arayışını dış dünyada yapmaktadır. Bu kişilerin daha çok içe dönük, duygularını kolaylıkla ifade edemeyen, sevgiyi gösteren değil, sevginin gösterilmesini bekleyen, sosyal uyumlu, hayır deme becerisinde yetersizlik olan bireyler olduğu düşünüldüğünde; psikoaktif madde kötüye kullanımına yönlendirilmeleri kolay olacaktır. Psikoaktif madde kullanımının en kötü durumu ise kişinin korku ve merak duygusuyla başladığı maddeye bağımlılık kazandığını geç fark etmesidir. Psikoaktif madde kullanımı bir kısırdöngü halinde devam eder. Kişi “bir kereden bir şey olmaz” diyerek başladığı maddeyi kullanmaya “bir daha asla” diyerek devam etmek istemese de, kendisinin bağımlı olmayacağına, istediğinde bırakabileceğine dair yanlış inançları nedeniyle devam eder. Ve bu kısır döngü daima böyle devam eder" ifadelerini kullandı.
Bağımlılık çok yönlü bir bozukluk ise tedavisinin de aynı şekilde sürdürülmesi gerektiğini belirten Uzman Psikolog Naciye Tokaç, "Öncelikle psikoaktif madde kullanan kişinin kullandığı maddenin kendisini kötü etkilediğini kabul etmesi ve tedavi olmak için gönüllü olması gerekmektedir. Buradaki gönüllüden kasıt; kesinlikle tedaviyi kendisinin onaylaması ve bu yönde istekli olmasıdır. Ardından bağımlılık tedavisi konusunda uzman Nörolog, Psikiyatrist ve Psikoloğun bir takım olarak çalışması ve bağımlı ile sosyal çevresinin de bu tedaviye katılımı, bozukluğun tedavisi için çok önemlidir. Son yıllarda bağımlılık bozukluğunun tedavisi konusunda oldukça fazla yol katedilmesiyle birlikte; bu tedavinin sadece bağımlı kişiyi ilgilendirmediği, ailesi, sosyal çevresi, okul - iş yaşamı ve arkadaşlarının da tedavide destekleyici rol oynaması gereklidir. Tedavideki en önemli nokta ise psikoterapi ile kişinin zayıf benlik algısının ve yetersizlik hislerinin çalışılarak, kişinin değerlilik algısının yükseltilmesidir" şeklinde konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Menteşe Belediyespor madalyaya doyamadı Menteşe Belediyespor takımı 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kapsamında, Menteşe’de düzenlenen karate şampiyonası, atletizm yarışması ve masa tenisi müsabakalarından 14 altın, 11 gümüş ve 22 bronz alarak büyük bir başarıya imza attı. Menteşe Belediyesi’nin kendi öz kaynaklarıyla yetiştirdiği sporcular başarıdan başarıya koşuyor. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kapsamında düzenlenen, minikler - yıldızlar karate il şampiyonası, küçükler atletizm yarışması ve masa tenisi turnuvası müsabakalarından toplamda 14 altın, 11 gümüş ve 22 bronz kazanarak önemli bir başarı elde ettiler. Menteşe Belediye Başkanı Şehir Plancısı Gonca Köksal, sporcuları elde ettikleri başarılarından dolayı tebrik ederek şunları söyledi, “Kendi öz kaynağımız olan sporcularımızla, turnuvalara katılıyor, önemli başarılar elde ediyoruz. Kendi imkânlarımızla alt yapıdan kulüplere ve milli takıma sporcular yetiştiriyoruz. Aynı zamanda gençlerimizi, spora kazandırıyoruz. Menteşe Belediyesi olarak yapılan tüm bu çalışmaları çok önemsiyoruz. Günün sonunda, alınan madalya ve kupalar hem bizi, hem de sporcularımızın ailelerini mutlu ediyor. Bizlere, bu mutluluğu yaşatan tüm sporcularımıza ve antrenörlerimize teşekkür ediyorum. Gençlerimizi, spora teşvik etmek ve sağlıklı bireyler olarak yetişmelerine katkı sağlamak için desteğimiz artarak devam edecektir.”
Çanakkale (Özel) Coğrafi işaretli Lapseki şeftalisinde bu yıl 150 bin ton şeftali ve nektarin üretimi bekleniyor Çanakkale’nin Lapseki ilçesinde, toprak yapısı ve rüzgarın etkisiyle daha lezzetli yetişen coğrafi tescilli işarete sahip şeftali ve nektarinde bu yıl 150 bin ton ürün bekleniyor. Lapseki şeftalisi iç pazarda olduğu kadar yurt dışında da büyük rağbet görüyor. Çanakkale’nin Lapseki ilçesi kirazı ve şeftalisiyle önemli bir rekolte ve pazar payına sahip. Şeftali denince de akla Lapseki ve Umurbel beldesi geliyor. Yetkililer, bölgede bu yılki şeftali ve nektarin üretiminin 150 bin ton olmasını bekliyor. Geçen yıl coğrafi tescil işaretli Lapseki şeftalisinde yaklaşık 90 bin ton ihracat gerçekleşirken, Lapseki şeftalisinin hasadı Haziran ayında başlanacak. Lapseki’de toprak yapısı ve rüzgarın etkisiyle daha lezzetli yetişen coğrafi tescilli işarete sahip şeftali, iç pazarda olduğu kadar yurt dışında da büyük rağbet görüyor. Şeftaliler, aromasıyla, büyüklüğüyle ve görüntüsüyle özellikle Ruslar tarafından da bol bol tüketiliyor. Lapseki İlçe Tarım ve Orman Müdürü Ali Kaçan, “Lapseki’de 2 bine yakın kayıtlı çiftçimiz bulunuyor. Bunlar meyve ve tarla bitkileri ağırlıklı üretim gerçekleştirmekteler. Biz şeftali ve kirazla anılan bir ilçeyiz. Lapseki şeftalisi olarak coğrafi işarete sahibiz. 150 bin ton şeftali ve nektarin üretimimiz var. Yaklaşık 40’a yakın üretim çeşidimiz var. İç pazarda ve dış pazarda farklılık göze çarpıyor. İhracatçı geldiği zaman Lapseki şeftalisini tercih ediyor. Lapseki toprak yapısı olarak, geçiş iklim özelliklerini taşıyor. Ayrıca neyi nasıl yapmasını bilen üreticilerin olmasıdır. Budama, ilaçlama, gübreleme, kış bakımı ve yabancı otla mücadele gibi hep birlikte farklılığı ortaya koyarak bir ürün oluşturuluyor. Bu yıl iyi bir üretim bekliyoruz. Umarım üreticimizin de yüzü gülecektir” dedi.
Bursa BTÜ’den asansör üretimini kolaylaştıracak buluş Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) asansör sektöründe üretimi kolaylaştıracak ve verimi artıracak bir buluşa imza attı. Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından da tescillenen buluş ile asansör montajını kolaylaştıran ve şasi ihtiyacını ortadan kaldıran kayış tahrikli bir motor geliştirildi. BTÜ akademisyenlerinin imza attığı buluşlar, Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan da tescillenmeye devam ediyor. Daha önce pek çok buluş ortaya koyarak bilime önemli katkı sağlayan BTÜ akademisyenleri, bu kez asansör sektörünü ilgilendiren bir çalışmaya imza attı. BTÜ Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Mekatronik Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Fenercioğlu ile birlikte Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesinden Dr. Öğretim Üyesi Mücahit Soyaslan ve Trakya Üniversitesinden Öğretim Görevlisi Yusuf Avşar’ın da buluş sahibi olduğu “Raya Montajlı Tümleşik Asansör Tahrik Sistemi” başlıklı çalışma, tüm test aşamalarından geçmeyi başararak ticarileşmeye hazır bir ürün haline geldi. Patentli buluş hakkında bilgi veren Prof. Dr. Ahmet Fenercioğlu, “Prototipini de yaptığımız buluş, bir doktora çalışması sonucunda elde edildi. Buluş, asansör sistemlerinde kullanılan elektrik motorunun üretimini kolaylaştıran ve motor gövdesinin aynı zamanda şasi olarak kullanıldığı bir sistemdir. Böylece motor montajı için ayrı bir şasiye ihtiyaç kalmadı. Motorun gövdesinden raya montajı sağlanarak, asansör sisteminin bina üzerindeki yükünü azaltılmış olduk” dedi. Buluş sayesinde makine montajı ve imalatı açısından bir kolaylık sunulduğunu aktaran Prof. Dr. Fenercioğlu, “Buluşta geliştirilen asansör makinesi kayışlı sisteme sahip. Yaygın kullanılan halatlı sistemlere göre motor hızı 2.5 kat arttığı için motor performansında ve verimde artış sağlandı. Ayrıca makine boyutları, halatlı sistem makinelerine göre küçüldüğü için daha kompakt bir sistem elde edildi. Böylece motorun, asansör kuyusu içerisinde raya montajı yapılabiliyor. Yani binalarda motor montajı için ayrıca bir makine dairesine ihtiyaç kalmadı. Motorun imalatında kolaylık olması için talaşlı imalat ve döküm prosesleri de oldukça azaltılarak motorun üretim maliyeti düşürüldü” diye konuştu. Buluşu ticarileştirmek için firmalarla görüşmelerin sürdüğünü kaydeden Prof. Dr. Ahmet Fenercioğlu, buluşun üretici açısından maliyeti azaltması, servis açısından bakımı kolaylaştırması ve boyutu açısından da montajı kolaylaştırmasıyla sektörde önemli bir eksikliği kapatacağını söyledi.
Tunceli Tunceli’de örnek davranış: Hasarlı binaların çatılarındaki leylek yuvaları güvenli yere taşındı Tunceli Valiliği tarafından kent genelinde başlatılan, muhtemel bir afet öncesinde hasarlı yapıların tespit çalışmalarının ardından bu yapıların yıkımına başlandı. Bu çerçevede, Çemişgezek ilçesinde yıkım kararı bulunan ev çatılarındaki leylek yuvaları, tespit edilerek güvenli yerlere taşındı. Doğa Koruma ve Milli Parklar müdürlüğü ekipleri tarafından Çemişgezek’e bağlı Akçapınar köyünde iki farklı evin çatısındaki leylek yuvaları, bulundukları evin bitişiğindeki çatılara hassas bir çalışmayla taşındı. Yuvasının yerinin değiştirildiğini karşı çatıda izleyen leylek, bir süre sonra yuvaya konarak, hiç değişiklik yaşanmamış gibi kısa sürede yeni yerine uyum sağladı. ’’Devletimiz yaşayan her canlıya sorumluluk duygusu besliyor’’ Yöre sakinlerinden Murat İşcan, "Devletimiz yaşayan insana karşı sorumluluk duyduğu gibi yaşayan diğer canlılara karşıda sorumluluk duygusu beslediğine şahit olduk. Çemişgezek ilçemizde yıkım kararı çıkan ve boşaltılan iki evin çatısındaki leylek yuvaları, Çemişgezek Kaymakamlığı ve Doğa koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü ekiplerinin marifetiyle, hemen bitişiğindeki çatılara hassas bir şekilde taşındı. Leylekler daha güvenli olan yuvalarını benimsedi" dedi. Çalışmadan ötürü emeği geçenlere teşekkür eden Yasin Akın ise ‘’Leyleklerin Yuvaları Doğa koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü ekipleri tarafından hemen yan evin çatılarına taşındı. Ekiplerin duyarlılığı bizleri mutlu etti. Bu hassas ve duyarlı çalışmalarından ötürü Tunceli Valiliğimize, Çemişgezek Kaymakamlığımıza ve Doğa koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü ekiplerimize çok teşekkür ederiz" diye konuştu.