ASAYİŞ - 21 Şubat 2017 Salı 16:24

Pakistanlı 17 yaşındaki genç donarak öldü

A
A
A
Pakistanlı 17 yaşındaki genç donarak öldü

Afganistan, Pakistan ve Somali’den, Türkiye’ye insan tacirleriyle gelen ve saatlerce karda yürüdükten sonra dondurucu soğukta Ağrı Dağı’nda ölüme terk edilen kaçak göçmenlerden 1’i hayatını kaybederken 29’u Erzurum’daki hastanelerde tedavi altına alındı. Göçmenlerden birçoğunun kangren olan el ve ayak parmakları kesildi.
Ülkelerindeki savaş ve olumsuz şartlar dolayısıyla insan tacirleriyle kişi başı 7 bin dolara anlaşıp yasa dışı yollarla Türkiye sınırını geçerek İstanbul’a gitmeye çalışan göçmenlerin umuda yolculuklarının hazin sonu yürek burktu. Yasa dışı yollarla İran üzerinden gelip Türkiye sınırını geçen 30 göçmenden 29’u donmak üzereyken Ağrı Dağı eteklerinde güvenlik güçleri tarafından bulundu. Pakistan uyruklu 17 yaşındaki Muhammed Naser Ahmed’in ise donmuş cesedine ulaşıldı.
Türk güvenlik güçleri tarafından donmak üzereyken son anda kurtarılan, soğuk nedeniyle el ve ayak parmaklarında kangren oluşan 29 göçmen, Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yanık Merkezinde tedavi altına alındı. Göçmenlerden birçoğunun kangren oluşan el ve ayak parmakları kesildi.
Yanık Merkezinde yaklaşık 1 haftadır tedavileri süren göçmenler hastanede gördükleri güzel ilgiden dolayı minnettar olduklarını belirtti.
Vücutlarında ikinci derece yanıklar bulunan göçmenlerin 10 gün daha hastanede tedavilerinin süreceği daha sonra taburcu edilecekleri kaydedildi. Göçmenlerin sağlıklarına kavuşmalarının ardından ilgili mercilere teslim edilerek sınır dışı edilecekleri öğrenildi.

"İnsan tacirleri ölüme terk etti"
Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yanık Merkezinde tedavisi süren Afganistan uyruklu Muhammed Yaser, insan tacirlerinin sınırı geçtikten sonra kendilerini ölüme terk ettiklerini belirtti.
Yaser, "Afganistan’da savaş var, şartlar çok kötü, iş yok. İstanbul’da arkadaşlarım var. Mutlu bir hayat bulabilmek için çocuklarımı Afganistan’da bırakıp Türkiye’ye gelebilmek için insan tacirleriyle anlaştık. 30 kişiydik. Bizi dağda bırakıp ölüme terk ettiler. Her yer kardı, soğuktu. Bizi donmak üzereyken asker, polisler buldu" diye konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Filistin Dayanışma Platformu, İsrail’in Refah’ta başlattığı saldırıyı Ankara’da protesto etti Ankara’da bulunan Filistin Dayanışma Platformu, "Refah’ta Katliama Hayır" sloganıyla İsrail’in başlattığı saldırıyı protesto etmek için Amerikan Büyükelçiliği önünde toplandı. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının ardından 1 buçuk milyona yakın Gazzeli, Refah kentine sığınmıştı. İsrail’in Refah kentine yönelik başlattığı hava saldırısının ardından Filistin Dayanışma Platformu, "Refah’ta Katliama Hayır" sloganıyla saldırıyı kınamak için Ankara’da bulunan Amerikan Büyükelçiliği önünde çeşitli sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte İsrail’i protesto etti. Elçilik binası önünde toplanan kalabalık, İsrail’i protesto etmek için "İnsanlık onuru siyonizmi yenecek" ve "Susma haykır soykırıma hayır" sloganları attı. Öte yandan kalabalık, İsrail askerleri tarafından Kudüs’te öldürülen Hasan Saklanan’ı ise rahmetle anmayı unutmadı. Grup adına basın açıklamasında bulunan Zeynel Abidin Özkan, İsrail’in Gazze’ye yönelik düzenlediği saldırıların ardından Refah sınır kapısına sığınan yaklaşık bir buçuk milyona yakın Gazzeli’nin 214 gündür açlıkla boğuştuğuna dikkati çekti. "Soykırımın ortakları ahirete kalmadan dünyada da inşallah gereken cezayı bulacaklar" Refah’a başlatılan saldırılarla birlikte bölgede can güvenliği sorununun da başladığının altını çizen Özkan, “214 gündür dünyanın gözü önünde Filistin’de kardeşlerimiz İsrail soykırımına maruz bırakılıyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde devam eden yargılamalara; İsrail, lobi faaliyetleriyle tüm ülkelere müdahale ettirmeye ve İsrail yetkililerinin ceza almaması için bir çaba içerisine girdi. Hepimiz gördük ki aslında adalet İsrail için varmış ve tüm ülkeler de İsrail’in soykırımını desteklemek için çalışıyormuş. Bugün ortaya çıkan belgelerde görüldü ki Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde İsrail’in soykırımına ortak olan yöneticilerinin ceza almamasına yönelik baskı içeren mektuplar mahkemeyi köşeye sıkıştırmak adına kullanılıyor. Biz inanıyoruz ki hem mahkemede görülen davada hem de Güney Afrika’da devam eden davada soykırımın ortakları ahirete kalmadan dünyada da inşallah gereken cezayı bulacaklar” ifadelerini kullandı.