YEREL HABERLER - 01 Aralık 2011 Perşembe 09:53

ERZURUM’UN YENİ KALKINMA PARADİGMASI: KIŞ EKONOMİSİ

A
A
A
ERZURUM’UN YENİ KALKINMA PARADİGMASI: KIŞ EKONOMİSİ

Erzurum Düşünce ve Strateji Merkezi (ENER) Başkanı Vahdet Nafiz Aksu, bütünsel bir ‘Kış Ekonomisi’ anlayışıyla ‘Kış Turizmi’ne yaklaşılması gerektiğini belirterek, “Kongre Turizmi, Kültür Turizmi, Termal Turizm gibi alanlara yönelerek turizm çeşitliliğini sağlamak gerekiyor. Erzurum gibi büyük bir şehrin kalkınma atağı, sadece sınırlı ve klasik bir kış turizmi anlayışıyla sağlanamaz” diye konuştu.
Erzurum Düşünce ve Strateji Merkezi Başkanı Vahdet Nafiz Aksu, 25. Üniversite Kış Oyunları nedeniyle Erzurum’da yaptırılan spor tesislerinin amacına uygun şekilde kullanımı ve 2011 sonrası şehrin turizm politikalarıyla ilgili görüşlerini açıkladı.
Aksu, kış turizmiyle ilgili projelerin, diğer temel alanlardaki projelerle eş zamanlı olarak yürütülmesi gerektiğini savunarak “Erzurum Milletvekili Fazilet Dağcı Çığlık tarafından daha önce açıklanan ve Başbakan Erdoğan tarafından desteklenen ‘Davos Erzurum’ projesinin bir an önce hayata geçirilmelidir” dedi.
ENER Başkanı Aksu, bütünsel bir ‘Kış Ekonomisi’ anlayışıyla ‘Kış Turizmi’ne yaklaşılması gerektiğini belirterek, ‘Kongre Turizmi, Kültür Turizmi, Termal Turizm gibi alanlara yönelerek turizm çeşitliliğini sağlamak gerekiyor. Erzurum gibi büyük bir şehrin kalkınma atağı, sadece sınırlı ve klasik bir kış turizmi anlayışıyla sağlanamaz’ diye konuştu.
25. Üniversite Kış Oyunları öncesinde şehre hâkim olan ‘hemşehrilik enerjisinin’ giderek azaldığına dikkat çeken Aksu, “Erzurum, geleceğe emin adımlarla yürüme iddiasından hiçbir şekilde vazgeçmemeli, şehirle ilgili kalkınma heyecanı, belli organizasyonlarla sınırlı kalan, süreklilik arz etmeyen bir geçici heves olmamalı. Bir şehir için en tehlikeli tavır, şehrin geleceği konusunda umut ve heyecanını yitirmesidir’ şeklinde konuştu.
KIŞ TURİZMİNİ DE İÇEREN ‘KIŞ EKONOMİSİ’
Şehrin sadece turizmde değil, tüm temel ekonomik alanlarda sıçrama potansiyeline sahip olduğunu dile getiren Aksu, şunları söyledi:
“Erzurum, tüm alanlarda geleceğin en parlak şehirleri arasında yer almaya adaydır, bunu kesinlikle başaracaktır. Ancak bunun için şehrin kollektif dehasını harekete geçirmek gerekiyor, kolektif dehayı harekete geçirecek en önemli ateşleyici de kolektif inanç ve ortak akıldır. Ortak gönüldür. 2011 öncesinde en yüksek düzeye ulaşan hemşehrilik enerjisinde bir azalma gözlenmesi üzücüdür. O enerjinin daha da motive edilerek büyük hedeflere yönlendirilmesinde daha titiz davranılabilirdi. Geç kalınmış değildir. Yerel yöneticilerin hemşehrilerin atılım potansiyelini yönlendirici, şehrin yaratıcı girişimci sınıfına kılavuzluk edici rolünü eksiksiz yerine getirmesi gerekiyor. Bunun için de öncelikle kendilerinin büyük hedeflerinin olması lazım. Şehrin geleceğe yönelik büyük hedeflerini tespit ederken, meseleye sektörel değil, bütünsel bir anlayışla bakmak gerekiyor. Ana sektörler arasında belli öncelikler olması doğaldır, ancak bir sektörde yoğunlaşırken diğer ana alanları ihmal etmek, kalkınma enerjisinin yanlış kullanımı anlamına gelir. Söz gelimi tüm ağırlığın sırf kış turizmine değil de kış turizminin de içinde olduğu, hatta öncü sektör olduğu bir KIŞ ekonomisi anlayışı geliştirilmelidir. Ancak bu şekilde Erzurum ‘kardan ekmek yiyecek’ hale gelebilir.
Kış şartlarının ağır ve uzun geçtiği kentlere özgü kalkınma stratejileri geliştirilebilir mi? Bu sorunun cevabı ‘evet’tir. Tarih boyunca toplumlar, coğrafi şartlarına uygun ekonomik modeller geliştirmişlerdir. Erzurum’un hayvancılık ağırlıklı ekonomik bir geçmişe sahip oluşu tesadüf değildir. Şehrin ‘ekonomik genetiği’ böyle şekillenmiştir.
Bu nedenle halkın alışık olduğu ana ekonomik alanları çağdaş yaklaşımlarla zenginleştirmek suretiyle "kalkınma odağı " olarak kabul edip, bu alanlarda reformlar yapmak gerekiyor.
KIŞ EKONOMİSİNİN TEMEL DAYANAKLARI
Hayvancılıkta ırk ıslahı, sektörle ilişkili teknolojik düzeyi yüksek küçük sanayinin geliştirilmesi, süt ve süt ürünleri işleme, et ve et ürünleri işleme alanlarında tesisleşme, gıda üretiminin sanayileşmesi kış ekonomisinin temel unsurları olarak düşünülmelidir.
Palandöken Kayak Merkezleri’nin daha da geliştirilmesi,
Mevcut tesislerin rantbl şekilde çalıştırılması,
Erzurum’un küresel tüm kış sporları organizasyonlarında iddialı bir merkez olması yolundaki engeller ortadan kaldırılmalıdır.
• Konaklı hızla devreye sokulmalıdır.”
DAVOS PROJESİNE AĞIRLIK VERİLMELİ…
ENER Başkanı Aksu, Erzurum Milletvekili Fazilet Dağcı Çığlık’ın daha önce açıkladığı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan nezdinde de destek gören “Davos Erzurum” projesinin süratle hayata geçirilmesi gerektiğini ifade etti.
Aksu, sözlerine şöyle devam etti: “Termal Turizmin dünya çapında tesislerle devreye sokulmalı, Kongre Turizmi gerçekleştirilmeli, Erzurum’un Müzeler kenti haline getirilmesi çalışmalarına hız verilmeli, Büyük Kültür Komplekslerinin inşası gibi Turizm çeşitliliği alanındaki çalışmalara yoğunluk kazandırılmalıdır.
HIZLANDIRILMIŞ KALKINMA…
Erzurum gibi gelişmekte olan iller için sürdürülebilir kalkınma, "hızlandırılmış kalkınma" olarak anlaşılmalıdır. Sözgelimi ülke kalkınma hızı yüzde 5 ise, şehrin ki yüzde 7 olmalı ki, makas kapatılabilsin. Daha yavaş büyüme oranları Erzurum’un gelecek nesillerini istihdam, refah ve çağdaş ihtiyaçları karşılama bakımından daha da geriye düşürecektir.
Gelişmekte olan bir il sıfatıyla Erzurum, uzun ve çetin kış aylarının kendisine kader yaptığı zorlukları aşmada ‘pozitif ayrımcılığı’ hak ediyor. Kış külfetini nimete çevirme hedefini kış turizmi olarak tanımlamak, sektörel ve sınırlı düşünce şeklidir.
ŞEHİR YÖNETİCİLERİNE ÇOK İŞ DÜŞÜYOR
Bu nedenle, bundan sonraki kalkınma hedefleri KIŞ EKONOMİSİ ana kavaramı içinde düşünülmeli, iklim ve coğrafya zorluklarından etkilenmeyen ya da asgari şekilde etkilenen gelişme modelleri üzerinde daha çok durulmalıdır. Yüksek maliyetler gerektirmeyen, uygulanması mümkün ve kazançlı projeler üzerinde ciddiyetle çalışılmalıdır. Küresel ve ulusal ölçekte iklimi ve kalkınmışlık düzeyi bize benzeyen gelişmiş illerin bunu nasıl başardığı, özellikle kış turizminde öncü dünya merkezleri, kış turizmini bütüncül bir kış ekonomisine nasıl dönüştürdüğü araştırılıp, Erzurum’a özgü bir ‘Kış Ekonomisi Acil Eylem Planı’ üzerinde çalışılmalıdır. Yerel yöneticilerin önderliğinde, planlama kuruluşlarının bu konuda yoğunlaşmalarına ihtiyaç var.
İklimsel ve coğrafi dezavantajlar Erzurum’un, mesela ‘Çağrı Merkezleri Odağı olmasına engel olmadı. Çünkü çağrı merkezleri gibi hizmet sektörlerinin gelişimi kış ekonomisi için elverişlidir. Tıpkı bunun gibi Erzurum, kış ekonomisine elverişli, kalıcı ve sürdürülebilir diğer sektörlerin de ‘Odak Şehri’ olabilir…
YÜKSEK TEKNOLOJİ İHMALE GELMEZ
Yüksek Teknolojiyi öncelemeyen KIŞ EKONOMİSİ ve kalkınma düşünülemez. Yüksek Teknoloji Üretimi, Bilgi Ekonomisi’ne dayalı üretim biçimleri, iklim engellerini aşabilecek alanlardır. Teknik Üniversite ve Ata Teknokent’in bu hedeflere göre ciddiyetle yapılandırılması gerekmektedir.
Teknokentin araştırmacı, yazılımcı, AR-GE personeli ve akademik personel için cazip hale getirilmesi şehrin geleceği açısından hayati önem taşıyor. Ülkemizin 2023 yılına yönelik olarak bilim, teknoloji ve yenilik atılımının zeminini oluşturan Ulusal Bilim ve Teknoloji Politikaları Uygulama Planı çerçevesinden, yerel çapta yapılması gerekenler ihmal edilmemelidir. Ulusal Teknoloji Geliştirme hedefleri arasında yer alan ‘AR-GE ve yenilik işbirliği kültürünün yaygınlaştırılması, sektörel ve yerel AR-GE ve yenilik dinamiklerinde derinleşme, KOBİ’lerin yenilik sisteminde daha güçlü bir aktör olmalarının teşvik edilmesi’ hedefleri Erzurum’un da öncelikli hedefleri arasından yer almalıdır. Şehrin klasikleşen ‘Sağlıkta, eğitimde, turizmde, hayvancılıkta’ ileri bir merkez olma hedefi, kış ekonomisinin de temel ayaklarını teşkil ediyor. ‘Erzurum’un yeni yaratıcı girişimci sınıfının’ bu yeni kalkınma paradigmasına göre yönlendirilmesi görevi elbette yerel yönetimlerin ilk görevi olmalıdır. Tüm yerel yöneticilerin, ‘Erzurum’a bu yüksek pencereden ve bu yeni vizyon çerçevesinden’ bakması ve çağdaş vizyona uygun ‘yeni şeyler söylemesi’ gerekiyor.”
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Erzincan’da Filistin’e destek yürüyüşü yapıldı Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi (EBYÜ) öğrencileri tarafından, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına tepki göstermek, Avrupa ve Amerika’da çeşitli üniversitelerde Filistin için yapılan protestolara destek vermek amacıyla ‘Gazze İçin Yürüyüş ve Dua’ programı düzenlendi. EBYÜ’de öğrenim gören öğrenciler ile akademik ve idari personelin yanı sıra çok sayıda Erzincanlı vatandaş, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını protesto etmek ve aynı amaçla ABD ile Avrupa’daki üniversitelerde yapılan eylemlere destek vermek amacıyla EBYÜ kampüsünde toplandı. Program, İlahiyat Fakültesi öğrencilerinden Eyüp Budak’ın okuduğu Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Daha sonra öğrenciler, İngilizce ve Türkçe, "Gazze’de katliam var, sesini yükselt", "Bugünün Nazi’si işgalci İsrail", "Kudüs için, ilk kıblemiz Mescid-i Aksa için, Filistin için" yazılı pankart açtı. Özgür Filistin eylemlerine destek olmak amacıyla gerçekleştirilen programda EBYÜ öğrencileri adına basın açıklamasını Furkan Çoban okudu. Açıklamada şu metne yer verildi: “Allah’ın ve sizin düşmanlarınızı ve onların gerisinde olup sizin bilmediğiniz, ama Allah’ın bildiklerini korkutup caydırmak üzere, onlara karşı elinizden geldiği kadar güç ve savaş atları hazırlayın. Allah yolunda harcadığınız her şeyin karşılığı, zerrece haksızlığa uğratılmadan size tastamam ödenecektir. Bir asırdır Filistin’i işgal etmeye çalışan Siyonist terör şebekesi yaklaşık 210 gündür Gazze halkına zalimce saldırmaya devam ediyor. Filistin’de göğe yükselen bebeklerin ve çocukların feryadı, katledilen binlerce masum çocuğun mazlumiyeti; arşı alayı titretti ve arştan arza, yeryüzü şeytanlarının ve zalimlerin fermanı olarak indi. Ve dünyanın dört bir tarafında yeryüzünün vicdan ehli insanları, bataklığa düşmüş insanlığın onurunu ayağa kaldırmak adına bir devrim ateşini tutuşturdular. Bu devrim ateşi elden ele tüm ülkelerin ve milletlerin ufkunu aydınlatmaktadır. Filistin davasına destek amaçlı yapılan bu eylemler Siyonizm’in temsil ettiği küresel şeytani düzene karşı haklı bir isyandır. Başta Amerika ve Fransa olmak üzere, Batı dünyasının birçok yerinde en saygın kabul edilen üniversitelerde gönüldaşlarımız ayağa kalkarak isyan ateşine destek vermiş ve küresel intifadanın bir parçası olmayı tercih etmiştir. Birçok akademisyen ve öğrenci, bu davaya destek olmuştur. İntifada ateşi, sinelerinde yürek taşıyan herkesi etkisi altına almıştır. Tüm tedbir ve baskılara rağmen, onurlu gençlerin ve akademisyenlerin isyanları engellenememektedir. Binlerce öğrenci ve akademisyenin tutuklanması, sonucu değiştirmemiştir. Buradan zulme sessiz kalmayan bu onurlu akademisyenleri ve öğrencilerini selamlıyoruz. Ey vicdanlı ve aziz halkımız; sizler de kalkın ve bu insanlık zincirinin halkalarını oluşturun. Bu insanlık devrimine siz de iştirak edin. Gönülleriniz bu dava için atsın, Diliniz bu davayı konuşsun ve kalemleriniz bu davayı yazsın. İnsanlığın ikiye ayrıldığı bir zamanda aziz ve özgür insanların saflarında yer alın ve küresel intifadanın şerefini bir madalya olarak taşıyın. Bu şeref sizden sonraki nesillere de aktarılsın. Küresel intifadaya ve bu intifadayı kuşanan özgür ruhlu cesur yüreklere selam olsun. Ve buradan tekrar hatırlatıyoruz: Ehli Vicdan, Ehli iman olan ve kalbinde zerrece İnsanlık taşıyan herkese diyoruz ki küresel boykot mallarını almayın-aldırmayın. Unutmayın ki alınan her boykot malı bir bomba, bir tank veya bir füzedir. Ümmetin ve insanlığın izzet örtüsüne dokunan Siyonist eller varsa, onlara karşı çıkan yiğitler, Sütçü İmamlarda vardır elbet. Nihayetinde Şanlıurfa’dan bir yiğit çıktı adı Hasan saklanan idi. İmanı gayreti cesareti kabul etmedi bu zilleti ve canını Rabbi Rahmana teslim etti. Rabbimizden niyazımız şehidimizin attığı bu adımın zulmün tahtını sarsması ve İslam dünyasının bu zelilce seyirciliğine son vermesidir. Gazze’yi unutmama ve unutturmama adına elimizden ne geliyorsa yapacağız, insanlık ve Müslümanlığın bağrına hançer saplanmış iken buna seyirci ve ilgisiz kalmak elbette mümkün değildir. Son olarak buradan tüm dünyaya haykırıyoruz: Kudüs ve Mescidi Aksanın kurtuluşu için yapılacak olan her türlü meşru eylemin yanındayız, tarafıyız ve destekçisiyiz. Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi öğrencileri.” Basın açıklaması sonrasında yapılan yürüyüş ile program nihayete erdi.
İzmir Uluslararası Turan Film Festivali ödülleri sahiplerini buldu Uluslararası Turan Film Festivali Ödül Töreni, Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Yunus Emre Salonu’nda gerçekleştirildi. Türkiye’nin yanı sıra 77 ülkeden bin 57 başvurunun yapıldığı ‘Kızılelma’ temalı festivalde; ülkemizden 158, Azerbaycan’dan 47, Kırgızistan’dan 31, Kazakistan’dan 21, Özbekistan’dan 15 ve Türkmenistan’dan 10 film yarıştı. Ege Üniversitesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) ve Sinema Genel Müdürlüğü katkılarıyla düzenlenen “Uluslararası Turan Film Festivali Ödül Töreni, Türk Dünyası sinemasının tüm paydaşlarını bir araya getirdi. Törene, Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, TÜRKSOY Genel Sekreteri Sultan Raev, Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanı Prof. Dr. Uğur Ünal, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürü Birol Güven, EÜ üst yönetimi, yurt içinden ve dışından sanatçılar, yönetmenler, senaristler, akademisyenler, davetliler ve öğrenciler katıldı. Fotoğraf ve resim sergileri törene renk kattı Ödül töreni öncesi Atatürk Kültür Merkezi Fuaye Alanında; Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığının “Sessiz Tanıklar Türk Boylarına Yolculuk” sergisi ile TÜRKSOY’un “Türk Dünyası Resim Sergisi” ve “Türk Dünyası Kültür Başkentleri Fotoğraf Sergisi” sanatseverle buluştu. Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Sanatsal faaliyetler üretmek, sanatın gelişimine katkı sağlamak, sanatı ve sanatçıyı sanatseverlerle bir araya getirmek, tam akredite öğrenci odaklı araştırma üniversitemizin toplumsal görevleri arasındadır. Bu bilinçten hareketle Türk dünyasının ortak değerlerini ve kültürel bağlarını vurgulayarak, bu bağların güçlenmesine katkıda bulunmak, Türk devletleri ve topluluklarının kültürel çeşitliliğine ve zenginliğine katkıda bulunmak hedefiyle yola çıktığımız bu önemli organizasyonun henüz fikir aşamasında iş birliği talebinde bulunduğumuz bütün çevreler tarafından heyecanla karşılanarak sağlanan desteklerle bugünlere gelmesi sağlanmıştır” diye konuştu. “Festivalimizin geleneksel hale gelmesini temenni ediyorum” Bu tür bir festivale ev sahipliği yapmaktan memnuniyet duyduklarını dile getiren Prof. Dr. Budak, “Uluslararası Turan Film Festivali, uzun süren hazırlık aşamasının ardından iki gündür Üniversitemiz ev sahipliğinde gerçekleştiriliyor. Festival kapsamında uluslararası film yarışması, 3 Söyleşi, 2 Fotoğraf Sergisi, 7 Gösterim Seçkisi, 1 Resim Sergisi, 1 Konser, 1 Dans Gösterisi gerçekleştirildi. Festivale 77 ülkeden bin 55 başvuru yapıldı. Türkiye’den 158 Film, Azerbaycan 47 Film, Kırgızistan 31, Kazakistan 21, Özbekistan 15 ve Türkmenistan’dan 10 film katılım gösterdi. Yapılan tüm başvurular alanlarında duayen jüri üyelerinden oluşan seçili kurullar tarafından incelendikten sonra dereceye girenleri belirlendi. Bugünkü ödül töreninde dereceye giren filmlere verilecek ödüllerin yanı sıra Yaşam Boyu Başarı Ödülü, Sinema Sanatına Katkı Ödülü, İnsani Değerlere Katkı Ödülü gibi 13 ayrı kategoride özel ödüller de verilecek. Ödül alacak olan sanatçılarımızı şimdiden tebrik ediyorum. Ayrıca bu büyük organizasyonda bizlerle birlikte olan ve büyük desteklerini gördüğümüz Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğüne, TÜRKSOY’a, çok kıymetli sergilerini bizlere açan Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığına ve festivalimize destek veren gerek ülkemizdeki gerekse Türk Dünyasındaki değerli kurumlarına şükranlarımı ifade etmek istiyorum. Festivalimizin ileriki yıllarda da Türk Dünyasında genişleyerek geleneksel hale gelmesini temenni ediyorum” dedi. “Türk dünyasının zenginliğini arşivlerle ortaya koyuyoruz” Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanı Prof. Dr. Uğur Ünal, “Bu etkinliğin, kültürün birleştiriciliği adına çok önemli bir program olduğunu ifade etmek istiyorum. Türk kültürü ve sanatının paylaşımı ve gelişimi adına düzenlenen bu festival son derece anlamlıdır. Bu programın bir paydaşı olarak Türk dünyasının zenginliğini çeşitli arşiv belgeleriyle ortaya koymaktan son derece bahtiyarız. Türkiye olarak dünyanın en büyük arşivlerine sahip olduğumuzu bilmenizi isterim. Festivalimize ev sahipliği yapan Ege Üniversitesine ve Rektör Prof. Dr. Necdet Budak’a, hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkürlerimi iletiyorum” dedi. TÜRKSOY Genel Sekreteri Sultan Raev, “Sinema ortak kültür mirasımızı gelecek nesillere taşıma noktasında en önemli araçlardan biridir. Bu etkinlik, Türk sinemasının çeşitliliğini yansıtmasının yanı sıra birliğimizi ve kardeşliğimizi bir kez daha tüm dünyaya gösterme fırsatı verdi. Festivalin gerçekleşmesine katkı sunan kurumlarımıza teşekkür ediyor, yarışan tüm sanatçılarımızı tebrik ediyorum” diye konuştu. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürü Birol Güven ise, “Sinema, dertli insanın işidir. Sinema yapan insan derdini paylaşmak, yarasını göstermek ister. Filmini çektikten sonra da dertleşmek ister. Bu bakımdan festivaller de sinemacıların dertleştikleri yerlerdir. Özellikle uluslararası festivaller bizim için çok önemli. Turan Film Festivali de ilk yılından büyük bir başlangıç yaptı. Emeği geçen herkesi tebrik ediyorum” dedi. Ödüller sahiplerini buldu Turan Film Festivali kapsamında ilk olarak prestij ödülleri verildi. İnsani Değerlere Katkı Ödülü Yönetmen Derviş Zaim ile Gönül Dağı dizi yapımcısı Ferhat Eşsiz’e, Kültürel Çeşitliliğe Katkı Ödülü TRT AVAZ kurumu adına TRT İzmir Bölge Müdürü Mevlüt Şahbaz’a, İnsan Haklarına Katkı Ödülü Karabağ-Azerbaycan Göç ve Mülteciler Bakanlığı Bakan Müşaviri Nesimi Nerimanov’a Toplumsal Duyarlılık Ödülü Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürü Birol Güven’e verildi. Sinema Sanatına Katkı Ödülünü sırasıyla; Azerbaycan Sinema Ajansı, Kazakfilm, Kırgız Cumhuriyeti Kültür, Bilgi, Spor ve Gençlik Politikaları Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü adına Talant Osmanov, Özbekistan Kültür Bakanlığı Sinematografi Ajans Uluslararası İlişkiler Daire Koordinatörü Gofurjon Musaev, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürü Birol Güven ve Oğuzhan Türkmen Film Stüdyosu adına Salisalih Bayramov aldı. Ege Üniversitesi 2024 Yılı Vefa Özel Ödülünü Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Fecir Alptekin ve TRT Belgesel Kanal Koordinatörlüğü adına Koordinatör Ahmet Canbaz alırken, Genç Yetenek Ödülü Ruslan İbrahimli’ye, Teknoloji ve Sinema İlişkisi Ödülü 1453 Filmi ile Hamit Keleş’e, Medya Özel Ödülü Anadolu Ajansı adına İzmir Bölge Müdürü Ahmet Caner Baysal’a, Kültürel Hafıza Ödülü Cumhurbaşkanlığı Milli Saraylar Daire Başkanı Dr. Yasin Yıldız’a, Kültürel Miras Ödülü Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanı Prof. Dr. Uğur Ünal’a, TÜRKSOY Özel Ödülü ise Rejisör Alovov’a verildi. Festivalde yarışan filmlerde ise; Azerbaycan birinciliğini “Voice” filmi ile Zamin Mammadov, Kazakistan birinciliğini “Lullaby” filmi ile Dilshat Rakhmatullin, Kırgızistan birinciliğini “Hope” filmi ile Saule Mukanbetova, Özbekistan birinciliğini “Taste of Grapes” filmi ile Dmitriy Lebedev, Türkiye birinciliğini “Tradition” filmi ile Ali Rıza Bayazıt, Türkmenistan birinciliğini “Ümit” filmi ile İskender Muhammet Annamuhammedov, Uluslararası kategori birinciliğini ise “Goli’s Greatest Adventure/Iran” filmi ile Elika Mehranpoor aldı. Yöresel danslar ve şarkılar katılımcıları coşturdu Ödüllerin verilmesinin ardından festivale destek veren kurum ve sponsorların temsilcilerine plaket takdimi gerçekleştirildi. Etkinlik kapsamında EÜ Devlet Türk Musikisi Konservatuvarı Ekin Dans Topluluğunun “Zeybek Gösterisi”, Azerbaycan Sema Halk Dansları Topluluğunun “Azerbaycan Halk Müziğinden Potpuri”, “Göçebeler Kırgız Halk Dansı”, Kazakistan “Süyünbay Sazı” Folklor Topluluğu Dansçıları, Özbekistan Namangan Filartmonisi Müzik ve Dans Sanatçıları sahne aldı. Daha sonra tüm ülkelerin sanatçıları sahneye çıkarak Rektör Prof. Dr. Necdet Budak eşliğinde “Anayurdum” parçasını seslendirdiler. Festival tanıtım filminin de gösterildiği törenin sonunda, ödül alanlar, jüri ve katılımcılar hatıra fotoğrafı çektirdi.