- 08 Haziran 2023 Perşembe 09:10

Tarihi saate babadan kalan miras

A
A
A
Tarihi saate babadan kalan miras

Tepsi Minare ya da halkın bildiği isimle Erzurum Saat Kulesi ilginç detaylarıyla dikkat çekiyor.

Tepsi Minare ya da halkın bildiği isimle Erzurum Saat Kulesi ilginç detaylarıyla dikkat çekiyor. Erzurum Kalesi’nin içinde bulunan bu ecdat yadigârı, tarihi süreç içinde çok farklı amaçlar için kullanıldı. Bu günlerde ise; âlemindeki ay-yıldızı, dakik olarak doğru çalışan tarihi saati ve minaresinden her gün yükselen beş vakit ezanıyla ziyaretçilerinin hayranlığını kazanmaya devam ediyor.


Her gün 65 basamak tırmanıyorlar


Erzurum Kalesi’nin içinde bulunan ve binlerce ziyaretçinin uğradığı Tepsi Minare, aynı zamanda şehri kuşbakışı izleme imkânı da veren bir seyir terası görevi görüyor. Minarenin üzerindeki tarihi saat ise dakik olarak zamanı doğru gösteriyor. Bunun için de ciddi bir emek harcanıyor. 24 saatlik ağırlık sistemiyle çalışan mekanizmayı kurmaktan başka çare yok. Tarihi saat her gün 10:30’da görevliler tarafından kuruluyor. Bu işlem 24 saatte bir tekrarlanıyor. Saati kurmak için her gün 64 basamak tırmanan görevliler, bu işi hem benimsemiş hem de çok seviyorlar. Saatin durması ya da yanlış göstermesi ihtimaline karşı yine gün içinde dışardan kontroller yapılıyor.


Babadan miras kalan bir gönüllü hizmet


Erzurum’un dört bir tarafından görülen Tepsi Minare’de bulunan tarihi saat kayıtlara göre ilk olarak 1848 yılında daha sonra 1881’de konuldu. Saatin üzerinde ise 1877 tarihi var. Tarihi saatin dilinden ise sadece Erzurum’da baba mesleğini sürdüren Saatçi Halit Özyurt ve ekibi anlıyor. Geçtiğimiz yıllarda saatin büyük bakımını yapan ve arıza olduğu zaman da hemen koşup gelen Saatçi Halit Özyurt, bunun babası tarafından kendisine bırakılan bir miras olduğunu söylerken, “Rabbim canımıza sağlık verdiği sürece hiçbir karşılık beklemeden bu ecdat yadigârının bakım ve tamirini yapmaya devam edeceğiz. İnşallah oğlumda tıpkı benim gibi saatçi mesleğini sürdürüyor ve ihtiyaç olduğunda Tepsi Minare’nin saatinin her türlü işini yapacaktır. Tıpkı babamın bana devrettiği gibi bende bu görevi oğluma miras olarak bırakacağım.” dedi.


“Babam 1970’de, ben 2020’de tamirini yaptık”


Saatçiliğin baba mesleği olduğunu ve bununla her zaman gurur duyduğunu belirten Halit Özyurt, “1970 yılında bozulan saatin tamirini babam yapmıştı. O günleri çok iyi hatırlıyorum ve çırak olarak babamın yanındaydım. 50 yıl sonra yani 2020 yılında aynı şekilde bozuk olan tarihi saati tamir etmek ve tekrar çalıştırmak bana nasip oldu. Erzurum Kültür Müdürlüğümüzün talebi üzerine geldik ve saatin bazı parçalarını sökerek tamirini yaptık. Bozulan çarklarını sanayide arkadaşlarımızın desteğiyle yeniledik. Böylece saat yeniden çalışmaya başladı. Sonrasında ne zaman sıkıntı olursa gerekli müdahaleleri yapıyoruz. Oğlumda benim gibi baba mesleğini devam ettiriyor. Şehirlerin şiarları vardır. Tepsi Minare Erzurum’un şiarlarından birisidir. Tıpkı Çifte Minareli Medrese, Ulu Camii, Üçkümbetler, Yakutiye ve diğer ecdat yadigarları gibi. Minaredeki saatte ise eserin ruhudur ve hep birlikte onu yaşatmamız lazım. Saatin 24 saat boyunca çalışması hepimizin sorumluluğundadır ve bu şekliyle kadim Erzurum’a anlam katmaktadır. Her gün kurulması gerekmektedir ve biraz zahmetli bir iştir. Ama Kültür Müdürlüğü’nde çalışan arkadaşlarımız bu manada örnek bir fedakârlık ve emek göstermektedir” şeklinde konuştu.


Kale Mescidi’nin minaresi olarak yapıldı


Erzurum’da İslami döneme ait en eski eserlerden biri olarak kabul edilen Tepsi Minare, 12. yüzyıl ortalarında Saltuklu Hükümdarı Ebu’l Kasım tarafından İç Kale Mescidi’ne minare olarak yaptırıldı. İç Kale’nin güneydoğu köşesinde sur duvarına bitişik olarak yükselen yapının kaidesi kesme taştan, gövdesi tuğladan silindirik şekilde inşa edildi. XVI. yüzyılın başlarında minarenin üst kısmı yıkılmış, ilk olarak 1848 yılında, daha sonra 1881 yılında saat yerleştirilerek "Saat Kulesi" ve aynı zamanda Gözetleme Kulesi olarak kullanılmaya başlandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Çameli’nin titrek kavak ormanları bulutların arasında görsel şölen sunuyor Denizli’nin Çameli ilçesi, zengin florası ve yüksek endemik tür çeşitliliğiyle dikkat çekiyor. İlçenin önemli doğal alanlarından biri olan titrek kavak ormanları ise özellikle ziyaretçilerine görsel bir şölen sunuyor. Sarı, kızıl, turuncu ve yeşilin tonlarıyla oluşan renk cümbüşü havadan görüntülendi. Denizli’nin Çameli ilçesi, zengin florası ve yüksek endemik tür çeşitliliğiyle dikkat çekiyor. Yaklaşık 750 ile 2 bin 300 metre rakımda yer alan ilçe; vadileri, meraları ve yüksek dağlarıyla çok sayıda bitki türüne ev sahipliği yapıyor. Çameli florasında 200’a yakın endemik bitki türünün bulunması, bölgenin coğrafi yapısının sağladığı doğal zenginlikten kaynaklanıyor. İlçenin önemli doğal alanlarından biri olan titrek kavak ormanları ise özellikle sonbahar ve kış aylarında ziyaretçilerine görsel bir şölen sunuyor. Sarıdan kahverengiye uzanan tonların hâkim olduğu bölgede yüksek ağaçların oluşturduğu renk cümbüşü doğaseverler tarafından yoğun ilgi görüyor. Türkiye’de bu denli yoğunlukta görülen titrek kavak topluluklarına nadiren rastlandığını belirten uzmanlar, Çameli’nin bu açıdan önemli bir ekolojik değere sahip olduğuna dikkat çekiyor. Bölge hem biyolojik çeşitlilik hem de doğal güzellik açısından eşsiz bir zenginlik sunuyor. "Bu orman Çameli orman sınırları içerisindedir ve titizlikle korunmaktadır" Titrek kavak ağaçlarının titizlikle korunduğunu ifade eden Endemik Bitkiler Araştırmacısı Rıfat Özdemir, "Bu gördüğünüz titrek kavak ormanları sonbahar ve kış aylarında renk cümbüşü oluşturuyor. Bütün renkleri hemen hemen görürsünüz. Türkiye’deki dağılımı oldukça seyrektir. Bu saha, Çameli orman sınırları içerisindedir ve titizlikle korunmaktadır. Çameli ilçemiz flora açısından çok zengindir" dedi. "Yapılan çalışmalar sonucunda 200’ün üzerinde endemik tür bitki tespit edildi" Çameli’de 200’ün üzerinde endemik tür bitki tespit edildiğini ve çalışmaların devam edeceğini belirten Çameli Belediye Başkanı Cengiz Arslan ise, "Çameli ilçemiz endemik türler bakımından en zengin bölgelerden bir tanesi. Özellikle Gargın Yaylası bölge dediğimiz rakamı 2 binin üzerinde olan bir bölgemiz var. Bu bölgemizde şu anda Hasan Hocamızla beraber yapmış olduğumuz çalışmalarla 200’ün üzerinde endemik tür bitki tespitini yaptık. İnşallah yakın bir zamanda da bunların kitap basımını açıklamasını yapmış olacağız. Şu anda özellikle Fethiye-Çameli arasında Akta bölgesi dediğimiz bölgede bir Akkavak orman bölgemiz var. Gerçekten doğanın bir harikası, güzel bir şekilde orada yetişmiş çoğalmış bu ormanımız özellikle sonbahar ve kış aylarında trekking yapmak isteyen yürüyüş yapmak isteyen gruplar için çok güzel bir görsel şölen sunuyor" ifadelerini kullandı. "Vatandaşlarımızı bu güzel doğa harikasını görmeye Çameli’ye davet ediyoruz" Vatandaşları bu güzel doğa harikasını görmeye Çameli’ye davet eden Başkan Cengiz Arslan, "Orman İşletme ile beraber bu bölgenin korunması ile ilgili yerel yönetimler belirli olarak elimizden gelen çabayı sarf ediyoruz. İnşallah buranın doğa turizmine kazandırılması ile ilgili de güzel düşüncemiz projemiz var. Bu bölge bizim yürüyüş rotalarımız alanında en güzel rotalarımız bir tanesi. Bütün bizi izleyen vatandaşlarımızı bu güzel doğa harikasını görmeye Çameli’ye davet ediyoruz" dedi.
Düzce Fındıkta verim ve kalite artırılıyor DÜZCE(İHA) – Düzce’de Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından fındık budama eğitimleri, merkez ve ilçelerde devam ediyor. Düzce’de fındıkta verim ve kaliteyi artırmaya yönelik çalışmalar aralıksız devam ediyor. Düzce İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından yürütülen Fındık Budama Eğitimleri, merkez ve 7 ilçede, 90 köy ve mahallede toplam bin 200 üreticiye ulaşması hedefleniyor. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Düzce İl Tarım ve Orman Müdürü Esra Uzun, fındığın Düzce için stratejik bir ürün olduğunu vurgulayarak şu ifadeleri kullandı: "İlimizde yaklaşık 75 bin hektar tarım arazisi bulunmakta olup, bunun yüzde 85’i, yani yaklaşık 63 bin hektarı fındık alanlarından oluşmaktadır. Fındık, Düzce’nin ana ürünüdür. Bu nedenle verim ve kaliteyi artırmaya yönelik eğitim çalışmalarımıza büyük önem veriyoruz. Merkez ve 7 ilçemizde yürüttüğümüz budama eğitimleriyle bir budama seferberliği başlattık ve bugüne kadar yaklaşık 1.000 üreticimize eğitim verdik. Amacımız, üreticilerimizin daha kaliteli ve daha yüksek verim elde etmesini sağlamak ve bu yolla gelirlerini artırmaktır." Fındığın dünya markası bir ürün olduğunu da belirten Uzun, Düzce’den yıllık yaklaşık 20 bin ton fındık ihracatı gerçekleştirildiğini ifade ederek, "Üreticilerimizin bol ve bereketli bir üretim sezonu geçirmesini istiyoruz. İl Müdürlüğü olarak teknik ekibimizle birlikte fındık verimini artırmaya yönelik çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz" dedi. Eğitim programları kapsamında üreticilere doğru budama teknikleri uygulamalı olarak anlatılarak, fındık bahçelerinde verim ve kalite artışının sağlanması hedefleniyor.