YEREL HABERLER - 27 Mart 2012 Salı 11:33

ERZURUM `GELİNİNE` SAHİP ÇIKTI

A
A
A
ERZURUM `GELİNİNE` SAHİP ÇIKTI

Sezen Aksu, son albümünde Sarı Gelin Türküsünü Ermenice okuyacağı açıklamasının ardından Erzurum`da sivil toplum kuruluşlarından yükselen tepkiler üzerine bu kararından vazgeçtiği bildirildi.
Dün özel bir TV kanalında yayınlanan programa telefon bağlantısı ile katılan ünlü sanatçının menejeri Sezen Aksu`nun son albümü Kök`te bu türküye yer vermeyeceğini açıkladı.
Programa katılan Erzurumlular Birleşim Derneği (ERBİRDER) Yönetim Kurulu Başkanı Osman Nuri Toraman, TRT Erzurum Radyosu THM sanatçısı Raci Alcan, ASİMDER Başkanı Yrd. Doç. Dr. Savaş Eğilmez ve sanatçı Ahmet Şafak`ta görüşlerini dile getirdiler.
TORAMAN: ``SEZEN AKSU`NUN "SARI GELİN" TÜRKÜSÜNÜ ERMENİCE SÖYLEMESİ KABUL EDİLEMEZ``
Erzurumlular Birleşim Derneği (ERBİRDER) Yönetim Kurulu Başkanı Osman Nuri Toraman konuyla ilgili olarak yaptığı değerlendirmede, ``Erzurum denince akla Ermeni mezalimi gelir.Ermeni diyince de Erzurum gelir akla. Ermeni çeteleri, Erzurum`da zülmetmiştir, kıyım, vahşet ve Soykırım yapmıştır... Bütün bunlar ortada iken Sezen Aksu`nun asıl ismi "Erzurum çarşı pazar" olan ama popüler ismiyle "Sarı Gelin" türküsünü Ermenice söylemesi kabul edilemez. Öz be öz Türk`e ait olan bir türkünün ermeni türküsü olarak tescillenmesine tepkimiz büyüktür. Geçmişe,tarihe eğer bir göz atarsak; Erzurum`da bir gecede 3 bin kişinin katledildiğini görürüz. Azerbaycan`da Karabağ`da 1 milyon mülteci 20 bin şehit görürüz. Sadece bir gecede bir kentin Hocalı`nın haritadan silindiğini görürüz. Kazım Karabekir paşa 12 Mart gününü anılarında şöyle anlatır... "Erzurum`da halk gözyaşları içinde kimi babasını,kimi kardeşini yakılmış yada süngülenmiş buluyor,saçlarını yoluyordu.Sokaklarda canlılıktan bir iz bile kalmamıştı.Yerlerde çocuk,kadın ve yaşlılar kanlar içinde yatıyordu" yine Erzurum 2.Topçu kale komutanı yarbay Twerdo Khelebof anılarında şunu yazıyor; "Bilhassa Tahtacılar semtinde karşılıklı yer alan Mürsel Paşa ve Osman Ağa konaklarına doldurulup yakılan ve katledilen Erzurum`lular insanı titretiyordu." Tüm bu mezalimi yaşamış bir halk, kendine ait türkünün kendisine vahşet,kıyım,Soykırım uygulamış bir milletin dilinden söylenmesini nasıl kabul eder..?
Sanatçı Sezen Aksu "KÖK" isimli albümü için köklerini ararken Erzurum`a gidiyor, Erzurumda "Sarı Gelini" buluyor ve ermeni korosu eşliğinde ermenice okuyor... Bunu hiçbir şekilde kabul etmemiz mümkün değildir... Sezen hanım istediği türküyü istediği dilden söylesin. Ermenice,Rusça,İbranice,Yunanca yada İngilizce. Ama Erzurum`un hiçbir türküsünü Ermenice söylemesini kabullenmemiz,izin vermemiz söz konusu olamaz. Bu durum barışa, kardeşliğe ve bugünlerde en çok ihtiyacımız olan birliğe,beraberliğe hizmet etmez. Aksine kabuk tutmuş yaraların kanamasına,
Bizlerin vicdanlarımızı,Aziz şehitlerimizin de kemiklerini sızlatmak başka bir işe yaramaz.``
ALCAN: ``ERZURUM TÜRKÜSÜDÜR VE HEP BÖYLE KALACAKTIR``
TRT Erzurum Radyosu THM sanatçısı Raci Alcan ise yaptığı açıklamada Her ne kadar Erzurum Çarşı Pazar Türküsü, aidiyet açısından sadece Erzurum`u ilgilendiriyor gibi görünse de son zamanlarda üzerine yüklenilen misyondan dolayı bütün Türkiye`yi ilgilendirdiğini söyledi.
Son yıllarda Türk Kültürünü erozyona uğratma yönünde bilinçli olduğunu düşündüğü yoğun bir çalışma gözlemlediğini ifade eden Alcan, ``Bu sadece türkülerimizle ilgili olmayıp daha geniş alanları ihtiva eden çok hayati bir faaliyettir. Bilindiği gibi Halk Kültürümüzün önemli parçası olan Bar, Horon, Zeybek, gibi Halk Oyunlarımızın ismi yakın bir tarihte Halk Dansları olarak değiştirip Halk Oyunlarımıza bale görünümü kazandırılmıştır. Hemen akabinde bizde edebin seremonisi olarak sergilenen Kadın Halk Oyunlarımız şortla sergilenecek kadar olumsuz yönde değişime uğramıştır.Gelecek nesillere Kültürümüzü böylesine yanlış nakletmenin vebali hepimizin üzerinedir. Aynı çabanın Türkülerimiz üzerinde de sergilendiğini teessürle takip etmekteyim. Bu çabanın en güzel örneklerinden birisi uzun süredir üzerinde uğraşı vererek başka yerlere yamanmaya çalışılan Sarı Gelin diye ünlenen türkümüzdür. Türkü önce Salkım Hanımın Taneleri Filmiyle hem ismi hem de melodisi tahribata uğratılarak izleyiciye takdim edilmiştir. Birinci husus türkünün adı Sarı Gelin değil TRT Repertuarına alınan şekliyle Erzurum Çarşı Pazardır. Eserin kaynak kişisi Faruk Kaleli`dir. Derleyen Muzaffer Sarısözendir. İkinci tahrifat türkünün ikinci kıtasına başlarken yapılmıştır. Türkü ikinci kıtaya ``Erzurum`da Bir Kuş Var ``sözleriyle başlamaz ``Palandöken Yüce Dağ`` sözleriyle başlar. Türkü üzerine uygulanan üçüncü tahrifat ise 10 zamanlı olan türkünün belirli icracılar tarafından ısrarla 6 zamanlı okunmasıdır. Öncelikle bu hususlara dikkat etmeli ve düzeltmeliyiz. Neden öncelikle düzeltmeliyiz diyorum zira bu noktalarda yapacağınız değişikliklerle türkünün aidiyeti ile ilgili yapılacak değişikliklere zemin hazırlamaktadır. Onun için olup biteni dikkatlice takip etmeliyiz. Türküler bizim Kültür Mirasımızdır. Erzurum`da ki Çifte Minareli Medrese, İstanbul` da ki Topkapı Sarayı bu ülke için ne anlam taşıyorsa Erzurum Çarşı Pazar`da aynı manaya gelmelidir. Şimdi gelelim türkünün hangi yöreye ait olduğunu tespit etmede müracaat edilebilecek normlardan önemli olan birkaç tanesini sıralamaya. Erzurum Çarşı Pazar türküsünün nereye ait olduğunu tespit etmek için, Türküyü tarihi seyri açısından irdelemek, Sözlerini Halk Edebiyatı açısından irdelemek, Türkünün söz, melodi, usul, tavır bakımından hangi yöreye uygun düştüğünü tespit etmek gerekir. Bunlardan ilk ikisi tarihçi ve edebiyatçıların çalışma alanına girerken üçüncü yöntemle tespit sanat icracılarının katkılarıyla yapılabilecektir. Erzurum Çarşı Pazar türkülüsünü sözleri ve tarihi seyri açısından uzun çalışmalar sonunda değerlendiren Atatürk Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Dilaver Düzgün ``Türküdeki manilerin Türk kültürüne özgü olması nedeniyle Ermeni kaynaklı olamayacağı`` kanaatine varmıştır. Düzgün`ün, Erzurum çarşı pazar türküsüyle ilgili Milli Folklor Dergisi`nde yayımlanan makalesinde ise şu görüşlere yer verilmiştir: ``Erzurum çarşı pazar türküsü, bütünüyle bize aittir. Ezgisi, yapısı, konusu bütün yönleriyle Türk halk kültürünün bir ürünü olduğu muhakkaktır. Türkünün ana bölümlerinde ve nakarat kısımlarında kullanılan bütün kelimeler Türk insanının duyuş tarzını, hayat karşısındaki tavrını yansıtır. Türk milletini ayakta tutan dinamikler ve kültürümüzün temel taşları doğru tespit edilirse türkünün dizeleri arasında bizim sesimizi duymamak, bizim tarihsel serüvenimizi okumamak mümkün değildir. Erzurum çarşı pazar, Erzurum coğrafyasında doğarak bu coğrafyanın havasıyla, suyuyla beslenen Türk`ün sevgisini, heyecanını, özlem ve hoşgörüsünü dikkatlere sunan çok eski bir türküdür``
Türkünün melodi, usul ve tavır açısından irdelendiğinde ise şöyle bir tablo ortaya çıkmaktadır. Erzurum Çarşı Pazar Türküsü yöremizde en çok kullanılan 10/8 lik usulle icra edilen türküdür. Erzurum türkülerinin çoğu bu usulle icra edilmiştir. Ayrıca ikinci kıta sözlerindeki ``Palandöken Yüce dağ`` sanırım Erzurum`dan başka bir yeri ifade edemez. Yukarıda özellikle vurgulamaya çalıştığım husus türkünün isim, usul ve söz yönünden tahrifata uğratılmasının altında yatan asıl amacın bu güzelim Erzurum türküsünü Ermenistan`a mal etmek olduğu aşikâr olarak görülmektedir. Bir de türkülerin tavırları vardır yani icra edilme tarzları Bizler sanatçılar olarak icra tavırlarına göre türkülerin çok önemli bir kısmının yöresini tespit edebiliriz. Örneğin ``Ben Razı Değilem Hicrana Gama`` diye güzel bir Erzurum Türküsü vardır Bu türkünün (icra şeklinden) tavrından Âşık Sümmani`ye ait olduğunu, yöresinin de Erzurum olduğu kanaatine varabiliriz. Hatta vasat dinleyiciler bile türkünün tavrından; Gesi Bağları türküsünün Kayseri`ye, Al Yanak Allanıyor türküsünün Kırşehir`e hatta Neşet Ertaş`a, Eziz Dostum Menen Küsüp İncidi türküsünün Azerbaycan`a, Gitme Bülbül Gitme Bahar Erişti türküsünün Konya` ya v.s ait olduğunu anlayacaktır.Bizler Erzurum Çarşı Pazar türküsünün taşıdığı duygu, türkünün usulü, ve tavrından yola çıkarak rahatlıkla bu türkü ``Erzurum Türküsüdür ve hep böyle kalacaktır``
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Bursa’da asayiş uygulaması: Aranan şahıslar yakalandı, uyuşturucu madde ele geçirildi Bursa İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü ekiplerince Nilüfer, Osmangazi ve Yıldırım ilçelerinde gerçekleştirilen geniş kapsamlı asayiş uygulamalarında aranan şahıslar yakalanırken, uyuşturucu madde ele geçirildi, çok sayıda araç ve iş yeri denetlendi. Nilüfer, Osmangazi ve Yıldırım ilçelerinde 12 ayrı noktada yapılan sabit asayiş uygulamasında 291 araç sorgulandı. Uygulamada 504 şahıs sorgulanmış olup, yoklama kaçağı olduğu tespit edilen 2 aranan şahıs yakalandı. Asayiş Şube Müdürlüğü koordinesinde Asayiş, Terörle Mücadele, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele, Çevik Kuvvet, Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ve ilçe emniyet birimlerinin katılımıyla 24 farklı noktada sabit, hareketli yol ve umuma açık iş yeri uygulaması gerçekleştirildi. Yapılan yol uygulamalarında 2 bin 741 şahıs sorgulanırken 4 aranan şahıs yakalandı. Denetimler sırasında 1 şahıstan 0,41 gram kokain, 1 şahıstan ise 2,94 gram bonzai ele geçirilerek şüpheliler hakkında adli işlem yapıldı. Ayrıca 1 şahıstan havalı tabanca ele geçirilirken, şahıs hakkında idari işlem uygulandı. Uygulamalar kapsamında bin 230 araç sorgulandı, 1 araç trafikten men edilirken 17 araca toplam 115 bin 800 TL idari para cezası kesildi. Umuma açık iş yerlerine yönelik denetimlerde ise 12 iş yeri kontrol edildi, 129 şahıs sorgulandı ve herhangi bir olumsuzluğa rastlanılmadı. Denetimler sonucunda 1 iş yerinin ruhsatsız faaliyet gösterdiği tespit edilirken, 5 iş yerine idari para cezası uygulandı. Bursa Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin il genelinde huzur ve güvenliğin sağlanmasına yönelik denetim ve uygulamalarının aralıksız devam edeceği bildirildi.
Ankara Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Kadınlarla ilgili meseleyi LGBT kontekstinde tartışıyorsanız kadınlara haksızlık yapıyorsunuz" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Kadınlarla ilgili meseleyi sadece LGBT kontekstinde tartışıyorsanız kadınlara büyük bir haksızlık yapıyorsunuz. Birincisi bu. İkincisi küreselci söylemlerin etkisi altındasınız ve geçmişe bakarsak oryantalist bir bakış açısıyla kendi toplumunuza bakıyorsunuz" dedi. TBMM Genel Kurulunda Cumhurbaşkanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 2026 yılı bütçesi kabul edildi. Genel Kurulda, bütçeler üzerindeki konuşmaların tamamlanmasının ardından soru-cevap bölümüne geçildi. Milletvekilleri tarafından sorulan soruları yanıtlayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Rakamlar sizi doğrulamıyor. Az önce söyledim. Binde 1,1 ya da 1,2 civarında harcama söz konusu. Eski sisteme göre daha düşük bir harcama. Kaldı ki şunu da söylemek zorundayım. Cumhur İttifakı’nın adayı olan Cumhurbaşkanımız değil de rakibi seçilmiş olsaydı, şimdi 6 tane cumhurbaşkanı yardımcısı olacaktı. Kim bilir kaç tane bakan olacaktı; 90’lı yıllarda koalisyon hükümetleri dönemlerinde 35, 36’ları bulmuş. Muhtemelen 30’un üstünde de bakan olurdu. Asıl o zaman cumhurbaşkanlığı makamı israf noktasına dönüşürdü. Bir de resmi resmi ilan edilen cumhurbaşkanı yardımcılarının dışında da kimlere cumhurbaşkanı yardımcılığı sözü verildi onu da bilmiyoruz. Onları da eklerseniz çok daha fazla olur" dedi. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi hakkındaki eleştirilere cevap veren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "Ben ısrarla aynı şeyi söylüyorum. Bir defa orada bir cami var. Cuma dahil namazlar kılınıyor ve herkes geliyor. Kütüphane 7 gün 24 saat açık. Kongre Merkezi açık. Ayrıca, Külliye’nin daha resmi bölümlerini gezmek isteyenler için belki Ali Mahir (Başarır) Bey de gezmek isteyebilir. O yüzden adresi söyleyeyim: ziyaret.tccb.gov.tr/. Turist olsun, vatandaşımız olsun herkes bu siteye girebilir. ’Gezmek istiyorum’ diyebilir ve bunlar belli bir sistem içinde gezdiriliyorlar. Yani ’vatandaşa açık değil’ ifadeniz doğru değil. Lütfen gezmek istiyorsanız bu siteye girebilirsiniz veya benden randevu istersiniz ben gezdiririm" diye konuştu. Genel bütçenin 10 binde beşinin kullanıldığını vurgulayan Yılmaz, "Nedir bu sınır? ’Bütçe başlangıç ödeneğinin binde 5’ini geçemez’ demiş kanunlarımız. Geçen yıl itibarıyla, 2024 yılında, genel bütçe başlangıç ödeneğinin 10 binde beşini kullanmış Cumhurbaşkanımız. 10 kat daha altında limitin bir kullanım söz konusu. Bu yıl itibarıyla 10 binde üç civarında kullanım. Öyle ifade ettiğiniz gibi sanki bütçenin tamamı büyük bir kısmı bu işlere harcanıyormuş gibi ifadeler doğru değil ama ihtiyaç oldukça da elbette kullanılacak. Tüm ülkelerin kullandığı gibi" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanlığındaki taşıt sayıları hakkında bilgi veren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "Cumhurbaşkanlığında ihtiyaç çıkabilir, acil bir şey olabilir diye 20 taşıt koyuyoruz. Doğru. Ama 2024 yılında sadece 7 taşıt alınmış. 2025 yılında yine 20 taşıt koymuşuz. Şu ana kadar bir tane bile alınmamış. NATO zirvesi geliyor, belki onun için bir ihtiyaç olursa bir alım yapılabilir. Yapılmaz demiyorum ama genelde bu 20 taşıt konuyor. Bir ihtiyat ödeneği olarak konuyor. Acil bir ihtiyaç çıkar kullanılabilir diye konuyor. Ama geçmişe baktığınız zaman bunun pek de kullanılmadığını görüyoruz" ifadelerini kullandı. Kadınlarla ilgili meselelerin sadece LGBT üzerinden tartışılmasının haksızlık olduğuna değinen Yılmaz, "Kadınlarla ilgili meseleyi sadece LGBT kontekstinde tartışıyorsanız kadınlara büyük bir haksızlık yapıyorsunuz. Birincisi bu. İkincisi küreselci söylemlerin etkisi altındasınız ve geçmişe bakarsak oryantalist bir bakış açısıyla kendi toplumunuza bakıyorsunuz. Bu uzun bir entelektüel tartışma. Ama bakış açınıza hiçbir şekilde katılmadığımı, Kürt halkının da sizin bu bakış açınıza en küçük bir prim vermeyeceğini de buradan ifade etmek istiyorum" şeklinde konuştu. Türkiye’de açlık sınırının sadece TÜRK-İŞ’in yaptığı hesaplamalar olduğundan bahseden Yılmaz, "Türkiye’de açlık ve yoksulluk sınırı dediğiniz TÜRK-İŞ’in yaptığı hesaplamalar. Yoksulluk olarak hesapladığı geçen ay gördüm televizyonlardan 97 bin lira. Yani neredeyse 2 bin 500 dolara yakın bir geliri olanı yoksul olarak tarif ediyor. Siz 5 bin dolar da dersiniz. Açık arttırmaya da çıkabilirsiniz. Tüm toplumu da yoksul ilan edebilirsiniz. Ama bir uluslararası ölçüte, istatistiğe dayalı bir yaklaşım değil bu. Sendikal olarak hazırlanmış muhtemelen sendikal taleplerine baz teşkil etmek üzere yapılan çalışmalar. Biz elbette en küçük yoksulluk oranıyla da mücadele etmeye devam edeceğiz. Güçlü bir sosyal politikayla yolumuza devam edeceğiz" dedi. Soru-cevabın ardından Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ, birleşimi, yarın saat 11.00’de toplanmak için kapattı.
Kocaeli Kocaeli’de silahlı saldırı: 1’i futbolcu 3 yaralı Kocaeli’de meydana gelen silahlı saldırıda 3 kişi silahla vurularak yaralandı. Yaralılardan birinin Kocaelili futbolcu Uğurcan Bekçi olduğu öğrenildi. Olay, İzmit ilçesi Sanayi Mahallesi Ömer Türkçakal Bulvarı’nda meydana geldi. Henüz bilinmeyen sebeple iki grup arasında tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi ile çıkan kavgada Sultanbeyli Belediyesporlu Uğurcan Bekçi (27), E.K.B. (27) ve İ.A. (31) silahla yaralandı. 3 kişi kanlar içinde yerde kalırken, durum 112 Acil Çağrı Merkezi’ne haber verildi. İhbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Kısa sürede olay yerine gelen sağlık ekipleri, biri ağır olmak üzere yaralan 3 kişiyi yapılan ilk müdahalenin ardından ambulansla hastaneye kaldırdı. Kağıtspor, Körfez Spor Kulübü, Kocaeli Güneşspor, Belediye Derincespor, 24 Erzincaspor, Ankara Keçiörengücü, Adıyaman 1954 gibi önemli takımlarda forma giyen 27 yaşındaki kanat oyuncusu Uğurcan Bekçi’nin ayağından yaralandığı, durumunun ağır olduğu ve ameliyata alındığı öğrenildi. Polis olay yerinde delil aradı Öte yandan bölgeye çok sayıda polis ekibi de sevk edildi. Olayın Sefa Sirmen Sanayi Sitesi’nin yakınlarında başladığı, sahil yolu boyunca da sürdüğü öğrenildi. Polis ekipleri olayın yaşandığı noktalarda mermi ve delil aradı. Kocaeli Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi Cinayet Büro ekipleri, çok yönlü araştırma başlatırken, zanlı veya zanlıların yakalanması için çalışmalar sürüyor.