SAĞLIK - 14 Mayıs 2025 Çarşamba 11:31

Erzurum Şehir Hastanesi bir ilk; teknoloji, hız ve tecrübe ile hayata tutundu

A
A
A

Erzurum Şehir Hastanesi’nde yapılan operasyonla; 59 yaşındaki Memet Dalmaz’ın beyin bölgesinde bulunan damar yumağı, kafatası açılarak yerinden alındı.

Yaklaşık 15 gün önce şiddetli baş ağrısı ve dönmesi ile hastaneye müracaat eden Memet Dalmaz’a beyin kanaması teşhisi konuldu. Yapılan tetkikler sonucu hastada halk arasında damar yumağı olarak bilinen arteriovenöz malformasyon olduğu tespit edildi. Erzurum Şehir Hastanesi Beyin Cerrahisi Kliniği doktorlarından Op. Dr. Eray Serhat Aktan ve ekibi kendilerine gelen hastada ortaya çıkan damar yumağını başarılı bir ameliyatla çıkarıldı. Hastada beyin kanaması olması yüzünden operasyon kasıktan müdahale şeklinde uygun görülmemesi üzerine 4-5 saat süren ameliyatta kafatası açılarak işlem yapıldı.

Erzurum Şehir Hastanesi bir ilk; teknoloji, hız ve tecrübe ile hayata tutundu

"Damar yumağı tamamen alındı"

Op. Dr. Eray Serhat Aktan, bundan 3 hafta öncesinde hastada ani şiddetli gelişen baş ağrısı, baş dönmesi ve bulantı şikâyeti ile Ağrı’da yapılan tetkiklerinde beyin kanaması tespit edildiğini ifade ederek, "Aynı merkezde yapılan anjiyografi işleminde hastanın sağ tarafında, beynin sağ tarafında, halk arasında damar yumağı olarak bilinen arteriovenöz malformasyon uyumlu lezyon saplanıyor. Bunun üzerine hastayı tarafımıza kabul ettik, yoğun bakım ünitemize aldık aldık. Hastanemizde 7-24 çalışan bir endovasküler ünitesi ve ameliyathanemiz bulunmakta. Bu ameliyathane ünitemizde hastamızı yoğun bakım aldıktan sonra 1-2 saat içerisinde yaptığımız bütün hazırlıklardan sonra hızlıca operasyonu hazırladık. Yaptığımız tetkiklerde bu damar yumağına yönelik endovasküler tedavinin yani kasıktan yapılacak olan girişimsel tedavinin uygun olmadığını gördük. Ve beyin kanaması olan hastada hızlıca hazırlıklarımızı yapıp ameliyathaneye aldık. Ortalama 4-5 saat süren bir operasyon Erzurum Şehir Hastanesi bir ilk;onla birlikte sağ tarafta kafatasını açıp beynin içerisindeki damar yumağını başarılı bir operasyona çıkarttık. Hastamızın ardından tomografisi çekildi. Beyin damar yumağının tamamen alındığı görüldü. Bundan sonrasında da hastamızı yoğun bakım ünitemize nörolojik olarak iyi bir şekilde aldık. Ortalama 2 hafta kadar yoğun bakım ünitemizde yattı. 1 hafta öncesine kadar servisimize çıkardık. Ve bundan dört gün önce de konsol bir endovasküler yola girerek tanısal bir anjiyografi, beyin anjiyografisi işlemini yaptık. Burada da tamamen o damar yumağının kapandığını gördük. Hastanemiz bünyesinde 7-24 çalışan bu ünitenin sayesinde başarılı olarak beyin kanamalarına ve gerek beyin kanamaları gerek beyin tümörleri olsun bütün tedavileri başarılı olarak uygulayabilmekteyiz" şeklinde konuştu.

Erzurum Şehir Hastanesi bir ilk; teknoloji, hız ve tecrübe ile hayata tutundu

"Teknolojik imkanların yüksek olması gerekiyor"

Aktan söz konusu operasyonun Erzurum Şehir Hastanesi’nde ilk kez gerçekleştiğini vurgulayarak, "Hastanın şu an sağlıklı ancak gereken zamanda, uygun zamanda ve uygun tedavi uygulanmadığı zaman bunların tekrardan kanama ihtimali çok yüksek ve bunlar sonucunda hastada görebileceğimiz nörolojik sıkıntılar, bir tarafta gelişebilecek kuvvet kaybı, konuşma bozukluğu, sara nöbeti, felç durumu gibi ciddi sıkıntılardan tutun da ölüme kadar giden ciddi geniş spektrumda büyük boyutlu bir hastalık aslında bu. Önemli olan burada erken tanıya gidip tedavisinde hızlıca büyük ve iyi bir merkezde geniş kapasitede tedavisini uygulamak. Tabii burada sadece bir cerrah değil bütün ekip, yoğun bakım ekibimiz olsun, anestezi ekibimiz olsun, hastanemizde destek veren sağ olsun, yönetimimiz olsun bunların sayesinde şu an bu ameliyatları burada yapabilmekteyiz. Damar yumağı genellikle arter ve ben dediğimiz yani atar damar ve toplar damarların bir beynin içerisinde olabiliyor, başka yerlerde de olabiliyor. Bir yumak haline gelip kanama odağı oluşturabilmesi patolojisi aslında. Biz genellikle bunları kanama anında görüyoruz çünkü öncesinde hastalar semptom vermiyor. Şikayeti olmadığı için, hastalar yapılan hiçbir tetkik olmadığı için bunları göremiyoruz. Bu çok çok nadir. Baş ağrısıyla hasta gidiyor. Ardından oradan bir MR çekildiği zaman görebiliyoruz. Ancak bu çok nadir. Genellikle hastaları kanadığı zaman almak zorunda kalıyoruz. Bu da bizim için büyük bir sıkıntı açıkçası. Ve bu hastaların genellikle %50’si kanama anında bile hayatını kaybederken geri kalan %50’sine biz ulaşabiliyoruz. Çok sık görülmemekle birlikte, anevrizma dediğimiz baloncuk kadar sık görülmemekle birlikte yine de azımsanamayacak sayıda bir insilansı var. Büyük merkezlerde yapılabilecek işlemler olduğu için ciddi anlamda endovasküler ünitesine ihtiyacımız bulunmakta. Teknolojik imkanların yüksek olması gerekiyor. Bunların içerisinde en önemlisi mikroskop belki de. Cerrahi ekibin dışında yoğun bakım hemşirelerinin ve yardımcı sağlık personelinin, anestezinin bu konuda çok iyi eğitilmiş olması lazım. Bizim anestezi uygulamalarımız da diğer anestezi uygulamalarından çok farklı. Hastanemizde de şehir hastanesi bünyesinde ilk defa bu ameliyatı yaptık" dedi.

Erzurum Şehir Hastanesi bir ilk; teknoloji, hız ve tecrübe ile hayata tutundu

Ameliyatının başarılı geçtiğini ve sıkıntılarından kurtulduğunu anlatan Memet Dalmaz, "Emeği geçen herkese ve hocalarımıza teşekkür ediyorum. Taburcu olduğum için çok mutluyum" şeklinde konuştu.

Nihat Kılıçoğulları - Mehmet Emin Kızılca

Erzurum Şehir Hastanesi bir ilk; teknoloji, hız ve tecrübe ile hayata tutundu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Iğdır Olta yok, ağ yok: Karasu Çayı’nda çıplak elle yayın balığı avı Ağrı Dağı’nın doğu yamaçlarından doğup Aras Nehri’ne karışan Karasu Çayı’nda yaşanan ilginç bir olay, görenleri hayrete düşürdü. Bölgede "balık adam" olarak tanınan Suat Çetindere, hiçbir ekipman kullanmadan, balıkları çıplak eliyle yakalıyor. Iğdır’ın Aralık ilçesinde bulunan Aras Nehri ve Karasu Çayı, amatör balıkçıların en uğrak noktaları arasında yer alıyor. Balık tutmayı bir tutkuya dönüştüren yöre halkı, hafta sonlarını bu sularda geçirebilmek için sabırsızlıkla bekliyor. Özellikle Karasu Çayı’nda yaşayan ve halk arasında "Lakka" olarak adlandırılan yayın balığı, balıkçıların en çok peşine düştüğü türlerden biri. Ancak çayın yapısı nedeniyle olta ile balık tutmak neredeyse imkânsız. Bu durum karşısında Suat Çetindere, alışılmışın dışında bir yöntemle dikkat çekiyor. Nefesini tutarak suya dalan Çetindere, sazlıkların ve çalı diplerinin arasında saklanan balıkları eliyle yakalıyor. Onun bu sıra dışı avlanma yöntemi, kıyıda bekleyen arkadaşları tarafından hayret ve sevinçle izleniyor. Karasu Çayı’nda sergilediği bu cesur ve farklı balık avı, Suat Çetindere’yi bölgenin en dikkat çeken isimlerinden biri haline getiriyor. Suat Çetindere; " Ben bu balıkları hobi amaçlı, elimle suyun altında tutuyorum. Bende illegal yol ile balık tutma yoktur. Ben bu işe çocuk yaşta başladım. Bende bunu abimden öğrendim. Bunu geliştirdim. Herkes eli ile balık tutabilir ama ben suyun altına girerek bu balıkları tutuyorum. İnanmayan gelip görebilir" dedi.
Van Van Kedi Villası’nda bu yıl 120 yavru dünyaya geldi Her yıl yerli ve yabancı on binlerce ziyaretçiyi ağırlayan Van Kedi Villası’nda bu yıl toplam 120 yavru dünyaya geldi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) bünyesinde faaliyet gösteren Van Kedisi Araştırma ve Uygulama Merkezi’nce yürütülen çalışmalar kapsamında, Türkiye’nin milli ırkı olarak tescillenen Van kedilerinin neslinin korunması ve orijinalliğinin sürdürülmesi amacıyla kontrollü üretim çalışmaları titizlikle devam ediyor. Senkronize doğum yöntemiyle gerçekleştirilen doğumların büyük bölümünün, genetik özellikleri yüksek ve orijinale yakın yavrulardan oluştuğu belirtildi. Cana yakın tavırları, ipeksi beyaz tüyleri, biri mavi biri kehribar ya da her ikisi de mavi olabilen göz yapıları ve suya olan ilgileriyle bilinen Van kedileri, yalnızca Van’ın değil Türkiye’nin de önemli sembolleri arasında yer alıyor. Ünü yurt dışına da taşan Van kedileri, Van Kedi Villası’nı ziyaret eden turistlerin en fazla ilgi gösterdiği canlılar arasında bulunuyor. "Orijinalliğe çok yakın yavrular oldu" İHA muhabirine konuşan Van Kedisi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Abdullah Kaya, merkezdeki doğumların üç parti halinde gerçekleştirildiğini hatırlattı. Geçtiğimiz yıl yeni yavru doğumu açısından 100 hedefi koyduklarını ifade eden Prof. Dr. Kaya, "Bu yıl ise yaklaşık 120 yavru elde ettik. Bunların yaklaşık 99-100’ü orijinalliğe çok yakın yavrular oldu. Bu yıl satıştan ziyade yavruların büyük bir bölümünü merkezin kendi ihtiyaçları için ayırmak durumunda kaldık. Bu nedenle 2025 yılı, Van Kedisi Araştırma Merkezi açısından kendi kedi sayısının yenilenmesi bakımından oldukça verimli bir yıl olarak geçti" dedi. "Süreç, her isteyene kedi verme şeklinde ilerlemiyor" Ücretli sahiplendirme konusunda da çalışmalarının devam ettiğini ifade eden Kaya, "İhtiyaç fazlası yavruları, belirli kriterler çerçevesinde hayvanseverlere ve kedi beslemek isteyen ailelere sahiplendiriyoruz. Ancak bu süreç, her isteyene kedi verme şeklinde ilerlemiyor. Van kedisinin kıymetini bilecek, ona iyi bakabilecek ve kesinlikle sokağa terk etmeyecek aileler tercih ediliyor. Bu şartlar sağlandığında, elimizde ihtiyaç fazlası kedi varsa sahiplendirme yapıyoruz. Ancak 2025 yılında sahiplendirme oranı önceki yıllara göre biraz daha düşük kaldı" diye konuştu. "Temel önceliğimiz Van kedisinin orijinalliğini korumaktır" "Her eve bir Van kedisi" projesinin tüm Türkiye’yi kapsayan ve uzun vadeli bir hedef olduğunu söyleyen Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye genelinde milyonlarca haneyi düşündüğümüzde, bu slogan bir vizyonu ifade ediyor. Yılda yalnızca bir Van kedisi bile sahiplendirmiş olsak, bu hedef doğrultusunda ilerleme kaydetmiş oluruz. Bu hedef; bize araştırma, geliştirme ve ıslah konusunda şevk veren bir motivasyon kaynağıdır. Bu hedeften kesinlikle sapma söz konusu değildir. Ancak süreç yavaş ve kontrollü ilerlemek zorundadır. Çünkü temel önceliğimiz Van kedisinin orijinalliğini korumaktır. Hızlı gitmek gibi bir niyetimiz yok; önemli olan, bütünlüğü bozmadan ve genetik yapıyı koruyarak ilerlemektir."
Kayseri Avukatların ’IBAN’ oyunu Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin, bazı avukatların mahkemeden para cezası alan vatandaşlara bilerek IBAN’larını vermeyerek icra takibi başlattıklarını ve bu sistemle iki tane vekalet ücreti alarak haksız kazanç elde ettiklerini dile getirdi. Şahin, avukatların IBAN’larının dava dosyasına konulmasını talep ederek, "Bu olay basit bir olay değil" dedi. Kayseri’de yaşayan Yusuf Metin, bir trafik kazası sonrasında aleyhine sonuçlanan mahkeme ile mahrumiyet bedelini ödemek için karşı tarafında avukatına ulaştı. Parayı ödemek için aradığı avukatın kendisini oyalayarak IBAN’ını vermediğini kaydeden Metin, bir gün sonra adına açılan icra dosyasını görünce şok oldu. Bunun üzerine avukatı arayan Metin, yapılanın yanlış olduğunu kaydederek, vatandaşların da buna dikkat etmeleri gerektiğini kaydetti. Başından geçen olayı anlatan Yusuf Metin, "Yaşamış olduğum bir trafik kazası sonucu birkaç ay sonra, tarafıma araç mahrumiyet tazminat bedeli adı altında bir tazminat davası açıldı. Bu davada aleyhime 38 bin TL’lik hüküm oldu ve bunu ödemek için taraf avukatına ulaştım. Mesaj atarak bana bir IBAN göndermesini aleyhime hüküm olan bu 38 bin TL araç mahrumiyet bedeli tazminatını ödemek isteğimi bütün iyi niyetimle ilettim. Karşı tarafın avukatı bana bir IBAN göndermedi. Acele etmeyin, yarın bakarım, emin olalım, ona göre ödeme yaparsınız şeklinde yönlendirmelerde bulundu. Bu yaptığımız konuşmalar mesajlarda kayıtları mevcuttur. 11 karım 2025 tarihinde tarafıma İstanbul 4. İcra Dairesi tarafından ilamlı icra takibi başlatıldığını gördüm ve avukata ulaştım. Kendilerine bu olayın etik olmadığını, benden ekstra faiz ve masraf almak için beni oyalayıp ilamlı icra takibi yapmak suretiyle haksız bir kazanç elde ettiklerini kendilerine söyledim. Sonrasında yaptığım araştırmalarda sadece kendim değil bir çok insanın daha mağdur olduğunu gördüm" diye konuştu. "Bu olay basit bir olay değil" Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Mahmut Şahin de, birçok vatandaşın bu ve farklı yöntemler ile kötü niyetli avukatlar tarafından mağdur edildiğinin altını çizerek, "Bu olay o kadar basit bir olay değil. Gayet hesaplanmış bilgi sahibi olarak, kamu kurumlarını kullanan bir çeteyle karşı karşıyayız. Bu olayla sınırlı kalmamak üzere, birçok işlem ve hatta yaralanma vakalarında dahi araya çeşitli aracılar sokularak; hastane çalışanlarından yedek parça satıcılarına kadar uzanan bir ağ üzerinden komisyonlar ödenmek suretiyle dolandırıcılık yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumla alakalı bakanlığın şöyle bir düzenleme yapmasını bekliyoruz; IBAN hesabı mutlaka dava dosyasına konmalı. Kaybeden kişi avukata ulaşmadan ödeyebilmeli. Birçok kötü niyetli avukat vatandaşa IBAN’ını vermeyerek ve ertesi gün icra takibi yaparak iki tane vekâlet ücreti alıyor yani haksız bir kazanç elde ediyor. Bu duruma da maalesef kamu kurumları da alet edilmiş oluyor. Bir an önce sonlandırılması lazım ve bu durumun cezalandırılmasını bekliyorum" ifadelerini kullandı.