SAĞLIK - 12 Eylül 2019 Perşembe 12:03

Horlama erkeklerde daha sık görülüyor

A
A
A
Horlama erkeklerde daha sık görülüyor

Horlamanın, insan sağlığını önemli derecede tehdit ettiğini belirten Op.

Horlamanın, insan sağlığını önemli derecede tehdit ettiğini belirten Op.Dr. Bahadır Baykal, tedavi edilmediği takdirde yaşam kalitesinde de ciddi kayıplara neden olduğunu söyledi.


Kulak, Burun ve Baş Boyun Cerrahi Uzmanı Op.Dr. Bahadır Baykal, “Horlama, solunum esnasında havanın herhangi bir nedenle daralmış olan yutak ve geniz boşluğundan geçmesi ve çevredeki yumuşak dokuları titreştirmesiyle ortaya çıkan gürültülü sestir. Kadınlarda yağlanma daha çok kalça bölgesinde, erkeklerde ise boyun ve karın çevresindedir. Dolayısıyla bu durum erkeklerde horlamaya meyli artırır. Tabi kadınların kas yapısındaki farklılıklarda horlama da kadınlar için avantaj teşkil ediyor. Uykuda nefes kesilmesinin olmadığı horlama kişiye herhangi bir zarar vermez. Eğer horlamayla birlikte uykusuzluk, güne sarkan sersemlik hissi, yorgunluk, konsantrasyon kaybı gibi şikayetler varsa bir hastalık olarak görülmelidir” dedi.


Basit horlamanın tedavisinin nedene yönelik olduğunu ifade eden Op.Dr. Baykal, “Kilo verme, sigara ve alkolü bırakma, egzersiz ve yüksek yastıkla yatma gibi basit önlemler başlangıçta denenebilir. Ama burun tıkanıklığı ya da yumuşak damak-dil kökünden kaynaklanan bir sorun varsa bunu mutlaka ayrı olarak ele almak ve tedavi etmek gerekir. Uyku Apnesi uykuda soluk durması demektir. Nefes durmaları gece boyunca sık olarak tekrarlayabilir. Genç erkeklerde yüzde 4 oranında görülürken bu oran 60 yaş sonrasında erkeklerde yüzde 28’lere ulaşır. Kısa boylu, şişman-göbekli, kısa boyunlu erkekler risk altındadır. Özellikle büyük dil, yüksek sert damak, sarkık yumuşak damak, uzun küçük dil, küçük ve geride çene yapısı, büyük bademcikler, burun etleri gibi sorunlar hastalığa zemin hazırlar” diye konuştu.


Horlama ve uyku apnesinin (bir de hipoapne var galiba değil mi?) erkeğin bedeninde olumsuz etkilere sebep olduğunu kaydeden Op.Dr. Baykal, “Uyku kalitesi bozuktur. Kişi sabah hiçbir şekilde dinlenmiş kalkamaz. Kendini yorgun ve halsiz hisseder. Gün içinde fırsat buldukça uyuklamalar vardır. Sabah şiddetli ağız kuruluğu ve baş ağrısı, sinirlilik, konsantrasyon güçlüğü, unutkanlık, gece terlemeleri ve cinsel istekte azalma, (erkekte) iktidarsızlık belirtilerden bazılarıdır. Bunların dışında hayati organlara (kalp-beyin gibi) daha az oksijen gitmesine bağlı olarak kalp krizi ve özellikle gece gelişen inme (felç) riski artmaktadır. Ayrıca uykudaki nefes durmaları sırasında veya sonunda kalp atımında düzensizlikler hatta ilerlemiş olgularda kısa sureli durmalar nabız hızında ve kan basıncında yükselmeler olabilir. Eğer uyku apnesinden şüpheleniliyorsa tanının kesinleştirilmesi ve hastalığın şiddetinin belirlenmesi için uyku testi şarttır. Uyku laboratuvarında tüm gece uyku incelemesi yapılmalı ve birçok parametre kaydedilerek değerlendirilmelidir. Uyku laboratuvarında hastanın ne zaman uyanık, ne zaman uykuda olduğu, uykunun hangi dönemlerinde bulunduğu ve bunların gece içindeki oranları belirleniyor. Bunun için elektroansefalografi, göz hareketleri, ayrıca çene ve bacaklardan kas aktivitesi kayıtları; solunum olaylarının belirlenebilmesi için de ağız-burun solunumu, göğüs ve karnın solunum hareketleri, kan parsiyel oksijen basıncı, kalp atımı gibi birçok parametre, baş ve vücuda yerleştirilen elektrot, kemer ve diğer sensörlerle kaydediliyor” ifadelerini kaydetti.


“Uyku apnesi olan bir kişi de kandaki oksijen miktarı normale göre azalmıştır”


Uyku apnesi tedavisinde, öncelikle kişinin sosyal alışkanlıkları kontrol altına alınmalı sigara ve alkol gibi, kilo verme ve egzersizin yapılması gerektiğini vurgulayan Op.Dr. Baykal, “Uygun hastalarda CPAP denilen pozitif basınçlı hava maskesi kullanılabilir. Ayrıca ağız içi aparatlar da bazen faydalı olur. CPAP ile ağız içinde sürekli bir pozitif basınç yaratıp dokuların gevşemesi önlenir ancak hastaların bu cihaza uyumları oldukça sıkıntılı oluyor. Cerrahi tedavinin başarısı doğru hastada doğru ameliyatı yaptığınız zaman vardır. Eğer burun da ileri derecede tıkanıklık varsa; burun kemiği eğriliği ve burun eti büyümesi ameliyatla düzeltilmelidir. Dil kökü ve yumuşak damak problemi olanlar da daha dikkatli bir yaklaşım gerekir. Cerrahi yöntemler arasında en sık uygulananı UPPP ameliyatıdır (uvulo-palato-farengo-plasti). Bu ameliyat ile bademcikler, küçük dil ve yumuşak damak başta olmak üzere üst solunum yolundaki yumuşak doku fazlalıklarını azaltmayı ve dokuları gerginleştirmeyi amaçlıyoruz. Bu yöntem her zaman kesin sonuç vermeyebilir, yıllar sonra horlama ve apne ortaya çıkabilir. Bu nedenle seçilmiş hastalarda yapılması uygundur. Bunların yanı sıra dili askıya alma, dil köküne radyofrekans uygulaması ve çene ilerletme ameliyatları da uygun hastalarda uygulanmaktadır. Öncelikle kişinin sosyal alışkanlıkları kontrol altına alınmalı, sigara ve alkol kesinlikle bırakılmalı. Gece hafif yiyecekler yenilmeli, un ve şeker den uzak durulmalı, eğer obezite varsa kilo verilmeli. Düzenli olarak yürüyüş, yüzme ve egzersiz yapılmalı. Uyku apnesi olan bir kişi de kandaki oksijen miktarı normale göre azalmıştır. Zaten uykusuzluk ve yorgunluk yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Bunun dışında kalp-dolaşım sistemi ve beyinle ilgili hayati önem taşıyan bölgelere temiz kan gitmez. Bu da kalp krizinden, ani felce, hipertansiyondan cinsel fonksiyon bozukluğuna hatta obeziteye kadar pek çok hastalığın oluşumunu tetikler. Bu yüzden eğer varsa uyku apnesi tanısının gecikmeden konulması ve mutlaka tedavi edilmesi gerekmektedir” açıklamalarında bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Hemşirelik adayları beyaz üniformalarını giydi Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü’nü kazanan 1. sınıf öğrencileri için “Üniforma Giyme Töreni” düzenlendi. Sağlık ordusunun yeni mensupları olmak için eğitim almaya başlayan BUÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi 1. sınıf öğrencileri gerçekleştirilen tören ile beyaz üniformalarına kavuştu. Prof. Dr. Mete Cengiz Kültür Merkezi’nde düzenlenen etkinliğe Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İrfan Kırıştıoğlu, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nurcan Özyazıcıoğlu, Hemşirelik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Neriman Akansel, akademisyenler, öğrenciler ve aileleri katıldı. En büyük gurur günü Törende konuşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İrfan Kırıştıoğlu, gelecek sene 50. yılını kutlamaya hazırlanan köklü bir üniversite olduklarını vurguladı. 23 araştırma üniversitesi arasında yer aldıklarını, akreditasyon ve kalite belgesine sahip ciddi bir yükseköğretim kurumu vizyonu ile akademik çalışmalar yaptıklarını belirten Prof. Dr. İrfan Kırıştıoğlu; “Sağlık Bilimleri Fakültemiz de bu anlamda son derece modern bir sistem içerisinde eğitim-öğretim faaliyetlerini sürdürmektedir. Üniversite sınavını başarıyla geçen ve hemşirelik bölümünü tercih eden öğrencilerimizi de bu anlamda tebrik etmek istiyorum. Anne babalara da buradan seslenmek istiyorum. Bugün sizlerin en büyük gurur günüdür. Evlatlarınızı bizlere büyük bir gururla teslim ettiniz. Onlar da eğitimdeki ilk yıllarını neredeyse tamamlamak üzereler ve birazdan üniformalarını giyecekler. Beyaz üniforma; sağlığı, temizliği ve statüyü temsil etmektedir. Dolayısıyla bu üniformaları hayatınız boyunca gururla taşımanız gerekmektedir” şeklinde konuştu. “İstekli ve azimli olun” Konuşmasında genç hemşire adaylarına da seslenen Rektör Yardımcısı Kırıştıoğlu, “Hemşire olmak zordur. Çokça özveri gerektirir. Mesleğe başladınız zaman bunun ne denli doğru olduğunu çok daha iyi anlayacaksınız. Mesleğinizi yaparken kendinizi de geliştirmeye devam etmenizi tavsiye ediyorum. Sosyal hayatınız da başarılı ve üretken olmayı hedefleyin. Hastalarla en sık iletişim kuracak mesleği yapacaksınız. Doğru iletişim sizlere her zaman kazandıracaktır. Sevgili gençler; hocalarınız olarak sağlık sektörüne katkıda bulunacak insanlar olmanız için elimizden gelen desteği vereceğimizi bilmenizi istiyoruz. Geleceğe umutla bakmanız gerekiyor. İstekli ve azimli olun. Ailenize, hocalarınıza ve vatanınıza vefa gösterin. Hepinize kolaylıklar diliyorum, yolunuz ve bahtınız açık olsun” dedi. Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nurcan Özyazıcıoğlu ise sağlık alanında yetişmiş insan gücünün bir ülkenin en önemli zenginliklerinden birisi olduğuna vurgu yaptı. Eğitimin kalitesinin sunulacak hizmetin kalitesine doğrudan hizmet edeceğini aktaran Prof. Dr. Nurcan Özyazıcıoğlu; “Fakültemiz sağlık sektörüne nitelikli personel yetiştiren, lisans düzeyinde eğitim veren saygın bir yükseköğretim kurumudur. Hemşirelik bölümümüzde teorik derslerin yanı sıra uygulamalı dersler de yer almaktadır. Teorik bilgilerin klinik alanda uygulanmasıyla derslerde yeteri kadar öğretilemeyen bazı becerilerin kazandırılması hedeflenmekte ve öğrencilerin gelişimine olumlu katkılar sağlanmaktadır. Öğrencilerimiz, yeterli oranda sağlık personeli, hemşire ve teçhizatla donatılmış, ayrıca yurtiçi ve yurt dışı kalite belgesine sahip Bursa Uludağ Üniversitesi Hastanesi’nde uygulamaya çıkmaktadır. Sevgili öğrenciler, her zaman yanınızda olacağız. Bununla birlikte insanla çalışılan önemli bir meslek dalında çalışacak olmanız nedeniyle; hastayla empati ve güven ilişkisi kurmaya gayret etmeniz, mesleğinizi sevmeniz, yeni teknolojileri kullanma konusunda istekli olmanız ve meslekteki diğer üyelerle işbirliği içerisinde olmanızı tavsiye ediyoruz. Hepinize başarılar diliyoruz” diye konuştu. Hemşirelik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neriman Akansel ve Hemşirelik Lisans ve Lisansüstü Mezunları Derneği Başkanı Vahid Dalkızan’ın da konuşma yaptığı etkinlik, öğrencilerin sahneye davet edilmeleri ve tebrik edilmelerinin ardından sona erdi.
Ankara Ayhan Bora Kaplan suç örgütü davasında 8 sanığa tahliye kararı Ayhan Bora Kaplan suç örgütüne ilişkin 28’i tutuklu 61 sanığın yargılandığı davada 8 sanık tahliye edildi. Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’nde görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile müştekiler ve taraf avukatları katıldı. Mahkeme başkanı, gizli tanığın beyanlarının doğruluğu aşamasında emniyetin çalışma yaparak evrak hazırladığını ve avukatların inceleyebileceğini söyledi. Mahkeme başkanı, savcılığın gizli tanıklardan M7’nin kontrol tedbirlerine uymadığı için dinlenmek üzere duruşmada hazır edilemeyeceği yönünde yazı gönderdiğini de belirtti. Sanık avukatları da gizli tanığın birçok insanı ilgilendirdiğini söyleyerek, M7’nin tanıklığının zedelendiğini vurguladı. Söz alan cumhuriyet savcısı, tutuklu sanıkların tutukluluğu, tutuksuz sanıkların da adli kontrol tedbirlerinin devamını talep ederek, tanıkların gelecek celse duruşmada hazır edilmesini istedi. Ara kararını açıklayan mahkeme, tutuklu sanıklar Ali Dönmez, Ali Şallı, Ferit Çelik, Muhittin Mert Koçoğlu, Murat Altay, Murat Sağlam, Mustafa Koç ve Oğuz Ercengiz’in tutuklukta geçirdikleri süreyi dikkate alarak adli kontrol şartıyla tahliyelerine karar verdi. Duruşma 20 Mayıs’a ertelendi. İddianameye göre soruşturma, 7 Eylül 2023’te Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına giderek Ayhan Bora Kaplan ve suç örgütü üyelerinden şikayetçi olan müşteki Erkan D’nin beyanları üzerine başlatıldı. Suç örgütü üyelerinin Kaplan’ın talimatı ve bilgisi doğrultusunda farklı tarihlerde Mahfuz Tatar ve Semih Arslan’ın öldürülmesi, müştekiler Altan T, Murat Y, Serhat T. ve Serdar H’nin silahla yaralanması, müşteki Erkan D’ye 2 gün boyunca alıkonularak işkence edilmesi, müşteki Mehmet Taha E’nin sahibi olduğu işletmelerin zorla alınması, müşteki Muhammed S’nin 2 otomobilinin gasbedilmesi ve zorla çek yazdırılması ile müşteki Emirhan B’nin darbedilmesi olaylarını gerçekleştirdikleri ileri sürüldü. Kaplan ve örgütün diğer yöneticileri, suç örgütünün işlediği tüm suçlardan sorumlu tutuldu. İddianamede Ayhan Bora Kaplan ve diğer örgüt yöneticileri Fethi Koyuncu, Mutlu Ayaş, Yusuf İzzet Savaş, Kanber Keskin ve Serdar Sertçelik hakkında "suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurmak ve yönetmek", "kasten öldürme", "nitelikli kasten öldürme", 7 kişiye yönelik "kasten yaralama", 2 kişiye yönelik "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", 2 kişiye yönelik "nitelikli yağma", "eziyet", "suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme", "suç üstlenme" ve 2 kez "suçluyu kayırma" suçlarından biri ağırlaştırılmış 2’şer kez müebbet ve 169’ar yıl 6’şar aya kadar hapis cezası talep edildi. Diğer 55 sanık için de çeşitli sürelerde hapis cezası talep edildi.