YEREL HABERLER - 08 Şubat 2016 Pazartesi 10:47

Es Ağrılılar Kuruluşlarının 2. Yılını Kutladı

A
A
A
Es Ağrılılar Kuruluşlarının 2. Yılını Kutladı

Eskişehir’de faaliyet gösteren Es Ağrılılar Kültür ve Yardımlaşma Derneği, 2. kuruluş yılını kutladı.
Geceye; Tepebaşı Belediyesi Başkanı Dt. Ahmet Ataç, Odunpazarı Belediyesi Başkanı Av. Kazım Kurt ve AK Parti Eskişehir Milletvekili Harun Karacan başta olmak üzere çok sayıda davetli katıldı. Sahneye ilk olarak Mehmet Özer çıktı ve Ağrı yöresine ait şarkıları dinleyicilerin beğenisine sundu. Ardından gecede bir konuşma yapan Es Ağrılılar Derneği Başkanı Mehmet Şerif Karaca, iyi günde kötü günde her zaman birbirlerine destek veren dernek üyelerine teşekkür ederek, bu durumdan dolayı gurur duyduğunu söyledi. Geçen seneki ve bu seneki yıl dönümü kutlamalarında, dernekteki iş adamlarının ekonomik olarak katkıda bulunduğunu belirten Karaca, "Bu seneki kutlamaları 3 firmamız karşıladı. Bu geceyi geleneksel hale getirdik. Bizler derneği kurduğumuz zaman sizlere söylemiştik. Ayrım yapmadan dernek faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Bu sene Türkmenlere, Sosyal Yardımlaşma Vakfı ile birlikte bir yardımda bulunduk. Dernekte yardım paketleri dururken, değerli iş adamımız Hanefi Şimşek bey geldi. Paketleri görünce, ’Başkanım bunlar ne paketleri?’ diye sordu. Biz de ’Bunlar, Iraktan gelen Türkmenlere yardım paketleri.’ Kendisi de yardıma katılmak istedi. Biz de, ’Ağrılılar olarak hazırladık, olmaz’ dedik. ’Yardımın Ağrılısı, Doğulusu, Batılısı olur mu?’ dedi. Kendisi de Iraklı Türkmenler için bayağı yüklü bir yardım etti. Sizler huzurunda ona tekrar tekrar teşekkür ediyorum" dedi.
Konuşmanın ardından protokol üyeleri, gecenin düzenlenmesine destek olan iş adamlarına plaket verdi. Gece, Hazal’ın Türkçe ve Kürtçe şarkılarıyla devam etti.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.