ASAYİŞ - 28 Mayıs 2016 Cumartesi 12:46

Porsuk Çayına DÜşen Kadın Kurtarıldı

A
A
A
Porsuk Çayına DÜşen Kadın Kurtarıldı

Eskişehir’de Porsuk Çayı’na düşen bir kadın, vatandaşların yardımıyla kurtarıldı.
Edinilen bilgiye göre, gece saatlerinde bir kadının Porsuk Çayı’na düştüğünü gören vatandaşlar, durumu 112 acil servis ve polise ekiplerine bildirdi. Kısa sürede vatandaşların yardımıyla sudan çıkarılan Elif T.’ye (44) ilk müdahaleyi 112 acil sağlık ekipleri yaptı. Eskişehir Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alınan kadının, psikolojik sorunlarının olduğu iddia edildi.
Öte yandan çevrede bulunan vatandaşlar, kadının bir şahıs ile yüksek sesle tartıştığını ve ardından Porsuk Çayı’na atladığını iddia etti.
Polis ekipleri olayla ilgili soruşturma başlattı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Milli Eğitim Bakanı Tekin: "Hazine ve Maliye Bakanlığımızla 20 bin öğretmen ataması konusunda uzlaştık" Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, "İçinde bulunduğumuz konjonktürde Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla bahsettiğim parametreler ışığında Hazine ve Maliye Bakanlığımızla 20 bin öğretmen ataması konusunda uzlaştık" dedi. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, öğretmen atamalarına ilişkin Bakanlık binasında açıklamalarda bulundu. Dün Cumhurbaşkanlığı Kabinesi sonrasında Hazine ve Maliye Bakanı ile ilgili ekonomi kurmaylarıyla son bir görüşme yaptıklarını belirten Bakan Tekin, "Ardından da elde edilen rakama göre Personel Genel Müdürlüğümüz branş dağılımlarına ilişkin simülasyonlarını yaptılar. Milli Eğitim Bakanı olarak genç öğretmen arkadaşlarımızın heyecanını, bu heyecanı duyan arkadaşlarımızı mümkün olan sayıda aramıza dahil etmek için ciddi çabalar sarf ettik. Son 4 yılda tüm dünyada ekonomik, sosyal hayatı alt üst eden, edilmeyen gelişmeler yaşandı. Pandemi ile başlayan süreçte hem Türkiye’de hem dünyada ekonomi ciddi şekilde daraldı. Ardından ‘asrın felaketi’ dediğimiz süreci yaşadık. İçinde bulunduğumuz konjonktürde Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla bahsettiğim parametreler ışığında Hazine ve Maliye Bakanlığımızla 20 bin öğretmen ataması konusunda uzlaştık. Öğretmen adayı arkadaşlarımıza hayırlı olsun" diye konuştu. En çok atama yapılacak 5 alan Personel Genel Müdürlüğünün rakamlar üzerine branş dağılımları ile ilgili çalışmalarını yürüttüğünü belirten Bakan Tekin, "Milli Eğitim Bakanı olarak ‘şu branş önemlidir, şu branş önemsizdir’ gibi bir bakış açım yok. Atama alanlarına seçilen 130’a yakın branşın tamamı benim için eşit önemdedir. Branş isimlerini kapatarak ihtiyaçlar doğrultusunda alım yapılmasını istedik. En çok yapmayı planladığımız 5 alan: sınıf öğretmenliği için 3 bin 263, özel eğitim öğretmenliği için 2 bin 499, rehberlik bin 597, din kültürü ve ahlak bilgisi bin 594, İngilizce 968" bilgisini paylaştı. Atamalarda yüzde 50 KPSS, yüzde 50 mülakat puanı esas alınacak "Öğretmen atamalarında deneme tarzı bir mülakatın gerekli olduğunu dile getirmiştim" diye konuşan Milli Eğitim Bakanı Tekin, şunları aktardı: "Süreçle ilgili olarak adalet kaygısı, güven kaygısı güden bütün arkadaşlarımızı bu konuda aldığımız tedbirleri bir kez okumaya davet ediyorum. Tedbirler çerçevesinde hiçbir arkadaşımızın hakkını yenmediği bir süreç yürüteceğiz. KPSS skorunun yüzde 50’si ve mülakatların yüzde 50’si alınarak hesap edilecek bir atama puanı üzerinden sürecin yürütülmesine ilişkin de yönetmelik değişikliğimizi yayımlanmak üzere Resmî Gazete’ye göndereceğiz. 20 Mayıs günü başvuru takvimi açıldığında öğretmen adayı arkadaşlarımıza sürecin kalan kısmıyla ilgili olarak da bilgi vermiş olacağız." "63 bin 108 görüş bize ulaştırılmış" Yeni müfredat taslağına ilişkin de bilgi veren Bakan Tekin, "Yeni programımızı askıya çıkarmıştık, bir haftalık süre vermiştik. Devamında da bu konuda bize katkı, destek, öneri, teklif sunacak arkadaşlara açığız. Süre kısıtını uzatabiliriz. Cuma günü süreç dolmasına rağmen yoğun bir öneri talebi geldiği için uzatmıştık. Bu hafta sonu cuma günü mesai saati bitimine kadar bu konudaki ekranımızı açık tutacağız. 26 Nisan’dan itibaren programlarımız 1 milyon 542 bin defa indirilmiş. Ayrıca 63 bin 108 görüş bize ulaştırılmış. Çok büyük bir katılımın olduğunu söylemek lazım" dedi.
Kayseri NEVÜ ev sahipliğinde düzenlenen ‘Üniversite Tanıtım Fuarı’na yoğun ilgi Anadolu Üniversiteler Birliği (AÜB) tarafından ikincisi Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi (NEVÜ) ev sahipliğinde düzenlenen ‘Üniversite Tanıtım Fuarı’na Nevşehir genelinde bulunan liseler yoğun ilgi gösterdi. AÜB’e üye üniversitelerden biri olan NEVÜ tarafından 15 üniversitenin katılımlarıyla NEVÜ Vali Şinasi Kuş Kültür ve Kongre Merkezi Fuaye Alanı’nda bugün yapılan fuarın açılışına; NEVÜ Rektörü Prof. Dr. Semih Aktekin, NEVÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Özlem Fındık ve Prof. Dr. Mutluhan Akın, Rektör Danışmanı Prof. Dr. Seydi Battal Gazi Karakoç, Nevşehir İl Milli Eğitim Müdürü Yusuf Yazıcı, NEVÜ Kariyer Planlama, Uygulama ve Araştırma Merkezi (NÜKMER) Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Toprak Keskin, Anadolu Üniversiteler Birliği’ne üye üniversitelerin temsilcileri MEB’e bağlı okul yöneticileri, öğretmenler ve üniversite adayı öğrenciler katıldı. Fuarın açılışında konuşan NEVÜ Rektörü Prof. Dr. Semih Aktekin; fuarın Türkiye ve Nevşehir genelinde lise son sınıflarda eğitim gören öğrencilerin yıl sonunda üniversite sınavına gireceğini tercihlerin açıklanmasıyla birlikte üniversite tercihlerinde bulunacaklarını belirterek, bu süreçte öğrencilerin üniversite ve bölümleri konusunda doğru tercih yapabilmelerine destek sağlamak için Üniversiteler Birliği tarafından bu yıl da farklı illerde 23 Mayıs 2024 tarihine kadar sürecek tanıtım fuarları düzenlendiğini söyledi. Üniversite Tanıtım Fuarının ikincisini NEVÜ ev sahipliğinde ve 15 üniversitenin katılımıyla gerçekleştirdiklerini ifade eden Rektör Aktekin, aralarında NEVÜ’nün de bulunduğu üniversite stantlarında alanında uzman personelin üniversitelerin bölüm, program, bulundukları şehir ve sundukları imkanlar hakkında öğrencilere yardımcı olduklarını kaydetti. Öğrencilerin hayatlarının en önemli tercihlerinden biri ile karşı karşıya olduklarını belirten Rektör Aktekin; öğrencilerden fuarda stantları gezerken özellikle istedikleri bölüm ve programlar hakkında tereddütlerini giderecek bilgi almalarını istedi. Rektör Prof. Dr. Semih Aktekin konuşmasının sonunda; “Bu vesileyle siz değerli öğrencilerimize şimdiden üniversite ve kariyer hayatınızda başarılar dilerken, Üniversite Tanıtım Fuarının düzenlenmesinde destekleri için Anadolu Üniversiteler Birliği ve bu birliğe üye üniversitelere ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Konuşmalarının ardından katılıcımlar ile birlikte fuarın açılışını gerçekleştiren Rektör Aktekin daha sonra NEVÜ, Abdullah Gül Üniversitesi, Amasya Üniversitesi, Erciyes Üniversitesi, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi, Fırat Üniversitesi, İnönü Üniversitesi, Kayseri Üniversitesi, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi, Malatya Turgut Özal Üniversitesi, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi ve Yozgat Bozok Üniversitesi’nin tanıtım stantlarını ziyaret etti. Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) bağlı Nevşehir’de bulunan liseler de NEVÜ ev sahipliğinde düzenlenen fuara yoğun ilgi gösterdi. Fuar alanına okul yetkilileri ve öğretmenleri rehberliğinde gelen öğrenciler üniversitelerin tanıtım stantları gezerek bilgi alırken, kendilerine üniversite tercihlerinde yardımcı olacak tanıtım materyalleri hediye edildi.
Antalya ALTSO’dan ALKÜ Araştırma Hastanesine yoğun bakım ünitesi Alanya Ticaret ve Sanayi Odası (ALTSO) Başkanı Eray Erdem, ALTSO öncülüğünde Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne yapılacak olan yoğun bakım ünitesi için Antalya Valisi Hulusi Şahin ile protokol imzaladı. Protokol töreninde, Antalya İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Evren Ekingen ile Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Yılmaz Güler de hazır bulundu. Protokol töreni sonrası açıklama yapan ALTSO Başkanı Erdem, Alanya ekonomisi için yapılan çalışmaların yanı sıra toplumu ilgilendiren sorunların çözümü için de çalıştıklarını ifade etti. “Sorumluluğumuzun farkındayız” Başkan Erdem, imzalanan protokolle ilgili açıklamalarında şunları ifade etti: “Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne yapmayı taahhüt ettiğimiz, her yaştan insana hizmet edecek yoğun bakım ünitesi için Antalya Valimiz Sayın Hulusi Şahin ile protokol imzaladık. Başhekimimiz Doç. Dr. Yılmaz Güler ile Antalya İl Sağlık Müdürümüz Uzm. Dr. Evren Ekingen’in de yer aldığı protokol töreninde, yoğun bakım ünitesini hızlı bir şekilde hastanemize kazandıracağımızı ifade ettik. Odamız öncülüğünde çok sayıda hayırseverin de destek vereceği yoğun bakım ünitesi; hastanemizde oluşan yoğunluğu bir nebze olsun azaltıp, nitelikli sağlık hizmetine de büyük katkı sunacaktır. Alanya ekonomimiz için yaptığımız çalışmaların yanı sıra ALTSO olarak vatandaşlarımız için de sorumluluğumuzun farkındayız. Alanya’mız yararına yapılacak her çalışmaya, Alanya’mızı kalkındıracak her projede elimizi taşın altına koymaya devam edeceğiz.” Antalya Valisi Hulusi Şahin ise yoğun bakım ünitesinin yapımını üstlenen Başkan Erdem’e teşekkür ederek, “ALTSO Başkanımız Eray Erdem’e çok teşekkür ediyorum. İnşallah hızlı bir şekilde yoğun bakım ünitesini hastanemize kazandıracağız” dedi. Antalya İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Evren Ekingen ile Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Yılmaz Güler de Başkan Erdem’e yoğun bakım ünitesi için teşekkür ettiler.
Çorum Dışişleri Bakanlığı Araştırma ve Güvenlik İşleri Genel Müdürü Fatma Ceren Yazgan: Dışişleri Bakanlığı Araştırma ve Güvenlik İşleri Genel Müdürü ve Büyükelçi Fatma Ceren Yazgan, “PKK’nın Türkiye içerisinde İçişleri Bakanlığına yönelik eylemi sonrasında Avrupa’da zemin kaybettiğini gördüm. Avrupa bunu kınadı. Bu nedenle terör örgütü listesinde kalmaya devam ediyor” dedi. Hitit Üniversitesi ve Terörizm ve Radikalleşme ile Mücadele Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen “2. Terörizm ve Radikalleşme ile Mücadele ve Türkiye’nin PKK terörizmiyle Mücadelesi (1984-2024)” konulu kongreye davetli olarak katılan Dışişleri Bakanlığı Araştırma ve Güvenlik İşleri Genel Müdürü Fatma Ceren Yazgan, “Güvenlik Diplomasisinde ve Terörizmle Mücadelede Turnusol Kağıdı PKK” başlıklı bir sunum yaptı. "Bir örgütün varlığını devam ettirmesi için devletin gücü karşısında ancak uluslararası destekle var olabiliyor" Terörü onkolojik bir vaka olarak tanımlayan Yazgan, “Bünyemizde nasıl bir hücre bozulması olduğunda kanser oluyorsak bunun içeriden gelen genetik sebepleri var. Geçmişten gelen bazı atılmış adımlar, verilmiş kararlar var. Siz bunun içerisinde doğuyorsunuz. Siyasal şiddet terör bunun bir biçimi taktiksel bir davranış biçimi. Normal şiddetten farkı siyasi, kimlik gibi anlamlarla bütünleşmiş olması. Onkolojiyi anlamak için alt bilimler çalışıyor. Terör de böyle, siyaset bilimi çalışacak. Psikoloji çalışacak. Sosyal psikolojiyi çalışacak. Terörle mücadele değil ama terör çalışmaları uluslararası ilişkiler bölümlerinin altında kurulmuş. Neden uluslararası ilişkiler bölümlerinin altında terörizm kuruluyor, niye uluslararası ilişkiler bu bölümü üstleniyor. Çünkü bu bir konjonktür anlamakla ilgili. Uluslararası şiddetin katmanları var. Terör bunun bir yan ürünü. Toplum içinde şiddet ortaya çıkar sonra yok olur. Bir örgütün varlığını devam ettirmesi için devletin gücü karşısında ancak uluslararası destekle var olabiliyor. Toplumsal olarak ne kadar yanlış yaparsanız yapın kendi içinizde o iş bir şekilde bitiyor. İşin içine uluslararası konjektör girdiğinde o iş bitmiyor” ifadelerini kullandı. Terör kavramının tarihçesi hakkında da açıklamalarda bulunan Yazgan, “Bu bir ekosistem. Kökü var. Yaprağı var. Dalları var. İklimler içinde gelişiyor. Devletin akademiden beslenmesi gerekiyor. Akademinin devlete doğru söylemesi gerekiyor. Devletin kendine doğru söylemesi gerekiyor. Zor konuları konuşmamız gerekiyor. Her şeyi açıktan konuşmamız gerekiyor. Bazı konularda terör bizi izliyor. Terörist rasyonel bir aktör. Belli bir plan ve strateji kuruyor. İzleyicisi sadece terör ve korku oluşturmak isteyen katmanlı bir izleyici grubu. Destek almak istediği bir grup var” dedi. “PKK’nın uluslararası yapılanması 1999 yılında gün yüzüne çıktı” “PKK neden turnusol kağıdı” diye soran Büyükelçi Yazgan, “Terörist başı Öcalan’ın yakalandığı dönemki rotayı düşünelim. Suriye’den çıkarıldı. Bir süre çeşitli ülkeleri dolaştı. SSCB döneminde destek aldığı yerlerde bulunmasına izin verilmedi. Roma’da aylarca kaldı. İtalya Türkiye’nin NATO müttefiki. AB tarafından terör örgütü listesinde olan birisi nasıl orada oturur. Bunun sırrı geçmişe dayanıyor. Neden İtalya, oradaki ilişkileri neydi? Kenya’da yakalandı, Yunan büyükelçiliğinde. O yakalandıktan sonra çeşitli ülkelerde teröristler kendini yaktı. Ortalığı birbirine kattılar. Birden bire PKK’nın uluslararası yapılanması 1999 yılında gün yüzüne çıktı. Bundan sonra Türkiye-Yunanistan bir diyalog geliştirdi. 2000’li yıllarda yasaklama kararı geldi. Almaya ve İsveç’te yasaklamalar oldu. Mesele yasaklama veya listelemede de değil. Madem listelendi, bugüne nasıl geldi? Burada olay güç dengelerini kim nasıl kullanıyor? Bütün ülkeler kendi çıkarını, kamu güvenliğini düşünür. Türkiye’de bunu yapıyor. PKK. 1994 yılında Avusturya’da ofisini açtı. PKK, neden AB tarafından listelendi? Çünkü 11 Eylül oldu. Genel farkındalık, güvenlik tehdidi ve Türkiye ile güvenlik işbirliği ihtiyacı arttı. Suriye’den nasıl çıktı. Kenya’da nasıl çıktı. İstihbarat işbirliği vardı. İstihbarat işbirliğinden o istihbaratı verenlerin bugün Suriye’de PKK’yı, YPG’yi desteklediği döneme nasıl geldik” diye konuştu. “Terör örgütü Türkiye’de yapamadıklarını, asla yapamayacaklarını, yurt dışında yapıyor” Terör örgütünün Türkiye’de yapamadıklarını, yurt dışında yaptığına dikkat çeken Yazgan, “Türkiye’yi hedef alan bütün terör örgütlerinin hiçbirinin merkez karar verici kadroları, merkez finans, propaganda örgütsel organları Türdkiye içinde değil. Hepsi yurt dışında. DEAŞ’a bakın, yurt dışında Türkiye’yi hedef alıyor. Türkiye, kendi içinde terörle mücadelede sahada çok başarılı bir ülke. Sahadaki başarılarla biz yurt dışında PKK’nın varlığını neden sonlandıramıyoruza gelince bir PKK 50 senelik bir terör örgütü. İsveç’te PKK’nın beslendiği Kürtçülük olarak adlandırılan ideolojinin geçmişine baktığınız zaman 1950’lere iniyorsunuz. PKK kendisinden başka bir Kürt varlığına kimliğine izin verir mi asla izin vermez? PKK, kendisinden başka bir kimliğe izin vermez. Suriye’de son dönemde izliyoruz, PKK, KDP’ye saldırıyor. İzin vermiyor. Aynı şeyi İsveç’te de yaptı. PKK’yı konuşuyorsak uluslararası arenada kimlerle eklemlendiğine bakabilirsiniz” şeklinde konuştu. “PKK’nın Türkiye Cumhuriyetinin temel ilkelerine düşman” PKK’nın Türkiye Cumhuriyetinin temel ilkelerine düşman olduğunu vurgulayan Yazgan, “Bir örgüt varolmak için eylem yapmak zorunda. Eylem yapmayan terörist ne olur, emekli olmuyor bunlar. Avrupa’ya gidiyor, haraç toplamazsa, uyuşturucu ticareti yapmazsa para kazanamaz. FETÖ’nün düzeneği ile farklı mı, değil. Aşağı yukarı aynı şeyi yapıyorlar. Bütün terör örgütleri aynı şeyi yapıyor. O ülkeler önlem alıyor. Terörün finansmanı ile mücadelede ne zaman önemli hale geldi terör örgütleri havale sistemini kullanmaya başladığı zaman. Bunun üzerine devletler bunun üzerine gitmeye başladı. Bunu sadece DEAŞ kullanmıyor PKK’da kullanıyor. Bir örgüt paramator alıp, bunu Suriye’de birleştirip paramotorla Hatay’a gelmeye kalkıştı. Sonra yakalandılar. Nerden geldi o paramotorlar? Örgütler uluslararası teknolojiyi ediyorlar. Avrupa Birliği’nin merkezinde Brüksel’de üç tane televizyonu olan kaç terör örgütü var. Birisi 7-8 dilde haber yapabiliyor. Nerede? Hollanda da. Avrupa Birliği içerisinde bunlar. Dolaysıyla bu ülkeler kendi kabul ettikleri terör tanımı içerisinde terörün finansmanı konusunda kararlar alıyorlar. Mahkeme kararları mevcut. Hiçbir şey yapmıyorlar değil, PKK’ya da yapıyorlar. Ama PKK onların önceliği olmuyor. Orda eylem yapmıyorlar. Orada kamu düzenini, istihbaratı, halkı rahatsız edecek eylem yapmıyorlar. Ne zaman yaparsa o zaman onlara karşı tedbir ve kontrol altına alma başlıyor. Sonra rahat duruyorlar” ifadelerini kullandı. “PKK’nın amacı Avrupa’dan çıkmak değil” PKK’nın amacının Avrupa’dan çıkmak olmadığının altını çizen Yazgan, “Aslında Avrupa’nın bir PKK problemi var. Belçika’daki son olaylar mesela. Belçika’da olaylar olduğunda herkes tepkisini belirtti ve ’PKK terör örgütü’ dedi. Baktıklarında birincisi bu işi tetikleyenin Suriyeli PKK olduğunu gördüler. İki, oradaki yapıyı kontrol eden PKK’lılar Almanya’da adam örgütleyip otobüslerle geldiler. Kimi hedef aldılar, oradaki Türk kökenli Belçika vatandaşlarını hedef aldı. İç huzur konusunda ciddi bir tehdit olarak varlar. Bunu kullanıyorlar. Yerel belediyelerde bunu kullanıyor. Avrupa’da 350 tane örgütsel yapısı var. Ama sadece Avrupa’da yoklar. Örgüt Avrupa’da siyasi lobi, finansman, propaganda yapıyorlar. Türkiye Cumhuriyeti üzerinde algı kurmak için varlar. Eğer dünyada terör tehdidi artarsa o ülkelerin siyasi kadroları bu tehdit karşısında seçmenlerinden gelen talep üzerine hassaslaşırlarsa o hassasiyet, güvenlik bürokrasine sokağa yansırsa PKK’ya karşı önlemler, yasalar işliyor. Bazı ülkelerde terörle mücadele yasası yoktu. Bugün bazı Avrupa ülkeleri Hamas’ı terör örgütü olarak kabul ediyor. Sokak’ta çok ciddi önlem alınmaya başlıyor. Kendi tehdit algıları arttığı zaman demokratik ülkeler genel uygulama yaparsa PKK’de etkileniyor” dedi. “Terörle mücadelemiz devam edecek” Genel konjoktürde güçler dengesi değişiminin örgütü de etkilediğini anlatan Yazgan, “PKK’nın yüzde 25’i Suriyeli diyebiliriz. Bu sayı muhtemelen arttı. Filistin olaylarından sonra örgüt elebaşları açıklama yapıyor. Ulus devlet fikrinden vazgeçin. Biz olsak Filistinlilerin yerinde ulus devlet fikrinden vazgeçeriz diyorlar. Örgüt ulus devlet fikrinden vazgeçiyor, bunlara ne istediği sorulduğunda nasıl bir şeyse biz dört parçalı demokratik konfederasyon istiyoruz diyorlar. PKK’nın Türkiye içerisinde İçişleri Bakanlığına yönelik eylemi sonrasında Avrupa’da zemin kaybettiğini gördüm. Avrupa bunu kınadı. Bu nedenle terör örgütü listesinde kalmaya devam ediyor. PKK, kendisini bir meşru müdafaa örgütü olarak konumlandırmaya çalışıyor. O kadar dallanıp budaklandı ki kendi içlerinde bu uluslararası konjonktürde parçalı biryere doğru gidiyorlar. Burada önemli olan Türkiye’nin terörle mücadelesinde tutarlı, meşruiyet zemini asla kaybetmeyen hukuk kuralları içinde uluslararası dengeleri iyi koruyarak kendi işini hatasız yaparak yoluna devam etmesi gerekiyor. Bu mücadele devam edecek. Bu mücadeleyi ne kadar iyi yaparsak o bilgiyi ne kadar iyi yönetirsek, bilgiyi yönetirken derdimizi de anlatmamız gerekiyor. Örgütün Türkiye’ye karşı kullandığı aparatların ve yapının bulunduğu ülkeler Doğu’da, Güneyimizde, Batı’da mevcut. Bu imkanlara sahip PKK tek bir örgüt değil. DHKP-C yine aynı. Biz işimizi iyi yaparsak devlet olarak adalet sistemimiz, cezaevlerinde radikalleşme sadece DEAŞ’a özgü mü değil. Güneydoğu’da niye kız çocukları örgüt tarafından kolay devşirildi. Bunun sosyoljik, eğitim sistemiyle bir yanıtı var. Terörle mücadelede sadece güvenlik güçlerinin konusu değil. Terörle mücadele onkolojik kavramlar hepimizi ilgilendiriyor. Herkes işini iyi yaparsa bizim bu mücadeleyi uzun dönemde değil kısa dönemde kazanma imkânımız var. Bizim dostumuz kim düşmanımız kim bunu bilelim. Kime neyi ne zaman söyleyeceğimizi de bilelim. Bu konuyu biz çözeceğiz. Bize başkası yardım etmeyecek. Terörün kolu bacağı dışarda olmakla beraber çözüm yeri her zaman ülkenin içi” sözleriyle konuşmasını sürdü.
Düzce Ringe Türkiye şampiyonu olmak için çıktılar Gençlik ve Spor Bakanlığı, Türkiye Okul Sporları Federasyonu ve Düzce Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü organizasyonu ile düzenlenen Okul Sporları Türkiye Boks Şampiyonası nefes kesti. Okullu boksörler Türkiye şampiyonu olmak için yumruk salladı. Gençlik ve Spor Bakanlığı, Okul Sporları federasyonu ve Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü organizasyonu ile düzenlenen Okul Sporları T Gençler A grubu Türkiye Boks Şampiyonası, yapıldı. Şampiyonaya 54 şehirden 500 sporcu 4 gün boyunca kıyasıya mücadele etti. Turnuvanın son günüde yapılan final mücadeleleri ile nefes kesti. Okullu boksörler Türkiye Şampiyonu olmak için ringe çıkarken boksörlerin mücadelesi nefesleri kesti. Düzce Valisi Selçuk Aslan’ında izlediği final müsabakalarında şampiyon olan erkek ve kadın boksörlerin madalyalarını ve kupalarını da verdi. Madalya töreni sonrası konuşan Düzce Valisi Selçuk Aslan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim” sözlerini vurgulayarak yaptığı konuşmasında şunları söyledi: “Türkiye Cumhuriyeti’nin en genç vilayeti olan Düzce’de sizleri misafir etmekten mutluluk duyuyoruz. Okul sporları branşında yaklaşık 4 gündür boks müsabakaları yapılıyor. 54 farklı vilayetten 500 sporcu Düzce’de. İnşallah aranızdan büyük hedeflerle büyük umutlarla önemli yerlere kendisini taşıyacak kardeşlerimiz olacak. Büyük Atatürk’ün sözünü hatırlatmak istiyorum. Ben sporcunun zeki çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim, spor disiplin işidir, spor kondisyon işidir, ama hepsinden ötesi ahlak işidir.” İl Gençlik ve Spor Müdürü İsa Yazıcı ise turnuva hakkında bilgiler vererek, “Şampiyonada dereceye giren sporcularımız gelecekte şanlı bayrağımızı ulusal arenalarda temsil edecek. Bakanlığımızın Okul Sporları kapsamında Boks A grubu gençlerin Türkiye şampiyonası Düzce’mizde yapılıyor. 54 vilayetten 500 sporcu mücadele ediyor. Bugün final müsabakaları yapılıyor. Bu şampiyonada dereceye giren gençlerimiz gelecekte şanlı bayrağımızı ulusal ve uluslararası müsabakalarda temsil edecek" dedi.